"Hayvanlarla İletişim Kurmayı Bilmiyoruz"

Samsun'da hayvan barınağı açan Sinan Karagöz, "Ben barınağı açtığımda insanların 'Tatile gidiyoruz, dönüşte alırız' diyerek köpeklerini bıraktığını, hatta gece yarısı barınağın önüne terk edip gittiklerini gördük. Şu anda 160 köpeğimiz var. Hepsinin de kimliği ve aşıları var. Onlar benim hayatım" dedi.

Almanya'da işçi olarak çalışan Sinan Karagöz, 1993 yılında kesin dönüş yaptıktan sonra bir erkek bir dişi köpek beslemeye başladı. Bu arada doğuran köpeğin yavrularını da annesinden ayırmaya kıyamayan Karagöz, sokak hayvanlarını sahiplenmek ve onlara daha rahat bir yaşam imkanı sunmak için Doğa ve Hayvan Dostları Derneği'ni kurdu. İlkadım İlçesi Çatalarmut Mahallesi'nde 3 bin 500 metrekarelik alanda barınak oluşturarak köpeklerin her türlü ihtiyaçlarını kendi imkanları ile karşıladı.

KÖPEĞİNİ BIRAKAN KAÇTI

Dünyada insanlar dışındaki canlıların da yaşam hakkı olduğunu vurgulayan Sinan Karagöz şunları anlattı:

"Benim bir erkek bir de dişi köpeğim vardı. Onların yavruları olunca birbirlerinden ayırmadım. Böyle bir barınak kurdum. Avrupa'dan Türkiye'ye döndüğümnde kendime ait bir erkek ve bir dişi köpeğimden dünyaya gelen yavruları bakabilmek için bu barınağı açtım. Bir süre sonra insanlar evde bakamadıkları köpeklerini buraya terk edip gitmeye başladı. Hatta 'Tatile gidiyorum, dönüşte alırım' diyenler oldu. Ama ne gelip köpeklerini aldılar ne de arayıp soran oldu. Böylece barınağımda 160 köpek oldu. İnsanlar gece yarısı kimsenin görmediği anlarda köpeklerini barınağın önüne bırakıp kaçtı."

DERNEK ÜYELERİ KATKIDA BULUNUYOR

Her köpeğin aşısının yapıldığını, kimliğinin olduğunu söyleyen Sinan Karagöz, "Onlar benim hayatım. Hepsinin bir ismi var. Hepsine ismi ile hitap ediyorum. Hepsinin ismi ile tanıyorum. Onlar da adlarını biliyor. Tabi burada yalnız değilim. İki arkadaşım da bana yardım ediyor. Dernek üyelerimizin de maddi manevi katkıları oluyor" diyerek şöyle devam etti:

"Bulunduğumuz bölge şehir merkezine uzak. Ben aylarca şehre inmeyip dostlarımla birlikte burada kalıyorum. Türk toplumu olarak hayvan sevgisi farklı algılıyoruz. Hayvanları sadece kesilip yiyilen bir canlı olarak görüyoruz. Onların da bu hayatta yaşam hakkı olduğunu unutuyoruz. Televizyonlarda bir köpeğin başına gelen acı olayları ahlayıp vahlayarak izliyoruz. Ama onları sahiplenmek, ya da onlara yardım etmek gibi bir düşüncemiz yok. İnsanlar televizyonda filmlerde, dizilerde rol alan köpekleri, kedileri görünce bir hevesle hayvan sahibi oluyor. Sonra da bu işin öyle televizyonda görüldüğü gibi olmadığını görünce hemen vazgeçiyorlar. Sokağa terkediyorlar. Köpekleri bir oyuncak gibi görüp, hevesleri geçince terkediyorlar."

'HAYVANLARLA İLETİŞİM KURMAYI BİLMİYORUZ'

Hayvanlarla iletişim kurulamadığını kaydeden Doğa ve Hayvan Dostları Derneği Başkanı Sinan Karagöz şöyle konuştu:

"Hayvanları bir öcü, canavar gibi görüyoruz. Ben yolda bir köpek gördüğü zaman çocuğunun içinde bulunduğu puseti atıp kaçan anneler gördüm. Hayvanlarla iletişim kurmayı bilmiyoruz. Çok küçük yaşta çocuklarımıza hayvan sevgisini vermeliyiz. Bu işin okullarda eğitimini vermeliyiz. Ben hobi olarak kendi hayvanlarım için başladığım bu işte 22 yıldır gönüllü olarak çalışıyorum. İnsanoğlu hala bu dünyada tüm canlıların yaşam hakkı olduğunu farkında değil. Onlar yokmuş, onların yaşam hakkı bulunmuyormuş gibi davranıyorlar."