Erkek Kaçıyor Diye 'Avukat Ordusu'nda 27 Kadın'
Türkiye'nin 100 Yaşındaki Tek 'Hukuk Bürosu' Postacıoğlu, Ekonomideki İvmenin de Etkisiyle 100'üncü Yılında 1 Milyar Dolarlık Şirket Satın Alması ve Evliliğine Tanıklık Etti.
Türkiye’nin 100 yaşındaki tek ’hukuk bürosu’ Postacıoğlu, ekonomideki ivmenin de etkisiyle 100’üncü yılında 1 milyar dolarlık şirket satın alması ve evliliğine tanıklık etti. Tamamı kadın 27 avukatla; İzmir, İstanbul ve Paris’te 700 müşteriye hizmet veren Etem Postacıoğlu, "Kadın avukatlar daha istikrarlı, erkekler işi öğrenip gidiyor" dedi.
ÖMRÜ bir asır olan şirket sayısı az olan Türkiye’de bir ’hukuk bürosu’ bu yıl 100’üncü yaşını kutluyor. 1907’de İbrahim Ethem Postacıoğlu’nun İzmir Barosu’na kayıt yaptırıp avukat kayınbiraderi ve bir katiple kurduğu ’Postacıoğlu Hukuk Bürosu’ üçüncü kuşağın temsilcisi torun Etem Postacıoğlu’yla yoluna devam ediyor. Tamamı kadın 27 avukatla; İzmir, İstanbul ve Paris’teki muhabir bürolarda 700 civarında müşteriye hizmet veren Postacıoğlu Hukuk Bürosu, yabancı sermaye ivmesinin de etkisiyle 1 yılda 1 milyar dolarlık şirket satın alımına ve evliliğine hizmet verdi.
KADIN AVUKAT İSTİKRARLI: Avukat kadrosunun tamamının kadın olmasının herkese ilginç geldiğini belirten Etem Postacıoğlu şöyle konuşuyor: "Çünkü erkek avukatların tek düşünceleri, birşeyler öğrenip kendi bürosunu açmak. Birkaç müvekkili de alıp giderler. Kadınlar ise çok istikrarlılar ve kurumsal ofis düzenini seviyorlar. İyi bir büroda iyi ücretle çalışmayı tercih ediyorlar. O nedenle de istikrarlı ve sebatkarlar."
DEDEM GİZLİCE HUKUKA YAZILMIŞ: Postacıoğlu Hukuk Bürosu’nu kuran dedesi İbrahim Ethem Postacıoğlu’nun babasının İzmir Posta İdaresi Müdürü olduğunu söyleyen Etem Postacıoğlu şöyle konuşuyor: "Büyük Dedem oğlunun imam olmasını çok arzu etmiş. Ancak dedem gizlice hukuk medreresine yazılmış, bir süre de gizli devam etmiş. 1907’de bitirmiş ve İzmir Barosu’na kaydını yaptırmış. Kayınbiraderi de avukatmış ve iki avukat bir katip çalışmaya başlamışlar."
OSMANLI’NIN HAZİNE AVUKATI: İzmir’de o yıllarda müthiş bir dış ticaret ortamı bulunduğunu anlatan Etem Postacıoğlu, "Bütün dış ticaret İzmir’de dönüyordu. Kuru incir, kayısı, üzüm, tütün vs. İngilizler, İtalyanlar, Fransızlar İzmir’de. Dedem de Osmanlı’nın İzmir’deki Hazine Avukatı."
YUNANLI HAKİMİ TANIMAM: Etem Postacıoğlu, işgal günlerini de şöyle anlatıyor: "İzmir Adliyesi’ne Yunanlı hakimler getirilmiş. Dedem duruşmalara çıkmayı reddetmiş. Bazı avukatlar da onun gibi hareket etmişler ve grevi gibi bir hareket olmuş. Dedemi tutuklamışlar ve Atina’ya götürmüşler. 1922’de esirlerin değiştirilmesi çerçevesinde İzmir’e tekrar dönmüş yine avukatlık bürosunu sürdürmüş."
Postacıoğlu Hukuk Bürosu 100’üncü yılına nasıl ulaştı
Kurucu avukat İbrahim Ethem Postacıoğlu iki oğlunu Fransızca için Galatasaray Lisesi’ne sonra da Sorbonne’a gönderdi.
Şükrü Sorbonne’da hukuku ve siyasal bilgileri aynı anda bitirdi. İlhan da hukuku çok yüksek dereceyle bitirdi
Şükrü İzmir’e döndü ve hukuk bürosunun başına geçti. İlhan ise İstanbul Hukuk Fakültesi’nde akademik kariyer yaptı.
İlhan Postacıoğlu İstanbul Hukuk’ta, Sıddık Sami Onat, Hüseyin Nail Kınalı, Selahettin Suphi Tekinalp, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu gibi duayenler arasına girdi.
Şükrü ise İzmir’de hem büroyu yönetti hem de İzmir’de hukuk fakültesi kuruluşuna önderlik etti.
İbrahim Ethem Postacıoğlu’nun hukuk okumayan tek oğlundan torunu Etem Postacıoğlu da hukuka yönlendirildi. Galatasaray Lisesi ve Paris’te okudu.
Torun Etem Postacıoğlu askerlikten sonra Fransız eşiyle İzmir’e yerleşti ve aile kararıyla hukuk bürosunun başına geçti. Üçüncü kuşak olarak işi büyüttü, İstanbul ve Paris’te bürolar kurdu.
Uluslararası ticaret davaları Özal ’devrimleri’yle patladı
ETEM Postacıoğlu, hukuk bürosu olarak ceza hukuku ve aile hukuku ile ilgilenmediklerini, şirketleri ilgilendiren her konuda departmanları bulunduğunu belirtiyor. "Mesela marka hukuku. Spor hukuku, uluslararası ticaret, birleşme, satın alma, vergi, distribütörlük, franchising gibi konularda uzman departmanlarımız var" diyen Postacıoğlu, şöyle konuşuyor: "En ilginç ve en hareketli dönemimiz Özal dönemiydi. Türk Parasını Korumu Kanunu kaldırdı ki bu; ticaret ve ekonomi alanında Türkiye’nine en büyük devrimlerinden biriydi. Sınırlı sayıda dış ticaret sermaye şirketini teşvik etmişti, bu da çok akıllıcaydı. İhracatı hiç bilmeyen bir ülke kontrollü öğrendi. O şirketlerden 4’ü müşterimiz oldu. 50 senede 15 uluslararası davayla ilgilenmiştik, ayda 15 uluslararası dosyamız olmaya başladı. Paris’te 1995’te büro açtık ve Türkiye’de yatırım ve iş yapmak isteyen Fransız sermayesi için çok kritik bir konuma geldik."