Birlik Vakfı Ankara Şubesi İftar Programı - Son Dakika
Güncel

Birlik Vakfı Ankara Şubesi İftar Programı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "DEAŞ terör örgütüyle Türkiye'yi aynı parantezin içine almak, açık söylüyorum namertliktir, alçaklıktır.

27.06.2015 22:32

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "DEAŞ terör örgütüyle Türkiye'yi aynı parantezin içine almak, açık söylüyorum namertliktir, alçaklıktır. Türkiye, terörden ve terör örgütlerinden çok çekmiş bir ülkedir. Suriye'deki olaylara hiçbir zaman etnisite penceresinden, mezhep penceresinden bakmadık, bugün de asla ve asla böyle bakmıyoruz" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birlik Vakfı Ankara Şubesi'nin iftar yemeğinde yaptığı konuşmada, ramazanın Türkiye, Müslümanlar ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını dileyerek, yemeğin organizasyonunda görev alanlara teşekkür etti.

Birlik Vakfı'nın iftar yemeğinde olmaktan, dostlarıyla hasbıhal edip, hasret gidermekten büyük memnuniyet duyduğunu ifade eden Erdoğan, Birlik Vakfı'nın bir geleneği haline dönüşen iftar yemeği vesilesiyle başta vakfın kurucuları olmak üzere, vakfa maddi ve manevi desteklerde bulunanlara da şükranlarını sundu. Erdoğan, "İnsanların en hayırlısı onlara faydalı olanıdır" hadisi şerifini hatırlatarak, "Kendine bunu rehber edinen, bu uğurda çaba sarf eden kardeşlerimizden bekaya uğurladıklarımıza da Allah'tan rahmet diliyorum" dedi.

Erdoğan, bugün onuncu kez iftar sofrasına oturarak, oruçların açıldığını, sıcak, uzun günlere, yoğun ve yorucu işlere rağmen tutulan oruçlarla sabrı öğrendiklerini anlatarak, "Millet olarak infak ederek mahallemizdeki, sokağımızdaki, apartmanımızdaki ihtiyaç sahiplerini gözetmeye, onların dertlerine derman olmaya gayret ediyoruz. Yanı başımızdaki ihtiyaç sahibini gördüğümüz, gözettiğimiz, kolladığımız kadar, tarihi sorumluluğumuzun ve inancımızın gereği olarak dünyanın dört bir yanındaki kardeşlerimize de kol kanat geriyor, onlar için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz" diye konuştu.

Milletçe ramazanın huzur ve sükunet içinde idrak edilebildiğine işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:

"Ancak yakın komşularımızda, dost ve kardeş coğrafyalarda aynı iklimi teneffüs etmek maalesef mümkün değil. Dört yılı aşkın bir süredir komşumuz Suriye'de terör örgütlerinin ve devlet terörünün altında kardeşlerimiz zulüm görüyor, acı çekiyor, bombalarla katlediyor. Sandığın namusunu korumaktan, kullandıkları oylara sahip çıkmaktan başka bir gayesi olmayan binlerce insan bugün Mısır hapishanelerinde çürüyor. Filistin, Libya, Irak, Yemen, Kırım, Urumçi çok ciddi sıkıntılar içerisinde. En son 7 Haziran seçimlerinde olduğu gibi bu bölgedeki kardeşlerimizin gözü kulağı Türkiye'den gelen haberlere kilitlenmiş durumda. Buradan giden mutlu ve sevinçli haberler onların gözlerine umut, yüreklerine ferahlık veriyor.

Tüm sıkıntıların, çatışmaların, istikrarsızlıkların içerisine bir istikrar ve güven abidesi olarak temerküz eden bir Türkiye var. Türkiye'nin anlamını sadece 780 bin kilometrekare ile sınırlayamayız. Türkiye gariplerin yurdudur, belde-i emindir, mazlumlara umut ışığıdır, hiç kimsenin bu umudu söndürmeye, onu engellemeye, lekelemeye hakkı yoktur. Bu ülkede yaşayan, bu toprağın ekmeğini yiyen, suyunu içen, burayı kendine vatan olarak gören herkesin sosyal dokunun güçlenmesine katkıda bulunması gerekir. Bilhassa siyasetçilerin söylediklerine, beyanlarına, eylemlerine azami derecede dikkat etmesi, üzerlerindeki sorumluluğun bilinciyle hareket etmeleri şarttır."

-"Siyasetin temeli ahlaktır, doğruluktur, kamu menfaatini kişisel hırsların önüne koyabilmektir"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hangi siyasi partiye mensup olursa olsun toplumun önündeki siyasetçinin birinci görevinin hakkaniyetten, aklıselimden ve itidal yolundan ayrılmamak olduğunu belirterek, "Siyasetin temeli ahlaktır, doğruluktur, kamu menfaatini kişisel hırsların önüne koyabilmektir. Üzülerek belirtmeliyim ki Türkiye bu noktada bir kıtlık yaşıyor. Ülkemizin geleceğini, toplumun bekasını ilgilendiren birçok kritik hadisede maalesef bunların örneklerini görüyoruz. Önceki gün DEAŞ terör örgütünün Suriye'nin Ayn-El Arap diğer adıyla Kobani bölgesine düzenlediği terör saldırısında bunu acı şekilde tecrübe ettik" değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Kobani'deki terör saldırısının hemen akabinde, geçen yıl aynı bahaneyle 50 insanımızın hayatını kaybetmesine sebep olan bir siyasi partinin temsilcileri Türkiye ve hükümeti itham etmeye başladılar. O kadar ileri gittiler ki Türkiye'yi dünyaya attıkları twitlerle terörist ülke olarak ilan ettiler. Bu nasıl bir adaptır, bu nasıl bir edeptir. Yaşadığı ülkeyi terörist ülke olarak ilan edenler, bunu bu şekilde dünyaya lanse etmeye çalışanların vatanseverlikle bir Türkiye partisi olmak gibi bir iddiası olabilir mi? İşte bütün mesele burada, bunların karışında yekvucüt olmak, bir olmak, beraber olmak, bunlara gereken cevabı demokrasi içerisinde verebilmektir.

Bunların, eli kanlı Esed rejiminin resmi haber ajansıda yaptığı bir yalan habere sarılarak, saldırganların Türkiye üzerinde geçtiğini iddia edecek kadar kendi ülkelerine yabancılaştıklarını görüyoruz. Bu asılsız haberleri gündeme taşıyarak vatandaşlarımızı bir kez daha sokağa çağırdılar, provokasyonlarla kirli tahriklerle şehirlerimizde, mahallelerimizde bir gerilim havası oluşturulmak isteniyor. Bilhassa medya mecraları kullanılarak bu çevreler tarafından çok ciddi karalama kampanyasının yürütüldüğünü gözlemliyoruz. Yalanları dolayısıyla 78 milyondan özür dilemeleri gerekirken, pişkince devletten kendi asılsız iddialarını ispatlamasını bekliyorlar."

-"DEAŞ terör örgütüyle Türkiye'yi aynı parantezin içine almak, açık söylüyorum namertliktir, alçaklıktır"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, mübarek ramazanda "kan dökenlerin kalleşçe, namertçe, alçakça saldıranların, masum sivilleri hedef alanların İslam ile Müslümanlık ile dinimiz ile hiçbir ortak yanı olamayacağını" belirterek, "DEAŞ terör örgütüyle Türkiye'yi aynı parantezin içine almak, açık söylüyorum namertliktir, alçaklıktır. Türkiye, terörden ve terör örgütlerinden çok çekmiş bir ülkedir. Suriye'deki olaylara hiçbir zaman etnisite penceresinden, mezhep penceresinden bakmadık, bugün de asla ve asla böyle bakmıyoruz" diye konuştu.

Kürt, Türkmen, Arap, Alevi, Sünni, Şii, Ezidi ve Hristiyan hangi din, mezhep ve etnik kökenden gelirse gelsin her mağdura sınırları açtıklarını, onları bağırlarına bastıklarını vurgulayan Erdoğan, "Mazlumun da zalimin de inancını, mezhebini sorgulayanlardan olmadık" dedi.

Erdoğan, "Şimdi bazı siyasetçiler çıkıyor şunu söylüyor, güya şansıma atıfta bulunuyor; 'sadece Araplarla sadece Kobani'deki Tel Abyad'dakilerle uğraşanlar Uygur Türklerini unutuyor' diyor. O zata ben söylüyorum, sen Uygur Türklerinin yaşadığı yere hayatında bir kere gittin mi? Ama Tayyip Erdoğan gitti. Binlerce vatanlarından ayrılan Uygur Türklerini vatandaşlığa kabul eden ülke biz olduk. Sen neredeydin? Sen başbakan yardımcılığı yaptığın zaman acaba kaç kişiyi bu ülkede vatandaşlığa kabul ettin? Biz bunu yapmış, bunun kararını vermiş bir iktidarız. Niye? Mazlumlara kapımızı şu anda 2 milyona nasıl açtıysak onlara da aynı şekilde kapımızı açtık. Biz burada ayrım yapmadık, neden? Ölümden kaçanlara kapımız her zaman açık dedik, açık tuttuk ve bunu da uyguladık" değerlendirmesinde bulundu.

(Sürecek)

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel Birlik Vakfı Ankara Şubesi İftar Programı - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement