Hasan Nail Canat, kabri başında anıldı

Tiyatro sanatçısı, şair ve yazar Hasan Nail Canat, Eyüpsultan'daki kabri başında anıldı.

Vefatının 15'inci yılında kabri başında bir araya gelen sevenleri, Canat için Kur'an-ı Kerim okudu, dua etti.

Anma programında konuşan Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) İstanbul Şube Başkanı Mahmut Bıyıklı, Canat'ın tiyatro mücadelesini verirken hep yokluk ve yoksulluklarla karşılaştığını söyledi.

Bıyıklı, Canat'ın sadece tiyatroda değil, sinema oyunculuğu ve yazarlıkta da öncü bir şahsiyet olduğunu belirterek, "Hasan Nail Canat, bizim medeniyetimizin, kültürümüzün kahramanlarından biri. Onu anmaya ve anlamaya devam edeceğiz." diye konuştu.

Gençlere Canat'ın eserlerini okumalarını tavsiye eden Bıyıklı, "Bu topraklarda yeni Hasan Nail Canat'ların yetişmesi için bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Bu topraklar bereketli topraklar, inşallah yeni öncüler yetişecek." değerlendirmesinde bulundu.

"Onu hep hak davanın kahraman oyuncusu olarak gördük"

Hasan Nail Canat'ı, kendine has mütevazı duruşu, babacan tavırları, tebessümü, tatlı bir mizah ve zeka ışıltısıyla parlayan keskin bakışlarıyla tanıdıklarını dile getiren Bıyıklı, "Onu tiyatro sahnelerinde, radyo mikrofonlarında, sinema filmlerinde hep hak davanın kahraman oyuncusu olarak gördük. Kendisini, bir tek nefesini boşa harcamamış adam olarak bildik ve sevdik." dedi.

Ömrünü tiyatroya vakfeden Canat'ın, davasını, tiyatro cephesini diri tutmak için destansı bir mücadele verdiğini anlatan Bıyıklı, şunları kaydetti:

"Canat, yüzüstü çok sürünen Sakarya'yı ayağa kaldırmak için son nefesine kadar sahnelerde gür sesle haykırmış, inancının doğrultusunda oyunlar oynamıştır. Memleketi karış karış dolaşarak, türküsünü söylemeye çalışmış, sahnesi olmayan salonlara sahne kurmuş, bir tiyatro geleneği oluşturmaya çalışmıştır. Tek başına okul olmuş, sayısız öğrenci yetiştirmiştir."

"Sahnede güzel rol yaptı ama hayatında kendisi gibiydi"

Esenler Sanat Evi (ESEV) Genel Koordinatörü Abdülbaki Kömür de Canat'ın gerçek hayatında hiç rol yapmadığını hep kendisi olduğunu belirterek, "Sahneye çıktığı zaman güzel rol yaptı ama hayatında kendisi gibiydi. İnandığı gibi yaşadı, inandığı gibi çocuk ve inandığı gibi öğrenci yetiştirdi." dedi.

Hayatın iman ve cihattan, yani bir şeye inanıp inancına göre yaşamaktan ibaret olduğunu, Canat'ın da neye inanıyorsa öyle yaşadığını söyleyen Kömür, "Ümit ediyorum ki Cenabıhak, Hasan Nail Canat'ı yaşadığı gibi haşreder ve cennetine kabul eder." ifadesini kullandı.

Kömür, kabir ziyaretinin ölümü hatırlamaya vesile ve vefa göstermenin de güzel bir örneği olduğu için faydalı olduğunu sözlerine ekledi.

"Canat, şuur sahibi bir insan olarak yola çıktı"

Önder İmam Hatipliler Derneği Kültür Sanat Komisyonu Başkanı Tayfur Esen ise Hasan Nail Canat'ın bir imam hatip öğrencisi olduğunu hatırlatarak, şunları söyledi:

"Daha okurken arkadaşlarıyla tiyatro çalışmaları yapmış biriydi. Hasan Nail Canat, şuur sahibi bir insan olarak yola çıktı, hissetti, ruh aldı ve toplumuna ruh vermeye çalıştı. Allah ondan razı olsun, mekanı cennet olsun. Hayırla ve rahmetle yad ediyoruz."

"Onu örnek alarak hayatımızı zenginleştirebiliriz"

Yakaza Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Birol Cürgül de usta sanatçıyla ile uzun yıllar birlikte çalıştıklarını ve kendisini pek çok konuda olduğu gibi sanatta da örnek almaya çalıştıklarını dile getirdi.

Canat'ın hayatını en güzel şekilde yaşayan ve dünya hayatı güzel şekilde sona eren bir insan olduğunu aktaran Cürgül, "Bizler onu örnek alarak kendi hayatlarımızı zenginleştirebiliriz. Gençlere tavsiyem, hayatınızı sanatla güzelleştirin, inançlı bir insan olarak hayatınıza sanatı katın ve hayatınıza Hasan Nail Canat gibi güzel insanları örnek alarak devam edin." dedi.

Konuşmaların ardından anma programına katılan Esenler Sanat Evi (ESEV) öğrencileri ve Otakçılar Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencileri, Canat'ın ailesi ve sevenleriyle fotoğraf çektirdi.

Sanatı, "İsyanın estetik boyuta taşınması" olarak tarif eden Hasan Nail Canat, Necip Fazıl'a sevgisini ortaya koyan "Aynalar Yolumu Kesti" adlı oyunu sahneye koyduğu yıl geçirdiği kalp krizi sonucu 21 Ekim 2004'te vefat etti.

Hayattayken dini, ahlaki, sosyal konuları eserlerine ve sahne hayatına taşıyan Canat, vefatından sonra da sanat camiası ve sevenleri tarafından çeşitli etkinliklerle yad edilmeye devam ediyor.