'Kürt-Arap Ayrımı Yapmıyoruz' - Son Dakika
Güncel

'Kürt-Arap Ayrımı Yapmıyoruz'

\'Kürt-Arap Ayrımı Yapmıyoruz\'

İHH Şanlıurfa Şube Başkanı Behçet Atila, yardım dağıtımlarında Kürt-Arap ayrımı yapmadıklarını söyledi.

11.01.2015 13:16
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Suriye'den gelen sığınmacıların diline, ırkına, mezhebine bakmadan yardım ulaştırmaya çalıştıklarını kaydeden İHH Şanlıurfa Şubesi Başkanı Behçet Atila, duyarlı olan herkesin sığınmacılar konusunda empati kurmasını istedi.

Suriye'deki savaş yaklaşık olarak 3,5 yılını geride bıraktı. Yaşanan bu savaştan dolayı 100 binlerce insan evini, yurdunu terk etmek zorunda kaldı. Suriye'nin farklı şehirlerinden insanlar Türkiye topraklarına ve özellikle Urfa, Antep, Kilis gibi illeresığınmacı olarak gelirken gözler en çok bölgede faaliyet gösteren yardım kuruluşlarına çevrildi. Devletin imkânlarının yetersiz kaldığı veya ulaşamadığı sığınmacılara yardım kuruluşları el uzatmaya çalıştı. Gerek Suriye içine gönderdiği yardımlarla gerekse Şanlıurfa merkez ve ilçelerindeki sığınmacılara yönelik faaliyetlerini yürüten İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı (İHH) Şanlıurfa Şubesi Başkanı Behçet Atila'yla vakfın ne gibi faaliyetler sürdürdüğünü, yardım alanlarının nereleri kapsadığını, şu ana kadar ne kadar insana ulaştıklarını, İHH'ya yönelik zaman zaman ortaya çıkan olumsuz haberlerin nedenlerini konuştuk…

İHH Şanlıurfa Şubesi olarak sizin yardım alanlarınız nereyi kapsıyor? Yardımları nasıl ulaştırıyorsunuz?

Öncelikle bize kendimizi anlatma fırsatı verdiğiniz için teşekkür ediyorum. İHH İnsanı Yardım Vakfı 20 yılı aşkın bir süredir dünya coğrafyasında mazlum ve mağdurların yanında yer aldı. Diline, dinine, ırkına, cinsiyetine bakmaksızın mazlum ve mağdur kim varsa bunlara yardım yapmaya çalışıyor. Bu manada şunu söyleyebiliriz: Vicdan sahiplerinin, Müslümanların yüz akı oldu bu manada. Biz de şu anda bu yüz akını korumaya çalışıyoruz. Bölgemize gelince, yani bizi ilgilendiren kısmı Şanlıurfa İHH olarak il sınırları içerisinde yardım faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Zaman zamanda elimizin yetiştiği Suriye'nin içerisindeki bazı bölgelerde de yardım faaliyetlerimiz oluyor.

Örneğin Urfa'da ne yapıyorsunuz?

Urfa'da bu Suriye olayları olmadan önce bizim başlatmış olduğumuz yetim çalışmalarımız vardı. Urfa, İHH'nın yetimleri en fazla desteklediği ildir. Şu anda 470 civarı yetim çocuğumuzun annelerine her üç ayda bir 270 TL, İHH nakdi yardımda bulunuyor. Bu annelerin hesabına bu paralar yatırılıyor.

Peki, bu sadece 470 civarıyla mı sınırlı?

Bunlar bizden nakit yardımı alanlar. Bunların kardeşlerine de dönemsel olarak gıda, giysi vesaire yetim programları yaparak bu yetim çocuklarımızın yanında oluyoruz. Yine Türkiye'de Urfa, en fazla İHH'nın yetim programı yaptığı ildir. Bahar aylarında yetim dayanışma günleri adı altında il ve ilçelerimizde yetim programları yapıyoruz. Yani takriben bu durumda 3 bin yerli yetimimizle, bunların kardeşleri ve aileleriyle hemhal oluyoruz. Bunların dertleriyle dertlenmeye çalışıyoruz. Tabi ki, bizim bu verdiğimiz aylık 90 lirayla, bu üç aylık 270 lirayla elbette ki, bir yetimin bütün sorunu, eksiğini gideriyor anlamında değil. Biz burada iki şey yapmaya çalışıyoruz. Birincisi az da olsa ayda 90 lirayla bunların mutfağına belki katkı olur diye düşünüyoruz. İkincisi belki birincisinden önemlidir. Bu yetimin yanında olduğumuzu hissettirmeye çalışıyoruz. 'Yalnız değilsiniz, evet babanız ölmüş ama bakın vicdan sahipleri, Müslümanlar olarak sizin yanınızdayız' diyoruz. Ve yetim dayanışma programlarımız da buna yöneliktir. Bunların moral ve motivasyonu yapmaya yöneliktir. İkincisi yine, yerliler için söylüyorum. Fakir, hasta, mağdur insanların yardımlarına koşmaya çalışıyoruz. Mümkün mertebe, yani reel, ne kadar yapabiliyorsak onlara yardımcı olmaya çalışıyoruz. Yine yerelde, insan hak ve hukukuyla alakalı zaman zaman raporlar hazırladığımız oluyor bölgemizle alakalı, Suriye'yle alakalı vesaire… Bu konuda ihlallerle ilgili zaman zaman da raporlar hazırlayıp kamuoyuyla paylaştığımız oluyor. Yaşanan gelişmelere göre, bizim doğru bildiğimiz, vicdanen, insani ve İslami olarak uygun bulduğumuz ve kesinlikle yasal çerçeve içerisinde tepkilerimizi zaman zaman ortaya koyuyoruz.

Suriye'yle ilgili çalışmalarınıza gelirsek…

3,5 yıllık bir süredir bu Suriye olayları başlayalı. İlk günden beri bu ofisimizde kayıtlar tutmaya başladık. Ve bu Suriyeli ailelere kesinlikle nereden geldiği, Rakka'dan mı gelmiş, Hama'dan mı gelmiş, Kobani'den mi gelmiş, dili nedir, dini nedir veya mezhebi nedir, buna bakmaksızın hepsine gücümüz nispetinde yardım ulaştırmaya çalışmışız. Şu anda aylık olarak takriben 2 bin küsur aileye ulaşıyoruz. Bazen 3 bine yaklaştığımız oluyor aylık olarak.

Bunların tamamı şehir merkezinde mi?

Hayır. Viranşehir'de, Ceylanpınar'da, Siverek'te, Suruç'ta vesaire… Son Kobani olaylarıyla bu rakamlarda müthiş bir yükselme oldu. Kobani olaylarıyla 19 Eylül'de sınır kapısı açıldı. Sınır kapısı açılır açılmaz, İHH Genel Merkezi bizim talebimiz üzerine talimat verdi. İki aş evimizi, bir mobil fırınımızı, bir de mobil sağlık TIR'ımızı hemen bir kısmını Suruç'a, bir kısmını da YİBO'ya konuşlandırarak orada hem sağlık hizmeti hem sıcak yemek hem de diğer ayni yardımlar yaptık.

Ne kadar yaptınız?

Günde 10 bin kişiye sıcak yemek çıkardık. Günlük 10 bin kişiye.

Şu anda devam ediyor mu bu?

Hayır, şu anda devam etmiyor. İlk 26 gün sıcak yemek çıkardık. Ondan sonra diğer ayni yardımlar, gıda kolileri, giysi, battaniye, sünger vesaire dağıttık Suruç merkezde, kamplarda, köylerde ve Urfa'ya gelen Kobanililere. Yani takriben 120 bin Kobaniliye ulaştığımızı tahmin ediyorum şu andaki kayıtlarımıza baktığımızda. Biliyorsunuz 200 bin civarında Kobanili geçmişti ama bunların bir kısmı daha ileriye, batı illerine, İç Anadolu'ya veya diğer doğu illerine giden aileler vardı. Dolayısıyla Urfa merkez, Suruç ilçesi ve Suruç köylerinde kalan Kobanililere mümkün mertebe ulaşmaya çalıştık ve ulaşmaya devam ediyoruz.İlk 26 gün Suruç'ta Kobanililer için yapılan yardımların parasal değeri 4 milyon TL'ydi. Yani eski parayla 4 trilyon. Ve şu ana kadar yaptığımız ise 10 milyon TL'ye yaklaştı. 10 milyon TL'lik bir yardımı oldu, parasal değeri diyorum. Bunlar ayni yardımlar. Biz genelde ayni yardımlar yaparız. Gıdadır, giysidir, battaniye, sünger, çocuk bezi, mama gibi... Mesela önümüzdeki günlerde 10 bin paket çocuk bezi dağıtacağız Kobanililere. 10 bin paket hijyen paketi, temizlik paketi Kobanililere dağıtacağız. Ve 10 bin de mama dağıtacağız. Şu anda bunun hazırlıkları içerisindeyiz. Bunları da dağıtırsak inşallah bu rakamın 10 milyon TL'yi aştığını göreceğiz.

Sınır ötesine yardımları gönderirken ne gibi zorluklarla karşılaşıyorsunuz? Suriye'nin neresine kadar bu yardımları gönderebiliyorsunuz?

Bu son gelişmeler olmadan önce mesela Rakka Özgür Suriye Ordusu'nun kontrolündeyken, Talebyat bölgesinde, Mümbiç bölgesinde, Haseki bölgesinde, bu bölgelerde yoğun bir yardım faaliyetimiz oldu. Burada nasıl yetim çocuklarımıza sahip çıkıyorsak Suriye içerisinde de bizim takip ettiğimiz, yardım ettiğimiz Suriyeli yetimler vardır. Biz bu bölgelerde de yardım faaliyeti yürüttük. Bir de Rojava bölgesi dediğimiz bölgede de bizim yardım faaliyetlerimiz sürüyordu. Zaman zaman aksaklıklar oluyordu ama en basitinden geçen Ramazan ayı, şu son Kobanililerin geçişinden çok önceki bir dönemden bahsediyorum, Ramazan ayında bizim bir günde Kobani'ye koyduğumuz yardım 13 TIR'dı. 13 TIR yardım malzemesi Kobaniye gönderdik. Oraya giden ekibimiz ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin de gözetiminde halka kendi elimizle bu yardımları dağıttık. İHH'nın şöyle bir ilkesi vardır: Yardımı götürdüğü bölgede tabi oradaki yerel unsurlardan ve hakim güçlerden müsaade istenir. Müsaade istenir ama kendi logosuyla halka yardımı dağıtır. Burası çok önemli. İnce bir detay var burada. Müsaade istenir çünkü oranın hakimi veya güç kimse onun müsaadesi olmadan siz o bölgede o yardımları dağıtamıyorsunuz. Bizim şartımız ne? Biz kendi ellerimizle kendi logomuzla halka yardımı dağıtırız. Bu bütün dünya coğrafyası için geçerli, sadece Kobani değil, sadece Suriye'de değil, sadece Filistin'de değil, dünya coğrafyasında 135 ülke ve bölgede buradaki çalışma prensibimizi söylüyorum. Biz bu şekilde çalışıyoruz. Kobani bölgesine de diğer bölgelere de yardım yapıyoruz.

Gelen sığınmacıların içindesiniz. Gözlemleriniz oluyor. Örneğin bu insanların geleceğe dair beklentilerini nasıl görüyorsunuz?

Biliyorsunuz bir öngörüler var. Bir de temenniler. Bizim temennimiz bu ateşin bir an önce sönmesi ve Kürt, Türk, Arap, Çerkez, Ezidi ve her kimse, herkesin huzur içinde kendi evinde yaşaması. Ama realite çok öyle görünmüyor maalesef. Bu savaş başladığında kısa bir sürede sonuçlanacağını düşünenler de oluyordu. Ama biz şahsen bu savaşın çok uzun sürebileceğini düşünüyoruz. Yani gördüğümüz olaylara bakarak, yaşanan sürece bakarak bunun daha uzun süreceğini tahmin ediyoruz. Yanılmak için dua ediyoruz. İnşallah yanılırız.

Zaman zaman İHH'ya yönelik olumsuz haberler çıkıyor. Sebebi nedir bu olumsuz haberlerin?

Küresel güçler, farklı planları, hesapları olan devletler veya o güçler kimlerse, şu anda bir isim söyleyemiyorum, bunlar mazlumlara ve mağdurlara yardımların ulaşmasını asla istemezler. Dramların daha da artmasını isterler. Yaraların daha da açılmasını isterler. Biz bu yaralara kısmen de olsa merhem olduğumuz için rahatsız olanlar vardır. Taktir edersiniz ki, siz ne yaparsanız yapın bütün insanları memnun etme imkanı yoktur. Burada da biz yardımı yaparken zaman zaman Kürt kardeşlerimiz, 'yahu bunlar Araplara yardım yapıyor' diyorlar. Evet, biz Kobanililere yardım yapıyoruz. Bakıyorsunuz Arap kardeşlerimiz zaman zaman 'bu İHH sadece Kürtlere yardım yapıyor' diyorlar. Halbuki ikisi de yanlış. İkisi de kısmen doğru. Her ikisine de yardım yapıyoruz. Kesinlikle böyle bir şey yok. Bu ofisimize defalarca Arap kardeşlerimiz de teşekküre geldiği gibi Kobani'den çok sayıda kardeşimiz de olmuştur. 'Hem Kobani'deyken yardımları getiriyordunuz hem tel örgüyü geçtikten sonra bize yardımı ulaştıran ilk kurumlardan oldunuz' diyorlar. Hatta geçenlerde bir Kobanili gelmişti ve şöyle diyordu: Biz hangi köye gidiyorsak, Kobanili kimi görüyorsak diyorlar 'o insani kartonu getirin, o karton çok doludur.' Yani ben yardımların dolu dolu gittiğini anlatmak için söylüyorum. Yağından, pirincinden, bulgurundan vesaire içinde hepsi olduğu için, insanların derdine kısmen derman olduğu için onu talep ediyorlar. Ve defalarca buraya teşekküre gelmişlerdir. 'Biz teşekkür ediyoruz, siz dil, din, ırk farkı yapmadan herkese yardım yapıyorsunuz' diyorlar. Bizim ismimizde insani yazıyor. Biz insanız ve insan olan herkese ama imkan dahilinde yardım ediyoruz. Şöyle yanlış anlaşılmalar oluyor. Gücünüz 100 birimdir ama talep bindir. 900 yüz fark vardır, eksiğiniz vardır. Bazen bu ulaşılamamalar aleyhe kullanılabiliyor. Ya da zaman zaman bazı grupların siyasi bir rantı vardır veya beklentileri oluyor. Siz o beklentileri değil, siyasi değil insani olarak oradasınız. Bu da bazen bakıyorsunuz kimilerini rahatsız edebiliyor. Onun için bunun başkasından değil bizden duyulmasını isteriz. Bilginin kaynağının doğru olması gerektiğine inanıyoruz. Hemen aklıma gelmişken bir örnek vereyim. Biz Kobani'den gelenlere Suriye usulüne göre günde 10 bin ekmek çıkarıyorduk ve yetmiyordu. Her gün 10 bin ekmek dağıtıyoruz yemekle beraber. Bazen de yemek dışında dağıttığımız oluyor. Yetmiyordu. Suruç Belediyesi olsun, AFAD olsun farklı kurumlardan da bazen bize bu ekmeklerle ilgili talepler oluyordu. 'Bize de bu ekmeği verin yemekle dağıtalım' demelerine rağmen bir kişi poşetlerde verdiğimiz ekmeği günlerce bir yerde bekletip küfletip kamuoyuyla paylaştı. 'İHH Kürtlere küflü ekmek dağıtıyor' diye. Halbuki ekmek bulamıyoruz ki, dağıtalım. Çıktığı gibi o gün içinde tükeniyor, bitiyor. Ama bir vatandaş üç defa sıraya girmişse alıp da evin bir köşesinde bekletmişse bu sıcak çıkmış bir ekmektir. Haliyle doğal olarak küflenebilir. Şunu demek istiyorum: Siz 10 bin ekmek dağıtırsınız 9 bin 999 ekmeğiniz gerçek ihtiyaç sahibine ulaşıyor, o bir tane bekletilip, küflendirip onun üzerinden tanımlıyor veya konumlandırılıyor. Bu da insani ve vicdani değil.

Çetin kış koşulları yaşanmaya başladı. Sığınmacılara yardım konusunda çağrınızla bitirirsek…

İHH İnsani Yardım Vakfı olarak kışa yönelik kampanyalar başlatmışız, battaniye, gıda vesaire… Sağ olsun diğer kardeş kurum ve kuruluşlar da kampanyalarını başlattılar. İnsanların empati kurmasını istiyoruz. İnsanlar empati kurarsa sokakta üşüyen bir Suriyeli gördüğü zaman ya da bodrumda üşüyen bir Suriye gördüğü zaman bunu kendi çocuğuyla mukayese edip empati kurarsa sorunu sanırım biraz çözmüş olacağız, derdine biraz derman olacağız. Şunu da belirtmekte fayda vardır. Urfa halkına teşekkür ediyoruz. Türkiye'nin hiçbir ilinde olmayan şeyler burada vardır. Hiçbir ilde olmayan Suriye yoğunluğu burada vardır. 489 bin Suriyeli'den bahsediliyor.Türkiye'deki Suriyeli'nin dörtte biri burada yaşıyor. Bu yoğun nüfusa rağmen asayiş noktasında ciddi problemlerin olmayışı, sokakta insanların birbiriyle olan diyaloglarına baktığımızda, komşuluk ilişkilerine baktığımızda iyidir ve yardımlar noktasında da böyledir. Bu kadar nüfusa rağmen olumsuz olayların yaşanmaması bu Urfa halkının misafirperverliğini gösteriyor. Urfa halkına teşekkür ediyoruz. Bu muhacirlere sahip çıktıkları için. 'Biraz daha' diyoruz. Bu güne kadar nasıl yardım ettilerse inşallah bu yükü de beraber kaldırmış olacağız.

(Kaynak: Gazeteipekyol)

Kaynak: Temsilci

Son Dakika Güncel 'Kürt-Arap Ayrımı Yapmıyoruz' - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement