Eski Başbakan Yardımcısı Arınç Açıklaması - Son Dakika
Politika

Eski Başbakan Yardımcısı Arınç Açıklaması

Eski Başbakan Yardımcısı Arınç Açıklaması

Eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Manisa Valisi’nin, kadınlara kelepçe takılması konusunda kullandığı ifadelerden dolayı özür dilemesinin erdem olduğunu söyledi.

14.11.2015 19:34
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Manisa Valisi'nin, kadınlara kelepçe takılması konusunda kullandığı ifadelerden dolayı özür dilemesinin erdem olduğunu söyledi.

Bülent Arınç, Manisa Medya TV'de Günün Konuğu' Programında Medya TV Program Müdürü Hüsamettin Edebali'nin gündeme ilişkin sorularını cevaplandırdı.

Paralel yapı operasyonlarıyla ilgili kaygılarını dile getiren Arınç, "7 Haziran seçimlerinden önce paralel yapılanma ile ilgili olduğu söylenen Manisa'da bazı kişilerin ve kurumların işyerlerine güpegündüz onlarca polis ile baskınlar yapılıyor ve suç unsuru aranıyor. Bu bana çok tuhaf geldi. Ben yıllardır bu işlerin içindeyim. 25 yıllık avukatlık yapmışım. Hem kişiler açısından hem de aramanın yapılması benim çok dikkatimi çekti ve bunun yanlış buldum. Çünkü ismi geçen şahıslar Manisa'da maruf insanlardır. Bunları daha önce temsil ettikleri gruplar itibariyle tanıyorum. Bazıları ile siyasette de arkadaşlık yaptık. Dindar insanlar, hayırsever insanlar, inançlı insanlar. Bunların birer terör suçlusu gibi hiç haber vermeden onlarca polis ile herkesin gözü önünde iş yerlerinin basılmasının hukuka aykırı olduğunu söyledim. Bu kişiler adeta hükümete düşman edilmek isteniyor. Çünkü bir insan vicdan taşıyorsa bu yapılan yanlışlığı her zaman reddedecektir. Bunu eleştirecektir. Eğer mutlaka bir arama yapılacaksa bu kişiler kaçacak insanlar değildir. Benim bildiğim kadarıyla davet edilir, emniyette ya da yargıda ifadeleri alınır veya haberli olarak gelinir oradaki işyerlerinde, bilgisayarlar üzerinde arama yapılır. Ama hiçbir delil ve iddia olmadan, hiçbir suç unsuru istinat edilmeden sadece bu insanları kamuoyunda kişilik haklarını zedelemek ve çok zor duruma düşürmek için yapılan bir eylem olduğunu düşündüm. Emniyet müdürünü eleştirdim bununla ilgili düşüncelerimi ifade ettim. Gerçekten o gün için hiçbir şey bulunamadı. Kollarını sallaya sallaya çıktılar. Ben de hayretle düşünüyorum bu insanlar ne suçu işlemiş olabilirler. Eğer bugün Paralel Devlet Yapılanması diye veya paralelci olmakla suçlanan bir eylemin içindelerse peki ne yapmışlar? Yani bağış toplamışlar veya aidat toplamışlar da çünkü iddia öyle sadece burs vermişlerse veya sadece yurt içinde ya da yurt dışında bir takım kuruluşlara bu bağışlardan göndermişlerse bu dünyanın hiçbir yerinde suç olarak kabul edilemez. Önemli olan bugün Türk ceza kanunu açısından veya özel kanunlarda suç kabul edilen eylemleri fikir ve eylem işbirliği içerisinde işlemiş olup olmadıklarıdır. Tabi ben kanaatimi ifade ediyorum. Bu insanlar suç işleyemez. Bu iddialar ve isnatlar boşunadır. Zannediyorum ki bu soruşturma artık akamete uğrayacaktır diye kendi kendime düşündüm. Ama birkaç gün öncesinde bildiğim kadarıyla 27 kişi, birkaç tanesi avukat, doktor, mühendis, ev kadını olmuş. Eğer dernekler kanununa aykırı bir iş yapmışlarsa bunların suçu artık suç bile değil. Adli para ceza ile ortadan kalkar. Ama terör örgütü gibi terör suçu işlemiş gibi Manisa'nın bu temizi insanlarını zan altında bırakılmasını benim vicdanım kabul etmedi. Yine açıklama yaptım ve bunun açıkça hukuka aykırı olduğunu, yanlış olduğunu ifade ettim. Bu sözlerin üzerine de sayın başbakan hemen soruşturma açma talimatı verdi ve emniyet müdürü bu soruşturma sonuçlanıncaya kadar işten el çektirildi. Çok doğru ve yerinde bir karardır. Ama emniyetin sadece birkaç bayan arkadaşın ellerine kelepçeleyerek toplum içinde teşhir etmesine üzülmüş olmakla kalmadık aynı zamanda bu soruşturmaların bitmiş olması lazım. Oysa öğreniyorum ki gözaltındaki kişiler tutuklama talebi ile mahkemeye gönderilmiş sadece 3 kişi hakkında tutuklama kararı verilmiş. Ben tutuklamanın olmaması görüşündeydim. Bu arkadaşlara yöneltilen suç isnatlar nedir bunu bilmiyorum. Ama eminim ki kalbim ve vicdanım diyor ki burada bir yanlışlık var bunlar da tahliye edilecekler. Bir dava bile açılmasına gerek duyulmadan bu soruşturma bitecektir." dedi.

HAKSIZLIKLARA KARŞI SESİMİ YÜKSELTECEĞİM

Manisa'nın bu vesileyle kadınların ellerinde kelepçe takılması ile gündeme geldiğini kaydeden Arınç şöyle devam etti:

"Keşke bu şekilde gündeme gelmeseydi. Manisa bir huzur kentidir. Ben bu insanları biliyorum. Onlarla birlikte eğitim hizmetlerine katkı sağladık. Onlarla birlikte burs imkanları oldu. Hatta 2009'da bakan olduğum gün aktif eğitimciler derneğinde arkadaşlarla çay içiyordum. Diyelim ki bir takım hainler, hükümeti devirmek için komplo peşinde koşanlar, bunların sayıları da mutlaka çok azdır. Onlarla bu arkadaşlarımızın irtibatının olduğunu söylemek bence çok haksız ve yanlış bir uygulamadır. Hem onlara geçmiş olsun hem de Manisa'ya geçmiş olsun. Hangi konumda bulunursam bulunayım bu haksızlığa karşı sesimi yükselteceğim. Vicdanları yaralayan olaylara karşı Manisa'da çok yüksek bir ses çıktı. Baro başkanı, sivil toplum kuruluşları, kanaat önderleri açıklama yaptı. Manisa'nın ızdırabını Ankara'ya değil bütün Türkiye'ye duyurmuş oldular. Başbakanımızın ve iç işleri bakanımızın harekete geçmesi fevkalade sevindirici bir olay oldu. Sayın valinin olaydan üzüntü duyduğunu ifade eden bir açıklaması yer aldı. Burada başörtülü bayanlara yönelik kullandığı cümle haklı bir infiale yol açtı. Sayın valinin kastının bu olduğunu düşünmüyorum. Bu maksatla bir açıklama yaptığını düşünmüyorum. Çünkü bizler kadınların başlarının açık olması ya da kapalı olması ile ilgili değiliz. Bir kadın haksız yere ellerinde kelepçe ile teşhir edilmemeli. Bir DHKPC'li gibi, PYD'li gibi, bir PKK'lı gibi veya suç işlemek için oluşturulmuş bir suç ortaklığının faili gibi hiçbir kadın teşhir edilmemeli. Bunu ortada elleri kelepçelenmiş 2 kadın olduğu için söylüyorum. Başlarının açık veya kapalı olması kendi tercihleridir. Bizim onlara saygı göstermemiz gerekir. Nitekim sayın vali de özensiz kullandığı bu ifadeden dolayı özür diledi. Bence bu da bir erdemdir. Sadece kelepçe dolayısıyla duyulan bir infialin sonuçta soruşturmayı da etkilemesi gerektiğini düşünüyorum. Böylesine temelsiz, dayanaksız, asılsız bir isnatla Manisa'nın pırıl pırıl insanları zan altında kalmamalı. Bundan sonra da yargı da adaletli bir karar verecektir. Soruşturmayı yürüten savcıya seslenmek istiyorum. Lütfen ciddi deliller olmadıkça belli bir varsayımla yola çıkarak hiçbir zaman suç ihtisas edemezsiniz. Bütün bunları onlar benden daha iyi bilir. 'Bunlar olsa olsa FETÖ'nün destekçileridir' diyerek hiç kimse yorum yapıp bir suç unsuru ortaya koyamaz. Herkes aklını başına alsın. Buradan giden başka bir yerden döner. Bağdat'a gitmeye bile hacet kalmaz. Buradan alınan yanlış bir karar emin olun Turgutlu'dan döner.

Bir taraftan böyle bir suç unsurunu ortaya koymaya çalışanlar unutmayın ki şimdi kumpaslarla, balyozlar da bilmem ne davaları da kumpas iddialarıyla geri döndü. Müebbet hapis cezası alanlar bugün hepsi beraat etti. O kararları veren hakim ve savcılar ise şuanda cezaevinde burada da bir yanlış yapılırsa unutmayın bugün yarın veya bir başka gün bu yanlışlıklar ortaya çıkar. Gerçek gizlenemez".

FRANSA'DAKİ TERÖR SALDIRILARI

Fransa'da meydana gelen terör olaylarını değerlendiren Arınç, yaşananların çok üzücü bir olay olduğunu söyledi. Terörün her türlüsüne karşı olduklarını kaydeden Arınç, terörün bir insanlık suçu olduğunu belirtti. Terörü hiçbir haklı sebep meşru gösteremeyeceğini dile getiren Arınç, "Kim yaparsa, kime karşı yaparsa yapsın Allah'ın belası lanetlik bir iştir. Terörle de teröristle de mücadele etmek insanlık vazifesidir. Türkiye bundan çok daha acı duyan bir ülkedir. Hem kendi içinde hem de çevresinde yaşanan olaylardan doğrudan etkileniyor. Dolayısıyla Fransa'da yaşananları en çok biz anlayabiliriz. Cumhurbaşkanımızda başbakanımızda terörle mücadele konusunda Fransa'nın yanında olduklarını, olaydan büyük üzüntü duyduklarını ifade ettiler. IŞİD terör örgütü olayı üstlendi. Bunlar insan bile değildir. Kaldı ki Müslüman olsun. Böyle bir Müslümanlık anlayışı yoktur. Böyle bir insan katilliği yani Türkiye'nin, dünyanın her yerinde vahşice cinayet işleyen bir örgütü lanetli bir örgüt olarak görüyoruz. ve bununla mücadele ediyoruz" şeklinde konuştu.

SADECE SİNEKLERLE MÜCADELE KAFİ GELMİYOR

Türkiye'nin bugün IŞİD ile mücadele ettiğini ifade eden Arınç, "Terör örgütleri o kadar çok sayıda ve farklı isimlerde bulunuyor ki. Asıl yapılacak iş bataklığı kurutmaktır. Sadece sinekle mücadele kafi gelmiyor. Fransa'daki olay çok acı bir olay. Bizim Suruç'ta yaşadığımız, Ankara'da yaşadığımız kadar acı bir olaydır. Fransız halkıyla dayanışma içerisindeyiz. Dünyanın neresinde olursa olsun terörle mücadele içinde olacağız. Bizim başımıza gelen başkalarının da başına geliyor" dedi.

Suriye'ye gelen terör örgütlerin tek amacının Esad olduğunu belirten Arınç, "Çünkü Esad kendi halkına topunu, silahını yönelttiği zaman muhalifler çok başarısız kaldı. Muhalifler başarısız kalınca Esad ile mücadele etmek için bu tür radikal unsurlar Suriye'ye girdi. Eğer Esad demokratik bir yöntemle görevden ayrılsa ve halkına silah doğrultmasaydı 2 sene öncesine kadar duymadığımız IŞİD'i bugünde de duymamış olacaktık. Biz bu örgütün adını artık IŞİD olarak kullanıyoruz. Aynı manaya geliyor ama içinde İslam kelimesi olmasın diye özen gösteriyoruz. Terörün dini olmaz, milliyeti olmaz. Teröristler her milletten olur. Ama hiçbir din haksız yere insan öldürmeye cevaz vermez" şeklinde konuştu. - MANİSA

Kaynak: İHA

Son Dakika Politika Eski Başbakan Yardımcısı Arınç Açıklaması - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement