Diyanet İşleri Başkanı Görmez Sadece Şehit Olanlara Üzülmeyiz, Her Caninin Şahsında Kaybedilen İnsanlığa da Acırız
Diyanet İşleri Başkanı Prof.Dr.Mehmet Görmez, yaşanan terör saldırılarını değerlendirerek, günün kardeşliklerini bütün insanlığa ve aleme gösterme, sabır ve metanet, bunda ısrar etme günü olduğunu söyledi.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, yaşanan terör saldırılarını değerlendirerek, günün kardeşliklerini bütün insanlığa ve aleme gösterme, sabır ve metanet, bunda ısrar etme günü olduğunu söyledi. Görmez, Biz sadece şehit olanlara üzülmeyiz. Öyle bir inancın ve medeniyetin mensuplarıyız ki, her caninin şahsında kaybedilen insanlığa da acırız dedi.
Rize İsmail Kahraman Kültür Merkezi'nde düzenlenen bölge müftüleri ve din görevlileri ile istişare toplantısında konuşan Görmez, sözlerine Hakkari Çukurca'daki terör saldırısında şehit düşen askerlere başsağlığı dileyerek başladı. Yaşanan olaylarla ilgili iki hususun altının çizilmesi gerektiğini ifade eden Görmez, şöyle konuştu
Biz hepimiz biliyoruz ki dünya imtihan dünyasıdır. Bireylerin olduğu gibi milletlerin de imtihanı var. İnanıyorum ki bütün bu olumsuzluklara rağmen bizi birbirine bağlayan kardeşlik duygusunu yeniden inşa etmede ne kadar ısrarlı olursak, bu imtihanları da en güzel şekilde vermede muvaffak oluruz. Gün kardeşliğimizi bütün insanlığa ve aleme gösterme, sabır ve metanet, bunda ısrar etme günüdür. Biz sadece şehit olanlara üzülmeyiz. Öyle bir inancın ve medeniyetin mensuplarıyız ki, her caninin şahsında kaybedilen insanlığa da acırız. Çünkü şehit olan insanın şahsında bir insan yok olur. Kuran'da da bir insanın haksız yere öldürülmesi bütün insanlığın öldürülmesi ile eşdeğer tutulmaktadır. Ancak katillerin şahsında da biz kaybedilen insanlığa, insanı insan kılan değerlerin kaybolmasına üzülürüz. Böyle bir inancın ve medeniyetin mensuplarıyız.ö
HER BİRİMİZ YAPTIKLARIMIZI YENİDEN GÖZDEN GEÇİRMEKLE MÜKELLEFİZö
Diğer hususun ise bu tür hadiselerden kendilerine pay çıkarmaları olduğunu ifade eden Görmez, sözlerini şöyle sürdürdü
Dünyanın neresinde olursa olsun bir yara ortaya çıktığı zaman bu bize düşer. İmam Ebu Hanife'nin 32 kişilik fetva heyeti ile tartıştığı konu, yeryüzünün öbür ucunda bir tek Müslüman fert zulme uğrarsa, bütün Müslümanlar mesuldür. Kötülüğü izale etmek için çaba göstermek zorundadır. Tabii ki bu topraklarda, bu ülkede ailelerde kadına, çocuklara yönelik şiddet bizim sorunumuzdur. Ülkemizin bir köşesinde tarih boyunca aynı inancı, aynı kitabı, aynı değerleri birlikte paylaşan kardeşler arasına bir kavga mı sokulmak isteniyor. O zaman bize düşen vazifeler var demektir. Bir ülke düşünün ki hakkı hakikati anlatmakla, ibadetlere rehberlik yapmakla yükümlü 100 bin insan var. Bu ülkede bu sorunların olmaması lazım. Resulü Ekrem veda hutbesinde 100 bin civarında sahabeye hitap ettiği bildiriliyor. O 100 bin kişi bütün insanlığın mukadderatını değiştirdi. Şimdi başkanlık olarak personel sayımız 100 bini buldu. 100 bin insanın manevi rehberlik hizmetini dini manevi hayatımızı ayakta tutmak için hizmet sunduğu bir ülkede, bu tür sosyal problemlerin büyük bir kısmının olmaması lazım. Dolayısıyla yaptıklarımızı yeniden gözden geçirmekle mükellefiz. Anadolu'nun her ilinde arkadaşlarımızla bir araya gelerek bu muhasebeyi yapmak istiyoruz.ö