MHP'li Yeniçeri: Bölgedeki Türmen Varlığı Ayrıntı Mertebesine İndirildi

MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri, Irak'ta Türkmenlerin varlığının sona erdirildiğini ve burada sahipsiz olduklarını iddia ederek, "Bölgedeki Türkmen varlığı ayrıntı mertebesine indirildi. Bu Türkiye'nin AK Parti döneminde aldığı en büyük dış politika darbesi olmuştur" dedi.

TBMM'de bir basın toplantısı yapan Yeniçeri, IŞİD'in bölgeye taşıdığı şiddetin Türkmenleri köşeye sıkıştırdığını ve büyük bir katliam tehdidiyle karşı karşıya bıraktığını belirterek, "AK Parti hükümetinin Türkmenleri içine düştüğü kapandan kurtarmak için hiçbir etkili adım atmadığını, durumu algılamakta sıkıntı çekiyor. İktidarı aklını başına devşirmeye Türkmenler konusunda derhal harekete geçmeye bu ülkenin bir yurttaşı olarak çağırıyorum" dedi. Ortadoğu'nun kazan gibi kaynadığını söyleyen Yeniçeri, Türkiye yeni yeni devletlere, yapılara sınır olduğunu, Ortadoğu'da kartların yeniden dağıtıldığını ve bu süreçte de Türkiye'de cumhurbaşkanı seçimi yapıldığını hatırlattı. Yeniçeri, bölgeyi çok iyi tanıyan ve analiz yeteneği olan bir cumhurbaşkanının şu dönemde hem Türkiye hem bölge için hayati öneme sahip olduğunu belirterek şöyle devam etti:

"Cumhurbaşkanı seçim tarihini kaosun miladı haline getirmemek için sağduyuyu harekete geçirmek gerekmektedir.Türk halkı mevcut Anayasasına göre cumhurbaşkanını seçecektir. Erdoğan ise cumhurbaşkanı değil Başkan seçilmenin yolunu aramaktadır.Türkiye herkese ve herkesime eşit uzaklıkta, tarafsız bir cumhurbaşkanı seçmek için oy kullanacaktır. Erdoğan siyasi partili cumhurbaşkanı ya da tek yetkili başkan olmak için bastıracaktır.TC Anayasası seçilecek kişinin herkesin cumhurbaşkanı olmasını öngörmektedir. Erdoğan ise yüzde 50'nin cumhurbaşkanı olacağını ilan etmiş bulunmaktadır.

TC Anayasası Türkiye için Cumhurbaşkanı seçecektir. Erdoğan ise ne olduğunu yalnız kendi bildiği -Yeni Türkiye- için başkan olmak istemektedir. Erdoğan hem hükümetin iplerini, hem AKP'nin genel başkanlığını hem de devletin başını kendi kontrolünde tutmak istemektedir. Bu durum parlamenter sistem ile başkanlık sistemi çatışma ve tartışmalarının Türkiye'nin gündemini bloke etmesine neden olacaktır. Kısacası 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçları Türkiye'de kaosun miladı olmaya adaydır. Herkesin bunu bilerek iradesini ortaya koymalıdır. Uyarı bizden takdir Yüce Milletten!

İhsanoğlu; halkın değerleri, gelenekleri, inançları ve kültürüyle barışık bir aday olarak farklı kesimlerin geniş mutabakatı sonucu olarak halkın tercihine sunulmuştur. Türkiye'de yıllardır süren suni tartışmaları bu tercih büyük ölçüde anlamsızlaştırmıştır. AKP, İhsanoğlu'nun adaylığının açıklanmasıyla birlikte büyük bir paniğe kapılmıştır. Erdoğan, başkan olmak hevesiyle çıktığı yolda başbakanlığı da kaybetme tehdidiyle karşı karşıya olduğunu birden fark etmiş bulunmaktadır. Bunun için gerekli tedbirleri almanın telaşı içine girmiştir. AKP'nin propaganda makinesi, İhsanoğlu'nu kirletmekte ve karalamakta zorlanacaktır. Her ne kadar derhal 'Küresel proje adamı', 'Mason', 'Sisi'ye karşı tavır almayan kişi', 'Türkiye'yi tanımayan aday', 'yerli değil Mısır'lı' gibi söylemlere başladılarsa da inandırıcı olma ihtimalleri her zamankinden zayıftır.

Ekmeleddin İhsanoğlu, ortak aday olarak sunulması AKP'nin kimyasını bozmuş, istismar ettikleri bir çok argümanı da iktidarın elinden almıştır. Kıskaca alındığını hisseden AKP'nin yandaş, işbirlikçi ve menfaat ortağı kesimi derhal bel altı vuruşlarıyla "çatı aday" olarak ilan edilmiş olan Ekmeleddin İhsanoğlu'na yönelik itibar infazlarına başlamıştır. Önce Ekmeleddin'i kim önerdi? Diye soru yöneltip ardın da kendi sorularını kendileri cevapladılar. Aynen şöyle: Kemal Kılıçdaroğlu'na Ekmeleddin İhsanoğlu'nu Kemal Derviş'in önerdiğini söylediler. Bu iddiayı Kemal Derviş yalanladı: Derviş, Kemal Kılıçdaroğlu'na 'Mümkün olduğunca çok adayla çıkın' demiş ve çatı adaya karşı çıkmış. Derviş, tutmayınca bu defa yandaş medya çeşitli kesimlerden devşirdikleri iddialar dile getirmişlerdir: 'Ekmeleddin CHP'nin ve MHP'nin aklına gelecek bir isim değildir. Aydın Doğan ve Pennsylvania'nın desteklediğini biliyorum. Bu daha çok Pennsylvania'nın projesi' Muhalefetin çıkardığı çatı adayı bir projen ürünü olarak halka pazarlama gayreti en akla gelen ve gelmeyen yöntemleri kullanarak propaganda etmeye kalkmışlardır. Tayyip Erdoğan'ın önünü açmak için kafaları karıştırmak, halkı yönlendirmek ve gerçekleri saptırmak gayreti içine girmişlerdir.

Buna akademisyenler bile alet olmuşlardır. İktidarla organik bağlantısı olan akademik ya da bürokratik zevattan bu kesime göre 'İhsanoğlu bir proje insanıdır'. Her iddia tartışılabilir. Kimin proje insanı olduğu iddiası da tartışılabilir Erdoğan'ın bir projenin eşbaşkanı olduğu iddiası ise tartışılmazdır. Zira Erdoğan'ın bizzat kendisi, ABD'nin hem İslam'ı hem de Ortadoğu'yu dizayn etmek için yürürlüğe koyduğu Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesinin Eş Başkanı olduğunu söylemiştir. Erdoğan'ın hala bu ABD projesinden istifa ettiğine dair bir söylemi yoktur. Yandaş kesim adeta "şecaat arz ederken sirkatini söylüyor". Yandaşlar bu söylemleriyle Erdoğan'ın en zayıf yanlarını deşifre etmiş oluyorlar. Ortada bir Proje İnsanı varsa ki vardır. Bu Tayyip Erdoğan'dır. Hangi projenin insanı olduğunu da kendi söylemektedir. Projenin adı Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesidir."

Yeniçeri, gazetecilerin, çözüm sürecinin çerçeve yasasının çıkarılması ilişkin sorusuna ise şöyle cevap verdi:

"Başbakan'ın şu anda Cumhurbaşkanı adaylığı gibi bir tutkusu var. Bu tutku kendisinin cumhurbaşkanı olamaması halinde vatana kastetmekten Yüce Divan'ın karşısına çıkacağını çok iyi biliyor. Onun için de şimdiden yasadışı, anayasa dışı olarak vermiş olduğu talimatları ve kullandığı personeli, onların işledikleri suçları suç olmaktan çıkaran bir tasarı getiriyor. Bu AKP'yi ve AKP'nin kadrosunu milletin bütünlüğü, devletin varlığı aleyhinde kullandığı bu kadroyu korumak amacına yöneliktir. Çözümle uzaktan yakından alakası yoktur."