Diyanet'ten Uluslararası İslam Üniversitesi Atılımı

Mekke'de konuşan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, " İstanbul'da Uluslararası İslam Üniversitesi kurmak istiyoruz. Bu üniversite insanlık için önemli. Burada yetişecek alimler sorunların kaynağı olmayacak, bizzat sorunların çözümüne katkı sağlayacak" dedi.

Görmez, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın dünyanın değişik ülkelerinde ikili protokollerle fakülteler açtığını söyledi. "Bu fakülteleri kurmayı düşündüğümüz üniversite bünyesine toplamak istiyoruz. Bu üniversitede İngilizce, Arapça ve Farsça dillerinde eğitim verilmesini planlıyoruz" diye konuştu.

İlahiyat'tan destek

Türkiye'deki ilahiyat çevreleri, Diyanet İşleri Başkanı'nın açıkladığı İstanbul'da bir Uluslararası İslam Üniversitesi kurulması planına destek veriyor; hatta bu konuda geç kalındığı görüşü hakim.

İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Suat Mertoğlu, "Türkiye çeşitli sebeplerle kendi içinde biraz kapalı devre yaşayan bir ülke. Çok büyük bir potansiyeli var; her alanda olduğu gibi İslam ilimleri alanında da böyle. Bunun uluslararası boyutta erişime açılması çok önemli bir husus. Osmanlı'dan ve tarihten gelen kendi İslam anlayışımızı uygulamamız mevcut birçok sorunun çözümüne olumlu katkı yapacaktır. Bu açıdan muhakkak ihtiyaç var" ifadelerini kullandı.

"El Ezher'e alternatif değil"

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, İstanbul'da kurulacak üniversitenin Mısır'daki El Ezher Üniversitesi'ne alternatif olarak değil, destek amacıyla faaliyet göstereceğini söyledi. Suat Mertoğlu da İstanbul'daki üniversitenin selefiliğin antitezi gibi sunulmasının hatalı olacağı görüşünde; ancak dinin birtakım aşırı yorumlarının önlenmesi, azaltılması bakımından etkisi olacağını belirtiyor:

"Mezhep ve tarihi birikimin reddedildiği bir anlayış söz konusu selefilikte. 'Biz sadece Kur'an-ı Kerim'e ve sünnete bakarak her şeyi hallederiz' diyorlar ve tarihi tecrübeyi neredeyse hiç önemsemiyorlar. Böyle olunca birtakım sosyolojik gerçeklikler ihmal ediliyor ve çok kuru, çok sert bir din yorumu ortaya çıkıyor. Bunun hayata tatbik edilmesinde de vahim neticeler ortaya çıkabiliyor. Bunun panzehiri veya tedavisi muhakkak eğitimden geçiyor. O anlamda Türkiye'de, dinin bu bahsettiğimiz medeni boyutuyla, estetik boyutuyla, biraz daha hoşgörü ortamı içerisinde öğretilebileceği bir müessese kurulabilirse çok büyük bir hizmet olacaktır."

"Türkiye geç kaldı"

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Özel de Türkiye'nin bu konuda adım atmakta geç kaldığı görüşünde. Özel, bunu Osmanlı Devleti'nin yıkılmasından sonra Batı'nın biçtiği rol gereği Türkiye ile Arap dünyasının uzak kalmasına bağlıyor ve İslam dünyasının Türkiye'nin birikiminin farkında olmadığını söylüyor:

"Bazı ülkelerde İslam Üniversitesi adı altında kurumlar açıldı. Türkiye bu hususta aslında geç kaldı. Hindistan'dan Pakistan'a, Suriye'den Irak'a, Mısır, Fas, Tunus, Cezayir'e kadar, bu ülkelerdeki bilim adamlarının, düşünürlerin, şairlerin eserleri yıllardan beri Türkçe'ye tercüme edilir ama maalesef bu ülkelerin hiçbirinde Türkiye'deki ilmi birikimi yansıtan şeyler yok. Üniversite Türkiye'nin, ilmi, fikri birikimini ve tecrübesini İslam dünyasına aktarmasına yardımcı olacaktır."