SPK Başkan Yardımcısı Kınık Açıklaması

Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkan Yardımcısı Tevfik Kınık, İstanbul Finans Merkezi Projesine ilişkin, "Bu projenin ana ayaklarından birisi portföy yönetimi sektörünün büyümesi, güvenilirliğin artırılması ve kurumsal yatırımcı tabanımızın geliştirilmesi olacak" dedi.

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği'nin (TKYD) düzenlediği toplantıya SPK Başkan Yardımcısı Tevfik Kınık'ın yanı sıra özel sektörden üst düzey yöneticiler de katıldı.

Kınık, şirketlerin, ekonominin sağlıklı, dengeli ve sürdürülebilir bir şekilde büyümesi için sermaye finansmanı ile borç finansmanı arasında denge yakalanması gerektiğini belirterek, Kurumlar Vergisi Kanunu'nda yapılan değişiklikle halka açılmayı teşvik edici ve halka açık şirketler için borçlanmayı kolaylaştırıcı bir mekanizma yaratıldığını kaydetti.

İstanbul Finans Merkezi gibi iddialı bir projenin bulunduğunu ifade eden Kınık, "Bu projenin ana ayaklarından birisi portföy yönetimi sektörünün büyümesi, güvenilirliğin artırılması ve kurumsal yatırımcı tabanımızın geliştirilmesi olacak" dedi.

Kınık, yakın zamanda faaliyete geçen TEFAS fon platformunun çok önemli adımlardan biri olduğunu aktararak, "TEFAS kurumsal yatırımcı tabanının ve sermaye piyasalarının gelişmesi için çok önemli bir araç. TEFAS ile rekabetin dolayısı ile performansın ve sermaye piyasalarında yatırım fonlarının bilinirliğinin artırılmasını amaçlıyoruz" ifadelerini kullandı.

TKYD Başkanı Alp Keler, son dönemde finansal piyasaların düzenlemelerinde devrimsel nitelikte gelişmeler yaşandığını belirtti.

Türkiye'de yatırım danışmanlığı kavramının yeniden tanımlandığını, yatırım fonları piyasasının TEFAS fon platformu ile birlikte açık mimariye dönüştüğünü, bu gelişmelerin sektörde standardı yukarı çıkaracağını aktaran Keler, ekonominin kuvvetlenmesi ve Türkiye'nin orta gelir tuzağından çıkabilmesi için kuvvetli bir portföy yönetimi sektörünün gerektiğini,  dolayısıyla doğru adımlar atıldığı takdirde bundan en çok faydayı Türkiye ekonomisinin göreceğini kaydetti.

Keler, ayrıca İstanbul'un bölgesel bir finans merkezi olabilmesi için de kuvvetli bir portföy yönetimi sektörüne ihtiyaç bulunduğunu bildirdi.

Sermaye piyasalarında gelecek dönemde "tasarruf, yatırım, birikim" kavramlarının daha fazla ön plana çıkacağını ifade eden Keler, "Sektörümüzde güven kavramını daha fazla geliştirmeliyiz. Kurumsal yatırımcılar olarak önce yatırımcı mantığıyla hareket etmeliyiz, tasarruf sahibinin faydasını işin merkezine koymalıyız" diye konuştu.

EFAMA Başkanı Christian Dargnat ise EFAMA'nın Avrupa fon endüstrisini temsil eden birlik olarak toplam 17 trilyon avro varlığı temsil ettiğini, bunun 11 trilyon avro bölümünün ise 55 bin yatırım fonu tarafından yönetildiğini belirterek, global varlık yönetimi sektörü büyüklüğünün 2020 yılında 102 trilyon avroya ulaşmasını ve Avrupa pazarının bunun yüzde 30'unu oluşturmasını beklediğini kaydetti.

Avrupa fon endüstrisinin ekonominin finansmanında anahtar bir role sahip olduğunu belirten Dargnat, Avrupa'da faaliyet gösteren 3 bin 300 portföy yönetim şirketinin doğrudan 90 bin kişiye, destek hizmetleri ile 500 bin kişiye istihdam sağladığını belirtti.

Dargnat, Avrupa'da portföy yöneticilerinin yönetimindeki varlıklarda ağırlıklı olarak tahvil ve hisse senedi bulunduğunu vurgulayarak, 2013 yılı itibarıyla tahvil varlıkları toplam portföy büyüklüğünün yüzde 43'ünü, hisse senetlerinin yüzde 33'ünü oluşturduğunu ifade etti.

İstanbul'un bölgesel bir finans merkezi olabilmesi için çok yüksek bir potansiyelinin bulunduğunu, ancak varlık yönetimi ekosisteminin tüm kurumlarıyla birlikte eksiksiz olarak geliştirilmesi gerektiğini belirten Dargnat, aynı zamanda Türkiye'de portföy yönetim sektörünün kendisini diğer global finans merkezlerinden farklı bir şekilde konumlandırması gerektiğini ve bu çerçevede Türkiye'nin varlık yönetiminde dünyada liderlik edecek bir vizyona odaklanmasının yararlı olacağını sözlerine ekledi.