Gaziantep'teki Darbe Girişimi Davası

Gaziantep'te, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında kentte konuşlu 5. Zırhlı Tugay Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada 31'i tutuklu 42 sanığın yargılanması devam ediyor.

8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde geçen hafta görülmeye başlanan ve bugün devam eden duruşmaya, "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme" ve "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçlarından cezalandırılmaları talep edilen eski Tuğgeneral Murat Soysal'ın da aralarında yer aldığı 42 sanık ile avukatları ve yakınları katıldı.

TBMM ve Başbakanlık avukatlarının da hazır bulunduğu duruşmada söz alan dönemin Tabur Karargahı Harekat Eğitim Subayı tutuklu sanık Engin Kaykı, atılı suçlamaları kabul etmeyerek, halen TSK'nın personeli olduğunu ve suçunun bulunmadığını iddia etti.

Mahkeme Başkanı Melik Durmaz'ın sanığın orduevinde görevli olmasına rağmen Tugaya neden gittiğini sorması üzerine Kaykı, şu ifadeleri kullandı:

"17 Temmuz'da sınırın diğer tarafına harekat belirlenmişti. 15 Temmuz günü tabur komutanı Hakan Yazılıtaş, tankları ve mevzileri kontrol etmemizi istedi. Suriye'ye yönelik harekatın öne kayma veya sonraya kayma ihtimali daha önce söylenmişti. Saat 17.00-18.00 arasında koordinasyon toplantısı yapıldı. Saat 18.00'de nöbetçi olduğum orduevine gittim. Gerekli kontrolleri yaptıktan sonra istirahate ayrıldım. Sonra herkes mesaiye çağrıldı. Orduevi müdürü de geldiği için benim görevim kalmamıştı. Saat 23.22 civarında Hakan Yazılıtaş WhatsApp grubundan herkesi mesaiye çağırdı, ve 'tatbikat değil' diye belirtti. Televizyon izlemediğim için darbe girişiminden haberim olmadı."

Saat 23.40 gibi tabur binasına geldiğini ve Yazılıtaş'ı arayıp "Emriniz nedir" diye sorduğunu anlatan Kaykı, Yazılıtaş'ın da personelin yoklamasını, telsizlerin çevrim kontrollerinin yapılmasını ve tanklardaki G3 mühimmatının sandıklara konmasını, Suriye'ye yönelik harekat kapsamında tank mürettebat listelerinin, kan gruplarının belirlenmesini istediğini ve kendisinin de emri alt birimlere ileterek, "Suriye'ye yönelik harekat olabilir" dediğini kaydetti.

"Aklıma bir şey gelmedi"

Başkan Durmaz'ın "Şüphelenmediniz mi?" sorusuna sanık, "Her alarm durumu bunu planlamaları yaptığımız için aklıma bir şey gelmedi." diye yanıt verdi.

Tabur komutanını emrini ilettikten sonra üstünü değiştirmek için odasına giderken İstanbul'da köprünün kapatıldığını duyduğunu aktaran Kaykı, "Gazinoya televizyon izlemek için gittim. Saat 24.00 sularıydı. Televizyonda bu görüntüleri ve Cumhurbaşkanımızın açıklamasını gördükten sonra, alt birliklere tabur komutanının emirlerini daha ciddi şekilde takip etmeleri için kendilerini uyardım. Onlar da olgunlukla karşıladı. Personele ve araçlara sahip çıktılar. O açıklamadan sonra herhangi bir emir vermedim." şeklinde konuştu.

Mahkeme Başkanı Durmaz'ın, "Cumhurbaşkanı konuşana kadar ailenden kimse aramadı mı?" sorusuna da "Sadece dayım aradı, askerlerin çıktığını söyledi. Ben de bize alarm verildiğini söyledim. Başka arayan olmadı." dedi.

"Hiç sorgulamadın mı ne oluyor diye?" sorusu üzerine sanık, Suriye'den füze atıldığında da aynı şeyi yaptığını söyledi.

Durmaz, "15 Temmuz'da tüm yurtta yaşanan olaylarla füze düşmesini aynı mı değerlendiriyorsun." diyerek sanığa tepki gösterdi.

Kaykı, bunun üzerine "Suriye'ye düzenlenecek harekatın önceye çekildiğini düşündüm." yanıtını verdi.

"Ani müdahale kuvvetinin" ne zaman kurulduğu sorusu üzerine Kaykı, "Haziran 2016'da Tugay Komutanı'nın emriyle, hudut hattının ötesinde terör örgütlerinin yapacağı saldırıya karşı 8 noktadan yapılacak hareketle teröristlerin etkisiz hale getirilmesi için kuruldu." dedi.

WhatsApp grubunun kim tarafından kurulduğu sorusuna da sanık, dönemin Tabur Tomutanı tutuklu sanık Hakan Yazılıtaş'ın emriyle "KK" ismiyle kurulduğunu söyledi.

Başkan Durmaz'ın sanığın telefonunda Kakao programı olduğunu hatırlatması üzerine Kaykı, "O program nasıl, hangi amaçla inmiş bilmiyorum. Ben indirmedim." cevabını verdi.

Kaykı, hakkındaki "FETÖ'cüdür" iddiasını da kabul etmedi.

"Bir hazırlık olacaktı ancak engel oldum"

Eski astsubay tutuklu sanık Hamit Bilgin ise Komutan'ın rayarak, alarm verildiğini, nedenini bilmediğini ancak büyük ihtimalle Suriye'ye gidebileceğimizi söylediğini ifade ederek, saat 23.00-23.30 sularında Tabura vardığını söyledi.

Yolda giderken, en samimi arkadaşıyla mesajlaştığını aktaran Bilgin, şunları kaydetti:

"Ona Tugaya gittiğimi tanklarla dışarı çıkacağımızı söyledim. Ben Suriye'ye gideceğimizi biliyordum. Benim darbe kalkışmasından hiç haberim yoktu. Bölüğün yoklamasını, garajlar bölgesinde toplanmasını ve telsiz çevriminin yapılmasını ben yapmadım. Ben o gün garajlar bölgesine hiç çıkmadım. Tank Yüzbaşı Engin Kaykı, bana sadede KOKTOD kapsamında askerlerin boş şarjörlerin toparlanması emrini verdi. Ben de emri askerlere ilettim, boş şarjörler odama getirildi. Bu sırada Başbakan'ın konuşmasının tekrarını dinledim. Hain bir kalkışma olduğunu öğrendim. O anda şok oldum. Ben ani müdahale kuvveti diye geldim. Ancak olayın başka bir yere gittiğini, ne KOKTOD ne de ani müdahale olmadığını anladım. Odamdaki uzman çavuşlara söyledim, bu hususta verilecek emre uymayacağımızı söyledim. Ani müdahale kapsamında tanklardan mühimmat getirilmesi emrini yerine getirmedim. İkinci bölükte 7 tank çevrimine girdi, bizim bölükten bir tank girdi, onu da engelledim. Ben engel olmasam 13 tane tank çevrime girebilirdi. Bir hazırlık olacaktı ancak engel oldum. Karargah bölük astsubayı, KOKTOD kapsamında benden mühimmat istedi. Ben de olayın KOKTOD olmadığını söyleyerek vermedim. Birinci bölükte şarjörlere mühimmat basılmamasının sebebi benim."

Duruşmaya ara verildi.