Dini Nikâha Resmiyet Verilmeli Mi? - Son Dakika
Güncel

Dini Nikâha Resmiyet Verilmeli Mi?

Dini Nikâha Resmiyet Verilmeli Mi?

Şanlıurfa'da STK'lar Anayasa Mahkemesinin 'Dini Nikah' kararının bölgede çocuk gelin ve çok eşliliği arttıracağından yana endişeli.

01.06.2015 13:26

AYM, TCK'nın 'Birden çok evlilik, hileli evlenme, dinsel tören' başlıklı 230'uncu maddesinin 5 ve 6'ncı fıkralarının iptali için yapılan başvuruyu kabulüne tepkiler gelmeye devam ediyor. Şanlıurfa'da Birçok STK Anayasa Mahkemesini aldığı bu karar ile özellikle Doğu ve Güneydoğu'da çocuk gelin ve çok eşliliğin artacağını ifade ediyor.

Erzurum Pasinler Sulh Ceza Mahkemesi, resmi nikâhtan önce dini tören yapan sanık çiftin davasıyla ilgili olarak, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 'Birden çok evlilik, hileli evlenme, dinsel tören' başlıklı 230'uncu maddesinin 5 ve 6'ncı fıkraların iptali için Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) yaptığı başvuru sonrası resmi nikâh olmadan dini nikâhın kıyılmasını suç olmadığını kabul etti. Bu çıkan karar ile artık dini nikâhın önündeki engeller kaldırıldı. Bu kararın kadınların zor durumda bırakacağını ifade eden sivil toplum kuruluşları bu yasanının biran önce değiştirilmesi gerektiğini ifade ediyor.

TAYLI: KADINLAR MAĞDUR OLACAK

AYM almış olduğu bu kararın kesinlikle olumsuz olduğunu ifade eden İlk Öncüler Derneği Şanlıurfa Şube Başkanı Perihan Taylı, "Dini nikâh olmalı ve uygulanmalı. Fakat sadece dini nikâh uygulaması İslam için uygun olan bir şey değil. Çünkü ülkemizde İslami bir sistem olmadığından hukuki anlamda bir yaptırımı ve adli takibi yok. Dolayısıyla bu konuda kadınlar çok mağdur duruma düşecek. Bununla birlikte kadının ve varsa çocukları adına hiçbir talebi olamayacak. Tüm bunların yanında hiçbir hakkaniyet ve adalet gözetmeksizin çok evliliğin ucu bucağı açılmış olacak. Bu kararın uygulanamayacağını geçmişte gördük" diye konuştu.

DELEBE: YASADAKİ BOŞLUK DOLDURULMALI

Bu iptal kararı ile birlikte bir yasal boşluğun oluştuğuna dikkat çeken Şanlıurfa Barosu Başkanı Hikmet Delebe ise bu yasal boşluğun biran önce doldurulması gerektiğini söyledi. Delebe, "Çünkü şuan Türkiye'de sırf imam nikâhı kıydırdıkları için yargılanan binlerce kişi var. Bu karar ile birlikte bunların da yargılanması düşecek. Anayasa Mahkemesi bu kararını alırken Anayasanın 10'nun maddesindeki eşitlik ilkesini dikkate aldı. Örneğin metropollerde ve büyükşehirlerde birlikte yaşayanlara ceza yokken, kırsalda dini nikâhla birlikte yaşayanlara cezayı öngören 230'cu maddenin eşitlik ilkesine aykırı olduğu gerekçesi ile bu iptal kararını oluşturdu. Normal koşullarda bu uygulama Anayasanın 10'nuncu maddesine aykırı. Ancak Medeni Kanun mevzuatına göre resmi nikâh olmadan tarafların birbirlerinde bir hak talebi söz konusu değil. Boşanma davalarında talep edilen nafaka ve tazminat resmi nikâh yokken talep edilemez. Dolayısıyla evlilikler resmi nikâh olmadan dini nikâh ile yaygınlık gösterirse bu da kadınlar bakımından bir mağduriyete yol açabilir. Diğer taraftan şu anki medeni kanun mevzuatına göre 17 yaşın altındaki yaşlarda evlilik yasak. Ancak ailesinin izni ve mahkeme kararı ile bu kabul edilebilir. Onun dışında hukuki evlilikte yasak. Ama dini nikâh yaygınlaşırsa çocuk yaştaki evliliklere yol açmış olur. Bundan dolayı ailelerin çok dikkat etmesi gerekiyor. Tamam, eşitlik ilkesine haykırı fakat bunun sakıncalarını da görmek gerekiyor. Ailelerin çocuklarını evlendirirken muhakkak resmi nikâh kıymaları gerekiyor. Çocuk gelinlerinin sayısı artmaması bakımından ailelerin çocuklarına dikkat etmeleri gerekiyor. Hukuki bir boşluk oluştuğundan parlamentonun bunla ilgili muhakkak bir çalışma yapması lazım" dedi.

DURDU: ÇOCUK GELİNLERİN SAYISI ARTACAK

İnsan Hakları Derneği (İHD) Şanlıurfa Eş Başkanı Nalan Durdu ise "Bu karar ülkemizde en çokta yöremizde daha fazla çocuğun istismar edilmesine, çocuk gelinlerin önünü tümden açacağının, kökleşmiş derin bir yara olan kuma gerçekliğinin daha da yaygınlaşmasına neden olacaktır. Kadınları özellikle çocukları daha fazla bunalıma sürükleme, ötekileştirmenin yolunu daha fazla aralayan bu karar sadece bizi değil ülkemize DAİŞ çetesinden kaçıp gelen Suriye halklarını da mağdur edecektir. Biz, İHD savunucuları olarak kararın geri çekilmesi yönünde elimizden ne geliyorsa yapma sözünü veriyoruz. Çocuklar tacize, tecavüze uğramasın. Yaşadıklarını küçücük yüreklerine sığdıramayan, bunun sonucunda intihar eden çocuk ölümlerinin önüne geçebiliriz" ifadelerini kullandı.

KANLIPIÇAK: İMAMLARA RESMİ NİKÂH YETKİSİ VERİLSİN

Bu kararın yaşanılan sıkıntıların önüne geçmek bir yana yeni ve daha büyük sıkıntıları beraberinde getireceğini ifade eden İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) Şanlıurfa Şubesi Başkanı Fatih Kanlıpıçak şu ifadeleri kullandı: "Uygulamadaki dini nikâhla kadınlara hiçbir hak ve yetki tanınmıyor. Bütün haklar ve yetkiler erkeğin egemenliğine verilmiştir. Erkek canı istediğinde kadını sevebilir, dövebilir veya kapı dışarı edebilir. Bu konuda erkeğin herhangi bir yaptırımla karşılaşması söz konusu değildir. Bir tarafın diğer tarafa karşı olağanüstü yetkilerle donatılması nikâhın amacıyla bağdaşmıyor. Ve bu yüzden kadınlarımızın durumu ortadadır. Biz Mazlumder Şubesi olarak dini nikâh-resmi nikâh ayrımının kaldırılmasını ve dini nikâhın da resmi nikahtan sayılmasını talep ediyoruz. Bugün cami imamı ile belediye memuru arasında hukuki olarak neredeyse hiçbir fark yoktur. İkisi de 657 sayılı DMK'ya bağlıdırlar. Devlet belediye memuruna nikâh konusunda verdiği yetkilerin aynısını imamlara vermelidir. İsteyen belediye memuru önünde, isteyen cami imamı önünde nikâh kıymakta özgür bırakılmalıdır. Eğer devletin amacı birden fazla evliliği engellemekse bunu ancak bu şekilde engelleyebilir. Ve ancak bu şekilde evlilikler devlet egemenliği altına alınır, bu şekilde yaptırıma tabi tutulabilir."

SİNİKAN: MANTIKLI BİR KARAR AMA…

Söz konusu kararın yerinde ve mantıklı olduğunu ancak kararla ilgili çekincelerini dile getiren Avukat Ömer Sinikan ise, "Türk Ceza Kanunda 230.madde diye bir madde var ve bu maddenin 5 ve 6.fıkralarına göre; resmi bir nikâh olmadan, dini nikâh kıyan imama ve kıydıran çiftelere 2 aydan 6 aya kadar hapis cezası veriliyor. Bu ceza hükmünün Anayasanın 10.madesine aykırı olduğu iddiası ile Anaysa Mahkemesine başvuruldu ve Yüksek Mahkeme de oy çokluğu ile 'Evet, bu ceza eşitlik ilkesine ve din ve vicdan özgürlüğüne, özel hayatın korunması ilkelerine aykırıdır' deyip, TCK'nın bu hükmünü iptal etti. Bu ceza hükmünün kaldırılması yönünde oy kullananların gerekçesi de şu oldu: Nikâhsız birlikte yaşayanlara TCK'da herhangi bir ceza öngörülmezken, resmi nikâh yaptırmadan dini nikâh kıyanlara hapis cezası öngörülmesi Anayasa'nın 10'uncu maddesi, kanun önünde dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin herkesin eşit olduğunu ilkesine aykırıdır' dediler. Bence yerinde ve mantıklı bir karar. Ama kabul etmek lazım ki, dini nikâh dediğimiz olgu, resmi nikâhın alternatifidir ve kadınların, hukuki ve ekonomik olarak haklarını yasal güvence altına almadığınız takdirde, bu tür yalın karar ve uygulamalar kadınların mağduriyetine zemin hazırlar" dedi.

'BİRDEN FAZLA EVLİLİĞİ TARTIŞMALIYIZ'

Toplumda artık bazı şeylerin tartışılması gerektiğini vurgulayan Sinikan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yeri geldiği için söylüyorum; kanaatimce artık bazı şeyleri yüksek sesle ve medeni bir şekilde tartışmanın ve konuşmanın zamanı gelmiştir, birden fazla evliliğe yasal olarak izin vermek gibi. Öyle kanunu arkadan dolaşmaya hiç gerek yok. Kaldı ki, size garip ve acayip gelebilir ama bunu da en fazla kadınlar istemeli. Niye mi? Çünkü kanun izin verse de, vermese de ki, vermiyor, zaten birden fazla evlilik yapmak isteyen erkekler her halükarda evleniyorlar ve bu durumda da, mesela bir boşanma halinde mağdur olan kişi, gayr-ı resmi eş olan kadın oluyor, ne nafaka alabiliyor ne de tazminat. Yazık değil mi? Eşitsizlik değil mi? Zulüm değil mi? Tamam, bu kanunu (Medeni Kanun) iktibas ettiğimiz İsviçre'de tek eşlilik var ama orada zinanın da, dost hayatının da her türlüsü serbest ve mubah. Asıl olan, olması gereken elbette ki, tek eşlilik ama her insan bir tornadan çıkmış robot değil ki, herkesi tek eşliliğe zorlamak da adalet değil. Resmi ve gayr-ı resmi eş ayrımı en başta kadına hakaret. Peki, 'her kadın bunu, yani çok eşliliği kabul eder mi' diye yerinde ve haklı ve bir soru sorarsanız cevabım şu olur: Tabii ki, etmez ve etmek zorunda da değildir. Mesela şöyle bir çözüm önerilebilir: Evlenme sırasında kocası ondan 'senden başka da kadın nikâhlayabilirim' diye izin isteyebilir. Kadın bu durumu kabul ederek evlenirse zaten sorun yok, ama baştayken 'hayır, bunu kabul etmiyorum' deyip evlenmeyebilir. Ama erkek başta kadına, 'sadece senle evleneceğim' deyip de, sonradan başka kadın veya kadınları nikâhlarsa, bu sefer ilk kadın (eş) için haklı ve tazmini gerektirir bir boşanma nedeni olabilir."
(Kaynak: Gazeteipekyol)

Kaynak: Temsilci

Son Dakika Güncel Dini Nikâha Resmiyet Verilmeli Mi? - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement