Baroya ait sosyal tesisleri hizmete açmak için Erzurum'a gelen TBB Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, Erzurum Gazetecileri Cemiyetini (EGC) ziyaret etti. EGC Başkanı Kadir Sabuncuoğlu ve yönetim kurulu üyeleri ile bir süre görüşen Feyzioğlu, Dumlu Açık Cezaevi içerisinde engelli çocukları rehabilite etme amacıyla kurulan Atlı Kafeden çok etkilendiğini bildirdi. Ankara'da baro başkanlığı yaparken uyguladıkları kadına karşı şiddetle mücadalede niteliğindeki 'Gelincik' projesini ülke geneline yaymaya çalışacaklarını anlatan Feyzioğlu, avukatların yararlanması için Erzurum'a 5 yıldızlı bir sosyal tesis yapmak için girişimlerde bulunduklarını belirtti. Bir gazetecinin Başbakan Erdoğan'ın 'öğrenci evleri' ile ilgili yaptığı açıklamaya ilişkin yönelttiği soru üzerine Metin Feyzioğlu, şunları söyledi:
"Bu bir suni gündem. Türkiye'de gerçekten can yakan, hepimizin, hepinizin gündelik hayatlarını etkileyen o kadar büyük sorunları var ki. Bugün sayın başbakanın dile getirdiği kimsenin sorunu değil. Böyle bir sorun yok. Bunu sayın başbakanın sorun olarak görmesi malesef daha önce 'yüzde 50'yi zor tutuyorum' beyanlarını verdiği ve sonuçları çok sıkıntılı acı hatta ölümle gelen provakatif açıklama, bir işaret. Reşit insanların ne yaptığı, ne yapacağı kimseyi ilgilendirmez. Fakat burada konu aslında ahlak bekçiliğinin ötesinde. Tükiye'de yurttaşlar nasıl namuslu, ahlaklı, dindar olunucağını, siyasi partilerden öğrenecek değiller. Çok şükür yurttaşlarımız nasıl namuslu olunduğunu, ahlaklı olmanın ne demek olduğunu zaten biliyor. Bu yüzden sayın başbakan 'Nasıl namuslu olunur' derslerini vemeden önce Türkiye'nin gerçek sorunlarına girerse çok daha hayırlı bir iş yapmış olur. Bunu emekli olduğunda televizyoda sohbet programlarında yapabilir. Türkiye'nin gerçek sorunu, aynı zamanda ülkenin siyasetçi diliyle kutuplaştırılmasıdır. En büyük sorunumuz budur. Siyasetçi diliyle Türkiye kutuplaştırılıyor. Türkiye'nin bağrından çıkmış polisle yurttaş kutuplaştırılıyor. Devletle yurttaş kutuplaştırılıyor. Şu mezheple bu mezhep, şu siyasi düşünceyle bu siyasi düşünce, bu etnik kökenle o etnik köken kutuplaştırılıyor. Bu kutuplaştırmanın arkasında siyasilerin kulandığı provakatif, tahrik edici dil var."
'GENÇLERİN GİRİP ÇIKTIĞI EVLERİ YAKINDAN TAKİP EDİNİZ'
"Bu tahrik edici dilden derhal vazgeçilmesi lazım" diyen Feyzioğlu, şöyle devam etti:
"Nitekim sayın Başbakan'ın bu açıklamasından sonra 'Aslında öyle demek istemedi' diyen düzelticiler ya da toparlayıcılar, hemen arkasından sayın başbakan 'hayır ben öyle dedim' diye ısrar edip kendini düzeltenleri düzeltince düzelticiler tekrar pozisyon düzelttiler. Sayın Bülent Arınç'ın bugün ki açıklamasında 'Elbette çeşitli yollar var. Komşular girip çıkandan rahatsız olduklarında biz nereden bilelim burada bir terör yuvası mı var? Hücre evi mi yoksa fuhuş yuvası mı var? Nereden bilelim' dedi. Ben size buradan açık söylüyorum. Buradan valilere, emniyet müdürlerine bizzat siyasi iktidarın en üstünden talimat veriliyor. Bu bir işaret. Diyorlar ki 'Gençlerin girip çıktığı evleri yakından takip ediniz. Gençler bizim siyasi düşüncemize uzak gibi duruyorlarsa buralar fuhuş yuvası veya örgüt evi olabilir.' Türkiye'de milyonlardca bekar insanın kaldığı evlerin devletin hedefi haline getirmiştir. Bekar evi ayıp birşey değildir. Dün 'Yüzde 50'yi zor tutuyorum' cümlesiyle eli sopalılar sokaklara salınmış sokaklar hedef alınmıştı. Bir ileri aşama, bu Gezi operasyonu perde ikidir. Bu perde ikide insanların evleri hedef alınmaktadır. Ev hepimizin, hepinizin mahremidir. Artık evimizi hep birlikte korumayacaksak neyi koruyacağız ki? Burada bir siyasi düşünce ayrımı falan yok arkadaşlar. Sayın başbakanın ve etrafındankilerin siyasi iktidarın derhal ama derhal demokrasinin asgari standartlarına uygun konuşması, konuşmaya başlaması lazım. Bu Türkiye'nin meselesi değil yani gündem saptırıyorum diye vali ve emniyet müdürlerini insanların evleri hedef gösterilmez."
'BASANLARIN PEŞİNDE OLACAĞIZ'
Feyzioğlu, "TBB olarak biz görevini kötüye kullanarak, bekar evleri denilen evleri veya insanların evlirini sırf siyasi muhalif olduğu gerekçesiyle birer hücre evi veya fuhuş yuvası gibi basanların peşindeyiz. Bunları raporlayacağız. Suç duyurularında bulunacağız. Dünyaya da bildireceğiz. Bütün uluslararası kuruluşlar, Avrupa Konseyinden Avrupa Birliğine ve kendi meslek örgütlerimize kadar kasten hepsine yanlış yapan, kasten evleri basan, insanları taciz edenleri duyuracağız" dedi.
Feyzioğlu, "Yasal her türlü düzenleme yapılabilir ama hukuki hiçbir düzenleme yapılamaz bu konuda. Yapılacak her yasal düzenleme aslında yasal olarak da Türkiye'nin rejim değişikliğinin altını çizmek olur. Artık bu insanların evi. Arkadaşlar buna daha fazla müdahale edilmez" diye konuştu.
'SABAHA KARŞI ZİL ÇALINACAK'
Yaşananları çok tehlikeli bulduğunu söyleyen Feyzioğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Türkiye'de zina tabiki suç değil ama fuhuş yapmak iddiasıyla bir provakasyon, bir baskı işareti verilmiştir. Zaten 3-4 genç bir yere gittiğinde mahallenin teyzeleri falan 'N'oluyor' diye konuşmaya başlarya şimdi bu konuşma en üst düzeyde. Burası 'bir terör yuvası, örgüt evi, hücre evi, fuhuş yuvası' dendiğinde yani bu işin ticaretinin yapıldığı yer olarak takdim edildiğinde olacak şey sabaha karşı zil çalınacaktır. Polis baskınıyla kameralarla bir evin fuhuş yuvası olarak basılması. Lütfen empati kurabilmek için bu evi kendi eviniz olarak düşünün. 2 gün sonra da 'Pardon' denilmesi nedir? O şehirdeki öğrenciler, gençler şehirleri terkeder. Erzurum'dan üniversite öğrencilerinin kaçması buradaki esnafa aslında ceza kesilmesidir. Öğrenci kaçar gider. ve kraldan çok kralcılar bu memlekette daima çıkar. Ardından 'Öyle demek istemedim aslında' gibi maksadı aşmış beyanlar olur. Çok çok çok tehlikeli buluyorum sayın başbakanın bu açıklamalarını."
TBB Başkanı Metin Feyzioğlu, daha sonra Baro Başkanı Faruk Terzioğlu ve protokol üyeler, konuk baro başkanları Baro'nun sosyal tesislerini hizmete açtı.
Son Dakika › Güncel › TBB Başkanı Feyzioğlu: Öğrenci Evleri 'Suni Gündem' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?