28 Şubat Davası - Son Dakika
Güncel

28 Şubat Davası

28 Şubat Davası

Sanıklardan emekli Orgeneral Doğan, 28 Şubat 1997'deki MGK'dan sonra, 13 Mart 1997'de toplanan Bakanlar Kurulu tutanaklarının temin edilmesini istedi Doğan: "Bakanlar Kurulunda 'Baskı altındayız, bunu yapmazsak abanın altından sopa gösteriyorlar, iş kötüye gider...' ;Öyle bir konuşma olmuş mu?" "Bu grubu (BÇG) terör örgütü saymak, Türk Silahlı Kuvvetlerini terör örgütü saymakla eş anlamlıdır"

25.09.2013 13:57

28 Şubat Davası'nda savunmasını yapan emekli Orgeneral Çetin Doğan, 28 Şubat 1997'deki Milli Güvenlik Kurulundan (MGK) sonra, 13 Mart 1997'de toplanan Bakanlar Kurulu tutanaklarının temin edilmesini isteyerek, "Bakanlar Kurulunda 'Baskı altındayız, bunu yapmazsak abanın altından sopa gösteriyorlar, iş kötüye gider...' Öyle bir konuşma olmuş mu?" dedi.

Doğan, Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesinde dün başladığı savunmasını tamamladı.

Çetin Doğan, 18 Haziran 1997 tarihinde 54. Hükümetin istifasından sonra kurulan bütün hükümetlerin irtica ile etkin mücadele için ilave genelge ve talimatlar yayınladığını belirterek, bunlara ilişkin örnekler verdi ve içeriklerini okudu.

"AKP iktidara geldiğinde irticai faaliyetlerle mücadele konusuna pek sıcak bakmadığını, bununla birlikte Başbakanlıkta kurulan 'Takip ve Koordinasyon Kurulunun rutin işleyişine başlangıçta müdahalede bulunmadığını" söyleyen Doğan, kurulun, 2005'e kadar yılda 11 kez toplandığını, sonraki yıllarda toplantı sayılarının azaldığını, son toplantının ise Ekim 2009'da yapıldığını anlattı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan döneminde biri 28 Ekim 2004, diğeri 19 Eylül 2006'da iki talimat yayınlandığını kaydeden Doğan, 2004'teki talimatın sadece "İrticai Faaliyetlere Karşı Yürütülecek Mücadele Stratejisi" belgesi ile 27 Haziran 2000'de yayınlanan Eylem Planının birlikte muhafaza edileceği ve aynı esaslar dahilinde uygulanacağını belirttiğini bildirdi.

Doğan, 2006'daki talimatta ise "İrticai Faaliyetlere Karşı Yürütülecek Mücadele Stratejisinin" uygulanmasına değişen mevzuata paralel olarak devam edileceğinin ifade edildiğini aktararak, "Değişen mevzuat, irticai faaliyetin suç oluşturması için silahlı örgüt şartına bağlanmış olmasıdır" dedi.

-" TSK'yı terör örgütü saymakla eş anlamlı"

28 Şubat sürecinde yaşanan gelişmelerde, yasal yolla iktidara gelmiş 54. Hükümeti cebir ve şiddet unsuru kullanılarak; korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemleri ile ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs suçunun işlendiği iddiasının, hukuki dayanaktan tamamen yoksun olduğunu öne süren Doğan, şunları söyledi:

"28 Şubat sürecinde, 54. Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine yönelik atılı suça dayanak yapılabilecek, ne bir terör veya terör eylemi ne de terör suçu işleyen bir terör örgütü var olmuştur. Suç, kişinin, uymakla zorunlu olduğu ceza hukuku kuralının ihlalidir. Batı Çalışma Grubunun kuruluş amacı ve faaliyeti, hükümetin 14 Mart 1997'de yayınladığı talimat doğrultusunda, Genelkurmay Başkanlığının yayınladığı 10 Nisan 1997 tarihli emirde belirtilmiştir. Bu emirde, 'irticai olaylar hakkında ilgilileri ve yetkilileri uygun ve yasal platformlarda bilgilendirmek' ifadesi, emrin amacının irtica ile yasal zeminde mücadele olduğunu açıkça belirtmektedir. Bu grubu terör örgütü saymak, Türk Silahlı Kuvvetlerini terör örgütü saymakla eş anlamlıdır."

-EMASYA

Doğan, Genelkurmay Başkanlığı ile İçişleri Bakanlığı arasında 5442 sayılı İl İdareleri Yasası'nda asayişin temin edilmesi ve bununla ilgili valiliğin görevlerini açıklamak üzere hazırlanan ve EMASYA olarak adlandırılan protokole iddianamede yer verildiğini belirtti. Protokolü Genelkurmay adına kendisinin imzaladığını bildiren Doğan, şöyle devam etti:

"İşin aslı şudur, etkin şekilde terörle mücadele için bazı yeni düzenlemelere ihtiyaç duyulmuştur. Protokolün bir tek maddesinde, Silahlı Kuvvetler'in valiliğin izni olmadan da harekat yapacağı ifade edilerek, bunun darbelerin kılıfı olduğu iddia edilmiştir. Protokol okunmadan, havadan yazılan şey... İşin aslı şu:  Gecikmesinde sakınca olan durumlarda, garnizon komutanı duruma müdahale eder. Ama ne zaman? Toplu katliamlar olacağı zaman. Maraş, Madımak gibi durumların bir daha olmaması için. Protokol, valiliğin durumdan derhal haberdar edileceğini söylüyor. İlde devleti vali temsil eder. Maalesef 2010'da Balyoz davasıyla çok istismar edilmiş, hükümet de kalan baskılar karşısında bunu iptal etmiştir."

Doğan, aradan geçen uzun zamanda yeni bir protokol imzalandığını belirterek, "2 ay oldu. Niçin iptal ettiniz? İptal edilen protokolde ne sakınca vardı? Burada benim imzam olması benim hazırladığım anlamına gelmez. Ama her satırına da sahibim, çünkü imza attım" ifadelerini kullandı.

-Köstebek

Mağdur ve müştekilerin dilekçelerindeki hususların hiçbirinin cebir, şiddet ve atılı suçla ilintili olmadığını savunan Doğan, dosyada yer verilen bazı belgelerin sahte olduğunu ileri sürdü.

Doğan, "Genelkurmayın göndermediği" belgenin dosyada olduğunu iddia ederek, belgenin nerede bulunduğunu sordu. Doğan, "Bu, bir sümen altına konulmuş. Kimin tarafından? Bu mutlaka bulunmalıdır. Peki nerede buldunuz? BÇG'nin mekanından mı çıktı? Yoksa birisinin sümeninin altından mı çıktı? Bunu niçin sorguluyorum? Çünkü Genelkurmay Başkanlığı içinde bir köstebek vardır" dedi.

Tahliyesine ve müdahillik taleplerinin reddine karar verilmesini isteyen Doğan, 13 Mart 1997'deki Bakanlar Kurulu tutanaklarının teminini talep etti.

Doğan, bu talebe ilişkin açıklaması sırasında, "Bakanlar Kurulunda 'Baskı altındayız, bunu yapmazsak abanın altından sopa gösteriyorlar, iş kötüye gider...' ;Öyle bir konuşma olmuş mu?" dedi.

Doğan, Genelkurmay Genel Sekreterliğinin emanete kaldırılan arşivinin sanık ve müdafiilerine incelettirilmesinin sağlanmasını, müşteki Tamer Tatar'ın savcılığa verdiği TSK antetli CD'nin ne zaman Genelkurmay'a verildiğinin sorulmasını da istedi.

Duruşmaya, daha sonra öğle arası verildi. - Ankara

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel 28 Şubat Davası - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement