2015 Yılı Bütçe Tasarısı TBMM Genel Kurulu'nda (4) - Son Dakika
Güncel

2015 Yılı Bütçe Tasarısı TBMM Genel Kurulu'nda (4)

Maliye BAKANI ŞİMŞEK'İN GENEL KURUL'DAKİ KONUŞMASI Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Bugün 2013 yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı ile 2015 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın görüşmelerine başlıyoruz.

10.12.2014 16:46

Maliye BAKANI ŞİMŞEK'İN GENEL KURUL'DAKİ KONUŞMASI

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Bugün 2013 yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı ile 2015 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın görüşmelerine başlıyoruz. Yoğun ve özverili çalışmalar sonucunda bu tasarıların Genel Kurula getirilmesinde emeği geçen Plan ve Bütçe Komisyonunun Değerli Başkan ve üyelerine, Bakan arkadaşlarıma ve kamu idarelerinin temsilcilerine teşekkür ediyorum. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ilk olarak küresel ekonomiye ilişkin kısa bir değerlendirme yapmak istiyorum. Küresel krizin üzerinden altı yıl geçti ancak küresel ekonominin karşı karşıya olduğu hala ciddi sorunlar var ve kriz öncesi seviyelere dönemedik. Küresel ekonominin 2014 yılında yüzde 3,3'le beklentilerin ve potansiyelin altında büyüyeceği beklenmektedir. Bunda temel olarak ABD ekonomisinin beklentilerinin altında büyümesi, avro bölgesinde süregelen durgunluk, jeopolitik gerginlikler, gelişmekte olan ekonomilerde yavaşlayan büyüme belirleyici olmuştur. Küresel büyümenin 2015 yılında yüzde 3,8; 2015-2019 döneminde ise ortalama yüzde 4 civarında olacağı tahmin edilmektedir. Tabii ki bu oranlar, kriz öncesi dönemde elde edilen yüzde 5'lik büyümenin oldukça altındadır" dedi.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Gelişmiş ekonomilerde büyüme iyileşmekle birlikte potansiyelin altında seyretmektedir. 2013 yılında gelişmiş ülkeler yüzde 1,4 oranında büyümüş, 2014 yılındaysa yüzde 1,8 oranında, 2015-2019 döneminde ise ortalama yüzde 2,4 oranında büyüyeceği öngörülmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde büyüme performansı, zayıf talep ve yapısal sorunlar nedeniyle kriz öncesi dönemin de altındadır. Küresel finansal koşulların göreceli olarak sıkılaşması, Çin ekonomisinin yavaşlaması ve düşük emtia fiyatları bu yavaşlamada belirleyici olmuştur. Bu ülkelerin 2014 yılında yüzde 4,4; önümüzdeki beş yıllık dönemde ise yüzde 5,2 oranında büyüceği tahmin edilmektedir. Çin ve Hindistan hariç, gelişmekte olan ülkelerin 2014 yılında yüzde 2,7; 2015 yılındaysa yüzde 3,6 oranında büyüyeceği tahmin edilmektedir. Küresel ekonomide zayıf talebin etkisiyle ticaret hacmindeki artış hala kriz öncesi seviyelerin oldukça gerisindedir. 2003-2007 döneminde küresel ticaret hacmi ortalama yıllık yüzde 8,4 büyürken, 2008-2013 döneminde sadece yüzde 2,9 oranında büyümüştür. Dünya ticaret hacminin 2014 yılında yüzde 3,8; 2015 yılında ise yüzde 5 artması beklenmektedir. Küresel iktisadi faaliyetteki sınırlı toparlanmanın etkisiyle küresel enflasyon düşük kalmıştır. IMF 2013 yılında yüzde 3,6 olan küresel enflasyonun 2014 ve 2015 yıllarında yüzde 3,9 olacağını öngörmektedir. Enerji ve endüstriyel metal fiyatlarında son dönemde yaşanan düşüşün kalıcı olması halinde enflasyon bu tahminlerin altında da gerçekleşebilecektir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmamın başında da söylediğim gibi küresel ekonomi hala ciddi sorunlarla karşı karşıyadır. Şimdi sizlere küresel ekonominin karşı karşıya olduğu temel bazı risklerden bahsetmek istiyorum" diye konuştu.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Küresel ekonominin önündeki en önemli risk avro bölgesindeki yavaş büyümenin devam etmesi ve bölgenin 90'lı yıllardaki Japonya gibi deflasyonist bir sürece girmesidir. Bu, Türkiye ekonomisi için de en büyük risklerden bir tanesidir. Gelişmekte olan ülkelerde büyümenin daha da yavaşlaması, Çin ekonomisinde sert bir düşüş, diğer bir temel risk olarak karşımıza çıkıyor. Diğer önemli bir risk ise FED'in yani Amerikan Merkez Bankasının faiz artırımının finansal piyasalarda yaratabileceği aşırı oynaklık ve sermaye akımlarının tersine dönmesidir. Ancak Avrupa ve Japonya Merkez Bankalarının genişletici para politikası uygulamalarına devam ediyor olması bu riski belli ölçüde dengeleyecek bir unsurdur. Öte yandan, jeopolitik gerginliklerin artması küresel ekonomik görünümü aşağı çekebilecek başka bir risk olarak karşımıza çıkıyor. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu bölümde Türkiye ekonomisinin görünümü hakkında kısaca bilgi vermek istiyorum. 2013 yılında hedeflediğimiz gibi yüzde 4,1 oranında büyüyen Türkiye ekonomisinin 2014 yılında bir miktar yavaşlayarak yüzde 3,3 büyüyeceğini tahmin ediyoruz" dedi.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Şimdi, tabii, bugün üçüncü çeyrek rakamı çıktı, yüzde 1,7. Bu, aslında öngördüğümüze yakın. Biz, yüzde 2,2'lik bir büyüme öngörüyorduk üçüncü çeyrekte yani bizim 3,3'lük tahmininde yüzde 2,2 var. Buradaki temel sapma tarım sektöründen kaynaklanıyor. Tarımda maalesef son on üç yılın en büyük kuraklığını yaşadık ve tarımda üçüncü çeyrekte biliyorsunuz ekonomide ağırlığı büyük ve tarımın tabii ki küçülmesiyle, daralmasıyla üçüncü çeyrekte üçüncü çeyrek rakamı öngördüğümüz yüzde 2,2'nin bir miktar aşağısında, yüzde 1,7 olarak gerçekleşmiştir. Dolayısıyla orta vadeli programda hala öngördüğümüz rakama yakın bir büyümeyi gerçekçi olarak görüyoruz. Tabii, büyüme tahminlerinde aşağı yönlü revizyon sadece Türkiye'ye özgü bir durum değildir. IMF 2014 yılı büyüme tahminlerini, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler için 2 kez aşağı yönlü bu sene revize etmiştir. Türkiye'nin 2014 yılı büyüme performansı Latin Amerika'daki gelişmekte olan ülkeler için öngörülen yüzde 1,3'ün, gelişmekte olan Avrupa için öngörülen yüzde 2,5'in, Çin ve Hindistan hariç gelişmekte olan ülkeler için öngörülen yüzde 2,7'nin üstündedir. Tabii, Türkiye, bu büyüme performansını en büyük ticaret ortağımız olan Avrupa Birliğinde süregelen ekonomik durgunluk, Irak ve Suriye'deki iç savaş ve küresel sermaye girişlerindeki azalmaya rağmen elde etmiştir. Yani zor bir konjonktürden geçtiğimiz açık ve nettir. 2015 yılındaysa küresel ekonomide beklenen toparlanma ticaret ortaklarımızdaki büyümenin hızlanması iç talepte bir miktar canlanmayla büyümenin yüzde 4 olmasını öngörüyoruz. Ayrıca, son dönemde petrol fiyatlarında yaşanan düşüşün kalıcı olması büyümeyi yukarı yönlü tabii ki destekleyecektir" diye konuştu.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Orta uzun vadeye gelince, siyasi istikrar, güçlü kamu mali dengeleri, sağlam bankacılık sektörü, dinamik Türk özel sektörü, genç nüfusumuz, sağlıklı hanehalkı bilançosu, başarılı ihracat pazar çeşitlendirmesi, esnek kur rejimi ve makroihtiyati politikalar büyümeyi destekleyen ve dış şoklara karşı Türkiye'yi dirençli kılan unsurlar olmaya devam edecektir. Tabii, küresel ekonominin sorunları ve bölgesel sorunlardan az etkilenmek için biz güçlü mali dengelerimizle bu dönemde istikrarı önceliklendirdik. 2015 için de böyle bir çerçeve çizeceğiz. Birçok ülkenin kamu açıklarının ve borç stoklarının yüksek seyrettiği bir dönemde güçlü kamu mali dengeleri Türkiye'yi diğer ülkelerden pozitif yönde ayrıştırmakta ve çıpa görevi görmektedir. Türkiye genel devlet açığında, küresel kriz yılı olan 2009 hariç son on yıldır Maastricht Kriteri'ni sağlamıştır. 2002 yılında yüzde 10,8 olan genel devlet açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranının 2014 yılında yüzde 0,8 olmasını bekliyoruz. Bu oran Maastricht Kriteri'nin üçte 1'inden ve gelişmekte olan ülke ortalamasının yarısından azdır. Orta Vadeli Program dönemi sonunda yüzde 0,1 ile genel devlet fazlası vermeyi öngörüyoruz. Diğer taraftan, 2002 yılında yüzde 74 olan Avrupa Birliği tanımlı borç stokunun gayrisafi yurt içi hasılaya oranını 2014 yılında yüzde 33,1'e, program dönemi sonunda ise yüzde 28,5'e düşürmeyi hedefliyoruz. Borç yükümüz 2014 yılı itibarıyla avro bölgesi ortalamasının yaklaşık üçte 1'i, Maastricht Kriteri'nin ise neredeyse yarısı kadardır" dedi.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Mali disiplin sayesinde ülkemiz önemli kazanımlar elde etmiştir. 2002 yılında vergi gelirlerinin yüzde 85,7'si faiz ödemelerine giderken, bugün bu oran yüzde 14,3'e kadar gerilemiştir. Bu, 1983'ten beri en düşük orandır. 2002 yılında yüzde 62,7 düzeyinde olan iç borçlanma faiz oranı 2014 Aralık itibarıyla yüzde 8,1'e inmiştir. Reel faiz oranları ise 2002 yılında yüzde 25,4 iken Kasım 2014 itibarıyla eksi 1,4'e kadar düşmüştür. Hükümetlerimiz döneminde faiz yükünün azalmasıyla elde ettiğimiz mali alanı eğitim, sağlık ve altyapı için kullandık, vergi oranlarını düşürerek özel sektör yatırımlarının ve istihdamının önünü açtık. 1993-2002 döneminde reel olarak yüzde 5 daralan özel sektör yatırımları mali disiplini sürdürdüğümüz son on iki yıllık dönemde yüzde 154 oranında artmıştır. Önümüzdeki dönemde kararlılıkla sürdüreceğimiz mali disiplinle enflasyonla mücadelede etkinliği arttırmayı, tasarrufları arttırarak cari açığı düşürmeyi, yapısal reformlar için gerekli mali kaynağı sağlamayı amaçlıyoruz. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bankacılık sektörü gerek güçlü sermaye yapısıyla gerekse varlık kalitesiyle finansal istikrarı ve orta vadede büyümeyi desteklemektedir. Son yıllardaki hızlı kredi büyümesine rağmen Ekim ayı itibarıyla sermaye yeterlilik oranı yüzde 16,4 ile yasal sınır olan yüzde 8'in 2 katından fazladır. Hükümetlerimiz döneminde, finansal piyasaları güçlendirmek adına kapsamlı makroihtiyati tedbirleri uygulamaya koyduk. Stres testleri, hedef sermaye yeterlilik oranı, yüksek karşılık oranları ve kar dağıtımına ilişkin getirdiğimiz sınırlamalar bankacılık sektörünü güçlendirmiş ve şoklara karşı direncini arttırmıştır. Bu sayededir ki küresel finans kriz döneminde bankaların kurtarılmasına vatandaşımızın cebinden bir kuruş harcanmamıştır" dedi.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Hanehalkı yükümlülüklerinin gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payı yüzde 22 ile avro bölgesindeki en düşük orandır. Ayrıca, 2009 yılından bu yana aldığımız tedbirler sayesinde hanehalkının kur riski yok denecek kadar azalmıştır. Reel sektörün dış borcunun gayri safi yurt içi hasılaya oranı yüzde 15,3 ile makul bir seviyededir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sürdürülebilir yüksek büyüme ve artan çalışma çağındaki nüfusun istihdamı için enflasyon ve cari açığı daha da azaltmamız lazım, azaltacağız. Enflasyonla mücadele neticesinde uzun yıllar çift hanelerde seyreden enflasyonu hükümetlerimiz döneminde tek haneye düşürdük. Son dönemde enflasyon bazı negatif şokların etkisiyle yüksek tek hanelere çıkmıştır. Kuraklık nedeniyle yüksek seyreden gıda fiyatları, Türk lirasındaki değer kaybı, jeopolitik gerginlikler ile enflasyon beklentilerindeki bozulma bu yükselişte etkili olmuştur. Ancak alınan makroihtiyati tedbirler, uyguladığımız sıkı para politikası, bu geçici şokların fiyat etkisinin kaybolması ile temel enflasyon göstergelerinin ana eğilimi düşüş yönündedir. Bu çerçevede, Merkez Bankamız enflasyonun yıl sonunda yüzde 8,9'a, 2015'te ise yüzde 6,1'e düşeceğini tahmin etmektedir. Ayrıca, başta petrol olmak üzere emtia fiyatlarındaki gerileme enflasyondaki düşüş sürecini 2015 yılında hızlandıracaktır. Orta Vadeli Program'da 101,9 dolar olarak öngördüğümüz yani varsayılan petrol fiyatlarının 65 dolar civarında kalması enflasyonu tek başına 1,4 puan aşağı çekecektir" diye konuştu.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Makrofinansal istikrarı korumak ve yüksek sürdürülebilir büyüme için cari açığı da daha düşük seviyelere çekiyoruz. 2013 yılında 65 milyar dolar olan cari açık 2014 yılı Eylül ayı itibarıyla on iki aylık bazda 46,7 milyar dolara gerilemiştir. Altın ve enerji hariç denge ise 4,1 milyar dolar açıktan 7 milyar dolar fazlaya dönmüştür. 2014 yılında ticaret ortaklarımızdaki ekonomik durgunluk ve jeopolitik sorunlara rağmen pazar ve ürün çeşitlendirme politikalarımız ve rekabetçi kur neticesinde ihracatımız olumlu bir performans göstermiştir. İç talepteki yavaşlamanın etkisiyle de ithalat artışı önemli ölçüde yavaşlamıştır. 2013 yılında yüzde 7,9 olan cari açığın gayrisafi yurt içi hasılaya oranının bu yıl yüzde 5,7'ye, önümüzdeki yıl ise yüzde 5,4'e gerileyeceğini öngörüyoruz ancak düşen petrol fiyatlarının mevcut seyrini sürdürmesi halinde cari açığın yüzde 4'ün altına da gerileyebileceğini tahmin ediyoruz. Güçlü istihdam artışı ekonomik kalkınmayı destekleyen en önemli unsurlardan biridir. Bu nedenle AK PARTİ hükümetleri olarak istihdamı destekleyen politikaları hayata geçirdik ve istihdam artışında başarılı olduk. Küresel krizin başladığı 2007 yılından bu yana birçok ülke istihdam kayıplarını telafi edemezken Türkiye net 5,6 milyon kişiye iş imkanı sağlamıştır. IMF verilerine göre küresel kriz sonrası dönemde yıllık ortalama istihdam artışında yüzde 3,6'yla Singapur'dan sonra dünya ikincisiyiz. İç talepteki yavaşlamaya rağmen son bir içerisinde yaklaşık 1,3 milyon ilave istihdam sağladık. İstihdamdaki güçlü artışa rağmen işsizlik oranı son dönemde işgücüne katılımdaki artış nedeniyle nispeten yükselmiş ve yüzde 10'un biraz üzerine çıkmıştır" dedi.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hükümetlerimiz döneminde makro finansal istikrarı sağlamaya yönelik birçok reformu hayata geçirdik. Bu politikalar sayesinde ekonomimizi hızla büyüttük, yüksek düzeyde istihdam sağladık. Son altmış yılın en büyük küresel finans krizi, en büyük ticaret ortağımız avro bölgesi borç krizi ve Orta Doğu'daki siyasi çalkantılara rağmen Türkiye 2003-2013 döneminde ortalama yüzde 4,9 büyüdü. Bu oran 1923-2002 döneminde gerçekleşen ortalama yüzde 4,5'lik büyümenin biraz üzerindedir. AK Parti hükümetleri döneminde gelişmiş ülkelerle aradaki farkı azaltıp refah düzeyini artırdık. Örnek olarak, 2000'li yılların başında Türkiye'nin kişi başına milli geliri satın alma gücü paritesiyle Avrupa Birliği'nin üçte 1'i civarındayken bugün yüzde 55'ini aşmış durumdadır. Benzer şekilde, Amerika'nın beşte 1'inden daha az iken bugün üçte 1'i düzeyine çıkmıştır. Aynı dönemde, gelir dağılımını iyileştirdik ve mutlak yoksulluğu azalttık. Türkiye ekonomisini şoklara karşı dayanıklı hale getirdik. Bütçe açığımız OECD ortalamasının dörtte 1'inden; borç yükümüz ise üçte 1'inden azdır. Bankacılık sektörümüzün ve hane halkı bilançomuzun da risklilik oranları oldukça düşüktür. Ekonominin yumuşak karnı olarak gösterilen cari açıkta önemli bir iyileşmeler sağladık. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hükümetlerimiz önemli makroekonomik sorunları endişe kaynağı olmaktan çıkarttı. Kronik ve yüksek enflasyonu, yüksek bütçe açıklarını ve sürdürülemez borç yükünü, zayıf ve dalgalı büyümeyi geride bıraktık. Şimdi ikinci nesil reform yapma zamanı. Verimliliği artırmak, ülkemizin rekabet gücünü geliştirmek ve küresel katma değer zincirinde yukarı çıkmak için önemli bir reform paketini uygulamaya koyuyoruz. Bu amaçla, Onuncu Kalkınma Planı'nda belirlediğimiz 25 öncelikli dönüşüm programını hızla hayata geçiriyoruz. Önümüzdeki dört yılda uygulayacağımız 1.200'den fazla mikro tedbiri kapsayan reform paketine ilişkin çalışmaları tamamladık. Tek tek her bir tedbirin hangi kurum tarafından, ne zaman uygulamaya konulacağını ve bu reformların gerektirdiği mali yükü belirledik. Reel sektöre dair 9 dönüşüm programının eylem planlarını kasım ayında Sayın Başbakanımız kamuoyuyla paylaştı. Yakın zamanda diğer programları da tüm detaylarıyla birlikte Sayın Başbakanımızın öncülüğünde duyuracağız" diye konuştu.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Şimdi, bu reform alanlarının bazılarına değinmek istiyorum: Orta ve uzun vadede sürdürülebilir büyüme hedefimize ulaşabilmek, ancak yurt içi tasarrufların artırılmasıyla mümkündür. Özel sektör tasarruflarının düşük olması, 2000'li yıllarda ivme kazanan yapısal değişim sürecinden kaynaklanmaktadır. Son on yıllık dönemde finansmana erişimin artması, kredi faiz oranlarının düşmesi, siyasi istikrarla birlikte yatırım ve tüketim ortamının iyileşmesi ile kentleşmenin getirdiği ihtiyaçlar özel sektör tasarruflarını düşürmüştür. Kamu tasarrufları ise son on iki yılda sağladığımız mali disiplin sayesinde önemli ölçüde artmıştır. 2002 yılında kamu tasarruflarının gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payı eksi yüzde 4,8 iken, hükümetlerimiz döneminde bu oran 8 puan artarak yüzde 3,2'ye çıkmıştır. Orta ve uzun vadede toplam tasarrufları artırmak için yapısal reformları hayata geçirdik. 2014-2016 Orta Vadeli Program'da temel önceliklerimizden biri tasarruf oranlarını artırmak ve cari açığı azaltmak olarak ifade edilmişti. Bu hedeflerle uyumlu olarak, 2014 yılında tasarruf oranı bir önceki yıla göre 1,5 puan artmış ve cari açığın gayrisafi yurt içi hasılaya oranı 2,2 puan azalmıştır. Onuncu Kalkınma Planı'nda ise yurt içi tasarrufların artırılması ve israfın önlenmesi programını kapsamlı eylemlerle belirledik. Uzun vadede ülkemizi katma değer zincirinden yukarı taşıyacak reformlar ve istihdam artışı sayesinde tasarruf oranlarını yüzde 20'lerin üzerine çıkartmayı hedefliyoruz." Dedi.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çevremizdeki ülkelere oranla petrol ve doğal gaz gibi yer altı zenginliklerimiz oldukça sınırlıdır. Bundan hareketle, AK PARTİ hükümetleri olarak en büyük yatırımı eğitime yani beşeri sermayemize yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Bu sayede, on bir yıllık süreçte, okul öncesinde 4 katına çıkardığımız okullaşma oranlarını ilk, orta ve yükseköğretimde yüzde 100'ler civarına çıkarttık. Okullaşma oranlarıyla birlikte eğitimde fırsat eşitliğini de artırdık. 2002 yılında 100 erkek öğrenciye karşılık 91 kız öğrencimiz ilköğretimde okurken, 2013-2014 dönemi itibarıyla bu oran yüzde 102,3'e çıkmıştır. Eğitime erişimde büyük mesafe katettik ancak eğitim kalitesindeki artışa rağmen henüz hedeflediğimiz noktada, arzuladığımız noktada değiliz. PISA sonuçlarına göre Türkiye OECD ortalamasının altındadır ancak kaliteyi iyileştirme yönünde attığımız adımlar sayesinde, 2006-2012 döneminde, eğitimde kalitede en hızlı ilerleme kaydeden ülkelerden biri olduk. Hükümetlerimiz döneminde 234 bin derslik açtık, 458 bin kadrolu öğretmen atadık, bu dönemde üniversitesiz il bırakmadık. Toplam üniversite sayısı 2002 yılında 76 iken, bu sayıyı vakıf üniversiteleri dahil 176'ya çıkardık. Devlet üniversitelerinde harcı kaldırarak üniversiteye erişimi kolaylaştırdık. Bu çabalarımız sonucunda Dünya Ekonomik Forumu'nun yükseköğretim sıralamasına göre, 2008 yılında 144 ülke içerisinde Türkiye 72'nci sırada iken, 2014 yılında 50'nci sıraya yükseldi. Hedefimiz OECD ülkeleri arasında en iyilerden biri olmaktır."diye konuştu

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; altyapı yatırımları yarattığı rekabet avantajıyla ekonomik büyümeyi desteklemekte ve yeni istihdam olanakları sağlamaktadır. Yapılan bilimsel çalışmalar yol ağında sağlanan yüzde 1'lik artışın verimliliğe yüzde 0,5 puan katkı yaptığını göstermektedir. Ekonomimizin can damarı olan ulaşım altyapısının gelişimine bu nedenle büyük önem verdik. Son on iki yılda çok şeritli kara yolları ağımızı 3 kat artırarak 23.561 kilometreye çıkardık. Yaptığımız yatırımlarla demir yolu taşımacılığını da canlandırıyoruz. Türkiye bugün yüksek hızlı tren işletmeciliğinde dünyada 8, Avrupa'da ise 6 ülke arasındadır. Marmaray Projesi'yle tarihi İpek Yolu'nu Avrupa'ya bağladık. Hükümetlerimiz döneminde hava yolu halkın yolu oldu. 2003 yılında 34,4 milyon olan toplam yolcu sayısını 150 milyona yükselttik. Aktif havaalanı sayısını 26'dan 53'e çıkardık."dedi.

Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel 2015 Yılı Bütçe Tasarısı TBMM Genel Kurulu'nda (4) - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement