'Koronavirüsü yok ettik' diyen Yeni Zelanda'da hayat nasıl normale dönmeye başladı?

Son Güncelleme:

Yeni Zelanda, dünya geneline yayılan koronavirüs salgınıyla mücadelesinde başarılı olan ve halkın kafelere, restoranlara geri dönebildiği ender ülkelerden. Peki bu nasıl başarıldı?

Yeni Zelanda'da 5 hafta süren koronavirüs önlemleri yumuşatıldı. Halkın en çok özlediği şey, kafe ve fast food zincirlerindeki yoğunluğa bakılırsa, kahve ve patates kızartması oldu.

Ülkede koronavirüs vakalarındaki artış azaldığında ve istikrar sağlandığında, alarm seviyesi 3'e indirildi. Mecburi olmadığı gerekçesiyle geçici olarak kapatılan iş yerleriyle birlikte paket servis yapan kafe ve restoranlar da açıldı.

Ve çok kısa bir süre içinde kafelerle fast food zincirlerinin önünde uzun kuyruklar oluştu.

Sokağa çıkan ve ilk önce kafelere giderek sıraya gidenlerden biri, "Bu kahvenin tadı müthiş, aynı zamanda bana normal hayatıma geri dönmüşüm gibi bir hissiyat veriyor" diyor.

BBC'nin konuştuğu Auckland'deki Victoria Howe da, "Yetenekli bir baristanın size kahve yapması kadar harika bir şey yok" dedi.

Wellington'da yaşayan Doktor Samantha Keene de, "Haftalarca kendim yaptıktan sonra bu işi bilen başka biri tarafından yapılmış bir kahveyi ve çöreği alabilmek gerçek bir ziyafet" diyerek neden ilk olarak kafeye gittiğini anlattı.

İnsanları en çok heyecanlandıran şeylerden biri de McDonalds zincirlerinin açılması oldu. Auckland'de bir yerel televizyon kanalı, insanların McDonalds restoranlarının önüne sabah saat 4'te gittiğini haberleştirdi.

Sosyal medyada paylaşılan fotoğraflar da arabalarıyla ya da yaya olarak sıraya girenleri, bir de ellerinde hamburgerleriyle paylaşım yapanları gösteriyor.

Bu şekilde paylaşım yapanlardan biri de milletvekili Christopher Bishop. Bishop, BBC'ye "Oldukça zor geçen bir evde kalma döneminin ardından minicik de olsa bir ziyafet çekmek harika" dedi.

'Kafelerde bir araya gelmeyin'

Her ne kadar vaka sayıları sabitlense de, Yeni Zelanda'nın sağlık konusunda en üst düzey danışmanı Dr. Ashley Bloomfield, bu mekanların önünde bir araya gelmeme uyarısı yaptı:

"Bugün iş yerlerine dönen birçok insan gibi ben de kafeye uğrayıp kahvemi alıp yoluma devam ettim. Ancak bu kafelerin önünde ya da park yerlerinde toplanmamak çok önemli. Diğer ülkelerde tanık olduğumuz vakaların yeniden yükselişi durumuyla karşı karşıya kalmak istemiyoruz."

Alarm seviyesi en yüksek seviye olan 4'ten 3'e indirildiğinde, evde kalma uygulamaları aslında devam edeceği açıklanmıştı. Evden çalışabilenler hala evlerinde, ancak hiç temas etmeden satış yapılabilen dükkanlar açıldı.

Okullar da sosyal mesafe kurallarına uymak kaydıyla açıldı. Kalabalık olarak bir araya gelinen, organizasyon yapılan mekanlar hala, kalabalık toplanmalar yasak.

Yeni Zelanda'da 1124 teyitli vaka var. 5 milyon nüfusu olan ülkede 19 kişi de hayatını kaybetti. Yeni vaka sayısı da son birkaç gündür tek haneli rakamlar olarak ortaya çıkıyor. Hükümet bu sebeple virüsle mücadelenin başarılı olduğunu söylüyor.

Yeni Zelanda neyi doğru yaptı?

Yeni Zelanda'nın bu başarısının sebeplerinden en önemlisi çok erken önlem alması.

1- Sınırları kapatıldı

Küresel salgının daha ilk günlerinde, 19 Mart'ta Yeni Zelanda'da çok sert seyahat kısıtlamaları getirildi.

Böylece yurt dışından virüsün ülkeye taşınması ve bu yolla yayılması engellenmiş oldu. Yeni Zelanda'daki vakaların yüzde 33'ü yurt dışı kaynaklı.

Başbakan Jacinda Ardern'in o dönem söylediği söz de bu kararı nasıl verdiğinin göstergesiydi: "Şu an ülkede 102 vaka var ama İtalya'da da bir dönem bu kadar vaka vardı."

BBC'ye konuşan Avustralya Ulusal Üniversitesi'nden Profesör Sanjaya Sananayake, "Eğer komşu Avustralya'ya bakarsanız, vakaların 3'te 2'si yurt dışı kaynaklı. Bu sebeple sınırların kapatılması çok önemliydi ve burada bu gayet etkili şekilde yapıldı." diyor.

2- Çok hızlı ve net bir sokağa çıkma kısıtlaması uygulandı

21 Mart'ta, Yeni Zelanda'da yeni bir kamu alarm sistemi getirildi. 4 seviyeden oluşan bu sistemde 4. seviye olan en yüksek seviyede tüm ülkede geçerli ulusal bir sokağa çıkma kısıtlamalası geçerli. En düşük seviyede ise salgının büyük ölçüde önlenmiş oluyor ancak insanların her duruma hazırlıklı olması gerekiyor.

Hızlı bir yayılma olasılığı olduğunu gösteren ikinci seviyeden başlayan alarma seviyesi, birkaç gün içinde 4. seviyeye yükseldi.

Ofisler, okullar ve sahil ya da oyun parkı gibi kamuya açık alanlar kapatıldı. Barlar ve restoranlar da kapandı, paket servise dahi izin verilmedi.

3- Filyasyon ve test çok detaylı yapıldı

Sağlık Bakanlığı'na göre, virüs tespit edilen kişilerin yakın çevresindeki insaların yüzde 80'ine 48 saat içinde uyarı gitti. Bu kişiler 14 gün boyunca karantinaya alındı ve ardından test edildi. Günde ortalama 8 bin kişiye test yapıldı.

Bu uygulama başarılı olurken, ülkede bunun daha sıkı ve detaylı şekilde yapılmasına dair talep var. Test oranlarının artırılması gerektiği eleştirisi yapılıyor.

Halktan her gün gördüğü ya da yakınında bulunduğu kişilere dair bir günlük tutması istendi. Singapur ve Avustralya'da olduğu gibi yeni bir aplikasyon uygulaması için de çalışmalar sürüyor.

4- İnsanlardan bir "baloncuk" belirlemesi istendi

Yeni Zelandalılara yapılan bir diğer öneri de, salgın boyunca birbirlerinden başka kimseyi görmeme konusunda anlaşacakları bir grup insan seçerek, sosyal bir "baloncuk" oluşturmaları oldu. Böylece herkesin evde birlikte yaşadığı kişiler dışında görüşebileceği başka bir grup insan daha belirlenmiş oldu.

Uzmanlara göre bu uygulama sayesinde insanlar kendilerini daha az kısıtlanmış hissetti ve kuralları delmeye olan eğilimi azalttı.

Herkese görüştüğü bu insanlardan en az 2 metre uzak durması uyarısı da yapıldı.

5- Açık kamusal mesaj

Yeni Zelanda, kriz sırasında halka verdiği mesajların açıklığı ve şeffaflığı konusunda da övgü topladı. Başbakan Ardern ve Başdanışman Dr. Bloomfield'in açık ve net konuşmalarının övgüyü hak ettiği yorumu yapılıyor.





"Sanırım başbakanınızın anlam ifade eden açıklamaları sakince yaptması, sizin de sürece anlayışla ve sakince yaklaşmanıza sebep oluyor."

Bu sözleri söyleyen Prof. Senanayake, yine de kısıtlamaların çok erken kaldırılmaması ve ülkenin hala virüsün yayılması açısından kırılgan olduğu konusunda uyarıda bulunuyor:

"Bence kısıtlamaların kaldırılmasının en iyi yolu bunu parça parça yapmak ve vakalarda artış olup olmadığına bu süreçte çok dikkatle bakmaktan geçiyor.

"Takibi devam ettirmeli ve test sayısını artırmalıyız. Bugün kısıtlamalar yumuşatıldı ancak vakaların yeniden artması halinde aynı yasaklar yeniden uygulanmaya başlamak zorunda kalacak. Bu konuda dikkatli olmaya devam etmeliyiz."






Kaynak: BBC