Bodrum'da Sanat Rüzgarı Esiyor

Son Güncelleme:

Çağdaş Türk resminin en önemli isimlerinden Şahin Paksoy’un “Güvercin Uçuverdi” isimli resim ve heykel sergisiyle Bodrum’da..Çağdaş Holding sponsorluğunda hayata geçirilen sergide Paksoy’un son dönem yapıtları yer alıyor.

Dibeklihan’da açılışı yapılan sergi hem Türk sanatı, hem Bodrumlular, hem de Çağdaş holding için ayrı bir önem taşıyor. Çağdaş Holding CEO’su Çağdaş Çağlar; sanata ilgi duyan bir işadamı. Uzun yıllar yurt dışında yaşayan Çağlar’ın resimle tanışması Amerikalı bir ressam arkadaşı sayesinde oluyor. Türkiye’de sanata destek vermek hayalleri kuran Çağlar, Şahin Paksoy sergisiyle bunu hayata geçiriyor. Genç iş adamı süreci şöyle anlatıyor. ‘Meraklı ve heyecanlıyız güzel projeler gerçekleştireceğiz. Şahin Bey'in tablolarını çok beğendik ve onunla başladık. Biz işimizi de bir sanat olarak görüyoruz. Projelerimiz gerçekten çok farklı. Bodrum'da ilk yaptığımız iş merkezinin birçok kişi tarihi eser diye fotoğrafını çekti. Son yaptığımız projede de çok farklı bir mimari anlayış var. 72 villa ve otel var. Şantiye içerisinde dolaşırken doğal olmayan hiçbir malzeme görmüyorsunuz. Sanatla inşaatı bir şekilde buluşturmaya çalışıyoruz. İnşaata öncü bir firma olarak Bodrum’da güzel şeyler yapıyoruz. Sanat da bu güzel şeylerin bir parçası.. Yeni yaptığımız projede de tablolarımız var. Swissotel projemizde daha çok heykel ağırlıklı konsept yaratıyoruz. Otel içinde dolaşırken müze geziyor gibi bir ortam oluşturuyoruz’ Dibeklihan’da 29 Haziran’daki sergi açılışında heyecanı gözlerinden okunan Çağlar, Şahin Paksoy eşliğinde eserleri bir bir inceliyor. Sanatçının en çok sevdiği heykellerden biri olan Melehat’le birlikte poz dahi veriyor…Sanatının yanı sıra güvercinlere olan merakı ve Türk kahvesi için verdiği mücadeleyle bilinen Şahin Paksoy’la hem sergiyi hem de Türk resmini konuşuyoruz.


Serginin hazırlanma aşamasından bahsedecek olursak?

İstanbul’da yaptığım en son sergiden birkaç tuval var. Bu sergi için 10 tane özel tuval çalışması yaptım.

Sergi tamamen yeni eserlerinizden oluşmuyor galiba.

Yarısı yeni yarısı eski çalışmalarımdan oluşuyor. Çoğu son yıl içinde yapılış eserlerden oluşuyor.


Resimlerinizde kadın figürü çokça yer alıyor. İlk bakışta tanıyacağımız Şahin Paksoy kadınları diyeceğimiz kadınlar var...


Kadınlar çok resimsel. Erkeklerden daha renkliler daha güzeller diyeyim! Kadın tarih boyunca estetik olarak öne çıkmış.


Toplumu daha iyi algılamak kadın üzerinden gerçekleşebilir diyebilir miyiz?


Tabi tüketim toplumunda genelde kadına yönelik üretimler. .En çok alışveriş yapanlar vs…Tabiî ki doğurgan olmaları da buna etken.


Sizin geleneği yorumlayışınız farklı; Şahin Paksoy’un gelenekten anladığı nedir?


Duygusunu, rengini, biçim anlayışını, alıyorum ama birebir tutup da etnik figürleri resme koyacak dönemde yaşamıyoruz. Yani geleneği yaşatacağız derken hem geçmişi köreltmiyorum hem de başka bir kültürün etkisi altına girmiyorum. Yani diyorum ki bu toprakta kendi tadında bir şey yaparak da öne çıkılabilir. Öne çıktım demiyorum. Çıkılır… Çünkü öldükten sonra çıkılır. Mesela Burhan Uygur çok önemli bir ressamken çok erken öldü. Burhan, biraz gerilerde kaldı gibi ama zaman içinde Mehmet Siyahkalem gibi öne çıkacaktır zaman içinde… Popüler olmanın peşinde koşmak kaybolmayı baştan göze almak gibi bir şey. Doğru olanın peşinde koşacaksınız.


Sıradan olanda bulabileceğimiz şey nedir?


Ona biraz fazla bakmak gerekir. Yani sıradan deyip yürüyüp gitmemek lazım. Çok süslü şeyler ilginizi çekecektir ama sıradan olanda başka dünyalar v ar.


Bunun keşfi biraz emek mi gerektiriyor?

Yaşamak gerektiriyor… Emek de gerektiriyor tabi. Ben mesela istediği kadar iyi bir portre çıksın ortaya o duyguyu vermiyorsa bozarım. İçindeki sevinci, hüznü veya yaşamışlığı ortaya çıkarana kadar benim için bitmemiştir. Hatta sergilendikten sonra bile bazen onunla yine oynarım. Kültürel olarak geleneğe çok bağlıyım.


Geleneğin içine çağdaşlığı aramak derken…

Yani geleneği dışlamadan. Kendi hayatınızı geçmişinizi dışlamadan bugünün değerlerini de dünya görüşünü de katarak. Bugünkü akımları da göz ardı etmeden ama geleneğimizi de hiçbir zaman küçümsemeden çalışmak lazım çünkü bu yok etme politikasına hizmet etmiş olursunuz.


Anadolu'nun gelenekleri içinde sadece İslam yok. Hristiyan kültürü de var. Ayasofya’yı diğer Bizans kiliselerini sanatını çok iyi inceledim. Söz konusu olan Anadolu kültürü…


Güvercinlerinize olan merakınız biliniyor. Bir tabloda da bunu görüyoruz.

O talih kuşu oda talih kuşu çektiren ..

Türk kahvesiyle ilgili de mücadele veriyorsunuz. Ama kahve objesi göremiyoruz.!

Türk kahvesine sahip çıkma programın var benim. Zannediyorum bir gün bir müze kahvehane olacak. Herkes artık aklını başına toplasın diyorum. Yunanlılar her şeyimize sahip çıkıyorlar ve her şeyimizi topluyorlar. Ben Yunanlılar topluyor diye başladım Türk kahvesi objesi toplamaya. Şuanda 6 bin beş yüz parçaya falan geldim. Bütün esnaf beni tanıyor çünkü çok koleksiyonlarım var. Kontak kurduk:Tüm Türk kahvesi objeleri bana gelecek dediğim zaman geliyor.

Soyut çalışmalarınız var mı?

Resmimde yavaş yavaş soyutlama dönemine girdim. Çünkü artık zamanı geldiğini düşünüyorum. Artık figürün ve üslubumun oturduğunu düşünüyorum.

Desenimin daha doğrusu artık bana özgü olmaya başladığını düşünüyorum.

Bu soyuta geçiş dönemi mi yani

Tabi bunu iyi halletmek lazım.


Figürde çok iyi olmadan soyuta geçemezsiniz diyorsunuz.

Tabi üstat dediğimiz Picasso 60 yaşından sonra başlamış soyut resim yapmaya. Mükemmel bir deseni oluştuktan sonra. Çünkü orada artık o çözülmüş oluyor. Ötesine geçiyorsunuz. Yani bunu da yaparken milletin önüne bir meze koymuyorum. Şifreyi siz çözün. insanlar seviyor kendilerinin çözmesini..

Soyut, resim için zirve midir?

Günümüz beğenisinde moda diyeyim. Ya da bir yeri aşmak gerekiyor. Ama onu çok iyi halletmeden kaybolur gidersiniz. Öğrenciliğime ilk resimlerime bakarsanız öğrencilik ve öğrencilik sonrası hem daha soyuttur hem daha dışa vurumcudur . Ama sonradan kendinize geliyorsunuz. Batı rüzgarına kapılıyorsunuz ama geriye dönüp, atalarınızın yaptığına baktığınızda son derece estetik eserler görüyorsunuz. Türk hat sanatı, Türk çini sanatı, halı sanatında falan soyutu üç dört tur yapmışız. Biz niye bunların peşinden gidiyoruz yapacaksak kendi tadımızla yapmalıyız. Bu toprağın tadıyla yapmamız lazım bize has olması lazım ' Türk resmi ' demeleri lazım. Mesela Nazmi Ziya'lar da Avni Lifij'ler de Emprestyonisttir ama hemen ayırırsınız. Kendi kültürünüzden yeni bir şey söylemek lazım.

Kaynak: Star