Tem Sanat Galerisi Art Bosphorus'ta - Son Dakika
Güncel

Tem Sanat Galerisi Art Bosphorus'ta

Tem Sanat Galerisi Art Bosphorus\'ta

Tem Sanat Galerisi sanat fuarlarının halkla bütünleşmek, onlara sanatı sevdirmek için iyi bir fırsat olduğunu düşünüyor.

10.03.2012 10:08

Yirmi altı seneyi arkada bırakan Tem Sanat Galerisi sanat fuarlarının halkla bütünleşmek, onlara sanatı sevdirmek için iyi bir fırsat olduğunu düşünüyor. Bu nedenle de başladığı 1991 senesinden beri bu fuarlara, yıllardır inançla birlikte çalıştığı sanatçılarını sırayla taşımaktadır. Bu sene 14 – 18 Mart 2012 tarihlerinde Haliç Kongre Merkezi'nde yer alacak Art Bosphorus'da Mehmet Güler, Hüseyin Ertunç ve Gülden Artun'un resimlerini ve Abdulkadir Öztürk'ün heykellerini izleyeceğiz Tem'in A-4 Stand'ında. 14 Mart Çarşamba günü saat 16.00'dan itibaren, bütün sanatsever dostlarımızı Haliç kıyısındaki bu güzel sanat merkezindeki fuarımıza bekliyoruz.

Mehmet Güler'in çalışmaları, Anadolu ve yaşadığı ortam Avrupa açısından, fikir doludur... Çok çeşitli düşünceleri uluslararası bir sanat dilinde birbiriyle karışır ve evrensel bir dil kazanır. Bütün bunlar, sanatçının zaten içinde var olan ve bizim kültürümüzle her temasında değişik yorum ve ayrıntılarla şekillenen, bir çok duygu ve sezgisini tuvale yansıtır. Onun bakışı, düşünüşü, yaşayışı ve yorumu, kaynayan bir kazan gibidir ve bunun sonucunda, atak ve biçimsel yönden çok enerjik o yapıtlar ortaya çıkar. Onun fikir dağarı, resmin belleğidir; bu bir ressamın bilgi bankasıdır. Oradan istediğini alabilir. Kullanılan araçların titiz bir indirgenmesi, onun yaratısının özelliğidir, orada fazladan tek söz bulunmaz, hiçbir renk aşırı değildir, hiçbir duygu fazla uysal değildir, hiçbir ifade apaçık ya da yüzeysel değildir... Mehmet Güler'in üslûbu, soyut biçim diliyle figürsel işaretleri birleştirir, resim ile çizimi iç içe sokar, alandan ve çizgiden söz eder, hareketli ve durgundur. Sanatçının yapıtları, üst düzeyde içerik ve biçimleme iddiası olan özerk, özgün sanatsal ifadelerdir. Bu özellikler onun sanatının anlaşılmasına ve etkili bir mesaj olmasına yardımcı olur.

Hüseyin Ertunç düşüncesini boyada toplar ve boyayla birlikte değişmeye başlar. Bu değişimde boyanın onu vardırdığı yerlerde figüratif veya figüratif olmayanın ayırımını yapmaz. Onun resmindeki doğaçlama, kendi yaşantısıyla bire bir paralellik gösterir. Yaşamın başlangıcının, devamının ve insanın sonu gelmeyen bir resimsel değişimle yaşamın peşinde olmasının dile getirildiği bu yapıtlarda birçok şey sorgulanır; ne olduğumuz, neler yaşadığımız, nelerin peşinden koştuğumuz gibi. Bütün bu sorular ve sanatçının kendi varlığından yola çıkarak verdiği tüm yanıtlar bir renk dokusu içinde onun resminde yerlerini bulurlar.

Gülden Artun`un yapıtları öncelikle, görsellikteki konuşmak ve yazmak olarak tanımlanabilir. Düşüncelerin, imgelerin birbirine bağlanmasının ortaya çıkardığı bu bütünde sanatçının kendisiyle ve yapmakta olduğu resimle sürdürdüğü sürekli bir diyalog vardır.Onun iç ve dış dünyası arasında gidip gelen bu sayısız yaşantılar zincirinde devamlı bir devinim ve değişim görülür. Bu bizi onun figürsel denebilecek ve şiirsel bir mantığa dayanan aynı zamanda da ironik olabilen kendi diliyle tanıştırır.Bu dili ortaya çıkaran öncelikle çizgideki yazısallığın beraberinde getirdigi sayısız düşüncedir. Bu resimlerde, yaşanılanlarla, herşeyden önce içinde bulunduğumuz zamanla, olaylarla, yaşayan varlıklar, yaşamayan nesnelerle, sayılamayacak kadar çok ayrıntıyla şu veya bu şekilde sürekli bir bağlantı içinde olmamıza gönderme yapılır. İçimizdeki kadın, erkek, çocuk, hatta hayvan ve bitki gibi benlikler bu yoğun ve duyarlı alanda bilinçaltıyla beraber içselleştirilerek çeşitli şekillerde kendilerini gösterirler.

Resimlerdeki çokluk özgür bir şekilde ortaya çıkmıştır. Bu da izleyiciye yapıtın herhangi bir noktasından başlayarak bir serüveni yaşama olanağını verir. Göz çizgiyi ve düşünceyi izleyerek yeni yeni imgelere ulaşır, her defasında yeni bağlantılar keşfeder, görülmeyenin görülebilirliğine, yaşam ve sanatın zenginliğine tanık olur.

Öztürk'ün sergisindeki heykelleri, imgelerin formlaşması ve biçimlerin soyutlayışa uğrayarak değişimlerinin uzun araştırılmaları sonucudur. Plastik formlarda heykelsel değerlerin çözümü deneysel araştırmalarla heykeli meydana getirir. Sanatçı, plastik değerlere öncelik verirken heykelin estetik, devingen ve yenilikçi olmasına dikkat eder. Her heykel formu bir diğerinden farklı olduğu gibi aynı zamanda öbürünün öncüsüdür; bir bütünün tamamlayıcısıdır. Sanki satranç taşları gibi birbiri ile ilişkilidir; ayrı değerleri taşıyarak bir bütünü oluştururlar. Heykellerin ayrı özgünlükleri, ifadeleri vardır. Heykelsel değer ölçütleri farklıdır; kimlikleri, yaşadıkları çevre sorunlarının değişik özelliklerini anlatır.

Abdulkadir Öztürk'ün heykelleri, çoğunlukla, insanlar gibi birlikte yaşamı yansıtır; içiçe geçmeli formlar toplumun erotik gizemliliğini içerir. Bronz heykeller genellikle içleri dolu olarak dökülür, sonra pürüzsüz yüzey vermek, doku oluşturmak için taş gibi yontularak plastik değerleri daha öne çıkartılır. Pürüzsüz yüzeyler heykellerde ışığın iyi yansıtılmasını sağlar; içbükey dışbükey yüzeylerdeki düzgün hatları oluşturur, heykellere ayrı bir değer katar.

Tem Sanat Galerisi'nin www.temartgallery.com adresinde devamlı güncel tutulan sayfalarında hem bu sergiye, hem galeri sanatçılarına, hem de geçmiş sergi arşivlerine ulaşmak mümkündür.

Kaynak: Bültenler

Son Dakika Güncel Tem Sanat Galerisi Art Bosphorus'ta - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement