DHA YURT BÜLTENİ - 3
Komşusunun kaçırıp, 7 gün dağ evinde tuttuğu Tuğba: Evliliğe razıymış gibi yaptım İZMİR'in Ödemiş ilçesinde, komşusu tarafından kaçırılarak 7 gün boyunca dağ evinde tutulan gıda teknikeri Tuğba Karaca (24), firari şüpheli A.B.
Komşusunun kaçırıp, 7 gün dağ evinde tuttuğu Tuğba: Evliliğe razıymış gibi yaptım
İZMİR'in Ödemiş ilçesinde, komşusu tarafından kaçırılarak 7 gün boyunca dağ evinde tutulan gıda teknikeri Tuğba Karaca (24), firari şüpheli A.B.'nin, kendisine "Ben seni seviyorum, kaçırıyorum" dediğini anlatarak, "İlk başta direndim fakat daha sonra ben de evliliğe razıymış gibi yaptım. İnanıp Ödemiş'e geri getirdiler" dedi. Kızlarına kavuşan aile ise, şüphelilerin bir an önce bulunmasını istediklerini ifade ettiler.Kırsal Yeşilköy Mahallesi'nde yaşayan gıda teknikeri Tuğba Karaca, 25 Şubat günü Beydağ'da bulunan iş yerine gitmek için yola çıktı. Yolda karşılaştığı ve yanında arkadaşı S.Ç. de olan komşusu A.B., Karaca'ya, kendisini ilçe merkezine bırakabileceklerini söyledi. Genç kız da kabul edip, otomobile bindi. Ancak komşu, otomobili farklı bir yola sürdü. Karaca, hemen cep telefonuyla yardım istemek için hamle yaptı. Ancak S.Ç., telefonu alıp, otomobilden attı. Aydın'ın Sultanhisar ilçesine götürülen genç kız, 7 gün boyunca, A.B. tarafından kırsal Uzunlar ve İncealan Mahalleleri'ndeki dağ evlerinde tutuldu. Aile, kızları için kayıp başvurusunda bulundu. Harekete geçen jandarma, Karaca'nın kaçırılmasından bir gün sonra S.Ç.'yi yakaladı. S.Ç., 'kişiyi hürriyetinden alıkoymak' suçundan tutuklandı.Jandarma, Ödemiş'in yanı sıra Nazilli ve Beydağ ilçelerinde çeşitli adreslere operasyon düzenledi ancak Karaca bulunamadı. A.B., 2 Mart günü Tuğba Karaca'yı avukatına teslim etti. Avukat da genç kızı, Ödemiş Adliyesi'ne getirdi. İfadesi alınan Karaca, kendisini kaçıranlardan şikayetçi oldu.'ONLARI RAZI OLDUĞUMA İKNA ETTİM'Komşu A.B. her yerde aranırken, ailesine kavuşan Tuğba Karaca, yaşadığı zor günleri DHA'ya anlattı. Karaca, "Komşum olduğu için güvenerek arabaya binmiştim fakat biraz gittikten sonra anayola girmedi. 'Orada trafik var, şu anda ehliyetim yok, arka taraftan gideceğim' dedi. Biraz daha ilerledikten sonra arabanın kapıları kilitlendi. A.B.,'Ben seni seviyorum, kaçırıyorum' dedi. Telefonuma yöneldim, yanındaki kişi elimdeki telefonu aldı ve arabadan dışarı attı. Arabada arbede çıktı ve dağın başında buldum kendimi. Aydın tarafında bir dağ evine götürdüler. 4-5 tane ev ve araba değiştirdik. Bir sürü insan vardı. İşkence yapmadılar ama arabada ağzımı kapattılar, kollarımı tutmaya çalıştılar. Perdelerin kapalı olduğu, pencerelerde demir korkuluklar olan bir odada ve demir kapının olduğu evlerde kaldım. Bağırmamam için ağzımı kapattılar. Onları 3-4 gün ikna etmeye çalıştım. 'Ben de razıyım, evleneceğim, şikayetçi olmayacağım' dedim. Yedinci günde ikna oldu. Önce avukatının yanına uğradık, sonra adliyeye gittik. Hepsinden şikayetçiyim. Nereye kadar kaçacak? Yardım edenler de çok kalabalıktı. Hepsi yakalanacak" diye konuştu.Karaca, sözlerini şöyle sürdürdü: "Komşuluk ilişkimiz vardı sadece. Daha önce hiç böyle bir şey söylememişti. Bilsem o arabaya binmezdim. Beni götürdükleri evdekilerin yüzlerini görmedim. İlk kaçırıldığımda korktum, yalvardım. Kendimi otomobilden atmak istedim. Alıkonulduğum evde kendimi bıçaklamak istedim. Evi yakmak istedim ama yapamadım. Arabaların plakalarını öğrendim, şikayet edeceğimi söyledim. O nedenle plakaları kapattılar. Sonra gördüm ki olmuyor, gönüllü olduğumu söyledim." 'HEPSİNİN CEZASINI ÇEKMESİNİ İSTİYORUM'Kızına kavuşan baba Ahmet Karaca (47) ise, "Üzüldük, aradık, çok çabaladık. Kızımın can güvenliğinden şüphe ettim. Aklıma her şey geldi. Bunlar tehlikeli insanlar, kızıma zarar vereceklerini düşündüm. Komşum, tanıyorum ama böyle bir şey beklemiyordum. Kızım onlara abi diyordu. Güveniyordum. Beni gizli numaradan arayıp, kızımla konuşturdular. Bana iyi olduğunu, birkaç güne geleceğini söyledi. Onlara 'Kızımı sabah saat 10'a kadar getirmezseniz her şey daha kötü olur' dedim. Kızıma adliyede kavuştum. Onların avukatı kızıma yanlış ifade verdirtmiş. Kızımla konuştum ve arkasında olduğumu söyledim. Sonra tekrar ifade verdi ve gerçekleri anlattı. Kim yardım ve yataklık yaptıysa, kim görüp de söylemediyse hepsinin cezasını çekmesini istiyorum" şeklinde konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
Aileden detay görüntülerEvden görüntülerAnonslarTuğba Karaca ile röportajAhmet Karaca ile röportajHaber: Melis KARAKUZULU - Kamera: Ahmet Turhan ALTAY/İZMİR,
=======================
Göçmenler, Meriç Nehri kıyısında sabahı karşıladı
TÜRKİYE'nin çeşitli illerinden Avrupa'ya gitmek için yola çıkan göçmenlerin, Edirne'ye gelişleri sürüyor. Yunanistan'a geçiş yapmak için Meriç Nehri kenarında geceyi geçiren göçmenler, güne umutla başladı.
Türkiye'nin çeşitli yerlerinden taksi, otobüs ve trenlerle Edirne'ye gelen göçmenlerin sayısı artarken önce Yunanistan'a oradan da Avrupa'ya gitmek isteyen göçmenlerin bekleyişi devam ediyor. Meriç Nehri üzerinden Yunanistan'a geçmeye çalışan göçmenler Doyran köyünde bekliyor. Geceyi Türkiye ve Yunanistan sınırını belirleyen Meriç Nehri kıyısında geçiren göçmenler yeni güne başladı. Aralarında çocukların da olduğu çok sayıda göçmen geceyi burada geçirdi. Göçmenlerin üstünü battaniye ile örttüğü görülürken, ısınmak için ateş yakanlar da oldu. Doyran köyünde bekleyen Afgan göçmen, "Gece soğuktu. İki gündür buradayız. Doyran'da kalıyoruz. Yunanistan'a geçeceğiz. 20 kişi buradayız. Çocuklar da var" dedi.Görüntü Dökümü
------------Uyuyan göçmenler-Çocuklardan görüntüler-Ateş yakan göçmenler-Göçmenle röportaj-Muhabir anonsu (Semih Çalışkan)-Detay görüntülerHaber-Kamera: Semih ÇALIŞKAN-İdris TİFTİKCİ-Can EROK/EDİRNE,-
===========================
Borcu için çalıştığı kepçeyi çaldı
ADANA'da, operatör Emrah Ş. (20), 20 bin lira borcunu ödemek için önceden operatör olarak çalıştığı kepçeyi çaldı.
Olay, Sarıçam İlçesi Göztepe Mahallesi'nde meydana geldi. İddiaya göre, Hamdi A. (46) 3 gün önce park ettiği kepçenin çalındığı görünce polisi aradı. İhbar üzerine gelen Oto Hırsızlık Büro Amirliği ekipleri, olayın meydana geldiği yerde 100'e yakın güvenlik kamerasını izledi. Görüntülerdeki kişinin daha önce aynı kepçede operatör olarak çalışan Emrah Ş. olduğu saptandı. Güvenlik kamera görüntülerini izleyen polis, Emrah Ş.'nin kepçeyle Yüreğir İlçesi Ulubatlı Hasan Mahallesi'ne gittiğini tespit etti. Adrese baskın yapan polisler, Emrah Ş. ve ona yardım eden Murat K. 'yi (41) yakaladı. Emniyete götürülen Emrah Ş., sorgusunda Kahramanmaraş'ın Göksun ilçesinde bulunan Y.A.'ya 20 bin lira borcu olduğunu ve piyasa değeri 100 bin lira olan kepçeyi çaldığını söyledi. Kepçe sahibine teslim edilirken, nöbetçi mahkemeye sevk edilen Emrah Ş. tutuklandı, Murat K. ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Görüntü Dökümü
-----------------------Zanlıların adli tıp birimine getirilmesiHaber: Çağlar ÖZTÜRK-Kamera: ADANA,
============================
'Koronavirüs' çocuklar arasında oyun oldu
DÜNYA genelinde binlerce kişinin ölümüne neden olan 'koronavirüs', ilkokul çağındaki çocuklar arasında oyun konusu oldu. Sosyal medya ve televizyonda sürekli salgınla ilgili yapılan paylaşımlara maruz kalan çocuklar, oyunlarında hastalığı 'koronavirüs' yapıyor. İzmir Ekonomi Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğretim görevlisi Dr. Aylin Koçak, ebeveynleri uyarıp, "Çocuklar, yaş izlediklerini veya maruz kaldıklarını yetişkinlerde olduğu gibi belli süzgeçlerden geçiremiyor. Bu durumda ebeveynlerin dikkatli olması gerekiyor. Çocuklar izledikleri şeyin doğruluğunu, yanlışlığını, ahlaki boyutunu düşünme konusunda yetişkinleri modelliyor" dedi.?Çin'in Vuhan kentinde ortaya çıkan 'koronavirüs', dünyanın birçok şehrine yayılarak, binlerce kişinin ölümüne neden oldu. Türkiye'de de koronavirüse karşı uzmanlar, sürekli uyarılarda bulunuyor. Tüm basın yayın organları ve sosyal medyada salgına karşı alınması gereken önlemlerle ilgili bilgi verilirken, bunlar, 7'den 70'e herkesin ulaşabileceği bilgiler oluyor. Teknolojiyi yakından takip eden özellikle ilkokul çağındaki çocuklar da bu bilgileri öğreniyor. Koronavirüs ile ilgili her gün gelen yeni bir bilgi haber olup, salgın gündemden düşmezken, çocuklar da salgını kendi aralarında oyun haline getirdi. İlkokulda eğitim gören birçok çocuk kendi aralarında oyun oynadıkları sırada eskiden 'grip' dedikleri hastalığa 'koronavirüs' demeye başladı.
'ÇOCUĞUN DÜNYASIYLA İLGİLİ DOĞAL SÜREÇ İŞLİYOR'
İzmir'de bazı okullarda çocukların bu oyunu oynadıklarına dair duyumlar aldıklarını anlatan Türk Eğitim Sen İzmir 1 No'lu Şube Başkanı Merih Eyyüp Demir, salgının oyunlaştırılmasının en önemli nedenlerinden birinin sosyal medya ve televizyon olduğunu vurguladı. Bu durumun doğal bir süreç olduğunu söyleyen Demir, "Bu durum basının 7'den 70'e tüm insanlar üzerinde önemli bir etkisinin olduğunun göstergesi. Basın yayın kuruluşları Çin'den dünyanın tamamına yayılmaya başlayan virüsü sürekli gündemde tutmakta. Çocuklarımız da kendi dünyalarında bunu içselleştirerek kendilerince bir oyun haline getirmiş durumdalar. Buradan yola çıkarak televizyonlarda çocukların yanlış bilgilenebileceği durumların önüne geçmek amacıyla kamu spotları artırılabilir. Bir eğitimci olarak bu oyunu oynamanın çocuklar üzerinde olumlu veya olumsuz bir ortam yarattığını düşünmüyorum. Çocuklar gördükleriyle alakalı kendilerince bir tepki veriyorlar. Burada çocuğun dünyasıyla ilgili gayet doğal bir süreç işliyor" diye konuştu.'ÇOCUKLAR İZLEDİKLERİNİ TAKLİT EDİYOR'
İzmir Ekonomi Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğretim görevlisi Dr. Aylin Koçak ise çocukların gördükleri ve izledikleri her şeyi taklit ettiklerini belirterek, bu durumda ebeveynlerin dikkatli olması gerektiğini vurguladı. Koçak, "Bu tarz olaylarda çocuk perspektifinden bakmak gerekiyor. Çocuklar sosyal medyada gördükleri veya televizyonda izledikleri şeyleri taklit ediyorlar. Bu durumu da hayatlarına bu şekilde yansıtıyorlar. Buna biz modelleme diyoruz. Modelleme çocukların izledikleriyle şekilleniyor. Etkilenme süreci, bize çocukların izledikleri içeriğe dikkat etmemiz gerektiğini bize hatırlatıyor. Çocuklar yaş grubuna bağlı olarak izlediklerini veya maruz kaldıklarını yetişkinlerde olduğu gibi belli süzgeçlerden geçiremiyor. Bu durumda ebeveynlerin dikkatli olması gerekiyor. Çocuklar izledikleri şeyin doğruluğunu, yanlışlığını, ahlaki boyutunu düşünme konusunda yetişkinleri modelliyor" dedi.GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
Merih Eyyüp Demir ile röportaj Aylin Koçak ile röportajHaber: Hande NAYMAN Kamera: Onur ATIŞ/ İZMİR,
============================
Grizu faciasında ölen 263 maden işçisini anmada Mehmetçiğe anlamlı mesaj
ZONGULDAK'ta, Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Kozlu Müessese Müdürlüğü'nde maden ocağında 3 Mart 1992'de meydana gelen grizu faciasında yaşamını yitiren 263 maden işçisi, olayın 28'inci yıl dönümünde ocak girişinde dualarla anıldı. Maden işçileri ocak girişine, 'Bir avuç kömür için can veren madenciler, vatan için can veren yiğit Mehmetçiğin yanında' yazılı pankart asarak Türk askerine destek mesajı verdi.
Dünya madencilik tarihinin en büyük kazaları arasında yer alan patlamada ölen madenciler için ocak girişinde saat 07.30'da anma töreni düzenlendi. Törene Vali Yardımcısı Mehmet Türk, CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, Zonguldak Belediye Başkanı Ömer Selim Alan, İl Jandarma Komutanı Gönen Süslü, TTK Genel Müdürü Kazım Eroğlu, Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı Hakan Yeşil ile gece vardiyasından çıkan işçiler ve gündüz vardiyasına girecek olan madenciler katıldı. Ocak girişine, 'Bir avuç kömür için can veren madenciler, vatan için can veren yiğit Mehmetçiğin yanında' yazılı pankart asıldı. Anma programı, şehit maden işçileri ve askerler için saygı duruşunda bulunulmasıyla başladı.GMİS Genel Başkanı Hakan Yeşil, en büyük maden kazalarından birinin 28 yıl önce Zonguldak'ta yaşandığını söyledi. Yeşil, belirli tarihler arasında şehit olan madencilerin yakınlarına tanınan hakların tüm maden şehidi yakınlarına tanınması gerektiğini söyleyerek, "Bu durumda olan yaklaşık 500 aile bulunuyor. Yasadaki tarih sınırlamasının kaldırılmasını ve tüm şehit ailelerinin bu haktan yararlanmasını istiyoruz." dedi. TTK Genel Müdürü Kazım Eroğlu da 3 Mart'ın anısına ve vatan için mücadele eden Mehmetçiğe destek için madencilerin astığı pankartın en güzel mesajı verdiğini ifade etti.CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz ise facianın olduğu yılda Kozlu ilçesinde ortaokulda eğitim gördüğünü, acıya tanık olduğunu belirterek, şöyle dedi: "Babalarını kaybeden arkadaşlarımla birlikte bu topraklarda büyüdüm. Babasız büyümek çok zor. Bu yörede nice böyle büyüyen çocuklar var. Yaptığınız görev bir nevi askerlik görevi. Yerin yüzlerce metre altından yerli ve milli kömürümüzü çıkarmanız aynı zamanda bir vatan savunmasıdır. Ülke olarak geçtiğimiz bu sıkıntılı dönemde bunu bir kez daha anlıyoruz. Taşkömüründe ithalata olan bağımlılığı azaltmak sizin emek ve gayretinizle mümkün. Bu ülke sanayisi sizin yerin ve denizin altında verdiğiniz gayretle ayakta duruyor. Ben saygıyla önünüzde eğiliyorum."Maden işçisi Yunus Şener de 263 maden işçisini rahmetle andıklarını söyleyerek, "Tüm şehit madencilerin ruhuna dua ettik, kuran okuduk. Allah tüm madencileri korusun. Sağ salim çalışarak evlerine ulaşmasını nasip eylesin. Tüm şehitlerimizi Allah rahmet eylesin, Türk milletini tüm kötülüklerden belalardan korusun." dedi.Faciada yaşamını yitiren madenciler için Kuran okundu. Ölen arkadaşları için dua eden işçiler yer altına inerek mesailerine başladı.GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-----------------Maden ocağı önünde işçilerin toplanması-Saygı duruşunda bulunulması-GMİS Genel Başkanı Hakan Yeşil konuşma-CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz konuşma-Dua edilmesi-Maden işçileriyle röp.Haber-Kamera: Gürkay GÜNDOĞAN/ZONGULDAK,
===========================
Sokak müzisyenleri, şehitleri andı
EDİRNE'nin Keşan ilçesinde sokak müzisyenleri, Suriye'nin İdlib kentinde şehit olan askerleri anmak için şarkı söyledi. Şarkılara çevredekiler de eşlik etti.
Keşan'da lise öğrencileri Derya Alparslan, Übeyt Sesler ve Kerim Efe Aktaryıldız'dan oluşan sokak müzisyeni grubu, şehrin en işlek caddesi olan İsmet İnönü Caddesi'nde Türk bayrağı açarak İdlib kentindeki hava saldırısında şehit olan askerleri şarkılarla andı. Gruba, çevrede toplananlar da eşlik etti. Şarkıların ardından İdlib'de şehit olan askerlerin isimleri okundu.Grubun solisti Derya Alparslan, şehitlerin anısına bir etkinlik düzenlediklerini belirterek, "Şehitlerimize çok üzüldük. İçimizdeki hisleri dışarı aktarmak istedik. Şehitlerimiz için müzik yapmak istedik. Böylece içimizdeki üzüntüyü ve ateşi belirtmek istedik. Biz sokak müziği yapıyoruz. Bu kez şehitlerimiz anısına müziğimizi yapmak istedik" dedi.GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
------------------Sokakta şarkı söyleyen müzisyenler-Çevrede toplananlar-Alkış tutanlar-Grubun solisti Derya Alparslan röp.-Şehitlerin isimlerinin okunması-DetaylarHaber-Kamera: Ünsal YÜCEL/KEŞAN(Edirne),
===========================
Bitlis'te 'Bebek ve Çocuk Kütüphanesi' açıldı
BİTLİS'te, Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü tarafından geliştirilen projeyle tarihi Kırnabet Ağa Konağı, 'Bebek ve Çocuk Kütaphanesi'ne dönüştürüldü. Türkiye'nin 2'nci, Doğu Anadolu Bölgesi'nin ise ilk müstakil Bebek ve Çocuk Kütaphanesi, 110 yıllık konağın tarihi dokusuna uygun olarak restore edilmesinin ardından hizmete başladı.
Bitlis'in Taş Mahallesi'nde hizmete başlayan kütüphaneden 0-3 yaş grubundaki çocuklar yararlanıyor. Okul öncesi öğretmenleri ve stajyer öğrenciler tarafından burada çocuklara fiziksel, bilişsel ve kavramsal gelişimlerine yönelik etkinlikler düzenleniyor. Kütüphanede öğrenciler için sanat atölyesi, bilişim sınıfları, okuma, ders çalışma ve sinema salonları da oluşturdu. Ayrıca çocuklarını kütüphaneye getiren ebeveynlere de erken çocukluk dönemi aile eğitimi veriliyor.'ÜNİVERSİTEDEN PROJEMİZ İÇİN DESTEK ALDIK'Bitlis Kültür ve Turizm İl Müdürü Ramazan Gencan, önce binada restorasyon çalışması yaptıklarını daha sonra projeyi gerçekleştirdiklerini söyledi. Ramazan Gencan, binanın tescilli bir mimarı yapı olduğunu belirterek, "Burası boş bir binaydı. Biz daha sonra Kültür ve Turizm Bakanlığıyla görüşerek ilimizde büyük bir ihtiyaç duyduğumuz Bebek ve Çocuk Kütüphesi'nin yapılması için proje çalışmalarına başladık. Önce binada restorasyon çalışması yaptırdık ve ardından projeyi gerçekleştirdik" dedi.'HEM ANNELERİMİZİN HEM DE ÇOCUKLARIMIZIN GELİŞİMİNİ SAĞLIYORUZ'Kültür ve Turizm Müdürü Gencan, çocukların gelişimi için annelerin eğitiminin çok önemli olduğunu söyleyerek, "Bebek bölümünü müstakil olarak yaptık. Yaz döneminde bahçede çeşitli etkinlikler ve oyun alanları planlıyoruz. Amacımız çocuk ve annelerinin bir arada olmasıdır. Hem annelerimizin hem de çocuklarımızın gelişimini sağlıyoruz. Haftanın belirli günlerinde öğretmenler, ailelerle iletişim kurup çocuklarımız için hangi etkinlikleri yapacaklarına karar veriyor. Aynı zamanda annelerimize eğitim vererek çocuklarıyla daha iyi iletişim kurmaları için çabalıyoruz" diye konuştu.'KIZIMLA EĞİTİCİ OYUNLARA KATILIYORUZ'Çocukları ile beraber kütüphaneye gelen anne Emel Sulaç ise şunları söyledi: "Kütüphaneye sürekli geliyorum, çocuklarımla çok memnun kaldığım bir uygulama. Ben burada etkinlikler yaparken, yukarı katta kızım ödevlerini yapıyor. Belli günlerde kızımla eğitici oyunlara katılıyoruz. Çok güzel bir uygulama çok memnunuz." 'HOCALARIMIZDAN EĞİTİM ALIYORUZ'Çocukları ile beraber kütüphaneye gelen anne Serap Gülmez de çocuklarla ilgili eğitimler aldıklarını belirterek, "Burada hocalarımız bize eğitim veriyor. Çocuklarımız da üniversiteden gelen öğrencilerle etkinlikler yapıyor. Üst katta da ilkokul kütüphanemiz var. Çocuklarımız orada vakit geçiriyor ve ödünç kitap alarak evimize götürebiliyoruz" diye konuştu.GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-----------------Bebek ve Çocuk kütüphanesinden detaylar-Anne ve bebeklerinden görüntü-Stajyer öğrenciler ve Çocuk Gelişim uzmanlarından detaylar-Kütüphanedeki kitaplardan görüntüler-Kütüphaneden faydalanan vatandaşlar ve çocuklardan detaylar-İl Kültür ve Tur,izm Müdürü Ramazan Gencan ile röportaj-Muhabir Anonsu-Özel ve genel detaylar
Haber: Özcan ÇİRİŞ-Ceren KURTYE/ BİTLİS
===========================