Dallı Ailesi Oğullarının Ardından Perişan Oldu
Arif Dallı'nın ailesi, oğullarının failinin yakalandığı zaman Irak'taki yargılama biçimine göre hakim karşısına çıkmasını talep etti.
İzmir'de, yeni yıl kutlamaları sırasında serseri bir kurşunla başından yaralanarak hayatını kaybeden Arif Dallı'nın ailesi, oğullarının failinin yakalandığı zaman Irak'taki yargılama biçimine göre hakim karşısına çıkmasını talep etti.
İzmir'de yeni yıl kutlamaları sırasında havai fişek gösterisini izlediği sırada maganda kurşunu ile başından vurulan ancak 9 günlük yaşam mücadelesine tedavi gördüğü hastanede yenik düşen 11 yaşındaki Arif Dallı'nın evinde gözyaşı dinmiyor. Yüreklerindeki acının ateşiyle iş ve aile hayatlarının bitme noktasına geldiğini söyleyen Dallı ailesi, tek umutlarının, oğullarının ölümünden sorumlu olan failin bir an önce yakalanması olduğunu söyledi. Bireysel silahlanmama konusunda yaptırımların güçlü olması gerektiğini yineleyen baba Şerafettin Dallı; "Her önüne gelen silah almasın. Torpille silah alınmasın. Kimse buna müsaade etmesin. Magandaların eline silah verilince ölümler oluyor. Benim gibi aileler perişan oluyorlar" dedi.
IRAK'TAKİ GİBİ ASILSIN
Taşıdığı acıyla kendi hayatından endişe ettiğini aktaran Şerafettin Dallı; şunları söyledi: "Türkiye Cumhuriyeti Devletimize tüm yetkililere sesleniyorum. Failin bir an önce yakalanmasını istiyorum. Evimin her yerinde oğlumu görüyorum. Bulantılı bir hayatım var. Çalışamıyorum. sabah mezara kalkıp gidiyorum, kendimi bilemeden ne zaman eve geldiğimi bilmiyorum. Zor durumdayız. Benim evladım gitti. Bir de ben kendi hayatımdan endişe ediyorum. Arkamda 4 çocuğum daha var. Böyle adamları affetmeyeceksin. 10 yılsa 15 yıl vereceksin. Aynı Irak gibi olacak. Asılacak bu adamlar. Bizde de idam yasasının çıkarılması gerekiyor. Böyle adamlar bir iki kere idam edilirse bir daha böyle olaylar olmaz."
OĞLUMUN ÖLMESİ İÇİN DUA ETTİM
Oğlunun fotoğrafına bakarak gözyaşı dökerekn ve yaşayan bir ölüden farksız olduğunu belirten anne Yıldız Dallı da oğlunun tedavi sürecinde çok acı çektiğini öne sürerek şunları söyledi: "Oğlumu en son gördüğümde morarmıştı. Kendi kendime 'Oğlum yara içinde gitti. Saçının dibine kadar kanlar içindeydi. 9 gün boyunca yoğun bakımdaydı. Gidip gördüğümde morarmıştı artık. O esnada kendi kendime 'Allah'ım bugüne kadar bana bağışla dedim ama bugünden itibaren al canını. Artık dayanamıyorum' diye dua ettim. Zaten o duanın arkasından oğlumu kaybettik."
Öte yandan İzmir Emniyet Müdürlüğü ekiplerince görevlendirilen 80 kişilik özel ekibin olayın aydınlatılmasında gece gündüz çalıştıkları öğrenildi. - İZMİR