Diyarbakır'da Veteriner Hekim Adayları Yaban Hayvanlarını Uygulamalı Öğreniyor
Diyarbakır'daki Dicle Yaban Hayvanı Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezi, veteriner hekim adaylarına yaban hayvanlarının tedavisini uygulamalı olarak öğretiyor. Merkezde, çeşitli yaban hayvanları tedavi edilirken, Dicle Üniversitesi Veteriner Fakültesi öğrencileri de akademik gelişimlerine katkı sağlıyor. Merkezdeki eğitim programı, canlı hayvanlarla gerçekleştirilen uygulamalı eğitimlerle destekleniyor. Veteriner hekim adayları, uzman akademisyenler ve veteriner hekimlerden destek alarak yaban hayvanlarını tanıma ve tedavi etme becerilerini geliştiriyor.
Diyarbakır'daki Dicle Yaban Hayvanı Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezi sayesinde veteriner hekim adayları yaban hayvanlarının tedavisini uygulamalı öğreniyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) Genel Müdürlüğü ile Dicle Üniversitesi (DÜ) işbirliğiyle kurulan Dicle Yaban Hayvanı Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezi'nde ameliyathaneler, rehabilitasyon merkezleri, gözlem ve karantina odalarıyla yaban hayvanları tedavi ediliyor.
Kurt, alaca sansar, çakal, oklu kirpi, yaban kedisi, dağ keçisi, kaçakçılardan kurtarılan yavru sincaplar, nesli tükenme tehlikesi altında olan Fırat kaplumbağası, kara leylek ve çok sayıda şahin, kartal ve puhunun tedavi ve rehabilitasyonun yapıldığı merkez, ayrıca DÜ Veteriner Fakültesi son sınıf öğrencilerinin akademik gelişimine de katkı sunuyor.
Eğitim programı kapsamında salı ve perşembe günleri merkeze gelen öğrenciler, kadavra, doldurulmuş ve dondurulmuş yaban hayvanları yerine canlılarla uygulamalı eğitim görüyor.
Veteriner hekim adayları alanında uzman akademisyenlerin yanı sıra DKMP Diyarbakır Şube Müdürlüğünde yaban hayvanları üzerine çalışma yürüten veteriner hekim Kasım Ertürk ve Emre Yalçın tarafından birçok konuda destek alıyor.
"Her yerde yaban hayvanı merkezi yok"
Dicle Yaban Hayvanı Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezi Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Alaeddin Kaya, AA muhabirine, veteriner hekim adaylarına teorik derslerin yanı sıra merkezde biyoçeşitlilik ve ekolojik yaban hayatı kapsamında pratik dersler verdiklerini söyledi.
Türkiye'nin birçok ilinde veteriner fakültesi bulunduğunu fakat yaban hayvanı merkezi olmadığını kaydeden Kaya, öğrenciler için yaban hayvanlarını tanıma ve yapılacak uygulamaları bilmeleri konusunda böyle bir merkezin varlığının çok önemli ve faydalı olduğunu belirtti.
Öğrencilere diğer kliniklerde pet ve evcil hayvanları tanıma noktasında yeterince imkan sağlandığını ifade eden Kaya, şöyle konuştu:
"Her yerde yaban hayvanı merkezi yok. Bu nedenle merkez Veteriner Fakültesi için büyük bir avantaj sağlıyor. Daha önce çok nadir gördüğümüz bazı özel türleri merkezde yakından görme imkanı var. Burada bu kadar çeşitli kuşu, memeliyi veya sürüngeni yakından görmek önemli. Bu hayvanlara dokunmak, onları tanımak ve onların davranışını görmek büyük bir avantaj. Bu yaban hayvanlarını tanımaları, bunlara yapılacak müdahaleleri bilmeleri açısından Veteriner Fakültesi öğrencileri büyük bir şans yakalamıştır."
"Akademik çalışmalar yapacağız"
Öğrencilerden Mehmet Can Eşgin de merkezin öğrenciler için büyük bir fırsat olduğunu dile getirerek, Türkiye genelinde bu uygulamayı yürüten pek fazla veteriner fakültesi olmadığını söyledi.
Meslek hayatlarında çok fazla yaban hayvanıyla karşılaşmadıklarını belirten Eşgin, merkezde gördüğü eğitimin akademik gelişimine büyük katkı sağlayacağını aktardı.
Eşgin, "Özellikle Avrupa ve Amerika'da geniş kapsamlı çalışmalar yürütülüyor. Türkiye'de son zamanlarda yaygınlaşmaya başladı. Bu da yaban hayvanı merkezlerinin yaygınlaşmasıyla oluyor. Önümüzdeki yıllarda biz de bu akademik çalışmaları yapacağız. Daha önce bir kurt, puhu veya leyleği yakından görmemiştik. Merkez sayesinde onlara müdahale etme şansı bulduk. Onların nasıl tedavi edildiğini gördük." ifadelerini kullandı.
Berna Töre ise okudukları dönemde pet hayvanları ve diğer evcil hayvanlar üzerinde eğitim gördüklerini kaydetti.
Merkez sayesinde yaban hayvanlarını da yakından tanıma fırsatı yakaladıklarını anlatan Töre, "Bu alanda bize çok büyük katkısı olduğunu düşünüyorum. Daha önce şahin ya da baykuşa yakın temasım olmamıştı. Şimdi ise nasıl tedavi edildiklerini öğreniyoruz." dedi.