“İNSANÎ OLAN HİÇBİR ŞEY BANA YABANCI DEĞİLDİR”
Doğu Batı dergisi, Karl Marx dosyasıyla sayfalarını ilk kez bir isme tahsis etmektedir. Marx’ın tarihten ekonomiye sosyolojiden felsefeye insana dair “işte senin hikâyen!” dediği düşünce sistemi, hemen her alanda derin izler bırakmıştır. Birçok kaynaktan beslenen bu büyük ve geniş anlatı, elbette başka bir düşünürün kısmî hakikat modelleriyle kıyaslanamaz.
Marx, modern zamanların sis perdelerini aralayan ilk kişi olmasıyla önemini daha en baştan kazanmıştı. Ve bugün de tüm güncelliğini korumaktadır. Marx’ın düşünce yapısına eğilmeksizin modern hayatın bütüncül bir resmini çizmek imkânsızdır. Günümüzde siyasî ve sosyal bir dizi tartışma, kaynağını ve akıl yürütme tarzını Marx’a borçludur. Marx ile düşünsel akrabalık kurmayan çok az felsefeci, tarihçi, sosyolog ve ekonomist zikredilebilir.
Marx’a daima dönmek durumundayız... Bir Marksist ya da en kötü ihtimalle bir anti Marksist olarak… Çünkü insanlık komedyasının büyük dramını, –elbette işçilerin safında ve de daha çok sefâlet yönüyle– tahlil eden bir kalemi eleştirel ve yaratıcı kılan şey insanın tarih sahnesinde hangi koşullar altında yer aldığını tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermesidir. Bir dizi yanılsamalar zincirini kıran son derece çarpıcı bir bakıştır bu… Çok az kimse, Marx’ın sahip olduğu keskin realite duygusuyla tarihin akışına ve toplumsal ilişkilere bakabilmiş, kitlelerin neredeyse mahkûm oldukları gayriinsanî durumları sorgulayabilmiştir. Marx’ın çözümlemelerinin her aşamasında daima kötü giden bir şeyleri değiştirebilme iradesi ve bu noktadaki değişimci hümanist karakteri son derece belirgindir. Marx’ın hümanist içsel sesine kulak vermeksizin anlaşılamayacağı, aksi takdirde herhangi bir bilinçten yoksun, kalıplaşmış Marx portrelerinin çoğalacağı malûmdur. (Nitekim, Türkiye’de genel olarak Marx’ın sığ bir dogmacılığa ve düşünsel azgelişmişliğe terk edilişinin nedeni de bu olmalıdır.)
Marx’a göre, on birinci tezde ifade ettiği şekliyle, insanın tarih sahnesinde gerçek bir “özne” olarak yer alabilmesi için düşünce ve eylemlerin tam bir uyumu, yani kusursuz bir praksis gerekmektedir. Ütopik gibi duran kavramlar sözgelimi devrim ideali kitlelerin içlerine gömüldükleri derin uyku hallerine yapılan şiddetli bir uyarıdır. Marx, kılı kırk yaran tahlilleriyle kapitalizmin görünmeyen büyük günahlarını açığa sermiştir. Çözümlemelerinde en ağır darbeler kapitalizmin doymak bilmeyen iştihasına yöneliktir. Sanayi toplumunun sınırsız kâr güdüsü, hakikî değerin eşit mübadele imkânını ortadan kaldırmıştır. Üretim ilişkilerindeki derin uçurumlar kitleleri ne yapacaklarını bilemedikleri ağır bir enkazın ortasında bırakmıştır. Güçlülerin güçsüzlere uyguladığı bu oyunun kuralları bellidir: Gizli bir el soframızdaki yiyeceği alıp götürürken, din, ideoloji, politika, kültür vb. üstyapı kurumları, eylemlerini meşrulaştırmak adına yarattıkları bir takım “iyi” ve “kötü” hayaletlerle hakkı gasp edilenleri teskin etmektedir. Marx’ın ekonomik ve maddî süreçlerin belirleyiciliğine yaptığı vurguyu kavrayabilmek için elbette yaşadığı dönemi, bilhassa modern yaşamın kuruluşunda hiç de âdil olmayan denklemleri, sözgelimi Liverpool dokuma tezgâhlarında on iki saat çalışan çocukları ya da bugüne geldiğimizde benzer şekilde süre giden ağır koşulların dünyanın her köşesinde yığınla felaket üretmeye devam ettiğini tahayyül etmek gerekecektir.
Öyleyse, Marx’ın dünyaya değil de dünyanın Marx’a yabancı kaldığını söylemek herhalde daha doğru olacaktır. Tıpkı dinlerin kendi varoluş nedenlerini unutmaları, ahlâkî ilkelerin iç gıcıklayıcı bir sesle her şeye kayıtsız kalabilmesi ve insanın özgürlük arayışına sırt çevirerek vicdanına boyun eğmesi gibi… Gelinen noktada uygarlık yarattığı çelişkilere teslim olmuş vaziyettedir. Öz ve görünüş arasındaki ayrımlar, sahte olanın egemenliği karşısında boyun eğmektedir. Böylelikle yeryüzüne gelmiş olmakla yaşam dediğimiz şey arasında anlamlı bir ilişkinin ne şekilde kurulabileceği sorusu bir kez daha sinirleri yıpratmaktadır.
Bu durum, kuşkusuz Marx’ı haklı çıkarır. Düstûru olan Publius Terentius sözüne göndermeyle, ‘insanî olan hiçbir şey O’na yabancı değildi’...
Yazar: Kolektif
Yayınevi: Doğu Batı Dergileri
ISBN: S00101-55-011
Boyut: 16x24
Basım Yılı: 2014
Basım Yeri: Ankara
Cilt Durumu: Karton Kapak
Kağıt Türü: 2. Hamur
Dil: Türkçe
Son Dakika › Kültür Sanat › Doğu Batı Düşünce Dergisi Sayı: 55 Karl Marx Kitabı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?