Ar-Ge Reform Paketi" Toplantısı

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Nail Olpak, dünya ekonomisinin 4. Sanayi Devrimini konuştuğu bir dönemde, Türkiye'nin yüksek teknoloji üretimindeki açığını kapatabilmesi için hızlı ve sağlam adımlar atması gerektiğini söyledi.

Olpak, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) tarafından düzenlenen "Ar-Ge Reform Paketi" konulu toplantıda, istikrarın yeniden sağlanmasının kararlı ve güçlü reform paketlerinin de önünü açtığını kaydetti.

Bu noktadaki en büyük şansın, dış dünyanın şartları ülkeyi farklı bir noktaya sürüklemezse, seçimsiz geçirilecek 4 önemli yıl olduğuna işaret eden Olpak, 16. Ekonomi Basını Başarı Ödülleri töreninde 2016 yılının iş dünyası ve ülke ekonomisi için "altın" değerinde bir yıl olduğunu ifade ettiğini anımsatarak, "Hükümetler en cesur kararları, seçime en uzak olduğu noktalarda alırlar. Bu açıdan bu yıl bizim için önemli. Evet zorluklarımız var, sıkıntılarımız var. Ama inanıyorum ki, eğer biz bu yılı gerektiği ölçüde verimli kullanabilirsek, meyvelerini uzun süre toplarız" dedi.

Olpak, dernek olarak uzunca bir süredir yatırımların önünü tıkayan Tapuya Dayalı Banka Finansman Modelini eleştirdiklerini hatırlatarak, proje finansmanına dayalı alternatif modeller önerdiklerini dile getirdi.

İşletmelerin taşınır varlıkları arasında yer alan makine ve teçhizat, stok ve piyasa alacağı gibi değerlerinin de teminat kapsamına alınması için yapılan olumlu çalışmayı da son derece önemsediklerini ve bu konuda destek beklediklerini anlatan Olpak, "Gelişmelere bakınca, hükümetimizin bu konudaki çabaları ve kararlılığı mutluluk verici" şeklinde konuştu.

"Yenilik yalnızca sanayi kesiminin kendi içerisinde yapabileceği bir şey değil"

Nail Olpak, insanoğlunun hangi alanda olursa olsun, yenilikçi bir ekosisteme ihtiyaç duyduğunu söyledi.

Zira bir yerde Ar-Ge ve yenilik çalışmalarının yaygınlaşması ile sonuçlarının ekonomik değere dönüşmesi isteniyorsa, yalnızca bu konuya yönelik teknik bilgi, finansal kaynak ve uygulama alanlarının yeterli olmadığını aktaran Olpak, "Kendini sürekli yenileyen ve geliştiren, meydana gelecek değişimleri de önceden algılayıp değerlendiren bir yenilik ikliminin var olması gerekli" dedi.

Olpak, eğer bir ekosistemden bahsediliyorsa yalnızca sanayiden oluşan paydaşların söz konusu olamayacağını belirterek, yeniliğin yalnızca sanayi kesiminin kendi içerisinde yapabileceği bir şey olmadığını dile getirdi.

Siyasi otorite, üniversite, sanayi, kamu ve diğer yerel-ulusal paydaşlar bir araya geliyor ve bu iş birliğinin sonucunda bir yenilik ortaya çıkıyorsa bir ekosistemden söz edilebileceğinin altını çizen Olpak, dünya ekonomisinin 4. Sanayi Devrimini konuştuğu bir dönemde, Türkiye'nin yüksek teknoloji üretimindeki açığını kapatabilmesi için, hızlı ve sağlam adımlar atması gerektiğini vurguladı.

Olpak, bu sürecin küresel boyutta sanayi üretimini yüksek teknoloji ile donatma ve makineler arası iletişim çağına geçiş anlamına geldiğini vurgulayarak, sözlerine şöyle devam etti:

"Ülkemizde de özellikle son dönemde, iş birliği çalışmaları hız kazanmaya başladı. Devletimizin Ar-Ge projelerine, yenilikçilik içeren projelere sağladığı destekler arttı. Gerek TÜBİTAK ve KOSGEB'in, gerekse kalkınma ajansları ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının sunduğu destekler girişimcimizi özendiriyor ve fırsatlar sunuyor. Ancak bazen sunulan teşviklerin, gerek kamu kaynağı kullanımının doğurduğu bürokrasi, gerekse aynı anda sunulan, fakat birbirini tamamlamayan finansal kaynaklar ya da d, estekler nedeniyle yeterince değerlendirilemediğini de görüyoruz.

MÜSİAD olarak daha önce kamuoyuyla paylaştığımız 64. Hükümetten Beklentiler raporumuzda bu alandaki önerilerimizi açıklamıştık. Açıklamamızda sağlam mali ve finansal altyapımızı korumanın önemine değinirken, bunu ötesine geçilmesi gerektiğini, üretim, yüksek katma değer ve yüksek teknoloji odaklı yeni bir kalkınma stratejisi oluşturulmasının gerekliliğini vurgulamıştık. Bu bağlamda geçtiğimiz günlerde açıklanan Ar-Ge Reform Paketini oldukça önemsiyoruz. Bu paketi, Ar-Ge çalışmalarında ülkemizin arzu edilen seviyeye çıkarılması ve daha da önemlisi ekosistemin kalbi olarak işlev gören sanayinin, sürece daha fazla entegre edilmesi için bir fırsat olarak görüyoruz."