AK Parti 1. Olağanüstü Büyük Kongresi - Son Dakika
Güncel

AK Parti 1. Olağanüstü Büyük Kongresi

AK Parti 1. Olağanüstü Büyük Kongresi

AK Parti Genel Başkan adayı Davutoğlu: (6) "İnşallah öylesine büyük bir eğitim reformu, öylesine büyük bir Ar Ge atılımı gerçekleştireceğiz ki Türk ekonomisi katma değerini misliyle arttırabilsin" "Herkes biliyor ve şahittir ki 2001'in hasta adamından 2014'ün yükselen ekonomik gücüne, 2015'in G 20'ye ev sahipliği yapacak en sağlıklı ekonomisine gelmesinin yolu kararlı, basiretli ve rasyonel bir ekonomik politikadan geçmiştir" "İnşallah İstanbul önümüzdeki dönemde bir Birleşmiş Milletler şehri olarak bütün insanlığın uğramadığı zaman kendisini kayıpta hissedeceği, bütün iktisadi faaliyetlerin orada bir etkisi olmadığı zaman kendisini kayıpta hissedeceği büyük bir dünya şehri olacak.

27.08.2014 17:36
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

AK Parti Genel Başkan adayı ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, "İnşallah öylesine büyük bir eğitim reformu, öylesine büyük bir Ar-Ge atılımı gerçekleştireceğiz ki Türk ekonomisi katma değerini misliyle arttırabilsin" dedi.

Davutoğlu, Ankara Arena Spor Salonu'nda düzenlenen AK Parti 1. Olağanüstü Büyük Kongresi'nde, partililere hitap etti.

Yeni Türkiye'nin 7. büyük restorasyonunun kültür ve medeniyet alanında olacağını kaydeden Davutoğlu, Türkiye'nin, toprakların, ulu erenlerin büyük bir kültür mirası bıraktığını söyledi.

Dünyada hiç bir ülkenin medeniyet mirası bakımından Türkiye kadar şanslı ve birikimli olmadığını dile getiren Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Eğer insanlık tarihi kadim, modernite ve küreselleşme gibi evrelere ayrılırsa şunu çok açık şekilde söyleyebiliriz ki, bu ülke,  bu aziz topraklar, sadece jeostratejik değil, jeokültürel öneme haiz topraklar kadimin bütün renklerini bünyesinde barındırırlar. İslam medeniyetini, ondan önceki Mezopotamya kültürünü, ondan önceki Hitit, Roma kültürünü bünyesinde barındırır. Hiç bir medeniyet havzası yoktur ki Anadolu ile etkileşime girmemiş olsun. Yine modernite esas alındığında bu kadim kültüre sahip olan başka hiç bir ülke yoktur ki moderniteyle bizim gibi yüzleşmemiştir ve nihayet kürselleşmeyi de bizim kadar derinden ve yakından yaşayan bir başka ülke yoktur. Şimdi büyük bir yeni kültürel uyanışın arifesindeyiz. Bu yeni kültürel uyanış, insanlığın temel değerler itibarıyla varoluşsal ve epistemolojik problemlerle karşı karşıya kaldığı bir dönemde bütün insanlığa evrensel bir medeniyet çağrısı yapacak bir uyanış."

Davutoğlu, içselleştirici ve bütünleştirici kültürü egemen kılacaklarını, hiçbir kültür birikimini ötekileştirmeyeceklerini, dışlamayacaklarını anlattı. Aynı şekilde şehirlerin de kadim karakterini muhafaza edeceklerini dile getiren Davutoğlu, "Kadim karakterin modernite ile yüzleştiği yerde yıkıcı olmayan darbe vurmayan modern mimariyi kabul edeceğiz. Ama kadim tarihi birikimimize bir tehlike teşkil ettiğinde ona karşı duracağız. Dikey mimari değil, yatay mimariyi kadim şehirlerimizde egemen kılacağız ve küreselleşme anlamında da bütün şehirlerimizi, kadimi koruyan modernite birikimini kullanan küresel şehirler haline getireceğiz" diye konuştu.

-"Tüm şehirler dönüşümden istifade edecek"

Davutoğlu, İstanbul'un bir sembol olduğuna işaret ederek, "İnşallah İstanbul önümüzdeki dönemde bir Birleşmiş Milletler şehri olarak bütün insanlığın uğramadığı zaman kendisini kayıpta hissedeceği, bütün iktisadi faaliyetlerin orada bir etkisi olmadığı zaman kendisini kayıpta hissedeceği büyük bir dünya şehri olacak. Her bir şehrimiz bu büyük dönüşümden istifade edecek" diye konuştu.

Davutoğlu, sekizinci restorasyonun ise bugünlerde özellikle de diğer bütün faaliyetleri destekleyecek olan, onlara altyapı hazırlayacak olan inşa ve ihya alanı olan ekonomik restorasyon olduğunu bildirdi.

Türk ekonomisinin 2001 yılında büyük bir tarumar yaşadığını vurgulayan Davutoğlu, bütün birikimlerin heba edildiğini, tasarrufların, hortumcular tarafından tarumar edildiğini söyledi.

Davutoğlu, şöyle konuştu:

"AK Parti dönemlerinde birinci büyük ekonomik sıçramayı yaşadık. Atıl kapasite öylesine öylesine güçlü ve iyi bir yönetimle harekete geçirildi ki bu dönemler 12 yıl, kendisi aciz ve hasta adam gibi görülen bir ülkenin ayağa kalkmasını sağlayan ekonomik bir devrim gerçekleştirildi. Sayın Cumhurbaşkanımız bunun istitatistiksel rakamlarını verdi. Ben buna girmek istemiyorum. Herkes biliyor ve şahittir ki 2001'in hasta adamından 2014'ün yükselen ekonomik gücüne, 2015'in G-20'ye ev sahipliği yapacak en sağlıklı ekonomisine gelmesinin yolu kararlı, basiretli ve rasyonel bir ekonomik politikadan geçmiştir.

IMF politikalarını sadece rasyonel göremeyiz. Rasyonel politika, ekonomik politika ülkenin ihtiyaçlarına cevap veren politikadır. Sayın Başbakanımızın IMF direktörü ile yaptığı görüşmelerde 2008 krizinde ben de bulunmuştum. 2001'de IMF defteri açıldığında aynı zamanda siyasi hegemonya defteri de açılmıştı. 2001'i düşünün. O zaman sıradan bir IMF memuru Ankara'ya geldiğinde millet Başbakanın ne dediğine bakmaz, O'nun ne dediğine bakardı. Ama şimdi IMF defterini kapatmış bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti var. Ulaştırmada, sağlıkta, tarımda, enerjide her alanda büyük devrimler gerçekleştirildi."

-"İkinci büyük sıçramanın eşiğindeyiz"

Ahmet Davutoğlu, ikinci büyük sıçramanın eşiğinde olunduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:

"Şimdi, ikinci büyük sıçramanın eşiğindeyiz. Bu atıl kapasiteyi kullanma dışında bu ikinci sıçramanın iki ana kaynağı, gücü vardır, iki de dezavantajı vardır. Bizim ekonomik gücümüzün kaynağı insanımızdır, coğrafyamızdır. Büyük doğal kaynaklarımız yok. Bize başka ülkelere olduğu gibi yüz milyarlarca avro verenler de yok. O zaman yeni bir ekonomik sıçrama için insan kaynağını ve katma değeri arttırmak zorundayız. Bunun için de başlattığımız eğitim reformunun çıtasını yükselterek devam edeceğiz. Dünyada hiçbir güç ekonomik anlamda insan kaynağından daha önemli değildir. İnşallah öylesine büyük bir eğitim reformu, öylesine büyük bir Ar-Ge atılımı gerçekleştireceğiz ki Türk ekonomisi katma değerini misliyle arttırabilsin.

Coğrafyamızı kullanacağız. Coğrafyamız, dünyanın en mutena coğrafyasıdır ekonomik kaynaklar itibariyle. Ulaştırma hatları, Pekin'den ister demiryoluyla ister karayoluyla Avrupa'ya gidecek her ulaştırma koridoru Anadolu topraklarına selam verip gidecek. Her enerji koridoru, ister Azerbaycan'dan Kafkasya'dan gelen Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi (TANAP) gibi, ister Irak'tan gelen Kuzey Irak ve bütün Irak ve doğalgaz kaynakları gibi her bir şekliyle mutlaka Anadolu topraklarından geçecek.

Tarımda büyük reformların, daha etkin tarım yöntemlerinin önü açılacak. Nihayette insanımızı katma değeri yükseltecek şekilde donanımlı hale getirdiğimizde nitelikli kalkınmanın önünü açarız. İnşallah bu ikinci ekonomik sıçramayı da hep beraber yaşayacağız.

Ama bir daha hiç kimse bu ülkeyi borç batağı üzerinden idare edilebilir bir ülke haline getiremeyecek. Makro ekonomik istikrarı sağlarken reel sektörü de güçlendireceğiz ve gelecek yıllarda Türk üretim sektörü, üretim sanayi Afro- Avrasya'nın en büyük üretim alanı haline dönüşecek."

-"Yeni kaynaklara yöneleceğiz"

Davutoğlu, bir ülkede demokrasinin bulunması halinde, ekonomik aktivitenin garanti altında olacağına işaret ederek, "Bir ülkede hukuk devleti işliyorsa girişim özgürlüğü vardır. Bundan sonra gerek objektif hukuk kuralları açısından gerekse girişim özgürlüğü açısından 12 yıllık birikimin üzerine yepyeni ve dış yatırımı da çeken büyük açılımların eşiğinde olacağız. Yeni kaynaklara yöneleceğiz" dedi.

İki dezavantaj olan enerji açığı ve cari açığa karşı da hem coğrafyadan hem nitelikli kalkınma ve nitelikli insan unsurundan gelen kaynakları kullanarak harekete geçeceklerini belirten Davutoğlu, "Şu anda dünyanın 17. Avrupa'nın 6. büyük ülkesiyiz, ekonomik anlamda. İnşallah hiç kimsenin şüphesi olmasın ki önümüzdeki dönemde 2023'de dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmek için gece gündüz çalışacağız ve bu hedefi gerçekleştireceğiz" dedi.

Davutoğlu, 9. restorasyonun dış politika üzerinden Türkiye'nin uluslararası alandaki konumuyla ilgili yeni inşa faaliyeti olduğunu kaydetti.

2001 yılında 'dış politika' denildiğinde Türkiye'de anlaşılan şeyin dış ilişkiler olduğunu, ortak stratejik bir perspektiften kaynaklanan bir dış politika değil, ülkelerle ve uluslararası örgütlerle yürütülen dış ilişkilerin bulunduğunu dile getiren Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Bütün dış politika gündemi de sadece Kıbrıs'tan Ermeni meselesinden bir kaç defansif konudan ibaretti. Türkiye demokrasisini güçlendirdikçe ekonomisini sağlam temellere oturttukça dış politikada büyük hamlelere imza attı. Temel ilkelere hiçbir zaman terketmeyeceğiz. Kim ne derse desin dış politikada temel ilkemiz politikamızın Ankara merkezli olmasıdır. Türkiye'nin dış politikasının sırrını arayacak olanlar Ankara'ya dönüp bakacaklar. Onun için gururla ifade ediyorum. 2001'de 84 olan Ankara'daki yabancı büyükelçilik sayısı şu anda 117'ye çıktı. Neden, çünkü artık diğer ülkeler biliyorlar ki Ankara'da oturduğunuzda bütün çevre bölgelerin nabzını tutarsınız."

- Ankara

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel AK Parti 1. Olağanüstü Büyük Kongresi - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement