Futbolda Şike" Davası - Son Dakika
Güncel

Futbolda Şike" Davası

"Futbolda şike" davasında, tanık olarak çağrıldıkları duruşmaya gelmeyen Kulüpler Birliği Başkanı Göksel Gümüşdağ, eski Galatasaray Spor Kulübü yöneticisi Lutfi Arıboğan, İstanbul Başakşehirspor Teknik Direktörü Abdullah Avcı ve Ali Parlak'ın bir dahaki duruşmaya zorla getirilmesine karar verildi.

08.07.2015 15:18
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

"Futbolda şike" davasında, tanık olarak çağrıldıkları duruşmaya gelmeyen Kulüpler Birliği Başkanı Göksel Gümüşdağ, eski Galatasaray Spor Kulübü yöneticisi Lutfi Arıboğan, İstanbul Başakşehirspor Teknik Direktörü Abdullah Avcı ve Ali Parlak'ın bir dahaki duruşmaya zorla getirilmesine karar verildi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya eski Beşiktaş yöneticisi Serdal Adalı, eski Beşiktaş Teknik Direktörü Tayfur Havutçu, Katar'da görev yapan teknik direktör Bülent Uygun, Haldun Şenman ve Ahmet Çelebi katıldı. Duruşmaya gelmeyen, Aziz Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu diğer sanıkları ise avukatları temsil etti. Duruşmada, davanın müdahili Trabzonspor AŞ, Bucaspor ve Türkiye Futbol Federasyonu'nun (TFF) avukatları da hazır bulundu.

Duruşmada, daha önce verilen ara karar gereği tanık olarak çağrılmasına karar verilen Kulüpler Birliği Başkanı Göksel Gümüşdağ, eski Galatasaray Spor Kulübü Yöneticisi Lutfi Arıboğan, İstanbul Başakşehirspor Teknik Direktörü Abdullah Avcı ve Ali Parlak'ın gelmediği, tanıklardan eski BJK yöneticisi Cengiz Zülfikaroğlu'nun geldiği tutanağa geçirildi.

Mahkeme heyeti başkanı Ahmet Civelek, daha önceki ara karar gereği Türkiye Futbol Federasyonu'ndan (TFF) istenen, şike ve teşvik primi suçlarına konu maçlarla ilgili gözlemci, hakem ve temsilci raporlarının mahkemeye gönderildiğini belirterek, Cihan Oskay'ın da mahkemede tanıklık yapmak istediğini belirtir bir dilekçeyi mahkemeye sunduğunu aktardı.

Duruşmada tanık olarak dinlenilen Cengiz Zülfikaroğlu, daha önce Beşiktaş yönetim kurulu üyeliği yaptığını ve futbol yönetim komitesinde çalıştığını kaydederek, dönemin yöneticisi Serdal Adalı'yı transferle ilgili kendilerinin bilgilendirdiğini söyledi.

"Beşiktaş şikeye tevessül etti mi?"

Sezon sonuna yaklaşıldığında bir transfer listesi oluşturulduğunu ve bu kapsamda İstanbul Büyükşehir Belediyespor'da oynayan İbrahim Akın'ın da transfer listelerinde bulunduğunu anlatan Zülfikaroğlu, Adalı'yla ellerindeki futbolcu Holosko'nun Akın ile takas edilmesi düşüncelerini iletmek için Akın'ın menajeriyle Bursa'da 10 dakikalık bir görüşme yaptıklarını belirtti.

Zülfikaroğlu, menajerin daha sonra İstanbul'a gelip Holosko'nun takasına razı olunmadığını Adalı'ya bildirdiğini ifade ederek, bunun üzerine transferden vazgeçildiğini dile getirdi. Transferle ilgili herhangi bir rakam telafuz edilmediği ve görüşmenin transfer değil bilgi edinme görüşmesi olduğunu söyleyen Zülfikaroğlu, görüşmenin dava konusu kupa maçından çok önce gerçekleştiği, kupa maçıyla ilgili hiç görüşülmediği ve transfer görüşmesi olmadığı için dönemin BJK Başkanı Yıldırım Demirören'i de bununla ilgili bilgilendirmediği beyanında bulundu.

Tanık Zülfikaroğlu, sanık avukatlarından Ali Rıza Dizdar'ın, "Büyük bir kulübün yöneticisiydiniz. Beşiktaş şikeye tevessül etti mi?" şeklindeki sorusunu, "Hiçbir zaman" diye yanıtlarken, "Beşiktaş'ın buna ihtiyacı var mıydı?" sorusuna da "Yok tabii ki" sözüyle karşılık verdi.

"Yendiğimde, Fenerbahçe teknik direktörü olacaktım"

Savunması sorulan sanıklardan Bülent Uygun, 2007 yılına kadar menajerlik yaptığını ve bu tarihte Sivasspor Teknik Direktörlüğü'ne başladığını belirterek, 2010 yılından itibaren telefonunun dinlenildiğini ve bunun sebebini bilmediğini savundu. Uygun, tanıdığı bir menajerin para karşılığı, Bucaspor'da teknik direktörken kendisini suçlaması için baskı gördüğünü, kendisine bunu söylediğinde telefonda "herkes haddini bilsin" dediğini ve daha sonra Bucaspor'dan ayrılmak zorunda kaldığını anlattı.

Eski eşiyle özel mesajlarının dosyaya katıldığını ve bunlardan suç oluşturduklarını öne süren Uygun, "Söylediğimiz hiçbir şeye itibar etmeden bizi itibarsız kıldılar. Kamuoyunun önüne itip suçlu gibi gösterdiler. Türkiye'nin genç kuşak en başarılı 2 hocasından birisiydim. Ekibimi diplenden alıp dördüncü yapmıştım. Fenerbahçe'yi yendiğimde, bu takımın teknik direktörü ben olacaktım. Bunu anlamayanlar, maç sonucunda ne kazanacağımı düşünemeyenler, bunu görmedi" dedi.

Teşviki engellerken şike yapmış gibi gösterildiğini, birçok örgüte sokulmaya çalışıldığını ve 8 ay cezaevinde yattığını dile getiren Uygun, Aziz Yıldırım'ı, kendisinin Fenerbahçe Teknik Direktörü olamayacağını düşündüğü ve takımı çalıştırmaya layık görmediği için çok sevmediğini aktardı. Uygun, "Olmayan bir suçtan, bir senaryodan bize böyle bir kılıf buldular. Allah'a şükür bir şey yapmadık, çıktık topumuzu oynadık" diye konuştu.

Söz alan Uygun'un avukatı Savaş Adalet, davayla ilgilsi olmayan müvekkiliyle eski eşinin mesajlarının dosyadan çıkarılmasını ve imha edilmesini talep etti.

Trabzonspor avukatı CAS kararını sundu

Duruşmada diyecekleri sorulan müdahil Trabzonspor Kulübü avukatı Köksal Kızıltaş, TFF'den dava konusu maçlarla ilgili hakem ve gözlemci raporlarının istendiğini hatırlatarak, şike suçuyla ilgili verilen Uluslararası Spor Tahkim Kurulu'nun (CAS) kararının da değerlendirilmesi gerektiğini söyledi ve bu kararı sundu.

Özel yetkili mahkemelerinin kapatılmasının ardından normal bir mahkemede görülen davada verilen, tapelerin delil olarak kabul edildiği bir kararı da örnek olarak yine mahkeme heyetine sunan Kızıltaş, mahkemenin bozulan kararlar doğrultusunda değerlendirme yapmasını ve diğer esaslara girmemesini talep etti.

Sanık avukatlarından Ali Rıza Dizdar, çağrıldıkları halde duruşmaya gelmeyen tanıklar hakkında zorla getirilme kararı verilmesini istedi.

"TFF raporu, şike yapılmadığının kanıtı"

Söz alan Aziz Yıldırım'ın avukatı Köksal Bayraktar, mahkemenin aldığı en doğru kararın TFF'den hakem-gözlemci raporunun istenmesi olduğuna dikkati çekerek, bu raporlarda, "hangi tribünlerde kaç koltuğun kırıldığı ile hangi taraftarların nasıl küfürler ettiğinin" yazılı olduğunu, bunların yazıldığı bir raporda, herşeyi gören gözlemcilerin, şike veya teşvikle ilgili herhangi bir ibareye yer vermediğini, bunun da aslında söz konusu maçlarda şike yapılmadığının göstergesi olduğunu öne sürdü.

Avukat Bayraktar, mahkemeye sunulan CAS kararının, hukuki olmadığı, yasa dışı kabul ettikleri fezlekeye dayandığı ve delil sayılamayacağı için gözardı edilmesini de talep etti.

Sanıklardan Fenerbahçe yöneticisi İlhan Ekşioğlu'nun avukatı Ersan Şen ise bu davanın Türkiye'nin en önemli davalarından biri olduğunu ve özel yetkili mahkemelerce açılan yanlış yolun devam ettirilmemesi gerektiğini kaydererek, "Yeniden yargılama kararının arkasında durmanız gerekiyor. Bu dava şaibeli bir davadır. Bu davadan çıkacak sonuç, bütün diğer özel yetkili mahkemelerde görülen Balyoz, Ergenekon gibi davaları da etkileyecektir. Gelin bu davada bu işin merkezine girelim. Dosyadan yasadışı dinleme tapelerini çıkarırsanız zerre delil kalmaz. Bu zinciri kırmanız lazım. Yaşananları ortaya çıkarması açısından Türkiye Cumhuriyeti'nin en büyük davalarından biridir bu" ifadelerini kullandı.

Dinleme kayıtlarının dosyadan çıkarılmasına karar verildi

Müvekkili Ekşioğlu ile Aziz Yıldırım'ın yasa dışı bir şekilde, kılıfına uydurularak dinlenildiğini de savunan Şen, somut delil bulunmayan bu davayla ilgili bir an önce dosyanın savcıya mütalaa için gönderilmesini ve yeniden yargılama kararına uygun bir karar verilmesini istedi.

Davaya ilişkin ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, bütün sanıkların aileleri, yakınları ve avukatlarıyla ilgili dinleme kayıtlarının dosyadan çıkarılmasına ve delil olarak değerlendirilmemesine hükmetti.

Çağrılmasına rağmen duruşmaya gelmeyen tanıklar Göksel Gümüşdağ, Abdullah Avcı, Ali Parlak ve Lütfi Arıboğan hakkında bir dahaki duruşmaya zorla getirilme kararı veren heyet, dava dosyasının esas hakkında görüşünü yazması için duruşmada görevli İstanbul cumhuriyet savcısına gönderilmesini kararlaştırdı.

Duruşma, 18 Eylül'e ertelendi.

- Davanın geçmişi

Kapatılan Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 10. maddesiyle görevli İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, Aziz Yıldırım, Olgun Peker, Serdal Adalı ve Tayfur Havutçu'nun da aralarında bulunduğu 85 sanık hakkındaki kararının temyiz incelemesini 17 Ocak'ta tamamlayan Yargıtay 5. Ceza Dairesi, Aziz Yıldırım ve Olgun Peker hakkında verilen hapis cezalarını onamıştı.

Yargıtay 5. Ceza Dairesi'nin verdiği onama kararına itiraz eden Yıldırım'ın avukatları, şike davasında "adil yargılanma hakkının ve doğal hakim ilkesinin ihlal edildiği" iddiasıyla 14 Şubat 2014'te Anayasa Mahkemesi'ne başvurmuş, Yargıtay'ın "bozma" ve "onama" kararları verdiği dava dosyaları, 2 Mayıs 2014'te İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmişti.

Aziz Yıldırım'ın avukatları, mahkemeye başvurarak yeniden yargılanma talep ederken, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da 7 Haziran 2014'te talebe ilişkin verdiği mütalaada, Aziz Yıldırım ile İlhan Ekşioğlu, Abdullah Başak ve Ahmet Çelebi bakımından yargılamanın yenilenmesine karar verilmesini istemişti.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, avukatların yaptığı başvuru üzerine, 23 Haziran 2014'te verdiği kararla hakkındaki hüküm Yargıtay tarafından onanan, aralarında Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'ın da bulunduğu 6 kişinin yeniden yargılanmasına ve infaz işlemlerinin geri bırakılmasına hükmetmişti.

Üst mahkeme sayılan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi de 29 Eylül 2014'te, Trabzonspor ve Bucaspor kulüplerinin, 6 sanığın yeniden yargılanması kararına yaptığı itirazı reddederek, bu kişilerle ilgili davanın yeniden görülmesini kararlaştırmıştı.

Davayı yeniden görmeye başlayan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 13 Ocak 2015'te verdiği kararla, Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu 6 sanığın yeniden yargılandığı dava ile haklarındaki hükümler Yargıtay'ca bozulan 31 sanıklı dava dosyalarının birleştirilmesine hükmetmişti.

Kaynak: AA

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement