
Türk pop müziğinin iddialı seslerinden Aşkın Nur Yengi, ilk kez farklı bir konseptle dinleyici karşısına çıkmaya hazırlanıyor. 23 Mart'ta İş Sanat'ta Türk Sanat Müziği şarkıları da söyleyeceği bir konser vermeye hazırlanan Yengi "Çok heyecanlı ve tedirginim" diyor... Başarılı sanatçıyla konsere nasıl hazırlandığını, dansla ilişkisini ve neden televizyon programlarında fazla görünmediğini konuştuk...
İş Sanat'ta vereceğiniz konserin nasıl bir konsepti olacak?
Konserin yarısı Türk Sanat Müziği (TSM) ağırlıklı olacak, yarısı da benim şarkılarımdan oluşacak. TSM farklı bir tarz olduğu için bana çok heyecan veriyor bu konser.
Böyle bir konser sizin fikriniz miydi?
Artık konserlerde çoğunlukla konsept üzerine gidiliyor. İş Sanat da böyle bir konser olmasını arzu etmiş. Benim konservatuvar eğitimimin TSM üzerine olduğunu da biliyorlar. Dolayısıyla onlar teklif etti, ben de kıramadım. Farklı bir şey olsun, hep aynı şeyleri tekrarlamayalım istedik. Ama biraz tedirginlik de var tabii...
ALATURKAYI AİLECEK ÇOK SEVERİZ
TSM eğitimi almanıza rağmen yine de bir tedirginlik oluyor mu?
Benimle çok fazla özdeşleşmemiş farklı bir alan ve farklı yorumlanması gereken bir durum. Bu yüzden insan heyecan duyuyor ister istemez. Ama bundan sonra TSM söyleyeceğim diye bir iddiam olmadığı ve konservatuvarda da yaklaşık 12-13 yıl eğitimini aldığım için belki de daha rahat olmam gerekiyor. Ama dediğim gibi; yine de heyecan duyuyorum. Bir yandan da herkesin sevdiği şarkıları okuyacağım için rahatım. Çünkü repertuvara, insanların gönüllerinde taht kurmuş şarkıları seçtik.
O zaman şarkıların hep bir ağızdan söyleneceği bir konser olacak bu...
Muhtemelen. Çünkü ben de radyoda bu şarkıları duyduğumda, eşlik etmeden duramam. TSM'nin; hepimizin geçmişinden, aile kavramlarından, geleneksel yapımızdan gelen, hepimizi içine alan bir büyüsü var. Zannedersem beni biraz da bu büyü cezbetti. Benim mesleğim popüler müzikle ilgili olabilir ama TSM benim hayatımın içinde var. Mesela evde oturduğum zaman alaturka şarkıları daha çok dinliyorum. Eşim de çok sever alaturka müziği. Birlikte oturup sohbet ettiğimizde ya da bir yerlere gittiğimizde, sofralar kurulduğunda fonda illa ki sanat müziği şarkıları vardır. Galiba bu müziğin iyileştirici bir özelliği de var; ruha iyi geliyor, insanı motive ediyor. En azından bana iyi geliyor.
Bu konsere hazırlanmak da size iyi gelmiştir o zaman...
Kesinlikle iyi geldi. Acaba repertuvarıma daha çok alaturka şarkı koysam mı diye düşünmeye başladım. Ama o biraz da seyircinin isteğiyle ilgili. Özel gecelerdeki eğlence anlayışı ve beklentiler çok farklı. Dinleti niteliğindeki konserlerde izleyici oturup bu şarkıları dinliyor ama eğlenmek için gittiği gecelerde daha farklı beklentileri olabiliyor.
YEDİ NOTAYLA HAYAT GEÇİYOR
Dinleyici mi artık sanatçılardan farklı şeyler, denemeler yapmasını istiyor? Rock'çılar arabesk, Türk Sanat Müziği söylemeye başladı mesela...
Dinleyicinin isteği olduğunu zannetmiyorum. Müzik evrensel bir lisan olduğu için, bunun içersinde denemeler illa ki olmak zorunda.
Sizin de denemeleriniz olabilir mi?
Yedi tane notadan yola çıkarak hayatımızı geçiyoruz. Sonuçta sanatçı da kendi içinde arayışlara giriyor. Sonuçta da "Farklı anlayışları kendi müziğimle yoğurup öyle de sunarım" diyor. Bana mesela hiç dinleyiciden "Şöyle şarkılar da söyle" diye bir talep gelmedi. Ama benim içimde hep "Biraz da şöyle şarkılar söyleyeyim" isteği oldu. Mesela 'Söylemeyi Sevdiğim Şarkılar' diye bir albüm yapmayı çok isterim.
AYDA ARAZİ ARIYORUZ
Eskiden bir rock'çının arabesk söyleyeceğini hayal bile edemezdik. Sizce artık müzisyenler kendilerini daha mı özgür hissediyorlar?
Evet; çünkü yaşam da, zaman da daha özgür. Bir kere teknoloji o kadar ilerledi ki; bir şeyleri denememek hata olur. Şartlar da zorluyor yani. Dünyayı bıraktık, ayda arazi bakıyoruz artık! Dolayısıyla bir şeyleri denememiş olmak, önündeki bazı şeyleri görememek hata olur diye düşünüyorum. Bir de herkes farklı bir şeyler yapmanın keyfini aldı. Aslında bu durumu dezavantaj olarak da düşünebiliriz; çünkü hep farklı, yeni bir şey bekleyecek dinleyici de... Oysa her şeyin bir sonu olduğu gibi bunun da sonu var.
OTRİŞ TAKACAK HALİM YOK YA!
TSM söyleyeceğiniz için bu konsere özel, farklı bir kostüm hazırlıyor musunuz?
Otriş takacak halim yok herhalde (gülüyor). Sonuçta o sahneye çıkacak kişinin kim olduğunu biliyor seyirci.
TUHAF OLUR
TSM söyleyenler genelde tuvaletle falan çıkarlar ya sahneye; ondan sordum...
Benim bütün hayatım bu konsepte uygun geçmediği için, şu anda bunlarla ilgili farklı bir boyuta geçmem tuhaf olur. Çünkü ertesi gün yine kendi gerçeğime döneceğim. Bu konseri; üzerine baharat serpiştirilmiş çok lezzetli bir yemek gibi düşünün. Yani kuru fasulye, pilav, turşu; olay bundan ibaret. Ama otrişlik bir durum olmayacak. Saçlar uzaylılarınki gibi eski dizaynda falan yapılmayacak. Zaten artık TSM sanatçıları da modern giyiniyorlar; eskisi gibi alaturka kıyafetler kalmadı.
BİRİNCİYİ DEĞİL BENİ KONUŞTULAR
'Yok Böyle Dans'a katılmanızı yadırgayanlar oldu sanırım...
Evet, birçok insan "Aşkın Nur Yengi'nin bu yarışmada ne işi var?" dedi. Bu, "Aşkın Nur Yengi'nin Beykoz Ormanı'nda piknikte ne işi var?" demek gibi bir şey! Keşke Ajda Pekkan da, Sezen (Aksu) Abla da katılsa... Bence "Brova, cesaret gösterdi" deyip alkışlanacak bir durum bu. Kaldı ki ben dans konusunda kendime çok güveniyordum. Çünkü disiplinliyimdir ve çalışmaktan yılmam.
Elenmenize çok şaşıranlar oldu...
Birinci olsam o kadar konuşulmazdı! İnsanlar "Şu birinci oldu" diye konuşmadı, "Aşkın Nur Yengi ne kadar güzel dans etti, ona haksızlık oldu" diye konuştu. Bir şey söylemeye gerek yok; kime ihtiyaç varsa, o kalır. Televizyon dünyası böyle bir şey. Ben sadece aldığım keyfe baktım. Zaten orada dans için puan alacaksın; yoksa güzellik yarışması ya da bacak boyu uzunluğu yarışması değil orası.
TV'DE ÇIKACAK PROGRAM YOK!
Neden televizyon programlarında fazla görmüyoruz sizi?
Televizyonda program yok ki! Abuk sabuk, bir sürü gerekli gereksiz program, şov var ama doğru dürüst bir müzik programı yok. O şovlara da, kendimi ifade etme şansım olmadığı için çıkmıyorum. Zaten çıktığında da yanına binlerce konuk koyuyorlar; bir-iki kere söz sana geliyorsa ne ala! Ara doldurmak için "Hadi şu şarkıyı söyleyin" diyorlar, o kadar. Albümünün adını bile yanlış söylüyorlar! Sekiz kişi almayacaksın programına; iki tane konuk alacaksın, hakkını vereceksin!
Halk sizi biraz snob sanıyor ama...
Burada da görev basına düşüyor, doğruyu sizin aktarmanız gerekiyor. Doğruları söylüyoruz işte; televizyonda iyi programlar var da biz mi çıkmıyoruz? Ayrıca görüntü kirliliği yaratmaya da gerek yok.
ARAPÇA SÖYLEDİM
Lübnan'ın sayılı isimlerinden müzisyen Raghep Alama ile bir albüm yaptık. Bu ayın sonunda Türkiye'de ve Arap dünyasında çıkacak. Birlikte düet yaptığımız 'Sevdik Ya' şarkısının klibini de Murat Küçük çekti.
Şarkıyı biraz Arapça, biraz Türkçe okuduk. Hatta ben şarkının bir bölümünü Arapça okudum; Arap dünyasında çıkacak albümde benim Arapça söylediğim şekliyle kullanılacak şarkı. Ortadoğu için farklı bir yaklaşım oldu bu çalışma. Daha önce söylediğim gibi; farklı şeyler, farklı heyecanlar arayışının bir uzantısı bu çalışma da.
ŞARKICILIĞIM ÖNDE
'Yok Böyle Dans' yarışmasındaki performansınızla herkesi şoke ettiniz...
Hep şarkıcılığım ön planda olduğu için diğer alanlardaki yeteneklerimi insanlar görmüyordu. Benim de yetenek sergileme meraklısı bir yapım yoktur. Var olan yeteneklerimi kendim bilirim, yeri ve zamanı gelirse ortaya koyarım. 'Yok Böyle Dans' da dans yeteneğimi sergilememi sağladı.
Sabah : http://www.sabah.com.tr
Son Dakika › Magazin › Konser Lezzetli Bir Yemek Gibi Olacak - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?