Başbakan Erdoğan: Son Dakikalarımda 77 Milyonun Her Bir Ferdine Bir Kez Daha Musafaha İçin Elimi... - Son Dakika
Güncel

Başbakan Erdoğan: Son Dakikalarımda 77 Milyonun Her Bir Ferdine Bir Kez Daha Musafaha İçin Elimi...

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Başkanı olarak yaptığı son konuşmada, "Başbakan olarak son günümde, AK Parti'nin Genel Başkanı olarak son dakikalarımda, buradan, bizi sevsin ya da sevmesin 77 milyonun her bir ferdine bir kez daha musafaha için elimi uzatıyorum.

27.08.2014 14:26
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Başkanı olarak yaptığı son konuşmada, "Başbakan olarak son günümde, AK Parti'nin Genel Başkanı olarak son dakikalarımda, buradan, bizi sevsin ya da sevmesin 77 milyonun her bir ferdine bir kez daha musafaha için elimi uzatıyorum. Bunu sadece şahsım için yapmıyorum. Partim adına, Hükümetim adına, lideri olduğum hareket adına elimi tekrar uzatıyorum. Diyorum ki: Biz, sizi çok iyi anlıyoruz. Yaşadığınız tarihsel süreci biliyoruz. Sizin yaşam tarzlarınızı, değerlerinizi anlıyoruz. Sizin taleplerinizi, arzularınızı biliyoruz. Sizin de bizi anlamanızı istiyoruz" dedi.

AK Parti 1. Olağanüstü Büyük Kongresi'nde son kez AK Partililere hitap eden Cumhurbaşkanı seçilen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 13 yıllık Genel Başkanlık görevim süresince, kendisi ve arkadaşlarının 23 Nisan 1920 tablosunu her fırsatta hatırlattıklarını belirtti. 23 Nisan 1920'de, Ankara'da Büyük Millet Meclisi açılmadan önce, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün talimatıyla, bütün vilayetlerde hatimlerin indirildiğini, mevlid-i şeriflerin okutulduğunu ve 23 Nisan gününün, özellikle Cuma gününe denk getirildiğini anımsatan Erdoğan, " Ulus'taki Büyük Millet Meclisi'nin Genel Kurul salonunda, Meclis Kürsüsü'nün arkasına, hangi emri ilahi konmuştu biliyor musunuz? "Onlar işlerini istişareyle yaparlar' mealindeki Şura Suresi'nin 38'inci ayeti yazılmıştı. İlk Meclis'teki muhteva, tam anlamıyla bir Türkiye manzarasıydı. Orada Türkler, Kürtler, Araplar, Çerkezler, Gürcüler, Arnavut, Boşnak, Sünniler, Aleviler vardı. Türkiye Cumhuriyeti'nin mayası, işte orada, o ilk Meclis'te atılmıştı" dedi. Sonraki yıllarda, ilk Meclis'teki umut ve uyumun muhafaza edilemediğini belirten Erdoğan, milletin devletine istikamet çizecekken; devletin, milletine istikamet çizmek istediğini kaydetti.

-FARKLI OLANA TAHAMMÜL EDİLMEDİ-

Devletin vatandaşın her şeyine karışmaya, her şeyini düzenlemeye, hatta kılık kıyafetini, müziğini dahi şekillendirmeye çalıştığını ifade eden Erdoğan, tek tip bir millet oluşturulmak istendiğini kaydetti. Adeta tornadan çıkmış gibi, şeklen, fikren her biri birbirine benzeyen fertler imal edilmek istendiğini savunan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"O kadar ki, bütün farklılıklar reddedildi. Etnik kökenler, diller, inançlar, değerler reddedildi.Farklı olana tahammül edilmedi. Farklı kıyafete, farklı düşünceye, değerlerin, inançların yaşatılmasına müsaade edilmedi. Bu neyi getirdi? Devlet ile millet arasındaki mesafe açıldı.

Devlet milletinden uzaklaştı; millet de devletinden uzaklaşmak zorunda bırakıldı. Red, inkar ve asimilasyon bu tür politikalar geliştirildi. 780 bin kilometrekare üzerinde hemen her fert için bir zulme dönüştü."

AK Parti'yi kurduklarında, 2 büyük mücadeleyi vermeye azmettiklerini belirten Erdoğan, birincisinin asırlardır yürüyüşüne devam eden davalarını değiştirmeye, örselemeye, yıpratmaya yönelik girişimlere karşı verdikleri mücadele olduğunu ifade etti. Kendilerinin bunu adalet mücadelesi ismini verdiklerini kaydeden Erdoğan, ikinci mücadelelerinin ise davalarını yaşatmak ve büyütmek olduğunu kaydetti. İkinci mücadeleye de kalkınma mücadelesi adını verdiklerini söyleyen Erdoğan, "Hem Türkiye'yi büyütecek; hem de kardeşliği, birliği, hoşgörüyü, değerlere saygıyı büyütecektik. Allah'a hamdolsun; bu 2 büyük mücadeleyi de başarıyla bugünlere getirdik" dedi.

-EKONOMİK GELİŞMELER-

2002 yılında görevi devraldıklarında üzerinde karabulutlar dolaşan, umutları yıpranmış, yorulmuş, karamsar bir Türkiye olduğunu söyleyen Erdoğan, ekonomik krize dikkat çekti. O dönemde Türkiye'nin bütün umutlarını Uluslararası Para Fonu'ndan gelecek borçlara bağladığını, borç verenlerin müfettişleriyle, sadece Türkiye ekonomisini değil, siyaseti ve idareyi de kontrol altında tutmaya çalıştığını söyleyen Erdoğan, "Bir gün ilgili zata şunu söyledim. Siz bize borç verdiniz, verdiğiniz borcun ne zaman alacağınızı takip edin ama siz bize siyasette yol çizmeye kalkarsanız, burada nasıl hareket edeceğimiz belirlemeye çalışırsanız, kusura bakmayın bize buna evet diyemeyiz. Bu görüşmeyi onların en tepesindeki zatla yaptım" dedi. Ekonomik krizde yaşananları anımsatan Başbakan Erdoğan, göreve geldikten sonra yüksek enflasyon ve faizle mücadele etmeye başladıklarını anlattı. Ekonomik krizi atlatmak için yapılan yatırımları anlatan Erdoğan, KEY ve Zorunlu Tasarruf borcunu ödediklerini belirtti. Çiftçiye ve esnafa ödenen kredilerin faiz oranlarını indirdiklerini belirten Erdoğan, ekonominin canlanması için verilen destekleri anlattı. Türk Lirasından 6 sıfırı sildiklerini faiz oranlarını tek haneli ramaklara indirdiklerini ifade eden Erdoğan, Türkiye'nin IMF'ye olan borcunu ödediklerini belirtti. Merkez Bankası'nın döviz rezervlerine dikkat çeken Erdoğan, ihracat rakamlarına dikkat çekti. Kişi başı milli geliri 3 bin 500 dolardan, 11 bin dolara çıkardıklarını belirten Erdoğan, "Tarihin en büyük küresel ekonomik krizlerinden birini, yaptığımız reformlarla, aldığımız tedbirlerle, hiç sarsılmadan atlattık. Bugün, geçmişle kıyaslanamayacak derecede büyük, geleceğe umutla bakan, tüm dünyada ilgiyle, takdirle izlenen bir ekonomiye; çok güçlü bir ekonomik yapıya sahibiz. Ekonomiyi büyütürken, insanımızın günlük yaşamına etki edecek çok büyük yatırımları gerçekleştirdik. Türkiye'nin geçmişte şahit olmadığı, tecrübe etmediği, hatta hayalini dahi kuramadığı yatırım ve hizmetleri milletimizle buluşturduk. Gelişmiş ülkelerde, Avrupa'da, Amerika'da, Japonya'da ne varsa, aynısı Türkiye'de de olsun diye mücadele verdik" dedi.

-28 ŞUBAT DÖNEMİNİN EĞİTİMDEKİ SON İZLERİNİ KALDIRDIK-

Eğitim, sağlık, adalet, emniyet alınanda yükselse sözü verdiklerini ve bu sözü tuttuklarını anlatan Başbakan Erdoğan, yapılanları şöyle anlattı:

"Eğitimde, 12 yılda 205 bin adet derslik yaptık. Okullarımıza 1 milyon adet bilgisayar gönderdik, 30 bin Bilişim Teknolojileri Sınıfı kurduk.444 yani 4+4+4 sistemiyle, 28 Şubat döneminin eğitimdeki son izlerini kaldırdık. Yine 28 Şubat döneminin dayatması olan ve Meslek Liselerinin uzun zaman kan kaybetmesine yol açan farklı katsayı uygulamasına son verdik. Bu da bir zulümdü. Okulların tamamında Kuran-ı Kerim ve Siyer-i Nebi derslerinin seçmeli olarak verilebilmesini sağladık. Bunların yanında, dil ve anlatım, fen bilimleri, matematik, sanat, spor, hukuk ve adalet derslerini de müfredata ekledik. Uygulamaya koyduğumuz Fatih Projesiyle eğitimin altyapısını tamamen değiştiriyoruz. Çok kısa bir zaman içinde Türkiye gelinde tüm okullarda etkileşimle tahtayı yerleştirmiş olacağız, 10 milyon tablet bilgisayar vereceğiz. Toplam üniversite sayımızı 175'e yükselttik. Bugün 81 ilimizin tamamında üniversite var."

-BAĞIMLILIK KÖLELİK DÖNEMİ BİTİYOR-

12 yılda toplam 10,4 milyar TL harcayarak 2 bin 216 adet sağlık tesisi inşa ettiklerini anlatan Erdoğan, sağlık alanında yapılan yatırımlara dikkat çekti. Verdikleri taahhüdün önüne geçerek 633 bin konut inşa ettiklerinin altını çizen Başbakan Erdoğan, adalet ve ulaştırma alanında yapılan yatırımları anlattı. Erdoğan, savunma alanında yapılan yatırımları ise şu ifadeler ile anlattı:

"Bundan 12 yıl önce, yüzde 80 oranında dışa bağımlı, uluslararası silah şirketlerinin ve onların yerli aracılarının tekelinde olan bir savunma sanayimiz vardı. Bugün savunma sanayimiz, Türkiye'nin beyin ve üretim gücünü seferber eden milli bir yapıya dönüştü.

Milyarlarca doları yabancı şirketlere aktarmak yerine milli kaynaklara yönlendirdik ve savunma sanayinde dışa bağımlılığımızı yüzde 45'e kadar düşürdük. Kendi savunma sanayimizi kendimiz kuruyoruz. Yakın zamanda Altay Tanklarımızı ürettiğimizi göreceksiniz. Atak Helikopteri, Anka İnsansız Hava Aracı, Milgem Gemisi, ilk milli uçağımız Hürkuş, Kirpi adını verdiğimiz zırhlı araçlar, Barış Kartalı uçaklarımız, seyir füzeleri, tanksavar füzeleri, güdümlü roketler ülkemizde üretiliyor. Tüm bunlar Türkiye'nin kendi eserleri. Bağımlılık, kölelik dönemi bitiyor. Askerimizin eline, Cumhuriyet tarihinde ilk defa milli bir piyade tüfeğini veriyoruz. Hedefimiz Türkiye'yi, savunma sanayi ihtiyaçlarının tamamını kendisi karşılayabilen, bununla kalmayıp bu alanda dünyada söz sahibi bir ülke haline getirmektir."

-NE ZULÜMDÜ BU YA-

Kalkınma mücadelesini verirken adalet mücadelesini de sarsılmadan sürdürdüklerini anlatan Erdoğan, siyasetin üzerindeki vesayetleri, direnişlere rağmen tek tek ortadan kaldırdıklarını belirtti. Darbe dönemlerinde alanı daraltılan siyasetin önünü açtıklarını vurgulayan Erdoğan, anlamsız baskılara, yasaklara, kısıtlamalara son verdiklerini dile getirdi. Devlet ile milleti barıştırmanın, kucaklaştırmanın, devlet ile milletin istikametini örtüştürmenin gayreti içinde olduklarını kaydeden Erdoğan, "Kültürler üzerindeki baskılara son verdik. Değerler üzerindeki zulmü kaldırdık. Diller, inançlar, yaşam tarzları üzerindeki kısıtlamaları nihayete erdirdik. Olağanüstü Hal'i biz kaldırdık. Başörtüsü başı açık bu anda üniversitelerimizde bir arada okuyor, ülke bölündü mü, parçalandı mı? Ne zulümdü bu ya Bu zulmü bu ülkede yaşadık" dedi. TBMM'de başörtülü olarak milleti temsil edebilmenin önünü açkılarını anlatan Erdoğan, çözüm sürecine dikkat çekti.

-BİZ SİZLERE HER ZAMAN GÖNLÜMÜZÜ AÇTIK, ANLAMADINIZ-

Türkiye'de 77 milyonun kardeşliğini tesis etmek için kararlı bir mücadele verdiklerini belirten Erdoğan, 77 milyona elini uzattığını belirterek, sözlerine şöyle devam etti:

"AK Parti, sadece kendisine oy verenlere, sadece kendisini sevenlere hizmet götüren değil; 77 milyona, 780 bin kilometrekareye; hatta sınırları aşarak, yurtdışındaki Türklere, Türkmenlere, tüm dost ve kardeşlerimize, tüm mazlumlara ulaşan bir partidir. Başbakan olarak son günümde, AK Parti'nin Genel Başkanı olarak son dakikalarımda, buradan, bizi sevsin ya da sevmesin 77 milyonun her bir ferdine bir kez daha musafaha için elimi uzatıyorum. Bunu sadece şahsım için yapmıyorum. Partim adına, Hükümetim adına, lideri olduğum hareket adına elimi tekrar uzatıyorum. Diyorum ki: biz, sizi çok iyi anlıyoruz. Yaşadığınız tarihsel süreci biliyoruz. Sizin yaşam tarzlarınızı, değerlerinizi anlıyoruz. Sizin taleplerinizi, arzularınızı biliyoruz. Ekranları başında bizi izleyen milletimize sesleniyorum; sizin de bizi anlamanızı istiyoruz. Bizim nasıl badirelerden geçerek bugünlere geldiğimizi anlamanızı istiyoruz. Hangi yasakları, hangi kısıtlamaları, tehditleri aşarak bugünlere geldiğimizi anlamanızı istiyoruz. Nasıl tahkir edildiğimizi, dışlandığımızı, nasıl zulümlere maruz kaldığımızı görmenizi, bilmenizi, anlamanızı istiyoruz. Bir başbakan olarak bile aldığımız hakaretleri bilmenizi istiyoruz. Biz sizlere her zaman gönlümüzü açtık, anlamadınız, ama bugün buradan diyorum ki; sizin de bizlere gönlünüzü samimi olarak açmanızı bekliyoruz. Biz, bizim yaşadıklarımızı hiç kimse yaşamasın istedik; sizin de bu hassasiyetimize hak vermenizi istiyoruz. Bugün, Yeni bir Türkiye kurulurken, Türkiye, 23 Nisan 1920'deki özüyle ve ruhuyla yeniden kucaklaşırken, eski küslükleri, dargınlıkları, gerilimleri, kamplaşma ve kutuplaşmaları bir kenara bırakalım diyoruz. Bugün yeni bir sayfa açalım istiyoruz ama bakıyorsunuz, Ana muhalefetin başındaki zat yarın halkın seçtiği cumhurbaşkanını seçtiği yemin törenine katılmayacağını söylüyor. Yani oraya katılmamakla bize ne kaybettirir, hiçbir şey ama kendisinin çok şey kaybedeceğini tekrar hatırlatmak isterim, çünkü biz bu yolda birileri ile yürümedik, biz bu yolda milletimizle yürüdük."

- MUHALEFETİN, KENDİSİNİ YENİLEME İHTİYACI ÇOK AMA ÇOK AÇIKTIR-

Bugünü demokrasinin, 91 yıllık Cumhuriyet tarihinin bir bayram günü olarak görülmesini, 77 milyonun kucaklaşmasını, barışmasını, Türkiye Cumhuriyeti'nin bayrağı altında bir olarak, beraber olarak, Türkiye olarak gönül birliği yapılmasını isteyen Erdoğan, gerilim, kamplaşma ve kutuplaşmanın Türkiye'ye zarardan başka bir şey vermediğini ifade etti. Üslupların, yöntemlerin, siyaset tarzının farklı olabileceğini ancak herkesin bu toprakların insanı olduğunu belirten Erdoğan, muhalefet partilerini şu ifadelerle eleştirdi:

"Hiç kimse kendisini umutsuz, çaresiz, çözümsüz hissetmesin. AK Parti Hükümetleri 77 milyonun Hükümetleridir; seçimler ve sandık da millet için her zaman takdirini kullanacağı bir vasıtadır. Bu noktada, muhalefetin, kendisini yenileme ihtiyacı çok ama çok açıktır.

Kutuplaşma ile muhalefet yapılamayacağı görülmüştür. Toplumu kamplara ayırarak muhalefet yapılamayacağı görülmüştür. Sokaktan medet umarak, Türkiye düşmanı hainlerle işbirliği yaparak muhalefet yapılamayacağı görülmüştür. Muhalefet partileri, gerilimi tırmandırmak suretiyle bugün oy toplayabiliyor olabilirler; ama bu tarz, Türkiye'ye zarar veren, sürdürülmesi de mümkün olmayan bir tarzdır. Cumhuriyet Halk Partisi, kendisini sorgulamalı, tarihiyle yüzleşmeli, parametrelerini artık mutlaka değiştirmelidir."

CHP'yi kendi ilkeleri ile ters düşmek, Türkiye düşmanı odaklarla işbirliği yapmak ve paralel yapıya kol kanat germekle suçlayan Erdoğan, "Terör meselesine bigane kalan, Çözüm Süreci'nin karşısına, ırkçı bir anlayışla adeta duvar gibi dikilen bir Cumhuriyet Halk Partisi milletle barışamaz. İşte şu anda, milletin seçtiği Cumhurbaşkanı'nın yemin törenine katılmayacağız diye açıklama yapıyorlar. Bu muhalefet tarzı eskimiştir. Bu muhalefet tarzının son kullanma tarihi geçmiştir. Böyle bir muhalefetin, kendi tabanına da ülkeye de vereceği hiçbir katkı yoktur ve olamaz."

Kaynak: ANKA

Son Dakika Güncel Başbakan Erdoğan: Son Dakikalarımda 77 Milyonun Her Bir Ferdine Bir Kez Daha Musafaha İçin Elimi... - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement