'Euro Ekonomi Hükümeti'

Fransa'nın başkenti Paris'te bir araya gelen Almanya Başbakanı Angela Merkel ile Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, mali işlemlere yeni vergi getirilmesine karar verirken, Avrupa Birliği'nin işleyişine ilişkin 3 önemli değişiklik önerisinde bulundu.

Piyasalarda yaşanan krize çözüm aramak için salı günü akşam saatlerine kadar Elysee Sarayı'nda bir araya gelen Merkel ve Sarkozy, zirve ardından basın toplantısında kameraların karşısına geçti. İki lider, Euro bölgesi üyesi hükümetlerinin temsil edildiği bir 'Euro Ekonomi Hükümeti' kurulmasını önerdi. Buna göre, Euro ülkeleri liderlerinden oluşan 'Euro bölgesi Hükümet Liderleri Konseyi' kurulacak, bu kurul yılda iki kez toplanarak Euro bölgesinin ekonomi politikalarını belirleyecek. Konsey'i 2. 5 yıllığına seçilecek sürekli bir başkan yönetecek. Sarkozy bunun için hazırlanacak mektubu en kısa sürede AB Başkanlığına göndereceklerini söyledi. İki lider konseyin başına AB Başkanı Herman Van Rompuy'un gelmesini istediği kaydedildi. Merkel ve Sarkozy'nin gündeme getirdiği ekonomi hükümeti, Euro Bölgesi ülkelerinin mali politikalar alanında daha sorumlu ve koordineli adımlar izlemesini amaçlıyor.

İki lider ayrıca bundan böyle mali işlemlerden vergi alınmasına ilişkin öneriyi de AB gündemine getirmeye karar verdi. Henüz vergilendirme modeli belli olmamakla beraber ekonomistler, bunun uluslararası sermaye hareketlerinin vergilendirilmesi olarak ele alınabileceğini bildirdi.

Merkel ve Sarkozy, bunların yanı sıra euro bölgesi ülkelerini kıtadaki borç sorunun daha da kötü duruma gelmesini engellemek amacıyla denk bütçeler kullanmaya ve ortak hareket etmeye de çağırdı. Merkel, euro bölgesi üyelerinin borçlarını bir havuzda toplamak amacıyla euro tahvili basmanın çözüm olmadığını bildirdi.

Sarkozy de euro bölgesinin güçlü bir ekonomik entegrasyonuna gitmek için gerekli adımları attıklarını ifade etti. Fransa ve Almanya liderleri, 17 euro bölgesi üyesi ülkenin 'altın kurallar' adı verilen bütçe önlemlerini 2012 yazından önce hayata geçirmesini de önereceklerini açıkladı.

Almanya Başbakanı Merkel, ortak tahvilin şu an için gündemde olmadığını belirtirken, Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy, tahvilin ekonomik istikrar açısından uzun vadede işe yarayabileceğini ancak şu an için söz konusu olmadığını söyledi. Her iki lider, euro bölgesi ülkelerinin olası borç krizlerine düşmemesi için, bununla ilgili mali düzenlemeleri zorunlu hale getirecek 'altın kural'ın ülke anayasalarına eklenmesi konusunda da mutabakata vardıklarını söyledi. Almanya Başbakanı, Euro'nun Avrupa'nın geleceği ve refahının temeli olduğunu vurguladı. Merkel, "Almanya ve Fransa olarak ortak para birimimiz Euro'yu güçlendirmek ve gelişmesini sağlama konusunda kendimizi kesinlikle yükümlü hissediyoruz. Euro Bölgesi içindeki ekonomi ve mali konulardaki uzman politikacıların güçlü olması gerekiyor. Ancak bu şekilde başarıya ulaşmak mümkün olacaktır' diye konuştu.

Zirvede Almanya'nın itirazı üzerine euro ülkelerinin karşılıklı borçlarını aralarında anlaşarak kapatmalarını öngören 'Euro-Yükümlülüğü' önerisinin ele alınmadığı kaydedildi. Almanya ve Fransa, özellikle ağır borç yükü altındaki AB ülkelerinin talep ettiği 'AB tahvili' önerisini kabul etmedi. Almanya Başbakanı Merkel, AB tahvilinin 'bugün için bir çözüm olmadığını' kaydederken, Sarkozy de böyle bir mali aracın AB'nin büyük ekonomilerini 'ciddi tehlike altına sokacağını?, bunun ancak daha ileri bir mali entegrasyon aşamasında gündeme gelebileceğini anlattı.

Euro Tahvili, AB'nin ya da Euro Bölgesi ülkelerinin finans piyasasında ortaklaşa tahvil satın alması fikrine dayanıyor. Amaç, tahvil talebini artırıp faizlerin yükselmesini önlemek ve yatırımcıya alacağını vadesi geldiğinde tahsil etme garantisi vermek. Ancak bu formül fiilen, nispeten büyük ve maliyesi sağlam Almanya ve Fransa gibi ülkelerin iflasın eşiğindeki Yunanistan, İspanya ve Portekiz gibi ortaklarının faiz ve anapara borçlarına kefil olması anlamına geldiği değerlendirmesi yapıldı.

27 ülkeden oluşan Avrupa Birliği'nde halen 17 ülke Euro kullanıyor. Rekor borç ve bütçe açığına sahip olan Yunanistan, Portekiz ve İrlanda gibi ülkelerinin durumu, ortak para birimi Euro'nun geleceğini tehlikeye atarken, ekonomi ve para birliği Euro Bölgesi'nin yönetimini de krize sokmuştu.