Demirtaş, 'Geri Adım Atmayacağız'
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, (KCK/TM) soruşturmasında 55 kişinin gözaltına alındığı Şırnak'a gitti.
Bdp Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, dün PKK'nın gizli sivil yapılanması Kürdistan Topluluklar Birliği Türkiye Meclisi (KCK/TM) soruşturmasında 55 kişinin gözaltına alındığı Şırnak'a gitti. Cizre İlçesi'nde halka seslenen Demirtaş, Şırnak'ta son 2 yılda 500 Kürt siyasetçisi cezaevinde olduğunu söyledi. Demirtaş, "Ellerinden gelse bütün Botan halkını cezaevine koyacaklar. Burada yanlış olan Botan halkının yürüttüğü politika değil, Başbakan'ın yanlış olan politikalarıdır. Başbakan Kürt siyasetçilerini cezaevine bırakacağına faşizmi cezaevine atsın. Biz kendi topraklarımızda eşit ve özgür bir biçimde yaşayıncaya kadar geri adım atmayacağız. 500 kişi değil, 50 bin kişiyi de cezaevine atsanız Kürt halkı özgürlüğünü elde edecektir" dedi.
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Genel Başkan Yardımcısı ve Van Bağımsız Milletvekili Aysel Tuğluk, Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ve Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ile partililer, dün KCK/TM soruşturmasında 55 kişinin gözaltına alındığı Şırnak'a gitti. Önce Cizre İlçesi'ne giden Demirtaş ve beraberindekiler ilçe girişinde yüzlerce partili tarafından karşılandı. Demirtaş ve beraberindekiler, BDP ilçe binasına kada yürüyerek giderken, kalabalık PKK ve KCK flamaları taşıyarak, 'Direne direne kazanacağız', 'Baskılar bizi yıldıramaz' sloganları attı..
"BAŞBAKAN TEHDİT POLİTİKASIYLA HİZAYA GETİRMEYE ÇALIŞIYOR"
BDP ilçi binası önünde kurulan platformda ilk konuşmayı yapan Aysel Tuğluk, Cizre halkının direnişten gelen geçmişi olduğunu söyledi. Tuğluk, "O Başbakan Kürt halkına, 'ya teslim olacaksın ya da yeni strateji uygulayacağız' diyor. Başbakan bu halkı tanımıyor. Kürt halkının onur ve özgürlüğünü hiçe sayıyor. Ancak onuruna düşkün, özgürlüğüne sevdalı bu halk Başbakan'ın tehditle hizaya getirme politikalarına boyun eğmeyecektir. Devletin ve iktidarın Kürt halkına reva gördüğü, dağda iseniz öldürme, şehirde iseniz tutuklama ve linç etmektir" dedi.
"SAVAŞ İLAN EDERSENİZ, BUNA KARŞI SESSİZ KALMAYACAĞIZ"
Tuğluk, Şırnak ve ilçelerinde demokratik siyaset yürüten, Kürt halkının özgürlük mücadelesinde yer alanların gözaltına alındığını belirterek, şöyle dedi:
"Bu demokratik siyasetin yolunu kapatmaktır. Erdoğan'ın iyi Kürdü olacaksak bir şey yok. Özgür Kürt olursak, tutuklama ve baskılara maruz kalıyoruz. Başbakan ülkenin sınırları dışına çıktığında demokrasi havarisi kesiliyor. Bu ziyaretlerinde 'halkın iradesine saygı gösterilmeli' diyor. Ancak o saatlerde halkın iradeleri olan Kürt siyasetçiler gözaltına alınıyor. Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan barış elini uzatmıştır. Öcalan defalarca, 'Gelin acılar yaşanmadan bu sorunu diyalogla çözelim' dedi. Ancak karşımızdaki zihniyet, Kürd'ün hakkını tanımayarak, savaşta ısrar etmiştir. Sayın Öcalan'ın barış elini tutmayarak savaşta ısrar eden Başbakan ve hükümetidir. Yaşanan her ölümden Başbakan sorumludur. Barışsa barış ama Kürt halkına savaş ilan ederseniz, buna yanıtımız net olacaktır. Bu baskı politikalarına karşı sessiz kalmayacağız. Direnişimizi yükselterek yola devam edeceğiz"
"HAKİM VE SAVCILAR BAŞBAKAN'IN TALİMATANI YERİNE GETİRİYOR"
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ise, Kürt halkının demokratik özerkliği ilan ederek kendi çözümünü ürettiğini savunarak, Türkiye'de artık bir AK Parti sorunu olduğunu söyledi. Kürt halkına yönelik baskı ve ahlak dışı politikaların tek sorumlusunun Erdoğan olduğunu öne süren Demirtaş, "Şu saatten sonra Kürt halkına yönelik bu baskı, vicdansızlık ve ahlak dışı politikaların tek sorumlusu Erdoğan'dır. Şırnak ve ilçelerindeki hakim, savcı ve emniyet müdürlerine sesleniyorum, 'hukuku uyguluyoruz' diyorsanız bu doğru değildir. Siz siyasi otoritenin ve Başbakan'ın talimatını yerine getiriyorsunuz. Çünkü Şırnak ve Hakkari'de hukuk başka türlü işliyor" dedi.
"GENÇLER, GÖZALTINA ALINAN BİR ARKADAŞININ YERİNİ ON GENÇLE DOLDURMALIDIR"
Başbakan Erdoğan'ın, "İyi niyet beklemesinler, Habur anlayışı bitti" sözlerine atıfta bulunan Demirtaş, şöyle dedi:
"Başbakan Erdoğan böyle diyerek Kürt siyasetçilerinin tutuklanması için talimat verdi. Ancak biz biliyoruz ki Başbakan'ın bu talimatını Botan halkı nezdinde bir hükmü yoktur. Bu halk Başbakan'ın kölesi değildir. Gençler, gözaltına alınan bir arkadaşının yerini on gençle doldurmalıdır. 90'lı yıllardan bu yana 1.5 milyon kişi, PKK üyesi olduğu için gözaltına alınarak tutuklandı. Bu nasıl terör örgütüdür ki 1.5 milyon üyesi var. O zaman PKK'nın üye sayısı AKP'nin üye sayısından daha fazladır. Kenan Evren'den Erdoğan'a kadar zihniyet değişmedi. Bu halka 'Gerekeni yapacağız' diyerek tehdit edenlere bu halk gereken yanıtı vermiştir, vermeye de devam edecektir. Şırnak'ta son 2 yılda 500 Kürt siyasetçisi cezaevindedir. Ellerinden gelse bütün Botan halkını cezaevine koyacaklar. Burada yanlış olan Botan halkının yürüttüğü politika değil, Başbakan'ın yanlış olan politikalarıdır. Başbakan Kürt siyasetçilerini cezaevine bırakacağına faşizmi cezaevine atsın. Biz kendi topraklarımızda eşit ve özgür bir biçimde yaşayıncaya kadar geri adım atmayacağız. 500 kişi değil, 50 bin kişiyi de cezaevine atsanız Kürt halkı özgürlüğünü elde edecektir"
Demirtaş ve bareberindekiler daha sonar BDP ilçe binası geçip, gazetecilere dün yaşanan gözaltılara ilgili açıklamalarda bulundu. Karmeskeli yüzlerce güvenlik görevlisinin gaz ve jopla ilçe binasına girdiğini anlatan Demirtaş, şöyle dedi:
"Kar maskeli yüzlerce polis, gazıyla jopuyla ilçe binamıza baskın düzenliyorlar, aramalar gerçekleştiriyorlar. Halkın yüzde 80'inin oy verdiği bir partiye yönelik hukuk dışı bir siyasi operasyon yapıyorlar. Bu utanç verici bişeydir. Cizre'de BDP binasına baskın yapmak hukukla alakalı bir durum değil. Yüzde 80 halkın oy verdiği bir partiyi, terörist ilan etmek, bütün Cizre halkını terörist ilan etmektir. Yanlış giden bir şey varsa BDP'nin değil, devletin politikasıdır. Devlet buradaki şiddetden, buradaki baskıdan, zulümden vazgeçtiği gün, Cizre sokakları sakin olur. Yoksa Cizre'yi karıştıran Cizre halkı değildir. Cizre'yi karıştıran devletin bu 20-30 yıldır devam eden inkar politikasıdır, zulüm politikasıdır. Cizre kendi ilçesinde kendi topraklarında huzurca, özgürce yaşamak istiyor. Buradaki devlet görevlileri de anlayana kadar Cizre halkı sokaklarda olmaya, özgürlüğünün peşinde olmaya devam edecektir"