Depremin izlerini su altında görüyorlar (1)
"Asrın felaketi" olarak nitelendirilen 7,4 büyüklüğündeki Marmara Depremi'nin ardından fay hattının, kıyıdaki otel, vapur iskelesi, çay bahçesi, ev gibi yapıları denize çekmesiyle oluşan Kocaeli'nin Gölcük ilçesindeki "su altı şehri", önemli dalış lokasyonlarından biri oldu.
"Asrın felaketi" olarak nitelendirilen 7,4 büyüklüğündeki Marmara Depremi'nin ardından fay hattının, kıyıdaki otel, vapur iskelesi, çay bahçesi, ev gibi yapıları denize çekmesiyle oluşan Kocaeli'nin Gölcük ilçesindeki "su altı şehri", önemli dalış lokasyonlarından biri oldu.
Değirmendere sahilinin 180 metre açığında, suyun 18 metre altında tarihi çınarların görülmesinin ardından 55 metre derinliğe kadar çeşitli yapılar ile bir çay bahçesine ait şemsiye, sokak lambası, seyyar satıcı tezgahı gibi eşyaların izinin sürülebildiği bölgeye dalanlar, duygu yüklü bir deneyim yaşıyor.
Marmara Depremi'nin ardından Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde afet bölgesinde su altı faaliyetlerine katılan, emekliliğinin ardından Değirmendere Sualtı Topluluğunu (DESSAT) kuran su altı arama kurtarma ve dalış eğitmeni Murat Kulakaç, su altındaki bölgeyi merak edenlere rehberlik hizmeti de veriyor.
"Depremin gerçek görüntüleri su altında duruyor"
DESSAT Başkanı Kulakaç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Değirmendere'nin dünyada örneğine az rastlanabilecek alanlardan birini barındırdığını söyledi.
Bu sene depremin 20'nci yılı dolayısıyla anı dalışı yapacaklarını belirten Kulakaç, "Dışarıda binalar onarıldı, insanların yaraları sarıldı. 20'nci yıl olmasına rağmen halen çınar ağaçlarını, evleri, kişisel eşyaları tüm çıplaklığıyla suyun altında görebiliyoruz. Dünyada gerçek bir su altı deprem müzesi..." ifadelerini kullandı.
Burayı dalış meraklılarına açtıklarını dile getiren Kulakaç, şöyle konuştu:
"Yerel yönetimlerle daha etkin bir projeyle burayı sisteme kazandırabilir ve unuttuğumuz deprem gerçeğini su altında görebiliriz. İlk indiğinizde hüzünleniyorsunuz, doğanın gerçek gücünü görebiliyorsunuz. Yüzlerce kişi sarılsanız, uğraşsanız belki o dev çınarların bir dalını bile oynatamazsınız ama doğa onu topraktan sökmüş, kökünden sıyırmış, silkelemiş ve blok halde, olduğu gibi yere dikmiş. İki çınar ağacı suyun altından hala tatlı suyla besleniyor. Odunsu tabakası devam ediyor ama fotosentez yapamadığı için yeşil değil."
Bazı yapıların şu an suyun altında moloz yığını gibi durduğunu anlatan Kulakaç, "Aslında depremin ardından ilk anda binalar sapasağlam, toprakla beraber kaymış. Ama o anki heyecan, öncelik sırası nedeniyle düşünülmediği için gelen sanayi dalgıçları binaları balyoz ve kepçelerle kırıp, içerideki kişisel eşyaları alıp farklı şekilde değerlendirmiş. Oradaki her şeyi tahrip etmişler, bu çok acı. Su üstüne çıkan ağaçları kesmişler, yoksa o ağaçlar şu anda fotosentez yapıyor olacaktı. Her şeye rağmen yaşam devam ediyordu suyun altında." değerlendirmesinde bulundu.
- Bölgeye uluslararası ilgi
Türkiye'deki dalış meraklılarının bölgeye yoğun ilgi gösterdiğini kaydeden Kulakaç, "Ama son yıllarda en fazla ilgiyi uluslararası dalgıçlardan görüyoruz. Fransa, Belçika, İspanya, Almanya, Amerika'dan dalgıçlar yoğun şekilde burayı takip ediyor. Dalış merkezimiz de uluslararası bir sisteme dahil oldu. Sayfalarında 'batık şehir' ile ilgili bilgileri paylaşıp, bunu ülkemize turizm ya da sadece dalış amacıyla gelen yüzlerce dalgıcın hizmetine sunduk." diye konuştu.
Kulakaç, su altındaki yapılarla ilgili de şu bilgileri verdi:
"55 metrede avcılar kulübü olduğu gibi duruyor. 37 metrede eski vapur iskelesi var, üzerinde hala lastiği bağlı şekilde suyun altında yanaşacak vapuru bekliyor. 40 metrelerde çay bahçelerinin ön sırası duruyor, sandalyeler gömülü vaziyette. 22 metrede Koruk Restoran Otel, irili ufaklı kafeteryalar, çay bahçeleri blok halinde aşağıda yer alıyor."