Güvenlik Kaygısıyla Mültecileri Mağdur Eden Uygulamalara Son Verilsin"

Uluslararası Mülteci Hakları Derneği Başkanı Uğur Yıldırım, bir süredir haklarında güvenlik kaygısı bulunduğu gerekçesiyle bazı kişilerin ülkeye girişine yasak konulduğunu belirterek, "Mültecileri mağdur eden uygulamalara son verilsin" dedi.

Avukat Yıldırım, İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı (İHH), Medeniyet Vakfı, Akabe Kültür ve Eğitim Vakfı (AKABE) ve Özgür-Der temsilcileriyle Fatih'teki Reşadiye Otel'de düzenlenen basın toplantısında, İçişleri Bakanlığına bağlı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından bazı sığınmacılara, Türkiye'ye giriş yasağı konulduğu iddialarına ilişkin açıklamalarda bulundu.

Kimisi sığınacak güvenli bir ülke arayışı içinde olan, kimisi turist, kimisi de Türkiye'de oturma iznine sahip genelde İslam coğrafyasının farklı beldelerinden çok sayıda insanın Türkiye'ye girişinin engellendiğini öne süren Yıldırım, "Haklarında güvenlik kaygısı bulunduğu ya da terör şüphelisi oldukları gerekçesiyle Türkiye'de kalmalarına ya da giriş yapmalarına izin verilmeyen bu insanların sayısı hızlı bir şekilde yükselmektedir. Aleyhlerinde somut hiçbir delil, gerekçe bulunmaksızın suçlu konumuna oturtulan ve bir kısmı da doğrudan kaçmak zorunda kaldıkları ülkelerine iade edilen bu insanların yaşadıkları mağduriyetler katlanmaktadır" diye konuştu.

Yıldırım, bunun Türkiye'nin sığınmacılara yönelik ortaya koyduğu çok boyutlu; siyasal, sosyal ve ekonomik maliyetli misafirperverliğine zarar verecek bir uygulama olduğunu savundu.

"Uygulamaya derhal son verilsin"

Toplamda 40 bin yabancı hakkında "güvenlik-terör" nitelikli giriş yasağı konulduğunun bilindiğini ileri süren Yıldırım, şunları kaydetti:

"Giriş yasağı koyma yetkisine sahip Göç İdaresi Genel Müdürlüğü yetkilileri ile görüşüldüğünde uygulamanın ne kadar keyfi ve vicdanları yaralayıcı bir tarzda geliştiği kolaylıkla anlaşılmaktadır. Daha vahimi genelde giriş yasağı konulması istenen yabancı şahısların, vatandaşı oldukları ülkeler tarafından paylaşıldığı öğrenilmiştir. Yani bir anlamda avın kaderi avcının şahitliğine bırakılmış olmaktadır."

Yabancıların Türkiye'ye girişlerinin yasaklanması kararlarına dayanak olarak 6458 sayılı "Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'nun 9. maddesinin" gösterildiğini ancak uygulamadaki kodların çoğu kez yasa maddesine aykırı şekilde ihdas edildiğini savunan Uğur Yıldırım, "Bu kapsamda uygulamada tespit edilebildiği kadarı ile 'G' seri kodlu giriş yasaklarının süresiz olduğu da öğrenilmiştir. Yabancılar açısından en üst düzey 'G' kodu, 87 ilavesiyle bilinen terör nitelikli düzenleme olup, genelde IŞİD mensubu olduğu kanısıyla hareket edilen kişilere uygulanmaktadır. Adlarının yanına G kodu düşülmüş kişiler, havalimanlarında uzun süre bekletilmekte, ülke içerisinde ikametlerine izni verilmemekte ya da ikametleri uzatılmamaktadır" ifadelerini kullandı.

Yıldırım, vicdanları yaralayan ve Türkiye'nin son yıllarda mağdur ve mazlumlar nezdinde kazandığı prestije gölge düşürmekte olan uygulamanın derhal sona erdirilmesini istedi.

"VIP misafirlere kim yasak uyguluyor?"

İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım ise bu konunun uzun süredir kendilerini yaralayan bir husus olduğunu dile getirdi. Binlerce kişiye Türkiye'ye giriş yasağı konulduğunu belirten Bülent Yıldırım, "Havaalanına gelince bu kodların konulduğu fark ediliyor. Daha sonra 5-6 saatlik bir çalışma sonucunda bu insanlar ancak içeri alınıyorlar. Yine Sayın Cumhurbaşkanımızın davetlerine katılan, VIP'den geçen, fakat dönüşte de 'sana yönelik yasak var, sen buraya nasıl geldin' denilerek sorguya alınan Türkiye dostları var. Cumhurbaşkanı, Başbakan, Dışişleri ve Diyanet İşleri Başkanlığının davetlisi olarak Türkiye'ye gelenlere bile G-87 kodu uygulanıyor. Peki, bu VIP misafirlere kim yasak uyguluyor?" sorusunu yöneltti.

Rusya ile gerginliğin en üst seviyede yaşandığı günlerde yaşlı insanların, kadınların ve bebeklerin Moskova yönetimine gönderildiğini ileri süren İHH Başkanı Yıldırım, şöyle konuştu:

"Demek ki bu işleri yapan bir yapı var. Bu o kadar basit bir durum değil. İçeride Türkiye'nin aleyhine çalışan bir ihanet şebekesi var. Bütün uyarılara rağmen bu devam ediyorsa, buna başka bir şey denilemez. Filistin davasında önemli insanlar, İhvan'ın önemli insanlarına bu yasakların konuluyor olması, Türkiye'nin imajına büyük zarar veriyor. Türk vatandaşlarına yönelik de konulan yasaklar var. Bunları önümüzdeki günlerde sizlerle paylaşacağız. O zaman kamuoyu daha da şaşkınlığa uğrayacak. Bir süreç işlettiğimiz için şimdilik söylemeyeceğiz."