"Nazım'ı Öldü Olarak Düşünmüyoruz"

Son Güncelleme:

Dünyaca ünlü Türk şairi Nazım Hikmet Ran ölümünün 47.

Dünyaca ünlü Türk şairi Nazım Hikmet Ran ölümünün 47. yıldönümünde Moskova'daki Novodeviçi Mezarlığı’nda ki mezarı başında anıldı.


Türkiye'nin Moskova Büyükelçiliği himayesinde Rus-Türk İşadamları Birliği'nin (RTİB) organize ettiği anma törenine Türkiye'nin Moskova Büyükelçisi Halil Akıncı ve sanatçı Edip Akbayram'ın yanı sıra Rusya’da faaliyette bulunan birçok iş adamı ve okuyan öğrenci de törene katıldı.


Geçmiş yıllara göre daha fazla katılımcının gözlendiği anma töreninde, katılımcılar Nazım Hikmet’in mezarına kırmızı karanfiller bıraktı. Büyükelçi Akıncı’da katıldığın anma töreninde Nazım Hikmet’in mezarına karanfil bıraktı, Türkiye ve Rusya arasındaki dostluğu temsil etmesi amacıyla kafes içinde getirilen beyaz güvercinleri gökyüzüne bıraktı. Akıncı, güvercinlerin kapak açıldıktan sonra uçmaması üzerine, "Anlaşılan Türk-Rus dostluğunu bir tek güvercinler istemiyor" esprisini yaptı.


Akıncı törende yapotığı konuşmada, Nazım Hikmet'in vicdan sahibi bir insan olduğunu belirterek, "Nazım insanın çıkarını düşünen, halkın çıkarını düşünen bir insan. Bu yüzden hayatı boyunca hesap vermek zorunda kalmış ve baskıya maruz kalmıştır" dedi.


1928 yılında Sovyetler Birliği'nden Türkiye'ye gelir gelmez tutuklandığını hatırlatan Akıncı, Nazım Hikmet'in uzun bir hapis döneminden sonra 1951 yılında Sovyetler Birliği’ne özlemle geldiğini belirterek, burada şüpheyle karşılandığını söyledi.


Akıncı şöyle devam etti:


" Nazım Hikmet Sovyetler Birliği'ne tekrar geldiğinde Stalin'e Merkez Komite tarafından 1936 yılına kadar olan faaliyetleri için bir rapor veriliyor. ve orada Nazım Hikmet için kullanılan sözler şu: Bürokratik görevini yapmaz; ayrı parti kurmaya çalışıyor. 1951 yılında Sovyetler Birliği'ne tekrar geldikten sonra bir gençlik festivaline gideceğini söyler. Orada yanında hareketlerini rapor etmekle görevli biri de var. O da raporunda şunu yazıyor. Nazım Hikmet Türkiye'den gelen 5 kişiyle konuştu. Ben yanlarına gelince sustular. Ayrıca Fransız Komünistleriyle, İsrail ve Suriye komünistleriyle de Fransızca konuştu. Ben anlayamadım. Yani hareketleri şüpheliydi diye. Daha sonra Stalin öldükten sonra Komünist Parti'nin 20 kongresinde Kruşçev iktidara geldikten sonra Nazım Hikmet artık putların yıkıldığını düşünerek bir şiirinde, Stalin için 'Taştan ve bronzdandı. Belirli bir ölçüdeydi. 5 cmden bir metreye kadardı' ifadesini kullanıyor. 1955 yılında İvan İvanoviç varmıydı diye bir oyun yazıyor ve bu oyun çeşitli değişikliklerden sonra 1957 yılında sahneye konabiliyor. Sahneye konduktan sonra 5 defa oynuyor ve ondan sonra kaldırılıyor. Niye bürokratizmi eleştirdiği için. Sovyetler Birliği Komünist Partisi'nin o ana kadarki hareketlerini eleştirdiği için."


Düşünceleri yüzünden Nazım Hikmet'in anavatanı Türkiye'de ezildiğini ve horlandığını da belirten Büyükelçi Akıncı, " Nazım bir şiirinde, 'Yürekleri ve kulakları sağır' ifadesini kullanıyor. Onun bu sözlerinden de esinlenerek Nazım Hikmet'in yüreği ve kulakları hiç bir zaman sağır olmadı diyorum. Her zaman halkın vicdanı oldu" dedi.


RTİB Başkanı Ali Tunç Can ise yaptığı konuşmada ilk defa Türk Büyükelçiği'nin etkin desteğiyle bu anma törenini gerçekleştirdiklerini söyledi. Can, önümüzdeki yıldan itibaren anama törenlerini daha da büyütmeyi düşündüklerinin de altını çizdi.


EDİP AKBAYRAM: “NAZIM'I ÖLDÜ OLARAK DÜŞÜNMÜYORUZ”


Bu yılki anma törenleri kapsamında Moskova’ya gelen ve yarında bir konser verecek olan sanatçı Edip Akbayram, Türk gazetecilerine yaptığı açıklamada Nazım Hikmet'in Rusya ve Türkiye arasında çok büyük bir ağırlığının bulunduğunu belirterek, "Nazım bir kere bütün dünya ülkeleri arasında şiirleriyle köprüyü kurmuş bir insan. Şu an gördüğüm kadarıyla Novodeviçi'deki mezarı tam Nazım'ın konumuna, ağaçların altında mutlu bir şekilde yaşıyor. O ölmedi. Şarkılar, sanatçılar eserleriyle va ve biz Nazım'ı öldü olarak düşünmüyoruz" dedi.


Akbayram, Türkiye'nin kültür değerlerini hep öldükten sonra sahiplenmeye başladığını belirterek, "Türkiye bütün değerlerini kaybettikten sonra anlıyor. Ben bütün dünyayı geziyorum ve Türkiyeliyim dediğim zaman akla Nazım Hikmet geliyor, Yılmaz Güney geliyor, Ruhi Su geliyor. Bunlar kendi ülkemin yetiştirdiği bir daha yeri doldurulamayacak değerler ama biz bu değerleri öldükten sonra içimize sokmaya çalışıyoruz. Sanatçı yaşarken vardır ve onun bir cam fanusun içinde korunması lazım. Yani kültürel anlamdaki bakış açımızın daha ciddi boyutlarda olması gerektiğini düşünüyorum" diye konuştu.


Törende ayrıca Nazım Hikmet’in şiirleri ve hayatından bazı kesitlerde anlatıldı. Nazım Hikmet'in ölüm yıldönümü münasebetiyle Sumru Ağıryürüyen ve arkadaşları bu akşam, bir konser verecek.


Siyamend KAÇMAZ/ MOSKOVA/ DHA

Kaynak: DHA