Nihat Doğan Spor Camiasına Köpürdü

Son Güncelleme:

Doğan ''Tüpçü'den federasyon başkanı oluyor da türkücüden niye olmasın'' diyerek Demirören'in tepkisini çekti.

Türkücü Nihat Doğan son dönemin en önemli magazin figürlerinden biri. Gerek sosyal meselelerdeki çıkışlarıyla gerekse siyaset dünyasını sarsan aforizmalarıyla her dönem gündeme gelmeyi başarıyor.


Geçen aylarda bambaşka bir özelliğini de keşfettik. Doğan, İstanbul 1. Amatör Lig ekiplerinden Büyükdere spor'la kısa bir teknik direktörlük deneyimi yaşadı.


Devraldığında puanı olmayan Sarıyer ekibinin başında 4 maça çıkıp 1 galibiyet, 2 beraberlik ve 1 yenilgi alan Doğan, iki maç ceza almasının ardından teknik adamlık kariyerine şimdilik nokta koydu. Futbolu çok seven, geniş bir futbol bilgisine sahip olan Nihat Doğan'la Büyükderespor günlerini ve Türk futbolunu Radikal gazetesi konuştu.


"HANNOVER BENİ İZLEDİ"


Futbol sevginiz nereden geliyor, biraz bahseder misiniz?


"Küçüklüğümden bu yana futbolu çok seviyorum. Vefa'da futbol oynadım ancak burada hocayla tartıştım. Hak ettiğim halde forma vermiyordu. Transfer teklifleri geliyordu, hepsini reddetti. Bu nedenle futbolcu olamadım. Daha sonra Almanya'ya gittim. Burada da kaçak lisansla futbol oynamaya devam ettim. O sıralar Almanya 2. Ligi'nde yer alan Hannover 96'nın yöneticilerinin beni izlediğini biliyorum. Hannover o sene finalde Mönchengladbach'ı yenerek Almanya Kupası'nı kazanmıştı. O dönemde beni istediler ancak kaçak lisansla oynadığım için gerçekleşmedi bu transfer. Yani hep direkten döndüm!


Şimdi halı sahada futbol hevesimizi tatmin ediyoruz." -Oldukça iyi futbol oynadığınız duyuyoruz... "Normalde çok mütevazı bir insanım ancak bu konuda tevazu göstermeyeceğim, iyi oynarım. Orta sahada 10 numara pozisyonunda oynarım.


En sevdiğim futbolcu Diego Armando Maradona'dır. Hep onu örnek aldım. Ben de onun gibi solağım. O kadar severdim ki onu, 1990 Dünya Kupası'nı finalde kaybettiklerinde o ağladı, evde ben de ağladım. Hatta bu nedenle babamdan dayak yedim evde. Bir şey oldu da ağlıyorum sanmışlar, Maradona için ağladığımı görünce kızdı haliyle (Gülüyor). Stilim benzediği için arkadaşlar da beni ' Diego' diye çağırırlardı sahada."


"EVREN TURHAN GEL ÇALIŞTIR DEDİ"


İstanbul 1. Amatör Lig ekiplerinden Büyükderespor'daki teknik direktörlük deneyiminiz çok ses getirdi. Büyükderespor'a gidiş hikayeniz nedir?


Galatasaraylı eski futbolcu Evren Turhan iyi arkadaşımdır. O, ben, Acun Ilıcalı zaman zaman halı sahada futbol oynarız. Evren geçen sezondan bu yana Büyükderespor'da oynuyordu. Bir gün televizyonda konuk olduğum 'Top Bizde' programında beni izlemiş, futbol bilgimi beğenmiş, "Gel bizim takımı çalıştır" dedi. Bu şekilde başladı."


Bildiğimiz kadarıyla teknik direktörlük lisansınız yok, yönetici kartıyla sahada takımı yönettiniz.


"Evet doğru. Ancak şunun altını çizmek istiyorum. Nasıl ki iyi araba kullanmak için ehliyet şart değildir, iyi hoca olmak için lisans sahibi olmaya gerek yok. Ben 5 sene ehliyetsiz araba kullandım mesela? Hocalıkta başarılı da olduk ancak Türkiye 'de hiçbir başarı cezasız kalmıyor ne yazık ki? "


"KARŞIMDAKİ HERKES MOURINHO"


Büyükderespor'daki günleriniz nasıldı?


Bence güzel şeyler yaptık. Transfer paramız yoktu, bütçemiz yoktu ancak takıma bir hava getirdik. Takım daha önce ilk 11'i zor tamamlıyordu, biz geldikten sonra idmanları 20 kişiyle yapmaya başladık. Elbette rakip takımlara da bir gayret geldi. Normalde 3-5 kişiye oynayan takımlar bizim maçlarımızda 3-5 bin kişiye oynamaya başladı. Bize karşı inanılmaz motive olarak sahaya çıktılar. Karşımdaki herkes Mourinho oluyordu. Tüm bunları da tamamen zevk için, amatör futbola hizmet için yaptım. Yoksa bunun bana reklam açısından hiçbir katkısı yok. Hiç kimse beni amatör takım çalıştırıyorum diye ekstraya çağırmıyor.


Mesela Survivor'a da katıldım orada herkesi geçtim, yendim diye konsere de çıkarmıyorlar."


Antrenörlük lisansınız olmadan takım yönettiğiniz için kimi çevreler size ve TFF'ye tepki göstermişti.


"Ben bu konuda TFF'yi destekliyorum. Bakın, İstanbul'da hoca bulursunuz ancak Anadolu'nun bazı kesimlerinde böyle bir şans yok. Her ilde her kulübün lisanslı antrenörü yok. Hakkari'de nerede bulacaksın lisanslı hocayı? Oralarda da futbola gönül vermiş insanlar, gençlere spor yaptırmak için yönetici olarak sahada takımlarının başında yer alıyor."


"TÜPÇÜDEN FEDERASYON BAŞKANI OLUYOR DA...''


Büyükderespor'dan ayrılma süreciniz nasıl oldu?


"Büyükderespor'da güzel şeyler yaptık, takdir de gördük. Puansız aldığımız takım ligde toparlanmaya başladı. Sağ olsun TFF İstanbul İl Temsilcisi Yemen Ekşioğlu da manevi olarak yardımcı oldular, destek verdiler. Lakin bir zaman sonra iş bambaşka boyutlara geldi. 1-2 kişi hadsizce, fütursuzca anlamadığım şekilde muhalefet yapmaya başladı. Ben de koruma içgüdüsüyle cevap verme gereği duydum.


Katıldığımız bir programda "Tüpçüden federasyon başkanı oluyor da türkücüden niye teknik direktör olmasın" dedim. Bu söz Sayın Başkana ağır gelmiş olabilir. Kendince haklıdır da ancak şahsen alınacak bir şey görmedim. Biri bana türkücü dese bu benim gururumu kırmaz."


"BUNLAR BİZİM KALEMİMİZİ KIRMIŞLAR..."


Bırakma sürecinizi de başlatan bu söz oldu sanırım...


Evet... Sayın Demirören'in rahatsız olduğu bilgisi bize geldi. Bazı kişiler bize haber gönderdi 'Nihat takımı kümede tutabileceğini mi sanıyor?', 'Diplomayı nasıl alacak?' diyenler olmuş. Bu olayın akabinde şampiyonluk adaylarından Irmakspor'a karşı oynadığımız maçta resmen doğrandık.


Henüz 8. dakikada 3-0 geriye düştük. Hakem çok ilginç kararlar veriyordu. 'Yazıklar olsun' dedim hakeme, 'Atarım seni' dedi. 'Sebep nedir hocam, hakaret mi ettim size? Siz zaten beni atmaya gelmişsiniz' dedim. Beni sahadan attı. Baktım bunlar bizim kalemimizi kırmışlar, takıma zarar vermemek için bıraktım... Sırf futbola hizmet için bu yola çıkmıştık. Bir şeyler yapmak isteyenler engelleniyor.


Futbolumuzun başındakilerin de ne verdikleri ortada. Beşiktaş 'ı borca sokan adamı TFF başkanı yapmışlar. Yapan kim? Kulüpler Birliği. Hiç sormuyorlar mı kendi kendilerine 'Bu kişi nasıl katkı verir?' diye... Böyle komedi olur mu? Başbakan'ımızın dediği gibi işi ehline vermek gerekir. Bu iş ekip ve sistem işi. Milli Takım'da da böyle. Abdullah Avcı'nın yanına tecrübeli bir isim verilebilir. Frank Rijkaard mesela böyle yapıyordu. Burada kişisel egoları bir kenara bırakmak gerek. Avcı'nın altındaki hocalara bakın. Misal Okan Buruk? Kendisini çok severim, o sakatlandığında ben de hüngür hüngür ağladım ancak Milli Takım'dan önce 10-12 yaş grubunu çalıştırıyordu. Tayfun Korkut keza alt yapıda görev yapıyordu."


"SADECE HITLER ALMANYASI'NDA OLUYOR SANIYORDUM"


Kadro tercihleri sizce nasıl?


"Takımda çok yanlış tercihler yapılıyor. Ben mesela kadroya Selçuk İnan ve Burak Yılmaz'ı gözüm kapalı ilk 11'e koyarım. Milli Takım'da kaptan olacak tek isim Hamit Altıntop'tur. Emre Belözoğlu'nun CV'si yeter mi kaptanlığa? Emre çıkmış maçta Hamit'e çocuk muamelesi yapıyor. Yanlış. Tercihlere dikkat edilmeli. Adaletsizlik eroin gibidir. Futbolcu dünyanın en kurnaz adamıdır. Herkese yedirirsin ancak futbolcuya yediremezsin."


Konu Milli Takım'dan açılmışken... Sercan Sararer'in basın toplantısında Almanca konuşması tartışma yaratmıştı. Bu konudaki tepkiler için siz ne düşünüyorsunuz?


"Ben böyle şeyleri sadece Hitler Almanyası'nda olur sanıyordum. Sercan Türk? Alman Milli Takımı'nda da oynayabilirdi ancak Türkiye'yi tercih etti. Kendisi elbette Türkçe konuşabiliyor ancak Almanca kendini daha rahat ifade edebildiği için böyle yapmış. Bunda hiçbir sıkıntı yok. Önemli olan futbolcunun kendisini ifade edebilmesidir. Ne yazık ki ne futbolcumuz ne de hocalarımız konuşamıyor. Bakın ligimize, konuşan üç tane hoca var. Diğerleri hep aynı. Okumuyorlar, kendilerini geliştirmiyorlar. Okumuş insan hazırcevap insandır. Hazırcevap insan sahada da hazırcevaptır.


Yılmaz Vural 20 senedir niye var, kendini maçta yerden yere attığı için mi? Hayır. Yılmaz Hoca kendini geliştirmiş bir insan. Bakın Fatih Terim'e... Üniversitede ders verecek adam. Hem hocaların hem de futbolcuların alt yapısı iyi olmalı. 21. yüzyıldayız halen topsuz oyunu bilmeyen futbolcularımız var.


Futbolcularımız kendilerini geliştirmiyor. 'Büyüklere transfer olayım, emeklilikten sonra bir televizyona kapağı atayım yeter' diyorlar. Sorun futbolcularımızın mantalitesinde. Bizim futbolcularımız günlerinin üçte birini Facebook/ Twitter'da, üçte birini Play Station karşısında geçiriyor kalan üçte biri uykuda, yemekte, antrenmanda geçiyor."


Peki iyi örnekler yok mu?


Var elbette. Örneğin Burak Yılmaz. Kendini çok geliştirdi. Kafa vuramayan adam kafa vurmaya, konuşamayan adam konuşmaya başladı. Karşı karşıya kaçırmıyor. Bence ülkemizde futbolcuların önündeki en büyük örnek Burak Yılmaz'dır. "


G.SARAY MUTLAK SURETLE ŞAMPİYON OLMALI"


Çok iyi bir Galatasaraylı olduğunuzu biliyoruz. Takımı bu sezon nasıl değerlendiriyorsunuz?


Geçen seneye göre takımda düşüş olduğuna dair eleştiriler var...


"Buna katılmıyorum. Bakın geçen sene takım haftada tek maç yapıyordu. Hamit geldi, Amrabat geldi, Burak, Dany, Umut geldi... Bunlar hep haftada 1 maç yapan adamlardı. Takım bu tempoya alışıyor. Bir de Galatasaray büyük maçları büyük oynuyor. Kritik tüm maçlarını kazandı. Bence bu yıl kırılma yılı, mutlak suretle takım şampiyon olmalı."


Drogba ve Sneijder transferlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?


"Bu transferlerle takım havasını buldu. Dünyaca ünlü isimlerin kadroya katılmasıyla, mevcut futbolcular da giydikleri formanın büyüklüğünü anladı. Galatasaray'ın Drogba'ya çok ihtiyacı var. Umut, Elmander de iyi futbolcular ancak üst seviye futbolcuları değiller. Sneijder sayesindeyse artık takım modern set oyunu oynamaya başladı. Oysa önceden Selçuk araya bırakacaktı da takım pozisyona girecekti... Galatasaray topu tutmalı. Sneijder'in ardından Selçuk ve Yekta var ancak ikisi de Melo kadar ısırıcı değiller. Melo, Beşiktaş maçında o eski Melo'ya dönüşmüştü ancak kart gördü."


"BEŞİKTAŞ EN BAŞARILI TAKIM"


Galatasaray'ın rakipleri sizce bu sene nasıl?


Beşiktaş bence en başarılı takım. Fikret Orman da başarılı bir başkan. İyi oynuyorlar, çok koşuyorlar, Ancak bu 'FEDA'olayını ancak bir sezon sunabilirler. Fenerbahçe'ninse Galatasaray'a oranla daha derin bir kadrosu var. Galatasaray'da dönüp dolaşıp bakıyorsunuz yedekte Aydın, Emre, Çağlar var..." Son olarak; tekrar antrenörlük yapmayı düşünüyor musunuz? "Bana çok kişi, buna rakip kulüpler de dahil, 'bırakma' dedi ancak bıraktım. Teklifler de oldu ancak şu sıralar kafamı dinliyorum."

Kaynak: Haberler.Com