Türkiye'nin Para Piyasası Erzurum'da Konuşuldu

Son Güncelleme:

Erzurum Teknik Üniversitesi'nde düzenlenen panelde Türkiye'nin son 10 yılda para ve sermaye piyasalarındaki gelişmeleri ele alındı.

Erzurum Teknik Üniversitesi'nde düzenlenen panelde Türkiye'nin son 10 yılda para ve sermaye piyasalarındaki gelişmeleri ele alındı.


İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi konfrenas salonunda 'Son 10 yılda Türkiye'de para ve sermaye piyasalarındaki gelişmeler' konulu panel düzenlendi. Panele, Rektör Prof.Dr. Muammer Yaylalı, Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Hikmet Koçak, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı Vahdettin Ertaş, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkanı (BDDK) Mukin Özdemir, Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) Başkanı Birol Aydemir, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.


SPK Başkanı Vahdettin Ertaş, son 10 yılda petrol fiyatlarının 10 kat arttığını, AB'nin 50 yılın en büyük krizini yaşadığını ve Arap baharının olduğunu belirterek buna rağmen Türkiye'nin ekonomide büyüdüğünü anlattı.


BDDK Başkanı Mukin Özdemir de, 'Kriz testinden başarıyla çıkan bankacılık sektörü' konulu sunumunu yaptı. Bankacılık sektörünün sermaye yapısının güçlü olduğunu anlatan Mukin Özdemir, bu sektörün devlet katkısı almayan nadir ülkelerden biri olduğunu bildirdi.


TUİK Başkanı Birol Aydemir, her yıl yüzde 7-8 civarında cari açık verildiğini, geçmiş dönemde kamunun borçlandığını harcamalarının fazla gelirlerinin az omasından dolayı uzun vadede sıkıntılı süreç yaşandığını söyledi. 2001 yılındaki ekonomik kriz sonrası yapısal reformlara başlandığını ve bu şekilde 2008 deki ekonomik krize yakalanılmadığını anlattı. Ekonomik krizlerin öğretici olduğunu iddia eden Birol Aydemir, şunları söyledi:


"Krizler öğretici oluyor. Dünyadaki krizlerle birlikte temel yapısal reformlar yapılır. Bu açıdan hep kötü değildir krizler. Bir fırsattır da. Biz 2001 krizinden sonra yapısal reformalara başladık. BDDK'nın oluşturulması o dönemde yapılan en önemli reformlardan biriyidi. Bunu getirisini de 2008 de yaşanan krizde gördük. Eğer BDDK olmasaydı Türkiye'nin son krizde ayakta kalması mümkün değldi. Bizim yara almamızı önledi. Bağımsız kurumlar oluşturduk. Sigortacılıkla, kamu yönetimi alanında, mali ve ekonomiye ilişkin düzenlemeler yaptık. Eğer bankacılık yapmaya başladıysak bu politikalara borçuluyuz. Kamu sektöründe 2003-2004 yılında negatif olan tasarruf açığını pozitife çıkardık. Şu anda kamunun yüzde 4 civarında fazlası var. Özel sektör ise tasarruflarını düşürdü. Kamu aynı zamanda gelirlerini artırarak tasarruf yaptı. en büyük gelir kaynağı ise vergilerdir."


İnsanların geliri olmadan daha fazla harcama yaptığını, borçlandığını bu nedenle tasarruf yapılmadığına dikkatiçeken Birol Aydemir şöyle konuştu:


"Hane halkı kredi kartlarıyla, banka kredileriyle borçlanıyor. 2013 yılının sonunda buna karşı tedbirler alındı. Bu iş yavaşlatılmak üzere bu kararların hepsi doğruydu. Gelirin harcanmayan kısmı tasarruftur. Tütketici kısarsa tasarruf artar. Sorunumuz hanelerin şirketlerden daha çok gerekli tasarrufu yapmamalarıdır. Aslında yapıyorlar ama sisteme girmiyor. Yastık altındaki altınlardan bahsediliyor. O altınlar ne kadar, ne diyor biliemiyoruz. Sisteme girmeyen altın veya başka tasarruf araçlarının sisteme girmesini sağlamak lazım. Bunun için de araçlar üretilemsi gerek. Mali disiplinin, siyasi istikrarın olması direnç oluşturuyor. Yoksa bu cari açıkla direnmememize imkan yok. Cari açığı azaltmamız lazım. Bu yüzden tasarruflarımızı verimli kullanmamız gerekli. Milli gelirin artmasyla tarassuf da atrar. Ama özel sektör daha çok inşaat üzerine büyümeye gidiyor. Biz iktisatçılar için inşaate yapılan yatırım verimli değildir. Bizim üretim üzerine, araştırma üzerine yarıtım yapmamız lazım." - Erzurum

Kaynak: DHA