Arınç'tan Açlık Grevi Yorumu
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, gündeme ilişkin soruları cevapladı.
Bursa'nın yerel televizyonu AS TV'nin Ankara'dan canlı yayınladığı "Objektif" adlı programa konuk olan Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, gündeme ilişkin soruları cevapladı. Arınç, açlık grevleriyle ilgili olarak, "Her an Türkiye'de açlık grevlerinin bittiğini, bitirildiğini duyabilecek bir noktadayız. Çok kesin bir bilgi olmamakla beraber, ben olayın gidişatına bakarak ve yaptığımız temasların olumlu sonuç vereceğini tahmin ederek bunu söylüyorum" dedi.
"Cezaevlerindeki açlık grevleri belli yerlerden gelen talimatla başladı. Bu çok üzüntü verici bir hadise" diyen Bülent Arınç, "Yaşam hakkı kutsal ve herkesin saygı duyması gerekir. Hiçbir şey yaşam hakkına son vermek için geçerli olamaz. Açlık grevleri Türkiye'de ilk defa olmuyor. Ama siyasi veya bireysel amaçlarla yapılmadı. Geçmişte yapılan grevler 'cezaevi şartları çok kötü, bunlar düzeltilsin, şöyle şöyle olsun' denildi, daha çok kişiseldi. Bu sefer eskiden beri söylenen, bilinen bazı talepleri dile getirerek açlık grevlerine başladıklarını ifade ettiler. Şimdi cezaevinde hürriyeti kısıtlanmış bir insanın, özgürlüğünü rahatlıkla kullanamayan bir insanın daha çok etki altında kaldığını düşünebiliriz. Çünkü dışarıdayız biz, bize birisi 'açlık grevine başla' dese, biz bunu reddedebiliriz veya bundan kaçabiliriz. Ama örgütün talimatıyla, baskısıyla, tehdidiyle, şantajıyla, 'sen bunu yapacaksın' denildiği zaman içeridekilerin çok fazla şansı yok başlamama noktasında... Biz de görüyor ve biliyoruz ki açlık grevine başlayanlar, bireysel düşünceleri belki vardır ama, daha çok belli yerlerden gelen talimatla bu işe başladılar. Ne yaparlarsa yapsınlar, bizim için onların hayatı önemli. Dolayısıyla açlık grevlerini bitirmek, hayat bütünlüklerine zarar gelmemesini temin etmek, hükümet olarak da vatandaş olarak da bizim görevimiz. Bizim çağrımız direkt onlara oldu" şeklinde konuştu.
BDP'li milletvekillerinin kendisine de geldiğini, Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile de konuştuklarını hatırlatan Arınç, "BDP'li milletvekilleri; 'onlar bizim talimatımızla greve başlamadılar, biz de bundan şikayetçiyiz ve bunun sona erdirilmesi için çalışmak istiyoruz. Ama bazı konularda bu isteklerin karşılanması gerektiğini' söylediler. Esasen o gün de söylemiştim ki; mesela yargılanmakta olan insanların, savunmalarını istedikleri dilde yapma konusu gerçekleşecek. Bu bizim belki bir yıl önce konuştuğumuz bir konu ve hemen gecikmeksizin de onu meclise gönderdik. İnsan Hakları Komisyonu'ndan da geçti. Ama Abdullah Öcalan ile ilgili tecrit konusu ve ana dilde eğitim konusu, bugün için karşılanacak konular olmayabilir. Ancak zaman içinde Adalet Bakanlığımız, avukatlarıyla görüşmesini, makul ve haklı bulduğu ölçüde mutlaka karşılar. Biz bugün seçmeli Kürtçe dersini koymakla esasen her şeyi yapmış oluyoruz. Çünkü bugün ilkokulların 5'inci, 6'ncı, 7'nci sınıflarında haftada iki olmak üzere Kürtçe dersini başlattık, öğretmenlerini tayin ettik ve alfabeleriyle birlikte bu dersi veriyoruz. Şu anda 19 bin civarında öğrenci, tercih ettiği seçmeli ders olarak bunu görüyor. Ben kısmen grevdekilerin takviye aldıklarını, kısmen de her an hazır tutulan sağlık ekipleriyle gerektiği zaman gerekli müdahalenin yapılacağını biliyorum. Milletvekillerinin de başlamasıyla yine malum yerin talimatıyla, sayının arttığını da biliyorum. Ama her an Türkiye'de açlık grevlerinin bittiğini, bitirildiğini de duyabilecek bir noktadayız. Bu çok kesin bir bilgi olmamakla beraber, ben olayın gidişatına bakarak ve yaptığımız temasların olumlu sonuç vereceğini tahmin ederek bunu söylüyorum" dedi.
Bütün dileklerinin, bu açlık grevlerinin bitirilmesi olduğunu vurgulayan Arınç, "Peki, 'ben böyle konuşuyorum da Sayın Başbakan niye öyle konuşuyor' diyenlere, onu da geçtiğimiz günlerde açıkladım. Sayın Başbakanımız kendisine hedef olarak BDP'nin siyasetini ve BDP'li milletvekillerini koyuyor, onları samimi bulmuyor. Onların yaptıklarının, Türkiye'deki bu hem terör eylemlerinin bitirilmesi konusunda hem de grevde olanların grevden vazgeçmeleri konusunda, samimi davranmadıklarını söylüyor. Yoksa içeride grev yapanlara veya 'açlık grevini sürdürüyorum' diyenlere, 'ne haliniz varsa görün' mesajı vermiyor. Onun da amacı grevlerden biran önce vazgeçilmesi" değerlendirmesinde bulundu.
"ÖCALAN SERBEST KALACAK AÇIKLAMASI, SİYASİ TARTIŞMA VE OLAYLARI ALEVLENDİRME POLİTİKASI"
Abdullah Öcalan'ın ağabeyinin, "Bir yıl sonra Abdullah Öcalan serbest kalacak" şeklindeki açıklamasının bir anlamı olmadığını kaydeden Arınç, "Bu onun öngörüsü değil ki, Oktay Vural'a da sorarsanız, o da aynı şeyi söylüyor. Bunlar siyasi tartışma veya olayları tırmandırma, alevlendirme işi... Buna benzer bir açıklamayı 'Öcalan'ın heykelini dikeceğiz' diye Selahattin Demirtaş da yaptı. Ondan sonra da 'kızdığım için böyle söyledim, yoksa biz heykel meraklısı değiliz' dedi. Bir, üç, beş sene sonrası için bunların konuşulması saçmalık başka bir şey değil" ifadelerini kullandı.
İsrail'in Gazze'ye olan saldırısına da değinen Arınç, yaşananların üzüntü verici olduğunu ve İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'nun sözlerine bakılırsa, bunların devam edeceğini, bu saldırıların ardı arkasının gelmeyeceğini ifade etti.
"KİMSE BENİM ÜZERİMDEN HESAP YAPMASIN, MİLLETVEKİLLİĞİNDEN SONRA BELEDİYE BAŞKANLIĞINI DA DÜŞÜNMÜYORUM"
Hırslı birisi olmadığını belirten Arınç, buna karşılık siyasette bir şey beklemeden de çalışılmayacağını, ancak kendisinin burada asgari limitte olduğunu dile getirdi. Arınç, sözlerini şöyle tamamladı:
"Erbakan hoca bize bir şey öğretti; 'yapacağınız siyaseti Allah rızası için yapacaksınız' dedi. Ben onun iyi bir talebesi olarak bu sözü kendime şiar edindim, başkasını bilmem. 'Ben de eteğindeydim canım ama ben böyle düşünmüyorum' diyen de çıkabilir. Ben Allah rızası ve milletin hukukunu gözetmek için bu siyaseti yaptığımı düşünüyorum. Şimdi bir kararımız var, üç dönemden sonra bir daha aday olamayacaksınız. Birileri üzülüyor, ağlıyor olabilir, birileri bundan vazgeçilsin diyebilir, ben çok şükür yarabbi diyorum. Demek ki 5 dönem milletvekilliğinden sonra 40 yıllık siyasete bir yerde nokta, virgül konulması şart. Ama madem ki kararımız budur, buna saygı duyuyorum, 'ben aday değilim' diyorum. Bunu bugünden söylememin hiçbir mahsuru yok, bunu bugünden söylemeyenler belki yarına ait bir hesapları vardır onun için söylemiyordur. Ömrüm olursa 2015 seçimlerinde ben milletvekili adayı değilim, şartlar değişir mi değişmez mi? Hiç onu da hesaplamıyorum. 'Peki kardeşim sen milletvekili adayı olma ama belediye başkanı adayı ol' derlerse, ona da bugünden cevap veriyorum. Kimse benim üzerimden hesap yapmasın. Ben 'belediye başkanlığını da düşünmüyorum' diye bugünden söylüyorum. Benim gidişimi bir fırsat olarak görmeye çalışanlar var, başkaları üzerinden hesap yapıyorlar. İnsana dayanma ölür, ağaca dayanma kurur." - BURSA