Yılmaz, Aa Editör Masasına Konuk Oldu - Son Dakika
Politika

Yılmaz, Aa Editör Masasına Konuk Oldu

TBMM Başkanı İsmet Yılmaz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Yasama Yılı açılışında yaptığı konuşma ve bazı milletvekillerinin Erdoğan'ın konuşması sırasında salondan çıkmalarına ilişkin, "Cumhurbaşkanımızın bütün eleştirilerini bir devlet başkanı olarak görmek lazım. Yasama, yürütme, yargıdan oluşan bu devletin millete olan sorumluluğunun gereği olarak da gerek muhalefeti gerek de iktidar partisini eleştirme hakkının olduğunu kabul edebilmek lazım. Dünkü olan hususta da dinleseler çok daha iyi olurdu, doğru olurdu" dedi.

02.10.2015 13:10

TBMM Başkanı İsmet Yılmaz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Yasama Yılı açılışında yaptığı konuşma ve bazı milletvekillerinin Erdoğan'ın konuşması sırasında salondan çıkmalarına ilişkin, "Cumhurbaşkanımızın bütün eleştirilerini bir devlet başkanı olarak görmek lazım. Yasama, yürütme, yargıdan oluşan bu devletin millete olan sorumluluğunun gereği olarak da gerek muhalefeti gerek de iktidar partisini eleştirme hakkının olduğunu kabul edebilmek lazım. Dünkü olan hususta da dinleseler çok daha iyi olurdu, doğru olurdu" dedi.

Yılmaz, AA Editör Masası'nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Meclis'in Yasama Yılı Açılış Törenine değinen Yılmaz, kendisinin törende yaptığı konuşmanın sunuş konuşması, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının ise açılış konuşması olduğunu belirtti.

Anayasa'da Cumhurbaşkanı'nın gerek görmesi halinde açılış konuşması yapabileceğinin yer aldığını ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da bu konuşmayı yaptığını hatırlatan Yılmaz, şunları söyledi:

"Bu arada bir muhalefet partisi Sayın Cumhurbaşkanımızı dinlemek istemedi, bir şekilde tepkisini göstermiş oldu. Oysa ki Sayın Cumhurbaşkanı devletin başı. Devletin başı olarak kendisini milletine karşı sorumlu hissediyor. Milletine karşı sorumlu hissederken bazen iktidar partisini eleştiriyor, 'doğru yapmadınız, yanlış yaptınız' diyor, bazen de muhalefet partisini eleştiriyor. Dolayısıyla bütün muhalefet partileri, herhalde iktidar partisinden geldiği için de 'iktidar partisini eleştirebilir, doğaldır, hakkıdır ama bizi niye eleştiriyor? Bize biraz daha dışarıdan kalsın' veya 'kendince, milletçe görülen yanlış ve eksik hususlar aramızda kalsın, Sayın Cumhurbaşkanı bunu dile getirmesin' diyor. Benim algıladığım bu."

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın halkın oyuyla bu makama seçildiğinin, dolayısıyla milletin iradesini temsil ettiğinin altını çizen Yılmaz, "Sayın Cumhurbaşkanı millete karşı sorumlu. Seçilirken de söyledi; 'Ben milletin tarafındayım. Doğru gördüğümü söylerim'. Doğru gördüğünü söylerken de gerek iktidar gerek muhalefet partisine yanlış gördüklerini söylüyor, uyarıyor. Bunlara alınmamak lazım. Devletin başı olarak söylüyor. Eğer Cumhurbaşkanı'nın söyledikleri kendi düşündükleri ile birebir çakışmıyorsa Sayın Cumhurbaşkanı'ndan randevu alıp gidip açıklamaları lazım, 'Bizim niyetimiz o değildi' diye" değerlendirmesinde bulundu.

-"Cumhurbaşkanımız da o sataşmaya gereken cevabı verir"

Devletin yasama, yürütme ve yargı organlarından oluştuğunu, devletin başının hem yasamanın hem yürütmenin hem de yargının başı olduğunu ifade eden Yılmaz, şunları kaydetti:

"Yargının başı olduğunu nereden hissediyoruz? Anayasa Mahkemesi'ne üye atıyor. Yasamanın başı nerede? Meclis'in açılış konuşmasını yapıyor, gerekiyorsa yasaları geri gönderiyor. Yürütmeye de kendi başkanlığında Bakanlar Kurulu'nu toplar, hükümetin bütün kararnamelerini imzalar. Dolayısıyla Cumhurbaşkanımızın bütün eleştirilerini bir devlet başkanı olarak görmek lazım. Yasama, yürütme, yargıdan oluşan bu devletin millete olan sorumluluğunun gereği olarak da gerek muhalefeti gerek de iktidar partisini eleştirme hakkının olduğunu kabul edebilmek lazım. Dünkü olan hususta da dinleseler çok daha iyi olurdu, doğru olurdu. Yaptıklarının doğru olmadığını söylüyorum."

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının ardından Genel Kurul'da milletvekillerinin de söz alabileceğini ve Erdoğan'ın konuşmasına katılıp katılmadıklarını ifade edebileceklerini vurgulayan Yılmaz, "Cumhurbaşkanımızca doğru olmayan bir şekilde sataşmada bulunursanız Cumhurbaşkanımız da o sataşmaya gereken cevabı verir" diye konuştu.

-"Huzuru ortadan kaldırıyorsunuz. Huzurun olmadığı yerde yatırım olur mu?"

Yılmaz, terörle mücadele konusundaki soruyu yanıtlarken de sözlerine şehitlik makamının kutsallığına değinerek başladı. Şehitlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileyen Yılmaz, 1071 yılından bu yana bu toprakları Türk milletine vatan yapanın üzerindeki şehit kanları olduğunu söyledi.

Türkiye'nin çok zor ve sorunlarla çevrili bir coğrafyada yer aldığına işaret eden Yılmaz, üç kıtaya geçiş koridoru oluşturabilen bu topraklarda her dönem sıkıntılar yaşandığını belirtti.

Yılmaz, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Ben çok net inanıyorum ki bu terör örgütü de bu toprakların ürünü değildir. Bazen olabilir, halkın içinden çıkabilir. Ama bu terör örgütü yerli değildir. Dış güçlerin maşasıdır. Aziz milletimizin bunu çok iyi bilmesi lazım. Masum insanları öldürmenin hak arama ile bağlantısı olur mu? O coğrafyaya hizmet gidecek, yol gidecek. Yol medeniyet demektir. Yol yapan araçları yakarak medeniyetin oraya gelmesini önlerseniz siz kendi halkınıza hizmet mi etmiş olursunuz? Okulları yakınca hizmet etmiş mi oluyorsunuz? Bombalar patlatıyor, huzuru ortadan kaldırıyorsunuz. Huzurun olmadığı yerde yatırım olur mu? Yatırım olmayan yerde işsizlik azalır mı? Huzurun olmadığı yerde ticaret canlanır mı, turist gelir mi? Ne istiyorsun sen? Halkı fakir olsun, cahil olsun, adeta zincirlerinden başka kaybedecek birşeyi olmasın ki daha kolay yönetebilsinler. Bu terör her dönemde olacaktır. Bu coğrafyada yaşamanın bir bedelidir. Ancak herşeye rağmen, yedi düvele ve içerideki işbirlikçilerine rağmen bu millet birlik ve beraberliğini korumuştur ki onun için onlar geçmişten bir adım daha ileri gidemedi."

Yılmaz, terör örgütüne halkın desteğinin olmadığını vurgulayarak, " Cizre'deki olaylar veya bir başka yerde de onlar istedikler ki halk kendilerinin yanında olsun. Ama halk kesinlikle kendilerinin yanında olmadı. Halk dış güçlerin maşası haline gelmiş terör örgütünün hiçbir zaman yanında olmayacaktır" şeklinde konuştu.

-"İstihbaratımız çok güçlü"

Güvenlik güçlerinin istihbaratının çok güçlü olduğunu, terör örgütünün lojistik merkezlerine ve kamplarına ilişkin çok iyi bir istihbarat çalışması yapıldığını söyleyen Yılmaz, bu istihbarata uygun şekilde etkin operasyonlar yapıldığını ve somut neticeler alındığını belirtti.

İsmet Yılmaz, 7 Haziran seçimlerinin ardından 11 Temmuz'da KCK'nın "Ateşkes bitti" açıklaması yaptığını, ardından benzer açıklamalar ve saldırıların geldiğini hatırlatarak, hukuk devletinin bunlara tepkisiz kalmasının beklenemeyeceğini kaydetti. 7 Haziran seçimlerinden bugüne gelinceye kadar terör örgütünün yaptığı açıklamalar ve saldırıların kronolojik olarak nasıl geliştiğine dikkati çeken Yılmaz, "Polisini öldürecek, vatandaşını öldürecek, askerini öldürecek ve sen hiçbir şey yapmayacaksın. Hangi hukuk devleti bunu kabul eder? Devlet ne diye var? Şimdi söyleyemediğin ne var ki silahı alarak onu söylemek durumunda kalıyorsun?" ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin hukukun gereğini yerine getirdiğini ifade eden Yılmaz, "Siz Almanya'nın dağlarında silahla gezebilir misiniz? Fransa'nın dağlarında, İngiltere'nin dağlarında silahla gezebilir misiniz? Gezemezsiniz. Hukuk düzeni müsaade etmez. Orada hukuk düzeninin müsaade etmediği, hukuka aykırı bir duruma Türkiye'de nasıl müsaade edeceksiniz? Çifte standardı ortadan kaldırmak lazım" dedi.

Türkiye'nin terörle mücadelesinin yeni olmadığının altını çizen Yılmaz, bundan sonra da kararlılıkla süreceğini dile getirdi.

-"Sandık 50 metre ileriye gidince mi demokrasiye uygun olmuyor?"

1 Kasım seçimlerine de değinerek, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) seçim güvenliğine ilişkin ne karar alırsa ya da hangi talepte bulunursa bunun yerine getirilmesi gerektiğini belirten Yılmaz, şöyle devam etti:

"Sandıkların nereye konacağını belirleme seçim kurullarının yetkisi içindedir. İster beş metre ilerideki okulda, ister 50 metre ilerideki okula koyar. Aynı şey. Sandık birleştirmesi yapılmıyor. Ayrı bir yasama faaliyeti sonrasında oluşacak yasa gerektiriyor. Ama sandığın yerini belirleme mevcut seçim kurullarının görevi, yetkisi içindedir. Yapılan da budur. Evinize 10 metre olursa demokrasiye uygun oluyor da 50 metre ileriye gidince mi demokrasiye uygun olmuyor? Bunu kim bilecek? Oradaki seçim kurulu. Dolayısıyla sandık yerini belirleme yetkisi YSK'dadır. YSK her ne karar verirse başımızın üzerindedir. Milli iradenin en iyi şekilde yansıması için gereken tedbirleri YSK alacaktır. Devletin güvenlik güçleri de buna gereken yardımda bulunacaktır."

(Sürecek)

Kaynak: AA

Son Dakika Politika Yılmaz, Aa Editör Masasına Konuk Oldu - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement