İstanbul'da Darbe Girişimine İlişkin Askerlerin Yargılandığı İlk Dava

Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasının (FETÖ/PDY) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Sabiha Gökçen Havalimanını ele geçirmeye çalıştıkları gerekçesiyle 28'i tutuklu 62 sanık hakkında açılan davanın 3. duruşmasında 8 sanık savunma yaptı.

Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumlarının karşısında bulunan binadaki İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada savunmasını yapan uzman onbaşı Muhammet Mustafa Şenel, 15 Temmuz'a kadar rutin işler dışında herhangi bir şey fark etmediğini söyledi.

Olay günü de öğleye kadar araçlarının bakımlarını yaptıklarını dile getiren Şenel, öğleden sonra da bölük komutanı üsteğmen Mehmet Ali Akten'in ikinci bir emre kadar izinlerin iptal edildiğini söylediğini aktardı.

Sabiha Gökçen Havalimanına doğru çıktıklarında annesini aradığını belirten Şenel, "Haberleri izliyor musunuz? Sabiha Gökçen'le ilgili bir şey var mı? Terör saldırısı varmış oraya doğru gidiyoruz' dedim. Annem de haberleri izlemediğini söyledi. Sonra babam aldı telefonu, 'Oğlum dikkat edin, muhtemelen askerle polisi karşı karşıya getirecekler, kimseye ateş açmayın' gibi şeyler söyledi." diye konuştu.

Şenel, havalimanına gittiklerinde trafiğin kapanması nedeniyle ilerleyemediklerini, hiç kimseyle tartışmadıklarını söyledi.

Halk kalabalıklaşınca bazı vatandaşların tankın üzerine çıktığını anlatan Şenel, oradaki bazı vatandaşlara terör eylemi olduğu için buraya geldiklerini söylediklerinde vatandaşların da "Kandırılmışsınız. Sizi darbe yapmaya göndermişler, burada ne işiniz var kışlaya dönün." dediğini aktardı.

Tabur komutanı Yarbay Şakir Çınar'ın bir ara bulunduğu tankın içine geldiğini dile getiren Şenel, "Sürekli telefonla uğraşıyordu. Bir ara, 'ateş açın' gibi bir şeyler söylüyordu, şok oldum, dinlemedik. Recep Özcan astsubay dahil bu emri dinlemedik. Recep Özcan da 'komutanım niye ateş ediyoruz?' dedi. Şakir yarbay bize bağırıyordu bir ara beni tehdit etti, hatta 'ateş etmezsen seni vururum' dedi. Ben korktum arada halk tankın üzerindeydi. O korkuyla da kimse zarar görmesin diye havaya iki el ateş ettim." şeklinde konuştu.

Uzman erbaş Ferdi Erdoğdu, bölükte tank nişancısı olarak görev yaptığını açıkladı.

Yarbay Şakir Çınar'ın emir ve talimatları doğrultusunda tanklara mühimmat yüklendiğini öne süren Erdoğdu, "Bize, Sabiha Gökçen Havalimanına yönelik terör saldırısı olacağı, güvenliği sağlamak için polise yardım edeceğimiz söylenmişti. Fakat havalimanına gittiğimizde hiçbir yerde polis görmedik." dedi.

"Biz bir su istedik halktan on su geldi"

Havalimanına yaklaştıklarında vatandaşın kendilerine tepki gösterdiğini söyleyen Erdoğdu, bazı vatandaşların da kalabalığı sakinleştirmeye çalıştığını anlattı.

Erdoğdu, silah kullanmadığını ve bulunduğu tankı güvene aldığını dile getirerek, şöyle devam etti:

"Bazı vatandaşlar bizi linç etmek isteyen grubun arasına giriyordu. Linç edilmekten korkmuştuk. Su istedik. Allah razı olsun oradaki herkes bize su uzattı. Biz bir su istedik halktan on su geldi. Ben kesinlikle ateş etmedim. Silahımı elime dahi almadım. İşimi düzgün yapan biriyim. Öyle bir kargaşa anında herhangi bir sıkıntı yaşanmasın diye tankı emniyete aldık. Allah korusun bilmeyen birinin eline geçse çok kötü olurdu. Polis geldi. Ben tanktan çıktıktan sonra tankın kilidini polise verdim ve ona nasıl kilitleneceğini anlattım."

Astsubay Sadullah Gökçe ise, kuvvet komutanlarından denetleme yapılacağı bilgisi üzerine görevinde en iyi personeli seçmesi yönünde talimat aldığını anlattı.

Bölükteki tankları tatbikat için hazırladıklarını kaydeden Gökçe, "Kışlada hazırlık yaparken Şakir Yarbay yanımıza geldi. 'Arkadaşlar sıkıyönetim ilan edildi. Olağanüstü hal durumu var. Sabiha Gökçen Havalimanının güvenliğini sağlamaya gideceğiz' dedi. Biz de bu doğrultuda üstlerimizden aldığımız emirleri yerine getirdik." ifadesini kullandı.

Gökçe, Yarbay Şakir Çınar'ın konuşmasının sonunda "Yurtta sulh, cihanda sulh" diyerek başarılar dilediğini aktardı.

Terör saldırısı gerekçesiyle Sabiha Gökçen Havalimanına doğru harekete geçtiklerini öne süren Gökçe, şöyle devam etti:

"Bir süre sonra nizamiyeden çıktık. Havalimanına vardığımızda halkın tepkisiyle karşılaştık. Bir süre sonra kalabalık arttı. Vatandaşlar tankların üzerine çıkmaya başladı. Halkın dağılması için yukarıya doğru iki el ateş açtım. Ben, namlumu kesinlikle millete doğrultmadım ve bunu oradaki vatandaşlara da belirttim. Kimseye zarar vermek istemiyorduk, o yüzden tank şoförlerine dikkatli olmasını ve hareket etmemesini söyledim."

"Evden çıkan 1 dolar, davulcular için"

Tabur komutanı yarbay Çınar'ın telsizden "sıkın" diye emir verdiğini duyduğunu anlatan Gökçe, bu emre karşı geldiğini ve emri uygulamadığını savundu.

Gökçe, halkı sakinleştirmeye çalıştığını dile getirerek, "Emrim altındaki askerlere ateş etmemesi ve silahlarını içeri koymalarını söyledim. Sonra 50 metre geri gitmeye çalıştık. Bazı vatandaşlar tankın üzerine çıkmış bizi darbetmeye çalıştı. Personelime ateş etmemeleri için uyardım, sağa sola halka kimseye ateş etmedik." şeklinde konuştu.

Mahkeme başkanının "Evinde yapılan aramalarda 1 dolar bulundu. Buna ne diyorsun?" sorusuna Gökçe, "Ben Amasyalıyım. Bizim köyde davulcuları küçük dolarla oynatırlar. Evdeki dolarlar da bu düğünlerde atmak için bulunan dolardır. Buna ilişkin görüntü kayıtları var, mahkemeye sunulacak. O güne kadar gördüğüm tek dolar da bunlardır." diye yanıt verdi.

FETÖ üyesi olmadığını iddia eden Gökçe, Şakir Çınar'ın emirleriyle havalimanına hareket ettiğini ve kandırıldığını savundu.

Savunmasını yapan tutuklu sanık erbaşlardan Eray Baytar da hakkındaki suçlamaları reddetti.

Mahkeme heyeti, duruşmayı yarına erteledi.

Pazartesi günü başlayan duruşmanın ilk üç gününde tutuklu 28 sanıktan 21"inin savunması tamamlanmış oldu.