Türkiye Başkanlığındaki G20 Gündemi" Konferansı - Son Dakika
Ekonomi

Türkiye Başkanlığındaki G20 Gündemi" Konferansı

Başbakan Yardımcısı Babacan: (2) "Gelişmekte olan ülkelerde önümüzdeki 10 yıl için büyüme oranlarının geçmişteki 10 yıla göre daha düşük olması öngörülüyor.

08.02.2015 12:10

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan,  "Gelişmekte olan ülkelerde önümüzdeki 10 yıl için büyüme oranlarının geçmişteki 10 yıla göre daha düşük olması öngörülüyor. Yine de bu düşük rakamlar bile gelişmiş ülkelerin büyüme beklentilerinden daha yüksek" dedi.

Uluslararası Finans Enstitüsü'nün (Institute of International Finance - IIF) düzenlediği "Türkiye Başkanlığındaki  G20 Gündemi" konferansında konuşan Babacan, küresel ekonomiye bakıldığında büyümenin halen güçlü ve dengeli olmaktan uzak bulunduğunu söyledi.

Dünyanın her yerinde işsizliğin de önemli bir sorun olduğunu dile getiren Babacan, yakın zamanda büyüme ve istihdam ile ilgili olarak ABD, İngiltere gibi bazı gelişmiş ülkelerde gelişme olduğunu ama bunun maalesef birkaç ülkede görüldüğünü kaydetti.

Avro Bölgesi'nde ve Japonya'da toparlanmanın halen zayıf olduğunu vurgulayan Babacan, şöyle devam etti:

"Bütün bu zayıf büyüme gösteren ülkelere baktığımızda, bunun detaylarına indiğimizde, yapısal reformların, sorunların ve çözümlerin kökeninde yattığını görüyoruz. Gelişmekte olan ülkelere baktığımızda, büyüme oranları ortalama olarak düşmüş durumda. Son 10 yıla kıyasla daha düşük rakamlardan bahsediyoruz.  Dolayısıyla gelişmekte olan ülkelerde önümüzdeki 10 yıl için büyüme oranlarının geçmişteki 10 yıla göre daha düşük olması öngörülüyor. Yine de bu düşük rakamlar bile gelişmiş ülkelerin büyüme beklentilerinden daha yüksek. Küresel büyümenin yine de büyük bir kısmı gelişmekte olan ülkelerden gelecek. Dinamizm, büyüme arayanlar açısından, gelişmekte olan ülkeler hala iş yapılacak önemli yerler olmaya devam edecek.

Son 1-1,5 senede özellikle parasal genişlemenin azaltılmasıyla ilgili 2013 yılında başlayan gelişmelerden bu yana bazı gelişmekte olan ülkelerde birtakım olumsuzluklar olacağına dair konuşmalar oldu. 1990'lardaki Asya krizi ile bugünkü durum arasında benzetme yapanlar oluyor ama dünya değişti. 1990'lara göre çok değişti. O yıllarla kıyaslandığında gelişmekte olan ülkeler bugün çok daha düşük kamu borcu, çok daha düşük kamu açıklarıyla var oluyorlar. Döviz kuru rejimleri esnek ve çok daha yüksek döviz rezervleri var.  Çok daha kuvvetli bankacılık sistemleri var. Yine gelişmekte olan ülkelerin krizlerle ilgili hafızaları da çok kuvvetli. O krizleri hatırlıyorlar."

"Bir yıl önce ile kıyaslandığında gelişmekte olan ülkelerle ilgili algı değişti"

Babacan, bir yıl önce ile bu dönemi karşılaştırıldığında genel anlamda gelişmekte olan ülkelerle ilgili algının  değiştiğine dikkati çekerek, bir altı ay boyunca oldukça kötü bir dönemin söz konusu olduğunu anımsattı.

Gelişmekte olan ülkelerle ilgili olumsuz şeylerin söylendiği bir dönem geçirildiğine değinen Babacan,  ama bu durumun da daha sonra hızla değiştiğini aktardı.

Babacan, pek çok ülkenin çok önemli adımlar atmaya ve doğru olan şeyleri yapmaya yönelik çalışmalar gerçekleştirdiğini kaydederek, dolayısıyla bu çerçevede elbette gelişmekte olan ülkeleri daha yakından takip etmeye devam etmenin çok önemli olmaya devam edeceğini ve düşük gelirli gelişmekte olan ülkeleri de bu çerçevede ele almanın önemli olacağını söyledi.

Düşük gelirli gelişmekte olan Afrika ülkelerine bakıldığında yüzde 5-6 gibi büyüme oranları görmenin mümkün olacağını ifade eden Babacan, "Türkiye'nin 2008 yılında Afrika'da sadece 12 tane büyükelçiliği vardı, bugün 39 tane. Ticaretimiz 4 katına çıktı. Türk Hava Yolları her gün Afrika'da 40'tan fazla şehire İstanbul'dan uçuş yapıyor. Dolayısıyla özellikle özel sektörün bu tür konulara ilgi göstermesi sonuçta çok iyi getirileri de beraberinde getiriyor" dedi.

"Türkiye, son 12 yıldır çok önemli bir dönüşüm sürecinden geçiyor"

Türkiye'nin son 12 yıldır çok önemli bir dönüşüm sürecinden geçtiğini belirten Babacan, '"Ekonomik dönüşüm çok önemliydi. Türkiye'nin 2002 yılında GSYH'sı 230 milyar dolar iken şu anda 800 milyar dolar civarında.  İhracatımız 36 milyar dolardı. Şimdi 160 milyar dolara yaklaştı" ifadelerini kullandı.

İstanbul'un, iş dünyası açısından çok önemli bir merkez olduğuna değinen Babacan, pek çok uluslararası ve bölgesel kurumların bölge ile ilgili ofislerinin burada olduğunu hatırlattı.

Microsoft, İntel gibi kurumsal şirketler 60-70 ülkeyi Türkiye'den yönettiğini ifade eden Babacan, sözlerine şöyle devam etti:

"Coca-Cola'nın İstanbul ofisi 90'dan fazla ülkeden sorumlu. Dolayısıyla pek çok şirket İstanbul'da olmak ve bölgeye buradan hizmet vermekte önemli bir fayda görüyor. İstanbul'un hub olma özelliği gelişiyor. Özellikle finans sektörü açısından bu daha da önemli olmaya devam edecek. Elbette siyasi reformlara da önem veriyoruz. Bir ülkede, siyasi istikrarın olması, ekonomik ve finansal istikrarı temin edici bir unsurdur.  Dolayısıyla siyasi reformlarımızda çok önemli oldu. Özellikle Avrupa Birliği (AB) üyelik süreci çerçevesinde... Avro Bölgesi krizinden sonra bile AB içerisindeki dayanışmanın zayıfladığı zamanda dahi biz AB'nin her zaman önemli bir barış projesi olduğuna inandık. Çünkü AB, idealler ve değerlerin birliğidir.

Farklılıkları kucaklayan ve ortaklıklar çerçevesinde bir araya gelen bir yapıdır. Dünya içinde çok önemlidir. Dolayısıyla bizde AB'nin bütün kriterlerini kabul ediyoruz. Demokrasi, temel haklar, hukukun üstünlüğü... Bütün bu prensiplerde bizim için çok önemli. 2002 yılından bu yana çok şey yaptık. Bu alanlarda çok reform yaptık. Ama Türkiye için yapılacaklar listesi oldukça uzun. Demokrasimizi geliştirmek, özgürlükleri, hukukun üstünlüğünü geliştirmek için daha yapacaklarımız var. Güvene dayalı yargı sistemi konusunda yapmamız gereken çok şey var."

"Kamu borcu Türkiye açısından artık bir risk unsuru değil"

Türkiye'nin mali açıdan iyi durumda olduğunu dile getiren Babacan, kamu borcunun artık Türkiye açısından bir risk unsuru olmadığını kaydetti.

Ali Babacan, Türkiye'nin daha çok katma değer sağlaması gerektiğini vurgulayarak, şunları söyledi:

"Teknolojide daha üst seviyelere gelmesi gerekiyor. Araştırma-geliştirme ve inovasyonda daha çok şey yapmamız gerekiyor. İşgücü piyasalarında daha çok esneklik sağlayıcı adımlar atmamız gerekiyor. Türkiye'nin yatırım ve iş yapılması gereken daha kolay olan bir yer haline gelmesi için çalışmamız gerekiyor.

Yargı reformu... Ne yazık ki son birkaç yılda özellikle Türkiye'de olan olaylar yargı sistemimizle ilgili bazı sıkıntılar doğurdu. O yüzden bizim tekrar yargı sistemine adım adım güveni tesis etmemiz gerekiyor ki; gerçekten Türkiye bir hukuk devleti olarak faaliyetlerine devam etsin. Neye ihtiyaç olduğunu biliyoruz. Arkamızda da önemli oranda bir kamuoyu desteği var."

- İstanbul

Kaynak: AA

Son Dakika Ekonomi Türkiye Başkanlığındaki G20 Gündemi' Konferansı - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement