Asimilasyon Utancımız

Son Güncelleme:

Bulgaristan Eski Cumhurbaşkanı Dr. Jelio Jelev, 1984 -89 Arasında Türklere Karşı Asimilasyon Politikası Yürüten Komünist Lider Todor Jivkov Düştükten Sonra Ülkenin Demokratikleşme Sürecini, Türklerin Haklarının Nasıl İade Edildiğini Anlattı, "Uluslararası Arenada Güven ve Prestij Kaybettik. Ülkenin Alnındaki Utanç Lekesiydi" Dedi.

Bulgaristan eski Cumhurbaşkanı Dr. Jelio Jelev, 1984-89 arasında Türklere karşı asimilasyon politikası yürüten komünist lider Todor Jivkov düştükten sonra ülkenin demokratikleşme sürecini, Türklerin haklarının nasıl iade edildiğini anlattı, "Uluslararası arenada güven ve prestij kaybettik. Ülkenin alnındaki utanç lekesiydi" dedi.


Azınlık ezilirse özgürlük olmaz


Jivkov devrildikten sonra yerine gelen Mladenov kısa sürede bir çok değişiklik yaptı. Hükümet politikalarının eleştirilmesini yasaklayan 273’üncü madde, muhalif örgüt kurmayı engelleyen 108 ve 109’uncu maddeleri değiştirildi. Bu yüzden hapse giren Türkler serbest kaldı. 3 ayda bu yol nasıl alındı?


14 Aralık 1989’da parlamento binası önünde büyük bir miting vardı. Sofya Üniversitesi öğrencileri başlattı. İstekleri, "Yönetim gücü Bulgar Komünist Partisi’nin elindedir" diyen anayasanın birinci maddesinin kaldırılmasıydı. Onlara Deliorman ve Rodop’tan gelen Türkler katıldı. Herkes çok kızgındı. Devletin kontrol gücü zayıflıyordu. Komünist rejimin aklıselim ve muhalif siyasetçileriyle Bulgaristan Türkleri birlikte hareket etmeye başladı. Bunun üstüne Bulgar Komünist Partisi (BKP) içindeki liberaller de parti içinde bir darbe yaptı. Merkez kurulunda muhalefet artık çok güçlendi, onlara kulak vermezsek devlet olarak iyice zayıflayacağız diye düşündüler. Sonra zaten 1947’de komünist rejimin yasakladığı partiler de yeniden siyasete girdi. Çok kısa bir süre içinde demokratikleşme adına çok büyük adımlar atılmış oldu. Türklere isimleri iade edildi.


İç savaş tehlikesi vardı


29 Aralık 89’da Parlamento Başkanı Todorov çıkıp "Bulgaristan’da yaşayan herkes adını, dinini ve dilini özgürce seçebilir" açıklamasına Bulgar milliyetçileri nasıl tepki göstermişti?


Çok sert şekilde. Ülkenin her yerinden, fabrikalarından otobüslerle adamlar taşındı Sofya’ya. Şehir neredeyse abluka altına alındı. Neyseki Bulgar milliyetçileri ve Türkler hiç karşı karşıya gelmedi ve kan dökülmedi.


Siz 1990’da Cumhurbaşkanı olduktan sonra gerginliği nasıl yatıştırdınız?


Parlamentonun çıkarmış olduğu azınlık hakları yasalarının arkasında durdum her şeyden önce. Milliyetçiler buna kızıyordu ama devlet değil, milliyetçiler geri adım attı. Yoksa ülke bir iç savaşa sürüklenebilirdi. Sonra Ahmet Doğan öncülüğündeki Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) kuruldu ve bu sorunla ilgilenmeye başladı. Muhalefetle el ele mücadele verdiler.


Milliyetçilerin en büyük endişesi "Haklarına kavuşan bu Türkler şimdi bir de özerklik ister" miydi?


İşte bu söylentiyi gizli servis çıkarmıştı, halbuki Türklerin hiçbir zaman böyle bir talebi olmadı. HÖH lideri Doğan mecliste bunu bir çok kez söyledi, teminat verdi.


HÖH partisinin bu tutumunun azınlık sorununun çözümünde faydası oldu mu?


Elbette. En önemlisi hiç şiddete başvurmadılar ve aşırı milliyetçilerin eline koz vermediler. HÖH’ün politikası çok ılımlı ve akıllıcaydı. Örneğin kendi partisinin içindeki aşırı milliyetçileri tasfiye etti. Hiçbir Bulgaristan Türk’ünün ayrılıkçı olmadığını ilan etti ülkenin en resmi kürsüsünden. Sonunda Türk isimlerinin iadesi dışında, Türkçe’nin devlet okullarında seçmeli ders olarak okutulması, ibadet özgürlüğü gibi doğal haklarına kavuştular.


Türkler 20 yıldır siyasette


Şu anda sadece Türkçe okutulan devlet okulu yok değil mi?


Komünizm’den önce 1940’larda Şumnu’da bir Türk okulu vardı. Ama şimdi sadece iki tane imam hatip lisesi var. Ama bu da normal. Bulgaristan’da yaşayan bir halkın Bulgarca eğitim görmesi entegrasyon için elzemdir. Yahudi ve Ermeni okullarında da Bulgarca resmi dil olarak okutuluyor mesela.


Türklerin kurduğu partiler politikalarını Türklük üstüne mi kuruyor, yani sadece kimlik siyaseti yaparak mı oy topluyor?


Onlar elbette bir Bulgaristan partisi. Son 20 yılda kurulmuş bütün meclislerde yer aldılar. Liberaller. Hatta ben onların Liberal Enternasyonal’e üye olmaları için referans verdim.


Kürt sorunu, dünyanın sorunu haline gelecek


Türkleri asimile etme politikası ne kaybettirdi?


Uluslararası arenada güven ve prestij kaybettik. Ülkenin alnındaki utanç lekesiydi. Kimse Bulgaristan’la alışveriş yapmak istemiyordu. İnsan hakları forumlarında nelerin yapılmaması gerektiği konusunda Bulgaristan örneği verilirdi. Ülke içinde de hem ekonomik hem de ahlaki bir kriz yaşandı bu nedenle. Neyse ki şu anda gerekli olan bütün haklara sahipler.


Doğu Bloku ülkeleri ya da Türkiye azınlık sorununu kan dökülmeden neden halledemiyor?


Türkiye’nin durumu farklı çünkü Kürt sorunu çok karmaşık. Türkiye, İran ve Irak’ta 30 milyondan fazla Kürt var bazı verilere göre. Bu doğruysa Kürtler şu anda devleti olmayan en büyük halk. Bence Kürt sorunu bu yüzyılda sadece Türkiye’nin değil, dünyanın sorunu haline gelecek.


ÖZÜR: Bulgaristan’daki Türklerin zorunlu göçe tabi tutuluşunun 20. yılı nedeniyle hazırladığım dizinin dün yayınlanan bölümünde "Bulgar Türkleri" ifadesi yeralmıştı. Bu nedenle okuyucularımızdan özür diliyorum. Doğrusu "Bulgaristan Türkleri" olacak.

Kaynak: DHA