Selahattin Demirtaş Evini Açtı ve Bilinmeyen Yönlerini Anlattı

Son Güncelleme:

Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş ve eşi Başak Demirtaş evinin kapılarını ilk kez açtı. Demirtaş yıllarca muslukçuluk yaptığını ve usta olduğunu söyledi.

HDP'nin cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş ve eşi Başak Demirtaş evlerinin kapısını ilk kez açtı. Demirtaş avukatlığı neden seçtiğini, eşiyle nasıl tanıştığını ve hayatına yön veren olayları anlattı. Habertürk gazetesinden Kübra Par'a açıklamalar yapan Demirtaş, "Yıllarca hem okudum hem de mahallede musluk tamir ettim. Çok iyi ustaydım." dedi.

Selehattin Demirtaş'ın röportajından satırbaşları;

Anneniz nasıl bir kadın?

Dindar bir kadın, beş vakit namazını kılar ve beş vakit barış için dua eder.

Babanız?

İşçi emeklisi. Küçük bir su tesisat dükkânı var.

Siz de anlar mısınız tesisat işlerinden?

Evet, yıllarca hem okudum hem de mahallede musluk tamir ettim. Çok iyi ustaydım!

Evde bozulan muslukları tamir ediyor musunuz hala?

Ne arızalansa tamir ederim. Hatta eşimle evlenmeden onların evinde musluk tamir etmişliğim de vardır! (Gülüyor...)

Öyle mi tanıştınız yoksa?

Hayır, komşuyduk zaten.

Hep böyle özgüvenli miydiniz?

Evet. Bazıları “Bu özgüven nereden geliyor?” diye şaşırıyor. Kaybedecek çok şeyim yok. Siyasete mevki makam sahibi olma hırsıyla girmedim.

Aksine çok hırslı görünüyorsunuz!

Temsil ettiğim mücadelenin başarısı için hırslıyım ama kişisel kariyer hırsım yok. Temsil kabiliyeti yükselince özgüven de yükseliyor haliyle. Özgüvenimin kaynağı savunduğum ilkelerin çok meşru olması... Asıl bu değerlere karşı saygısızca davranan siyasetçilerdeki özgüven şaşırtıyor beni. “Onlar bu kadar özgüvenliyse benim onlardan çok daha özgüvenli olmam lazım” diyorum!

Kürt olduğunuzu ilk kez lisedeyken öğrenmişsiniz...

Türkiye’de kendi kendini asimile etme çok yaygın. Kürtler Kürt olduğunu sakladı, çocukları öğrenmesin diye ellerinden geleni yaptı. Benim çocukluğum 80 darbesi sonrasına denk geldi. Annem ve babam kendi aralarında Zazaca konuşurdu ama korkudan bizimle hep Türkçe konuşurlardı. Etnik olarak Kürt olduğumun farkındaydım ama siyasal ve sosyolojik olarak bunun ne anlama geldiğini lise yıllarında anladım.

Kimliğinizi fark ettiğiniz ilk anı hatırlıyor musunuz?

Evet, Vedat Aydın’ın cenazesinde kafama dank etti. Büyük bir şaşkınlıktı... Kürt kimliğinin Türkiye’de bu kadar horlanabileceğini, insanlık dışı muamele görebileceğini o gün gördüm.

Ne olmuştu o cenazede?

HEP İl Başkanı Vedat Aydın kaçırılmıştı, herkes çok gergin ve üzgündü. Üç gün sonra işkence yapılmış halde cenazesi bulundu. O güne kadar hiçbir siyasi gösteriye ya da cenazeye katılmamıştım ama o gün katılmam gerektiğini hissettim. Yüzbinlerce insanla birlikte yürüdük. Cenaze töreni esnasında kitleye her yönden ateş açıldı. Polisler, özel timler, helikopterler... Onlarca insan öldü. Milletvekillerine, parti il başkanlarına işkence yapıldı. Yaralılar bir iki gün sonra bile tedaviye gidemedi, çünkü hastanede gözaltına alıyorlardı. Ölü ve yaralı sayısı dahi gizlendi. Tüm bunlara rağmen gazetelerde suçlu Diyarbakır halkıymış gibi yansıtıldı. Gözlerimize inanamadık! O gün devletin halkı suçlayan iki yüzlü yaklaşımını görünce pek çok insan gibi ben de bir kırılma yaşadım. Oradan çıktıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi davranamazdım, başka bir insan olduğumu hissettim. Olayların nedenini tam olarak anlamıyordum ama artık biliyordum, biz Kürtüz ve atacağım bir kimlik olmadığına göre bu artık benim de meselemdi...

Abinize avukat bulamadığınız için hukuk okuduğunuz doğru mu?

Evet, İzmir’de abim ve arkadaşlarımız tutuklandığında avukat bulmakta zorlanınca hukuk okuma isteğim arttı. Ankara Hukuk’ta da öğrenci hareketleri içindeki varlığımı sürdürdüm.

Gözaltına alındığınız, hapis yattığınız oldu mu?

İki üç defa gözaltına alındım.

Kaynak: Haberler.Com