Bağış'ın Balonu Uçmadı

Son Güncelleme:

Bakan Bağış ve elçilerin balonu havalanamadı.

Avrupa Günü etkinlikleri nedeniyle Kapadokya bölgesine gelerek sıcak hava balonuyla bölgeyi tepeden kuşbakışı izlemek isteyen Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ile Avrupa Birliği ülkelerinin büyükelçileri, aşırı rüzgar nedeniyle bu arzularını gerçekleştiremedi. Avrupa Günü etkinliklerine katılmak üzere dün gece Nevşehir'e gelen ve geceyi Uçhisar'daki butik bir otelde geçiren Devlet Bakanı Bağış ve 16 büyükelçi, saat 07. 00 gibi Göreme beldesine gelerek Anatolian Balon firmasına ait uçuş alanına geldiler. Ancak, aşırı rüzgar olması nedeniyle uçuş iptal edildi. Bakan ve elçiler balonun önünde ve sepetinde hatıra fotoğrafı çektirdi. Bu arada, bir araca bağlı olarak çekilen sıcak balon, içinde bakan ve elçiler varken yerden 15-20 metre havalandıktan sonra yeniden yere indi


Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, 9 Mayıs Avrupa günü etkinlikleri kapsamında düzenlenen Kapadokya turundaki " Türkiye'nin AB üyeliğiyle Türkiye ve AB Daha yükseğeö sloganlı sıcak hava balon turu , hava muhalefetine takıldı. 16 ülkenin Büyükelçisi ile birlikte Kapadokya bölgesinin önemli turizm merkezi Göreme'de sabahın erken saatlerinde, sıcak hava balon turunun düzenleneceği alana gelen Bağış, bir süre bir araca bağlanarak şişirilmeye çalışılan balonun içerisine girdi. Nevşehir Valisi Abdurrahman Savaş'ın da katıldığı gezi sırasında rüzgar nedeniyle balon uçuşunun yapılacağı Anatolian Balloons firmasının parkurunda bir süre, uçuş ile ilgili bilgi alan Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış'a, Uluer Group Yönetim Kurulu Başkanı Halil Uluer tarafından bilgi verildi. Fan ile şişirilmeye çalışılan balonun içerisine AB üyesi ülkelerinin büyükelçileri ile birlikte giren Bağış "AB sepetine giremedik, ama balonun içerisine girmeyi başardıköşeklinde değerlendirmede bulundu.


Balonun şişirilerek bir süreliğine de olsa araçlara bağlı olarak sıcak hava balonu ile Kapadokya semalarında kalmak arzusu içerisinde olduğunu dile getiren Bağış'ın bu isteği üzerine Anatolian Balloons firması yöneticileri yeniden balonu şişirdiler ve Bağış ile birlikte AB üyesi ülkelerin Ankara'daki büyükelçileri balon sepetine bindiler. Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Bağış, " Azim ettik ve sonunda da başararak sepete bindik. ödedi.


Bu arada geziyi izleyen gazetecilerin Avrupa'ya mı gidiyorsunuz şeklindeki sorusuna karşılık olarak da "Allah nereye kısmet ederseö cevabını verdi.


Daha sonra uçuş alanında gazetecilere açıklamalarda bulunan Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, ilk etapta rüzgarında etkisi ile balon sepetine binememelerini Türkiye'nin AB sürecine benzediğini belirtti. Bağış, "AB Büyükelçilerini buraya davet ederken bu bölgeye davet ederken tarihimizin ne kadar erin olduğunu kendilerini göstermek istemiştik. Gerçekten burası belki de dünya tarihinin en eski medeniyet merkezlerinden birisi. Her ne kadar bu bölgeyi havadan daha fazla şekilde görememiş olmasalar bile yerden bu gerçeği anlamaları için çok muazzam bir tecrübe oldu. Kapadokya bölgesinin sıcakkanlı insanlarının misafirperverliğini görmeleri, bizim amacımızı gerçekleştirmemiz için yeterli idi. Sepetin içerisine giremedik, ama balonun içerisine girmeyi başardık, bu bizim biraz AB sürecimize benziyor. Önümüze çıkan tüm engellere rağmen, AB ülkelerindeki bir takım siyasetçilerin Türkiye'nin üyelik beklentilerini iç politika malzemesi yapmaya kalkmalarına rağmen, Türkiye bir şekilde AB 'nin içine de girecektir. Belki sepete almak istemeyeceklerdir, ama balonun içerisine girecektir, mutlaka o sürecin içerisinde olacaktır. Türkiye kararlıdır. ödedi.


Türkiye'nin AB'ye girişini mutlaka gerçekleştireceğini vurgulayan Bağış, bu girişin koşarak, zıplayarak veya yürüyerek sağlanabileceğini kaydetti. Bağış daha sonra şöyle konuştu, "Rahmetli Menderes'in 1959 yılında başlattığı bu süreç Türkiye'nin demokratikleşmesi, şeffaflaşması için Türkiye'nin zenginleşmesi ve Atatürk'ün hedef olarak gösterdiği çağdaş medeniyetler seviyesinin üzerine çıkması için çok önemli bir süreçtir. Biz o süreçte işimizi kararlılıkla yürütüyoruz. Türkiye yaptığı reformlarla kendi bölgesindeki ülkelere ilham kaynağı olmuş bir ülkedir. Onun için bizim sloganımız bellidir. Durmak yok yola devam, Gerekirse uçarak, gerekirse koşarak, zıplayarak veya yürüyerek ama mutlaka Türkiye yükselecek. Türkiye bugün dünyanın 16. büyük, Avrupa'nın 6. büyük ekonomisine sahip. Türkiye bugün Avrupa'nın en genç nüfusuna ve en güçlü ordusuna sahip bir ülke. Türkiye Batının en doğu, doğunun en batı ülkesin birine sahip, enerji kaynaklarına en rahat bir şekilde ulaşabilen bir ülke. Türkiye'de AB'ye karşı olan insanlar var. İnsanlarımız AB üyesi ülkelerinin samimi olmadığını düşünüyorlar. Ama biz AB reformlarını AB için yapmıyoruz. Kendi vatandaşlarımızın yaşam standartlarını yükseltmek için yapıyoruz. Ümit ediyorum ki Türkiye 12 Haziran seçimlerinden sonra aynı 2002-2005 seçimlerinde olduğu gibi seçimsiz bir süreç başlayacağı için hızlı bir reform dönemi süreci yaşanacak. ödiye konuştu.


20 FASILDAN 18'İ SİYASİ NEDENLERLE AÇILAMIYOR


Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış Avrupa Birliği (AB) ile müzakere sürecinde 33 fasılın 13'ünü tamamladıklarını, kalan 20 fasıldan 18'i üzerinde siyasi engellerin bulunduğunu söyledi. Dün gece, Avrupa Günü etkinliği kapsamında geldiği Nevşehir Genç İşadamları ve Sanayiciler Derneği (GESİAD) tarafından Kapadokya Dedeman Otelde 'Son Gelişmelerle AB Yolculuğumuz' konulu toplantıya katıldı. Bakan Bağış, konuşmasında, ikincisi kutlanacak olan Avrupa Günü etkinliğini Nevşehir 'de düzenlemelerindeki ana etkenin, Anadolu'yu, AB üyesi büyükelçilere göstermek olduğunu ifade etti. Bağış, vatan sevmenin, vatansever olmanın, milletine sevdalı olmanın, değişik tipte bıyık bırakmakla ve abuk subuk el hareketleriyle olamayacağını belirterek, "Gerçek milliyetçilik bütün dünyaya ülkenin kültürünü, sporunu tanıtmak, ürünlerini satmakla olur. Diğerleri özde değil sözde milliyetçiliktir" dedi. Zayıf siyasetin bir takım kurumlara farklı görevleri adeta empoze ettiğini belirten Bağış, "Ama biz iktidara geldiğimizde AB üyesi ülkelerde yapılanları ele aldık. Siyaset kurumunu güçlendirdik. Her kurumu olması gereken yere getirdik. Böylece müzakere tarihi aldık" diye konuştu.


AVRUPA'YA KENDİ MEDENİYETLERİNİN DOĞUM YERİNİ GÖSTERMEK İSTEDİK


Anadolu'nun Avrupa kültürünün ana doğuş noktası olduğunu vurgulayan Bağış, "Gerçekten Kapadokya'da olmaktan keyif duyuyorum. AB Avrupa Birliği gününü farklı etkinliklerle kutlamak istedik. Bu yıl da ne yapalım diye düşünürken, aklımıza Nevşehir geldi. Neden Nevşehir geldi. Dünyanın harikası bir yer, siz burada büyük bir medeniyetin üzerinde oturup onu çok güzel temsil ediyorsunuz. Ve bu AB elçilerine, bunun gösterilmesi önemli bir yer. Çünkü kendi kültürlerinin buradan çıktığını, kendi medeniyetlerinin doğum noktasının aslında Anadolu olduğunu onlara hatırlatılması için bir vesile olur diye düşündük. Avrupa Anadolu'da yaşamış bir Prensin adıdır. Paris kelimesi yine Anadolu topraklarında yaşamış bir Prensin adıdır. Bugün Avrupa'da bir takım kendini bilmez dar vizyonlu siyasilerin Türkiye'nin Avrupa kimliğini sorgulamalarına siz bakmayın. ö dedi.


GESİAD'I KURAN ZİHNİYET BİZE HOŞGÖRÜ KAVRAMINI HATIRLATTI


Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Bağış, konferansı organize eden GESİAD yetkililerine de teşekkür ederek şöyle konuştu, "AB sürecine başından beri inanan kişilerin kurup bugünlere getirdiği GESİAD'ın davetine katılmayı bir görev edindim. GESİAD'ı kuran zihniyet bize hoşgörü kavramını yeniden hatırlatan bir zihniyet. Vatan, millet sevgisi, işbirliği diyaloğ ve dayanışma anlayışı Türkiye'nin demokratikleşme süresine en çok katkı veren anlayışın tezahürüdür. Çünkü onlar 28 Şubat süresince çöplerinin nasıl karıştırıldığını unutmadılar, 12 Eylül süresinde on binlerce insanın çektiği zulmü , binlerce insanın vatandaşlıktan çıkartıldığını ve onlarca insanın idam edildiğini unutmadılar. Bir daha karanlık günlere dönmemek için herkesi olduğu gibi kabul edip kucaklayıp, hoşgörü ile muhabbetle. birlikte ortak paydalarda çalışmak için TUSKON'u kurdular, Federasyonları kurdular, GESİAD' ları kurdular, ve bu gün Türkiye'nin sadece Türkiye'de değil, dünyada marka olması için, Türk malüllerinin dünyada pazarlanması, Türkçemizin dünyanın dört bir yanındaki okullarımızda öğretilebilmesi için, ve bizim kültürümüzün bütün yaratılanları yaratandan dolayı sevmeyi öğütleyen genetiğimizde bulunan hoşgörü kültürümüzün tüm dünyada canlanması için canla başla çalıştılar. Onun için bu insanlara teşekkür ediyorum. "

Bağış, eski Başbakanlardan Mesut Yılmaz'ın "AB'nin yılı Diyarbakır'dan geçerö sözüne de atıfta bulunarak "Türkiye'nin AB süresince çok badireler yaşadık, ama badireler bizi daha da güçlendirdi. Türkiye'nin AB süreci enteresan bir süreç . Rahmetli Menderes 1959 yılında AB'ya giriş için başvuruda bulunmuş, 2004 17 Aralık 'daki Brüksel'deki zirvede sayın Başbakanımızın yumruğunu masaya vurup , Türkiye'nin müzakerelere başlaması için tarih aldığı o güne kadar, 45 yıl boyunca biz müzakere tarihi bile alamamışız. Kimisi gelmiş darbe yapmış süreci tamamen koparmış, kimisi gelmiş, bu işin yolu Diyarbakır'dan geçer gibi bir safsata ile hedef saptırmış, AB'nin yolu nerden geçer biliyor musunuz. ' AB'nin yolu TBMM Genel Kurulu"dan geçer. . Kimisi onlar ortak olur, biz Pazar oluruz kaygısı ile ötelemiş, kimisi nüfusumuz 72 milyonu bulsun sonra ümüklerini sıkarız deyip ertelemiş, ama AB süresindeki atılması gereken adımlar nedir, hangi yasaları yapmamız gerekir, . Bizi neden bu kadar eleştiriyorlar. Türkiye'de insan hakları ile ilgili sıkıntı var mı' . İfade özgürlüğü ile ilgili sorun oluşuyor mu ve Kopenang siyasi kriterlerini nasıl yerine getiririz diye kafa yormamışlar. AK Parti olarak 2002 yılı sonunda iktidara geldik. , 17 Aralık 2004 tarihine kadar Meclis'de harıl harıl çalıştık. Reform yaslarını geçirdik, çok kafa yorduk. O yasaları geçirmek kolay olmadı. Türkiye'de büyük değişiklikler yaptık. O dönemde de çok direnç vardı çok . Takoz vardı, ama hepsini teker teker kenara koyduk Çünkü arkamızda Milli irade vardı. Eğer bugün Türkiye'de AB süreci olmasaydı bugün Türkiye'de halen Türkiye'de, Devlet Güvenlik Mahkemeleri olurdu, Halen idam cezası olurdu, halen YÖK yönetiminde bir TSK mensubu olurdu, halen TRT'de TSK temsilcisi olurdu, MGK Genel Sekreterliğinde bir büyükelçi değil, bir orgeneralimiz olurdu. Ama AB üyesi ülkelerde böyle şeyler yok. AB üyesi ülkelerde ordular olması gerektiği yerde, bizim ülkemizde de ordumuz bizim ülkemizi koruyor. Ve ordumuz bizim göz bebeğimiz. Ordusuna Peygamber ocağı diye başka bir millet yoktur, askerine kendi peygamberinin adı ile seslenen başka bir millet de yoktur. Ama, maalesef zayıf siyaset , ki siyaset boşluk bırakmaz, siz siyasetçi olarak boşluğu bırakırsanız, birileri o boşluğu doldurur, zayıf siyaset farklı kurumlara farklı görevleri adeta empoze etmiştir, ama AB süresince hangi adımların atılması gerektiğini inceleyip bunu yapan ülkeler neler yaptı diye baktığınızda Türkiye o reformları yaptı ve müzakereler için tarih aldı. "dedi.

Kaynak: DHA