
Kendinizi kısaca tanıtır mısınız? Yıllarca Londra’da edindiğiniz tecrübelerin meyveleri olarak artık eserlerinizle bilginizi paylaşıyorsunuz. Bugünlere nasıl geldiniz? Geçmişinizde kilometre taşları mesabesinde gördüğünüz olaylar veya gelişmeler nelerdir?
Ben 3 yaşında İngiltere’ye gitmiş bir gurbetçi ailenin ilk oğluyum. 1973 senesinde kendimi Londra’da buldum. Aslen Bursalıyız. Babam terzi olduğu için permit alıyor ve o senelerde çalışıp biraz biriktirip dönmek niyetindedir. Tabii hayatım bir anda zorlaşıyor. Bursa’da kuzenlerimle ve ailemle mutlu ve huzurlu bir hayatı geride bırakıp kalabalık bir Londra'da buluyorum kendimi. Okula gidiyorum, konuşmuyorum. Derdimi anlatamıyorum. Okulda çocukların hedefi oluyorum ama hoca yakalayınca haklı olduğumu anlatamıyorum. Hayat gerçekten zordu. Kiralık bir dairede oturduk yıllarca. Bu zorluklar seni daha güçlü yapıyor. Sporda başarılı olduğum için okulda sevilmeye başladım. Git gide popüler oldum. Ama okul değişti. 6 farklı okula gittim ve tekrar tekrar aynı sorunlar… Bunlar bana insanları çabuk kavrama ve çabuk dost edinebilme gücü verdi. Daha sonra Westminster Üniversitesi’nde okudum ve bitirdim. Bu arada 1981 senesinde Bursa Anadolu lisesinde okudum ve Türkçemi daha fazla geliştirdim. Bursa'yı sevdim. Her ne kadar ilk başlarda zorlansam da, okuldaki arkadaşlarımın beni aralarına bir kardeş gibi alması beni rahatlattı. Biz olmuştuk. Evimdeydim.
“ÖN YARGILARI, ÇALIŞARAK YENDİM”
Bu olaylar beni geliştirdi. Daha sonra çalıştığım firmalarda aynı önyargılarla karşılaştım. Ama okulda olduğu gibi, kendimi kanıtlayınca hepsi sevmeye başlıyor. Çalışmak çalışmak ve onlardan daha iyi olmam bunu sağladı.
İş deneyimi olarak bankalara Borsa Bilgi Sistemleri uzmanlığı ve danışmanlığı yaptığımı aynı zamanda iş ve teknik mülakatlar yaptığımda oldu Goldman Sachs gibi dünyanın sayılı büyük bankalarından.
“EZBER BOZUN VE KENDİNİZİ GÜNCELLEYİN”
Başarının Şifreleri adlı ilk kitabınızda alt başlık olarak “Geliştir Kendini” diyorsunuz. Herkesin kullandığı bu cümleye sizin verdiğiniz anlam nedir? Kısaca bahsedecek olursanız, insanın kendini geliştirmesi ne demektir sizce?
Geliştir kendini derken, kasap bile olsanız, işinizi daha farklı ve daha iyi yapabilmenin yollarını bulmalısınız. Geliştirmek budur. Hangi branş olursa olsun bir değer katın. Adam çalıştırıyorsanız o konu hakkında devamlı en son bilgileri takip edin ve gelişin diyorum. Hoşunuza giden bir konuya meyil gösterin ve ilerleyin. Her zaman el alemden iş beklemeyin, siz iş veren olun diyorum. Ezber bozun diyorum. 10 senedir TL değişik bir birim ama hâlâ 10 Milyar diyenler var. Güncelleme yapın diyorum yani…
“FİKİR VE ALTYAPI OLARAK GERİ BİR ÜLKEYİZ”
İkinci kitabınızın tanıtım cümlelerinde Türkiye’nin adının yurtdışında “Turkey” olarak geçmesinden rahatsızlık duyduğunuzu belirtiyorsunuz. Yurtdışında yaşayan bir kişi olarak Türkiye’nin imajında bir nasıl bir değişiklik görüyorsunuz? Dışarıdan Türkiye nasıl gözüküyor?
Türkiye imajı 2010'lu senelerde daha prestij kazandı. Büyüme oranları Avrupa bölgesinde en büyük son 6 senedir. Fakat gel gelelim bir iki haber ile imajımız yerle bir oluyor. AB bizi istemiyor ama biz kapıda hala bekliyoruz neden? Mecbur muyuz?
Ben bunları kitabımda geniş geniş özetledim. Türkiye dışarıdan altyapısı gelişmesi gereken, fikirleri gelişmesi gereken bir ülke olarak gözüküyor. Neden? Çünkü AB parlamentosunda millet nasıl yatırım yapacağım, nasıl ülkemizi kalkındırırız derken, biz hâlâ etnik kökeni oymuş buymuş, yok dersim, yok fesim derken boş şeylerle uğraşıyoruz. Güncellenme yapmamız gerek. Sene 2014. Geç bunları diyorum. İngiltere'de zencilerin dedelerini köle olarak satın almışlar, sonra Notting Hill Karnavalı ile senede bir kutlama yaparlar fakat gel gelelim o zenci köle'nin torunu İngilizim diyor. Doğduğu ülke neyse oranın vatandaşın fikrindeler. Kimse zencisin veya morsun diye sormuyor artık. Bu sebeplerden dolayı hala geriyiz. Hem fikren hem de altyapı olarak.
“TÜRKİYE, BÜYÜME ÇAĞINDAKİ ÇOCUK GİBİ”
“EQ: Altın Pahalı, Su Ucuz Hangisi Daha Değerli” başlığı ile son kitabınızda önemli noktalara dikkat çekiyorsunuz. EQ’dan ve kitabın ana fikrinden kısaca bahseder misiniz?
EQ olan 2. Kitabının ana teması ülkemizin bugünki durumu. Kişilik kargaşası. Türkiye'yi bir büyüme çağındaki çocuğa benzetiyorum. Borsa ve para piyasalarının durumunu anlatıyorum. İngiltere sistemini anlatıyorum. Sıra dışı düşünmenin önemini anlatıyorum. Eğitim sistemini eleştiriyorum. Dil öğrenmenin çok da önemli olmadığını anlatıyorum, en önemli şeyin yaratıcılık olduğunu anlatıyorum.
“FAZLA EĞİTİM SİZİ KUZU HALİNE GETİRİR”
İnsanları çabuk kavrama ve bu teknikleri de genel olarak anlatmaktayım tüm kitaplarımda. Olumlu düşünme ve başarılı insanların gerçek istatistiklerini sunuyorum kaynakları ile beraber. Genel olarak sanıldığı gibi okuyanlar bu dünyanın en zenginleri olmuyorlar. Bazen fazla eğitim sizi kuzu haline getirebilir.
Kuzu olmak derken ?
Kuzu olmak, yani devamlı sabah git işe, akşam eve dön. Risk alma. Her zaman kanun çerçevesinde yaşamak… Her şeyden ve her türlü para kaybetmekten korkmak gibi…
Bize vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz.
Ben teşekkür ederim.
Son Dakika › Kültür Sanat › Tuğrul ÖZBAY: Başarı için, Ezber Bozun! - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?