İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası Müdürü: Yeni Tasarı ile İdso Kapatılmak ve Klasik Müzik Yeni Bir...
İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası(İDSO) Müdürü Ertuğrul Köse, Türkiye Sanat Kurumu başlığı altında yapılması planlanan düzenleme ile İDSO'nun kapatılmasının amaçlandığını savunurken, tasarıyla ilgili şu ana kadar kendilerinin görüşünün bile sorulmadığını söyledi.
İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası(İDSO) Müdürü Ertuğrul Köse, Türkiye Sanat Kurumu başlığı altında yapılması planlanan düzenleme ile İDSO'nun kapatılmasının amaçlandığını savunurken, tasarıyla ilgili şu ana kadar kendilerinin görüşünün bile sorulmadığını söyledi. İDSO Müdürü Köse, "Yasanın böyle çıkması halinde ne olur?" sorusuna, "Yasa böyle çıkarsa senfoninin sonu olur. Dalkavuklar, rantçılar, yandaşlar sıkı para kazanır, sanat kazanmaz" şeklinde yanıt verdi. Sanat kurumlarına yeni yasa tasarısıyla performansa dayalı bir sistem getirmenin amaçlandığını belirten Ertuğrul Köse şu değerlendirmede bulundu:
"Rekabet denen şey bizi birbirimize kırdırmak olur. Rekabet iyi ödülle, başarıyı teşvikle anlam kazanır. Rekabet işi ucuzlatmak ve ayağa düşürmek değildir. Rekabet bizi yaptığımız müzikle, dünya festivallerine sürekli davet edilen bir seviyeye taşıyarak, kültürüyle kabul gören ve özlenen bir aşamaya getirmeli. Rekabet ayrıca kendi içinde değil, dünya ile olur. Devlet desteğini kaldıralım, işi piyasa rekabete bırakalım isteniyor. Devlet katkısı olmazsa sanat olmaz. Asgari ücretten daha hallice bir performansa dayalı bir sistem olabilir mi? Amacın İDSO'nun kapatılması olduğu açık. Bu bir paranoya değil. Kimse kapatmayacağız diyemiyor zaten, biz sistemi daha iyi hale getireceğiz diyorlar. Bu bir temenni sadece."
-"MEVCUT YASANIN HARFİNE DOKUNULMASIN"-
İDSO Müdürü Ertuğrul Köse, mevcut yasada eksik hiç bir yan olmadığını ve Türkiye'de senfoni orkestrası kültürünün çok eskilere dayandığını ifade ederek, "Bizim bir yasamız var, CSO Yasası. Ve şimdi mevcut yasayı değiştirmek isteği var. Ancak mevcut yasada neyin eksik olduğunu kimse söylemiyor.Yürütmesinde ne gibi zorluklar olduğunu anlatmış da değiller. Sadece biz değiştirmek istiyoruz dediler. Muhakkak her yasanın zamanla tadil edilmesi gereken yanları olabilir. Çağa ayak uydurulması konusunda bazı revizyonlar gerekebilir. Burada amaç çok sesli müziğin geniş kitlelere sevdirilmesi ve bu sanatı icra edenlerin de daha iyi noktalara götürülmesi,tabanın genişletilmesi ve klasik müziğin icrasında evrensel normlara ulaşılması olmalı. Eğer projeye veya performansa dayalı bir sistem getirilirse kimse çocuğunu konservatuara vermez ve klasik müzik projeye dayalı bir sistemle yeni bir rant kapısı olur. Amaçlananın şeyin de rant olduğunu düşünüyorum. Biz mevcut yasamızın harfine bile dokunulmasını istemiyoruz" diye konuştu.
-"KLASİK MÜZİK DE RANT KAPISI OLACAK"-
Projeye dayalı modeli değerlendiren Ertuğrul Köse, bu konuda şunları söyledi: "Projeye dayalı deniyor de projeyi kim yapacak bu bilinmiyor. Sivil toplum kuruluşlarına proje yapma yetkisi verilecek deniyor da bu sivil toplum kim olacak belli değil. Projeyi kim geliştirecek, bunların bu konudaki becerileri ve deneyimleri ne? İngiltere, Avustralya ve İtalya örneklerini baz alarak bir düzenleme yapılacağı söyleniyor ama, bu ülkelerin sistemlerinin hiç okunmadığı açık. Dünyanın en mutsuz müzisyenleri İngiltere'de. Çünkü oradaki sistem, bizde şimdi yapılmak istenen sistem. Taşerona bağlı bir sistem. Parayı taşeron mu yoksa sanatı icra eden mi kazanacak. Doğası gereği taşeron ucuzuna kaçacak daha çok rant elde etmek için. Bu tam anlamıyla klasik müziğin rantlaştırılmasıdır."
-"HAYATINDA BİR KEZ KLASİK MÜZİK KONSERİNE GİTMEMİŞ KİŞİLERE BİZİ BAĞLAMAK İSTİYORLAR"-
Ertuğrul Köse, yeni yasa çıkarsa İDSO olarak il kültür müdürlüğüne bağlanacaklarını belirterek, "Doğrudan bakanlığa bağlı prestijli bir kurumun İl kültür müdürlüğüne bağlanması ne kadar doğru? Benim 30 yılı aşkın İDSO hayatımda il kültür müdürü ile hiç temasım olmadı. Bu 30 yıllık süre içinde bir il kültür müdürünün İDSO konserlerine geldiğini de görmedim. Müze yönetmek, bir takım kültürel faaliyetler yapmak başka, senfonik müzikle ilgili sanat çok başka. Hayatında hiç sanat etkinliği yapmamış ve tecrübesi olmayan bir kurum ne yapabilir? Bizi de ürküten bu. Hayatında hiç klasik konsere gitmemiş insanlarla sanatı yönetmeye çalışıyorlar. Biz memur çocuklarıyız, başka bir ülkeden gelmedik. Çok seslilik Allah vergisi bir şey. Besteleriyle, icralarıyla Türkiye'nin dünya çağında üne sahip klasik müzik sanatçıları var. Ülkemizin bu zenginlikten faydalanması lazım."
-"GÖÇEBE HAYATI GİBİ BİR ORTAMDA SANAT YAPIYORUZ"-
Sanat kurumlarının herkesin rahatlıkla ulaşabileceği merkezi yerlerde bulunmasının önemine değinen Ertuğrul Köse, AKM'nin kapalı durumda olması nedeniyle her hafta ayrı bir mekanda konser vermek zorunda kaldıklarını söyleyerek şunları kaydetti:
"Bir anlamda her hafta turnede gibiyiz. AKM'siz beşinci sanat yılımızı tamamladık. İstanbul sanat merkezi deniyor. İstanbul'da doğru dürüst bir konser veya opera salonu yok. Olanı da 5-6 yıldırkapalı tutuyoruz. Beğenelim ya da beğenmeyelim AKM bizim evimizdi. Yılda 8-9 bin oyun oynanıyordu. Şimdi bizi kutlayanlar müziğimizi değil, yıllardır sokaklarda gezerek kazasız belasız bir sanat yılını daha bitirdiniz diye tebrik ediyorlar."
-"HALKIMIZ SENFONİYE SAHİP ÇIKARSA BU YASA ÇIKAMAZ"-
Ertuğrul Köse zor koşullarda çalıştıklarını, İDSO'nun 130 kişi olması gereken kadrosunun 30 kişi eksikle performans ortaya koyduğunu belirterek şöyle devam etti: "Türkiye'de büyük gayretlerle oluşmuş 6 devlet senfoni orkestrası var. Her hafta konserlerimiz dolu olsun istiyoruz. Ancak salonlar ufaldıkça seyirci de kaybediyoruz. Her hafta başka bir salonda çalmak göçebe gibi dolaşmak ne kadar kötü bir durum. İnsanlar konsere gelecek ama o hafta nerede çaldığımızı bile bilmiyorlar. Sanatçı 20-25 yılda ancak gerçek bir olgunluk düzeyine gelebiliyor. Bir binayı 2 senede yapabilirsiniz. Böyle bir orkestra için her branşta adam yetiştirmek içinse enaz 20-25 yıl gerekir. Yapmak isterseniz bina bütçesi bulunur. Yapılacak bina da dünyaya yakışır bir miras niteliğinde kültür merkezi olmalı. Müteaahit binası olmamalı."
İDSO Müdürü Köse,senfoni orkestraları için sahnenin önemine değinirken de " Biz sesle uğraşıyoruz. Çıkardığınız ses her salonda değişiyor. Bu nedenle sesimiz kısılıyor bazı salonlarda. He salonda yeni sürpizlerle,şoklarla karşılaşıyoruz. Her gidilen salonda ayrı bir akustik. Bir hafta taşlı tarlada oynuyorsunuz, sonraki hafta kumda ya da çim sahada oynuyorsunuz. Çalmakta inanılmaz zorlanıyoruz. Amaç sesimizi daha iyi duyurmak. Kendi sesinizden mutlu olmalısınız. Sesimiz iyi çıkarsa bizden çok sanatseverler mutlu olur. Bu nedenle halkımızın senfoniye sahip çıkmasını bekliyoruz.Halkımız sahip çıkarsa bu yasa TBMM'den de çıkmaz. Eğer yasa parlamentoya bu haliyle gelirse de iş işten geçmiş olur."