Şehrime Hizmet Etmeyi Düşünebilirim - Son Dakika
Güncel

Şehrime Hizmet Etmeyi Düşünebilirim

Türkiye Ve Bursa'nın İlk Mağazası Olan Büroyap & Solenne Konsept Mağazası İle 2011 Yılına İddialı Tasarımlarla Girdi.

04.02.2011 00:43  Güncelleme: 00:44

Bursa'da daima ilklere imza atan sanayici ve iş adamı Yakup Altınöz, bu bağlamda Türkiye ve Bursa'nın ilk mağazası olan Büroyap & Solenne konsept mağazası ile 2011 yılına iddialı tasarımlarla girdi. Kendisini Yalova yolu üzerinde bulunan Büroyap & Solenne'de ziyaret ettik. Ve birçok konu başlığında keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Yolu başarıya uzanan bu değerli iş adamının anlattıklarını ilgiyle okuyacağınıza inanıyorum.

Ben İş Adamı Olacağım

Sanayici ve iş adamı Yakup Altınöz 1945 yılında Niğde Koyunlu'da dünyaya geldi. İlkokulu bitirdikten sonra, 1957 yılında Bursa'ya gelen Altınöz kendisine ortaokulu nerede okumak istediğine dair sorulan soruya, çocuk yaşta sahip olduğu hissiyat ve öngörü ile "Ben ilerde sanayici ve iş adamı olacağım" diyerek yanıt verdi ve bunun üzerine Ortaokulu ve Liseyi Bursa

Ticaret Lisesinde okudu.

Babasını çocuk yaşta kaybeden Altınöz, hatıralarından bahsederken ailesinden gördüğü özen ve kaliteli yaşamın, iş adamı olan babasının, kendisi için örnek teşkil ettiğini ifade ediyor ve şöyle anlatıyor. "Babam kırk üç yaşında öldüğünde ben dokuz yaşındaydım. Babam, çevresi tarafından sevilen, itibarı olan, insanların akıl danışmaya geldiği bir insandı. Babam öldükten sonra, Annem ve yedi kardeşimle hayata tutunmak zorunda kaldık.

Annem müşfik bir insandı.

Azami bir gayret göstererek bizi yetiştirdi. Babam halıcılık yapan bir ticaret erbabı idi. Bize aldığı her şeyi, en iyisinden almaya gayret ederdi. Evimize, pastırma Kayseri'den, tereyağı Urfa'dan gelirdi. Daima açık sözlü, net ve kaliteli bir yaşam anlayışı vardı. Bursa'ya geldiğimizde, Çiçek ızgara yakınlarında bir halı dükkânında çıraklığa başladım.

Baba mesleğimdi nihayetinde. On iki yaşındaydım. Çay kahve söylüyorum, yerleri süpürüyorum, müşteriler halı aldığında onu sırtıma atıp gideceği yere kadar taşıyorum. Arşivlerimde bunlarla ilgili resimler var. 0n yıl süren çıraklık, tezgâhtarlık, işportacılık gibi, bizi hayatın içinde pişiren bir sürecin ardından 1967 yılında iş hayatım başladı."

Hem Okudum Hem Çalıştım

Üzerinden yıllar geçmişti ama Yakup Altınöz'ün hayat hikâyesini dinlerken, çocuk yaşlarda bu mücadelenin nasıl zor olduğunu hissetmemek mümkün değil. Babasını kaybetmişti. Annesi ve yedi kardeşiyle yeni bir şehirde, yeni bir başlangıç yapmışlardı. Altınöz, yirmi iki yaşında iken, artık ticaret hayatında pratiğe yönelik her şeyi tamamen öğrenmişti. Tuz pazarı, Okçular çarşısı, Atatürk caddesi ve Setbaşı'nda bulunan amcalarına ve ağabeylerine ait mağazalarda yetişiyordu. Hem insanları tanıyor hem meslek öğreniyordu.

İş ve öğrenim hayatını paralel götürmeye çalışan Altınöz, pratiğe yönelik öğrendiklerinin kendisi için çok daha önemli olduğunu söylüyor ve şunları anlatıyor. "Bir yandan Ortaokulu ve Liseyi Bursa Ticaret Lisesinde bitirdim. Akademiyi ise bu günkü adıyla Gazi Üniversitesi olan, Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Fakültesi İşletme Bölümünde okudum. Yüksek lisansımı yine işletme bazında Uludağ Üniversitesinde yaptım."

İç mimari eğitimi alarak mesleki bilgisini pekiştiren Altınöz, Master tezi olarak 'Japon Stili Pazarlama ve Türkiye'de Uygulanabilirliği' adlı kitabını 20 yıl sonra internet üzerinden ikinci el kitap satışından alarak, hem bir nostaljiyi hem de keyfi aynı anda yaşayacaktı.

Vizyon Markalar

Tüm bu tecrübelerin akabinde, 1970 yılından başlayarak her biri vizyon markalar olan beş ayrı şirketi kurdu Yakup Altınöz.

Hitit Mobilya (1970), Büroyap Mobilya (1987,) Nakoteks (1990), Concept (1999) ve Yakup Altınöz Tekstil (2003). Her biri alanında iddialı olan bu şirketler ciddi başarılara imza atıyor.

İnovasyona açık olan Altınöz, 43 yıl ev mobilyası satışı ile Bursa'da, hizmet vermediği aile kalmadığını ifade ediyor.

1980'li yıllarda ise Büroyap ile ev mobilyasının dışında, iş yerlerine yönelen bir anlayışla hizmet vermeye devam ediyor. Bu arada kurduğu şirkete müdürlerini ortak ediyor Altınöz. Bu anlamda da Bursa'da bir ilki yaşadığını fakat, çokta memnun edici bir durum olmadığını da ekliyor sözlerine. Evlere ve iş yerlerine mobilya satan Altınöz, Nakoteks'le yine bir yeniliğe ve değişime imza atarak, bu mobilyaların giydirilmesini hedef aldığını anlatıyor.

Ev tekstiline yönelik bu değişimden sonra, Yakup Altınöz Tekstil A.Ş. ile de döşemelik-perdelik kumaş üreten stratejik bir yol haritasıyla, son olarak halkla olan ilişkileri ve reklamcılığa olan yoğun merakından dolayı, yeni fikirler üretmek ve beyin fırtınaları yaratmak düşüncesiyle, Concept Reklamcılık şirketini kuruyor. Bursa'da reklam alanında bir iddia olmadığını, bu anlamda bir stratejinin belirlenmesi gerektiğini ekliyor sözlerine.

Sosyal Statü Ve Topluma Faydalı Olmak

Amerika'da yapılan bir araştırmada, bir iş adamının verimli olması yönündeki kriterlerin sıralandığı bir ankette, akıllılık, dürüstlük, sermaye, ideal ve benzeri konularda yüzde 10-15 civarında oranlar var iken, sosyal olmanın yüzdesinin, yüzde otuz dört'ler de olduğunu, kırk yıl evvel okuduğunda, toplumsal statüye bakış açısı netleşiyor Altınöz'ün. Topluma faydalı olmak ve insanlara faydalı olma noktasında gereğini yapmak düşüncesiyle, yirminin üzerinde oluşumda görev alıyor. Bunların birçoğunda kurucu başkan olarak görev yapıyor. Sivil toplum kuruluşlarında halen devam eden görevleri var Yakup Altınöz'ün. Bu tarz oluşumlarda insanların önünü açmaktan yana bir tavrı olan Altınöz, elinde fırsat olduğu halde, iki dönemden fazla başkanlık yapmıyor.

Rotaryen

Rotary amaçlarına uygun niteliklere sahip, kendinden önce başkalarına hizmet prensibini benimsemiş, toplumdan alma yerine topluma verme aşamasına ulaşmış, iyi ahlak sahibi, toplumda saygınlığı bulunan, iş ve mesleğinde zirveye erişmiş, liderlik vasıflarına haiz, dernek ana ve iç tüzüklerindeki yöntemle bir Rotary Kulübüne üye kaydedilmiş kişilere Rotaryen olarak hitap edilir.

Her rotaryenin, politik ve dini inançları sadece kendisini ilgilendiren özel hususlar olup, her rotaryenden ülkesine ve inançlarına sadık olması beklenir.

Türk Rotaryenleri, Atatürk İlke ve İnkılâplarını benimsemiş, Türkiye Cumhuriyeti, Anayasası ve Kurumlarına bağlı, Milli Birlik ve beraberlikten ödün vermeyen, geleneklerine ve inançlarına sadık, laik ve demokratik bireylerdir.

İş adamı Yakup Altınöz bir Rotaryen. Kendisine, buna yönelik toplumda yanlış bir algı olduğunu hatırlattığımızda bizlerle şu bilgileri paylaştı.

"Yirmi sene evvel, Prof. Dr. Zeyyat Sabuncuoğlu Osmangazi Rotary Kulübüne beni önerdiği zaman, bendede aynı algı mevcuttu. Bunun üzerine Zeyyat Bey, en ufak menfi bir durumda derhal istifaya hazır olduğunu ve toplantıya katılmamı rica etti.

İş ve meslek sahibi olan, başarılı olan ve en üst kademede görev yapanların önerileriyle kabul edildiği bir oluşumdu burası. Belli başlı kriterleri var. Örneğin, ateist iseniz burada bulunamazsınız. Dini inancınızın olması lazım. Toplumsal statüsü olan, yüz kızartıcı suçu olmayan, adli sicilinin temiz, ticari sansasyona malzeme olmamış kişiler kabul ediliyor bu guruba."

İş adamı Altınöz, 1980'li yıllar civarında Rotaryenlerin toplanarak, yeryüzünden çocuk felcini kaldırma kararı ve çabalarından bahsediyor. 1999 yılına gelindiğinde, Türkiye'de ki çocuk felci vakasının sıfırlandığından ve dünyada da, 2015'te sonlanacağına inandıklarını anlatıyor ve sözlerine şöyle devam ediyor.

"Eğer bu konu 1980'li yıllarda gündeme alınmasa idi 2010 yılı itibariyle dünyada bu süre zarfında 4,5 milyon insan yerlerde sürünecekti.

Neredeyse iki Bursa kadar. Şimdi soruyorum bunun neresi kötü olabilir? İnsanların en faydalısı insanlara faydalı olansa, biz okul yaptırıyorsak, hastane yaptırıyorsak, cezaevlerinde kurslar veriyorsak, öğrencilere burslar veriyorsak, bunun temelinde insana hayırlı olmak yok mudur?

Burada temel felsefe iş ve meslek sahibi insanlar, kazançlarına mukabil topluma olan borçlarını bu şekilde ödüyorlar. 'Kendinden önce hizmet'e dayanan bir anlayışla, dörtlü deney şeklinde bir düşünce sistemi var. Düşündükleriniz, söyledikleriniz, yaptıklarınız gerçeğe uygun mu? Herkes eşit haklara sahip mi? İlgililerin tümü için şartlar adil mi? İyi niyet ve daha iyi dostluklar sağlayacak mı? Bunlar, zaten bizim örf, adet ve dini felsefemizle örtüşen gerçeklerdir."

Bursa'nın Örnek Girişimcileri

Bir dönem iş âlemine yönelik, 'Yeni Ufuklar' adlı televizyon programını, Mustafa Barutçuoğlu ile beraber canlı yayın olarak sunan, başarılı iş adamı Yakup Altınöz'ün diğer bir özelliği ise köşe yazarlığı. Yüzden fazla girişimcinin hayatını uzun yıllar kaleme almış. Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) tarafından yakın zamanda kitap haline getirilecek olan ve kesinlikle okunması gereken bu değerli çalışmanın tamamı, uygulamaya ve pratiğe yönelik yaşanan süreçleri içeriyor. Bu önemli çalışmayı aynı zamanda Altınöz'ün kişisel web sayfasında bulunan (www.yakupaltinoz.com) 'Örmek Girişimcilerimiz' bölümünde bulabilirsiniz.

Başarı İçin İş Disiplini

İş disiplini olmadan, işle alakalı kurallar, kaideler, değer yargıları olmadan başarıyı yakalamanın mümkün olmadığını söylüyor Altınöz. İleriye yönelik planların belli bir disiplin gerektirdiğini ifade ederken, müşteri velinimetimizdir düsturu ile hareket edilmesi gerektiğinin altını çiziyor ve devam ediyor. " Ticaret hayatında müşteri en ağır misafirdir.

Yanı sıra bir işletme mutlaka reklam yapmalı. Eğer reklam yapmıyorsa bu karanlıkta göz kırpmaya benzer. Siz istediğiniz kadar iyi ürün üretin, bunu pazarlayamadıktan sonra bir anlamı yok. O bakımdan reklam önemli. İşletme olarak varlığını hissettirmek önemli. Medya, büyük bir güç bu anlamda. İnsanlarla aramızdaki haberleşme ağı. Firmaların sahneye çıkma noktasında en önemli unsur.

Başarıya giden yolda zaman yönetiminin çok önemli olduğuna değinen Altınöz, iş dünyasında bir dakikanın dahi verimli kullanılabilmesi, zamanın en iyi şekliyle planlanması gerektiğinden bahsediyor. Kendi başarısında yıllık, aylık, günlük, saatlik programlarının olduğuna dikkat çekerek, günümüzde teknolojinin bu anlamda insanlara kolaylık sağladığını, birçok kişi için sadece bir eğlence unsuru olan cep telefonu ve bilgisayarların bu noktada hayatı kolaylaştırdığını anlatıyor.

Ailemiz Allah'ın Emaneti

Evli ve dört çocuğu olan Altınöz, iş dünyasındaki mevcut yoğunluğun arasında ailesine olan düşkünlüğü ile tanınıyor. Ailenin kişiye Allah'ın bir emaneti olduğunu ve hoş tutulması gerektiğini söylerken, ailesine duyduğu sevgiyi "Onlar benim için çok özel ve çok kıymetli" ifadeleriyle özetliyor. Başarıyı tetikleyen en önemli unsurun mutlu sıcak bir aile olduğunu hatırlatıyor.

Bursa Göçmen Kenti

Elli yılı aşkın zamandır Bursa iş ve cemiyet hayatında var olan iş adamı ve sanayici Yakup Altınöz "Bursa'da yoğun biçimde göçmenlerin bulunması, şehrin bir sanayi kenti olması yönünde en önemli etkendir" şeklinde konuştu. Altınöz müteşebbis yönleriyle üretime katkı sağlayan bu gurubun inovasyona açık oluşları ile Bursa'ya birçok katma değer sağladıklarını söyledi ve sözlerine şöyle devam etti. "Batı Trakya, Arnavutluk, Bulgaristan gibi diyarlardan gelen insanlarımız, Anadolu'dan gelen kesimle el ele vererek şehrin gelişimine katkı sağlayacak hamleler yaptılar. Bursa'nın yerli halkı bu anlamda pek etkili olamadı. Görüyoruz ki Bursa'ya dışarıdan gelenler daha çok sahip çıktı ve aidiyet duygusu beslediler. Zaman içinde Bursa'lı oldular."

Devrim Niteliğinde Çalışmalar

Biraz da ülke ekonomisi ve siyaset üzerine gelişen sohbetimizde Altınöz bir iş adamı gözüyle şu notları düştü."Cumhuriyet tarihinden bu yana gerek Bursa'nın gerek Türkiye'nin yönetiminde olan liderler ellerinden geldiğince bu şehir, bu ülke için en iyi hizmeti yapma gayreti içinde bulundular. Tabi bu noktada bazı yönetimler çok daha etkili oldu.

Mevcut yönetim gerek Bursa'da gerek Türkiye genelinde çok önemli projelere imza attı. Tanıyanlar bilirler ki Yakup Altınöz'ün bir siyasi yönü yok. Mevcut iktidarı övmek yönüyle bakmıyorum olaya tamamen objektif bir gözle değerlendirdiğimde devrim niteliğinde çalışmalar yapıldığını söylemeliyim. İnanılmaz aktivitelere yeniliklere imza atıldığını görüyorum. Milli gelir seviyemize bakıyorum, inanılmaz rakamlara dayandı.

Dünyanın çok zor üstesinden geldiği ekonomik krizi, Türkiye çok rahat atlatabildi. Bu anlamda Türkiye'nin önünün çok parlak olduğunu, değil ben dünya konuşuyor bu gün. Rahmetli Turgut Özal seksenli yıllarda turizme büyük bir ivme kazandırmıştı. Yunanistan'ın yatak sayısının çok gerisinde kalan Türkiye, şimdi bir çok ülkeyi geride bırakarak bu anlamda çağ atlıyor. Güneyde yapılan tesislere bakıyorsunuz neredeyse Türkiye nüfusunun yarısı kadar turisti çekiyor.

Türkiye'nin gelecek vizyonu çok ama çok iyi konumlanıyor. Bu vesile ile dikkat çekmek istediğim bir konu şu dur ki, gençlerimizin önünü açmak lazım. Sivil Toplum örgütlerinde gençler yer almalı, meclislerde, ticaret ve sanayi odalarında, bay-bayan genç nesiller yer almalı. Gençlere fırsat verilmeli. Yer yer hata yapmış olsalar da zamanla üstesinden geleceklerdir. Gençlerimize inisiyatif kullanabilme hakkı verebilmeliyiz. Zamanında evlatlarına söz hakkı tanımayan birçok işletmeci, öldükten sonra işletmelerinin çöktüğünü göremediler.

Gerek iş adamlarına gerek ülke yönetiminde bulunanlara tavsiyem şiddetle şudur ki, sağlıklı zamanlarında gençlerine, oğullarına, kızlarına yetki versinler. Her şeyi ben bilirim usulü kaidesi yanlıştır. Bir işletmede baba önde evlat geride ise o işletme geriliyor demektir. Baba ile evlat aynı seviyede etkili ise o işletme yerinde sayıyor demektir. Eğer evlat, aktivitelerde, sorumluluklarda, yetkide vs. önde, baba geride ise o işletme ilerliyor demektir. Bu devir teslim, ülke yönetiminde de aynı. Türkiye gençlerimizle daha güzel yarınlara ulaşacak"

İnancın Gölgesinde

Yakup Altınöz inancı bütün, güzel bir insan. Kendisine 'Kur'an-ı Kerim'den İnciler' adlı özel çalışmasının hikâyesini sorduk. "Kişi hangi meslek gurubuna dâhil olursa olsun, hamallıktan tutunda devlet başkanlığına kadar, duanın gücüne ihtiyacımız asla değişmez. İnanç insanın içinde mutlaka olmalı. Samimiyetle yapılan bir dua en etkili silah ve en etkili yoldur iç huzurumuz için. Kişi mesleğine, sanatına, işine karşı inançlı olabilir. Fakat, Allah'a ve onun koyduğu kurallara, Kur'an-ı Kerim'e, Peygamber Efendimize, sahih hadislere yürekten samimi olarak inanmak muazzam güzel. Lakin bu yeterli değil. Bunları uygulamak daha güzel."

Tarihimizi Ve Dinimizi Hakkıyla Bilmiyoruz

Altınöz bir din adamı değil. İnançlı bir iş adamı. Bir gün tarihimizi ve dini kural-kaideleri hakkı ile bilmediğini düşünerek Kur-an'ı Kerim'i okumaya ve araştırmaya başlıyor. Kulaktan dolma tarihi bilgilerimizi de en doğru şekliyle öğrenmek için okumak gerektiğini söylüyor. Çevremizden öğrendiğimiz bilgilerin doğruluğunu sorgulamamız gerektiğini savunuyor. Bu düşünce ile hareket eden iş adamı Altınöz, iki seneye yakın Kur'an-ı Kerim'in mealini okuyarak anlamayı tercih ediyor. Bir yandan iş adamı gözüyle 686 tane Ayeti Kerime'yi inceliyor. Talebelik yıllarında aldığı, bir yazmanın üç okumaya denk olduğu bilgisine dayanarak hatırında kalması için 686 Ayeti Kerime'yi oturup bilgisayarına kaydediyor.

Sohbetimiz sırasında Altınöz Kuran'dan ayetler okuyor ve tercümelerini söylüyor. Bu onun konuya hassasiyetini gösteriyor. 6666 Ayetin her birinin derin manalar gizlediğini ifade eden Altınöz, 686 Ayeti, güncel konulara değinmesi ve iş âlemine hitap etmesi bakımından bir derleme olarak çalıştığını söylüyor. Bu çalışmayı çok sayıda kişiyle paylaşıyor. Pek çoğunun bu çalışmanın kitaplaştırılması gerektiği söylemleri üzerine, Bursa İlahiyat Fakültesi'nden Prof. Dr. Yunus Vehbi Yavuz ile görüşüyor.

Yunus Hoca'nın takdirini alan Altınöz'e bir iş adamının Kur'an-ı Kerim'e bakışını gösteren bu çalışmadan dolayı övgü dolu cümleler kuruluyor. Mütevazı kimliğiyle Altınöz iki yıl kadar Yunus Vehbi Yavuz Hoca ile çalışıyor. Kitapta kullanılan tezhip sanatı ile ilgili 54 orijinal çizim yapılıyor. Teknik altyapının olmayışından dolayı kitap Bursa'da basılamıyor. Eser, İstanbul Numune matbaasında titiz çalışmalar sonucu basılıyor. Türkiye'de bu tarz bir çalışma yok. 7.000 adet basılan eser ücretsiz dağıtılıyor. Arzu edilirse yeniden basılabilecek.

Kim Kimdir?

Yakup Altınöz'ün başarılı kimliği internet ortamında kim kimdir adlı bir biyografi bankasında yer alıyor. Dünyadan birçok başarılı kişinin arasında yer alan, topluma hizmeti görev addeden Altınöz, Bursa'nın marka olmuş isimlerinden. Hayatının önemli bir kısmını sivil toplum kuruluşlarında hizmete adayan bu şahsiyet, şehrimizin yetiştirdiği değerler arasında.

Uzun vadede dostluklara önem veren Altınöz, dostları için gereğini yapmaya hazır. Bu bağlamda birçok kişinin izdivacına aracı olmuş. Mutlu insanların, mutlu ailelerin, sağlıklı bireyler olarak, toplum içinde üreten, verimli kimlikler olacağını biliyor.

Başarının Sırrı Paylaşmak

Dolu dolu ve hissederek yaşamanın önemine değiniyor Yakup Altınöz. İnsanları ve işini sevmenin, inançlı olmanın gereğinden bahsediyor.

Bir iş adamının yahut bir iş kadınının sahip olması gereken bazı kriterlerden bahsediyor ve diyor ki;

"Sıkıştığı zaman danışabileceği bir iş adamı arkadaşı olmalı.

Sağlıkla ilgili problemlerinde danışabileceği bir tıp adamına ihtiyacı var.

İş adamının çok iyi bir din adamına ihtiyacı var danışabileceği.

İyi bir hukukçuya ihtiyacı var danışabileceği.

Ve son olarak toplumdan aldığını topluma vermeyi bilmeli.

Bu parasal bazda olduğu gibi, emek ile de olabilir. Hizmet ile olur.

İş adamı ben dememeli, başarının sırrı paylaşmakta yatıyor. Biz diyebilmelisiniz çalışanınıza. Bir aile sıcaklığını, iş ortamında da hissedebilmeli çalışan. Bu işe sahiplenmeyi getiriyor. İlahi organizasyonda bize verilen görev ne ise, ona layık olmalıyız. Dünyada ki tüm görevlerimiz ilahi bilgi dâhilinde. Örneğin ben, kendi şirketlerimde çalışanlarımla alakalı, "Biz bu insanların nafakalarının temini noktasında vasıtayız" diye düşünüyorum. Asla, "Ben bu kadar kişiyi yanımda çalıştırıyorum" diye düşünmem."

Büroyap & Solenne

Mobilya sektöründe 43 yıldır faaliyet gösteren iş adamı Yakup Altınöz'ün sahibi olduğu Büroyap & Solenne'nin Bursa bölge distribütörlüğünü alarak, sektöründe yeni başarılara imza atma hedefiyle, Yalova yolundaki mağazasını yeniledi.

Büroyap, 1.700 metrekarelik iki katlı mekanında, zengin ürün gamı, müşterilerinin beklentilerini ön planda tutan sistemi, mükemmeliyetçi anlayışıyla, ofislere prestij katmak için yeniden yapılandı.

1974 yılında Ankara'da kurulan Solenne Ofis Mobilyaları, kuruluşundan bu yana esnek yönetim anlayışı ve müşteri odaklı çözümleriyle sektörde yeni bir bakış açısının öncüsü oldu. Solenne, 20.000 metrekaresi kapalı alandan oluşan fabrikasında ofis mobilyası üretimiyle, ayrıca yurtiçi ve yurtdışında hizmet veren bayileriyle, yenilikçi tasarım ve her anlamda kaliteyi ön planda tutuyor. Devlet Malzeme Ofisi, Büroyap çatısı altında bulunan Solenne markalı seçeneklerle kurumların gereksinimlerini karşılıyor.

Kendine özgün tasarımları ve kalite anlayışı ile Büroyap'ın, son dönemde çözüm ortağı olduğu birkaç proje ise şöyle. Bursa Valiliği, İl Emniyet Müdürlüğü, Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü, Cumhuriyet Başsavcılığı, Bilecik Barosu, Bursa BAOB Yerleşkesi'ndeki Yeminli Mali Müşavirler Odası, Holiday Inn Yönetim Odası.

Kişiye Özel Tasarımlar

Birçok konuda sohbet ederek zamanda bir yolculuk yaptığımız iş adamı, sanayici ve girişimci, Büroyap Yönetim Kurulu Başkanı Yakup Altınöz, üretilen ofis mobilyalarının, yüzde 70'ini Balkan ülkeleri başta olmak üzere, Avrupa, Ortadoğu, Türk Cumhuriyetleri ve Kuzey Afrika ülkelerine sattıklarını, Büroyap & Solenne ile her türlü yeniliğe açık olduklarını ifade ederek şunları söyledi.

"Genelde, özel tasarım isteyen, kimsede bulunmayan ve sadece bende bu ürünler bulunsun dediğinizde, tasarımcınızı bulmak için bir arayış içine giriyorsunuz, devamında ise uzun bir süre beklemek gerekmekte. İşin rölevesi, perspektifi, kesiti, dridimeksi, oto keti derken nihai tüketicinin ürününe ulaşması uzun zaman alıyor.

Halbuki, Büroyap & Solenne konsept mağazamız, tasarımından üretimine kadar tüm aşamalarda, doğal malzeme kullanarak bu hizmeti tüketiciye sunuyor. Tamamen çevreci olan bu ürünler ne insana, ne de tabiata zarar vermiyor. Ürünlerde E1 Tutkalı kullanılıyor. Abanoz, ceviz, tik gibi ağaçlardan doğal malzemeler, azami derecede sıfır hatalı olarak müşteriye sunuluyor. Ağacın kokusu ve doğal yapı ürünü kullanan kişilere ev ortamı rahatlığı sunuyor.

Ahşaba dönüş döneminin başlamasıyla, artık kanserojen madde içermeyen eşyalar üretebiliyoruz. Emek yoğun olarak kullanıldığı için ürün kalitesini görebiliyorsunuz. Kişiye has bu ürünlerin renk uyumları, koltuk klapalarında, kütüphanesinde, sehpa ya da sümen takımı derken tüm gurupta kombine edilmiş bir şekilde müşteriye sunuluyor."

Büroyap & Solenne konsept mağazası, sunduğu kaliteli hizmetle cirosunu katlamış. Buda gösteriyor ki müşteri aldığı üründen son derece memnun ve tavsiye ediyor. Bu ürüne para ödeyen insan adeta parasını yanında götürüyor. Karşılığını fazlası ile alıyor. Zaman yönetiminin önemli olduğu günümüzde azami üç haftada ürünü kendisine ulaşan müşteri hiçbir sorun yaşamıyor.

Küresel krizin etkili olduğu 2008 ve 2009 yıllarının pek çok sektör için iyi geçmediğini hatırlatan Yakup Altınöz, 2010'dan itibaren ise piyasaların normale döndüğünü belirterek, "Firma olarak biz de 2010 ciromuzda yüzde 60'a yakın büyüme sağladık. Büyüme anlamında 2011'in 2010'u ikiye katlayacağını düşünüyorum. 2010'un son çeyreğinde de cirolarımızı geçen aylara göre üçe-dörde katladık. Ancak genel yıl ortalamalarına bakıldığında yüzde 60 büyüdük. Bu büyümeyi tetikleyen ana etmen yaptığımız yenilikler oldu. Yenilikçi ürün ihracatımızı da Solenne kanalıyla yapmayı planlıyoruz" şeklinde konuştu.

Herkes Kendi Sanatına

Yakup Altınöz'ü cemiyet hayatında entelektüel kimliğiyle uzaktan tanıyordum. Bir Ramazan iftarında kendisiyle yan yana oturduk. Orada başlayan dostluğumuz yeni kurmakta olduğum internet gazetesinin, ilk köşe yazarlığı teklifini kendisine yapmış olmamla ve tüm nezaketiyle cevap vermesinin ardından gelişti.

Yakup Altınöz, insanları okumayı bilen, dahası hayatında çalışmayı, dürüstlüğü, kaliteyi, inançlı olmayı şiar edinmiş, özlemini duyduğumuz insanlardan. İlahi programda 'Ben' lik ten çok uzak, muazzam güzel bir yüreğe sahip. İnovasyonu hayatının her aşamasında yaşamaya, yaşatmaya gayret ediyor. Büroyap & Solenne'de bunun yansımalarını görüyorsunuz.

Birçok siyasi partiden üst düzey görev teklif edilen iş adamı Yakup Altınöz, Fransızların bir atasözünü hatırlıyor "Herkes kendi sanatına". Bir sanayici ve girişimci olarak, başarılı olduğu alanda varlık göstermeyi tercih ediyor. Siyaseti, siyasetten anlayan, meraklı olan kişilerin yapabileceğini söylüyor. Sivil toplum kuruluşlarının da bir anlamda siyaset alanı olduğunu hatırlatarak şöyle söylüyor. "Biz oralarda fikir üretiyoruz Bursa'ya, İstanbul'a, Ankara'ya, gerekli mercilere bildiriyoruz. Gereğini yapmak siyasilerin işidir"

Elbette dışarıdan bir gözle bakıldığında, her yerde olduğu gibi siyasette de artılar, eksiler, yozlaşmalar olabiliyor. Türkiye'nin son yıllarda dünyada ki imajının olumlu yönde etkileyen bir siyaset anlayışıyla hizmet yapılabildiğini söylüyor Altınöz. Yıllardır Müslümanlara yaptıkları zulme karşın İsrail'e kafa tutan bir duruşla, teslimiyetçilikten uzak bir tavır sergilenebildiğini anlatıyor. Siyasi görüşü olmadığını yineleyerek, son yıllarda başarılı bir dış politika uygulandığını ifade ediyor ve şöyle devam ediyor sözlerine. "Mevcut hükümete şirin gözükmek ve milletvekili olmak gibi bir gayretim yok. Nitekim üç Kasım seçimlerinde Ertuğrul Yalçınbayır'dan aldığım teklifi kabul etmedim.

Yine bir teklif gelmiş olsa, kabul edeceğimi düşünmüyorum. Ama mahalli idarelerden gelebilecek bir teklifte sıcak bakılabilir. Çünkü burada, yerelde herkese eşit mesafede olmak zorunluluğu var. Yerel yöneticilik, her ne kadar iktidarda olmanın avantajını beraberinde getirse de, hizmet noktasında adaletli olmak durumundasınız. Seçildikten sonra particilik bir yana herkesimin başkanı oluyorsunuz. Bu noktada şehrime hizmet etmeyi düşünebilirim."

Kaynak: Bültenler

Son Dakika Güncel Şehrime Hizmet Etmeyi Düşünebilirim - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement