Başbakan Davutoğlu Canlı Yayında - Son Dakika
Politika

Başbakan Davutoğlu Canlı Yayında

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Birileri Türkiye'nin etnik ve mezhebi dokusuyla oynamaya kalkarsa, oynadıkları yerleri başlarına yıkarız" dedi.

27.07.2015 21:52

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Birileri Türkiye'nin etnik ve mezhebi dokusuyla oynamaya kalkarsa, oynadıkları yerleri başlarına yıkarız" dedi.

Davutoğlu, Çankaya Köşkü'nden katıldığı A Haber ve ATV'nin ortak canlı yayınında, "Başbakan ile Gündem Özel" programına konuk oldu.

Gündeme ilişkin değerlendirmede bulunan Davutoğlu, 7 Haziran seçimlerinden sonra terör örgütlerinin üçünün de anlayışında tek bir şeyin söz konusu olduğunu belirterek, "Bu da 'şimdi Türkiye'yi kaosa sürükleyebiliriz' idi" diye konuştu.

Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Yani, 7 Haziran seçimleri sonrasında öyle bir siyasi tablo çıktı ki, bu siyasi tablo üzerinden 'yıllardır başaramadığımız şeyi başarabiliriz' ve biri 'aşırıcı akımlar üzerinden, diğeri etnik farklılıklardan, bir diğeri mezhebi farklılıklardan kaosa sürükleyebiliriz.' Bu tabloyu gördüğümüzde, bu koltukta oturan birisi, eğer bu tabloyu görüyorsa ve gereğini yapmazsa, sonraki nesillere hesap veremez.

Ne yaptık biz? DEAŞ, PKK ve DHKP-C. Türkiye'nin üç hassas dokusunu istismar etmeye çalışan bu üç örgüte karşı, eş zamanlı operasyon başlattık. Aylardır, biz her türlü ihtimale hazır olunması talimatını veriyorduk. Nihayet, güvenlik birimlerimiz, sürekli teyakkuz durumunda olmak durumunda. Etrafımızda bir sürü güvenlik riski var. Aynen bunları söyledim. Bu üç terör örgütü, eş zamanlı olarak durdurulmaz, birine yaptığınız başka yerde başka bir istismara yol açar. Yani, sadece DEAŞ'ı vurup PKK'yı vurmazsanız, Ceylanpınar'da gece yarısı iki polisimizi şehit edenlere prim vermiş gibi olursunuz. Öbür tarafta, PKK'ya vurup DEAŞ'a vurmazsanız, bir sürü istismarın önünün açarsınız. Bunların üçü de Türkiye'ye tehdit."

"PKK da bu kaos içinden kendine prim çıkarmaya çalıştı"

DHKP-C'nin son dönemde Kandil'de eğitim almaya başladığını ifade eden Davutoğlu, "Yani, birileri Türkiye'nin etnik ve mezhebi dokusuyla oynamaya kalkarsa, oynadıkları yerleri başlarına yıkarız" diye konuştu. Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Burada DEAŞ'a dönük başladı operasyon. Çünkü DEAŞ, 32 vatandaşımızı katletti. Müsebbibi kim olursa olsun bilirsek, onun gereğini yaparız. Bunun kimliğinin ortaya çıkmasıyla birlikte DEAŞ'ın, yani suçlu ortaya çıkınca, DEAŞ olduğundan şüphe götürmeyince zaten ben Şanlıurfa'da yaralıları ziyaret ettiğimde de ifade ettim. Gereken tedbiri almaya karar vermiştik. Perşembe günü özel güvenlik toplantısına giderken, bir de askerimizi şehit ettiler. Artık, DEAŞ'a dönük caydırıcı gücümüzü göstermemiz, hem devlet olmanın hem de vatandaşlarımızın hayatını korumamız bağlamında bir vecibe halini almıştı. Onu bir kenara koyalım. Dolayısıyla DEAŞ'ı her ne suretle olursa olsun cezalandırmak, bizim vatandaşlarımızın can güvenliğine duyduğumuz saygının ve görevimizin bir gereği.

Öbür taraftan DEAŞ bu komployu yaparken, bu terör eylemini planlarken; PKK da bu kaos içinden kendine prim çıkarmaya çalıştı. Ne yaptı? Adıyaman'da bir askerimizi şehit ettiler. Ceylanpınar'daki, burada 2 polisimizin şehit edilmesinin arka planının halkımız tarafından bilinmesini istiyorum. Özellikle de Kürt vatandaşlarımız açısından bilinmesini istiyorum ki operasyonun hedefi açıklığa kavuşsun.

Bu iki kardeşimiz, Türkiye'nin şu veya bu köşesinden olabilirdi. Kürt olabilirdi, Türk olabilirdi. Sünni olabilirdi, Alevi olabilirdi. Ne olursa olsun, o iki polisimiz Ceylanpınar'da halkın güvenliği için hayatını ortaya koyuyordu." Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Gece yarısı girildi ve ikisi şehit edildi. Haber bana Perşembe sabahı geldiğinde 'iyi tetkik edin' dedim. Dün bir televizyon kanalında 'Bu PKK'nın normal yaptığı terör eylemlerine benzemiyor' diye yorum yapıldı. Özellikle bu paralel yayın yapan ve diğer bazıları, hemen hedef saptırmak için. Burada bir 'şüpheli durum' varmış. Hayır, şüpheli bir durum yok. Biz, onu bildiğimiz için birkaç saat olayın aydınlatılmasına baktık.

Önce PKK iltisaklı web sayfaları olayı sahiplendi, arkasından da MİT Müsteşarımız bana PKK yöneticileri arasında yapılan bazı istihbari görüşmelerle ilgili bilgiler sundu. Bu bilgilerde, bu eylemin PKK'da alınan bir kararla gerçekleştirildiği ortaya çıktı. Böyle bir durum karşısında nasıl DEAŞ askerimizi vurmasıyla Türkiye doğrudan saldırmış oldu; PKK da askerimizi şehit etmesi, polisimizi vurması, hele Diyarbakır'da trafik polisini uzun namlulu silahla vurması karşısında artık kimse çatışmazlıktan falan bahsetmez. Şimdi HDP'li yetkililerin bu istismarına kimse inanmaz artık."

"Bizim, yaptığımız operasyon, halkın sesidir"

Davutoğlu, üçüncü unsurun DHKP-C militanları olduğunu belirterek, "Kim olursa olsun, hangi gerekçe ile olursa olsun hayatını kaybetmişse, biz o vatandaşlarımızın hükümetiyiz. Bize oy vermemiş olsa, rakip olsa, bize husumet duysa dahi benim görevim Başbakan olarak yaralıları ziyaret etmek, cenazelerinin en saygın bir şekilde definlerini sağlamaktır. Çünkü, DEAŞ'ın yaptığı o terör saldırısı bir gruba dönük değil, bütün Türkiye'ye dönük. Ama bu cenazelerimizden birçoğunda terör propagandası yapmak istediler" diye konuştu.

Bir cenazenin karşılanmasında da açık bir şekilde İstanbul sokaklarında Kalaşnikoflu, yüzleri kapalı olarak gösteri yapılmaya çalışıldığını anlatan Davutoğlu, "Yani şu mesajı vermeye çalıştı DHKP-C de. 'Nasıl PKK, polisimizi evinde şehit ediyor, 'ben her yeri basar, her türlü kamu görevlisini öldürürüm, siz de ses çıkaramazsınız' gibi bir mesaj. 'Nasıl, DEAŞ 'Ben senin askerini sınırda vururum, 32 vatandaşını katlederim ama sesin çıkmaz' gibi bir mesaj verdiyse, DHKP-C de 'Ben İstanbul'da silahla dolaşırım, yüzümü kapatırım. Sen, ses çıkaramazsın' İşte, sesimiz çıktı. Bizim, yaptığımız operasyon, halkın sesidir, bizim yaptığımız operasyon demokrasinin sesidir, bizim yaptığımız operasyonlar meşruiyetin sesidir" dedi.

"Şimdi sesimiz çıktı. Kandil'i bombalarken de çıktı" diyen Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Bizim sesimiz, DEAŞ pozisyonlarını bombalarken de çıktı, İstanbul'da ve Türkiye'nin her yerinde her üç örgüte dönük olarak da DHKP-C de dahil yaptığımız operasyonlarla da çıktı. Artık, Türkiye bir hafta önceki Türkiye değildir. Herkes ayağını denk almalı. Bizim, demokratik yapımızı koruyarak, güvenliğimizi teminat altına alma sorumluluğumuz var. Eğer birileri şu veya bu hassasiyetleri kaşıyarak, ülkenin bir kaosa gireceğini düşünüyorsa, hiç heveslenmesin. Bunun için dün özelikle CHP ve MHP Genel Başkanlarını bilgilendirdim ve onların telefon görüşmesinde gösterdikleri tutum nedeniyle de kendilerine teşekkür ediyorum. Çünkü, bugün hepimizin ortak bir pozisyonda buluşma günü.

Suruç saldırısından itibaren dörtlü deklarasyon için çağrıda bulunduk. HDP niye bu deklarasyona 'evet' demedi? Niye, terörü bir kez dahi kınamadı? Niye, Ceylanpınar'daki o genç fidanımızın şehadetine sessiz kaldı? Çünkü, PKK'dan korkar. Onun PKK tarafından yapıldığını bildiği için, PKK'ya karşı hiçbir şey söyleyemez bunlar. Onlar söyleyemeyebilirler ama biz söyleriz. Dolayısıyla, bugün Kandil'de veya başka yerlerde içinde kim olduğu belli olmayan tabutlar yan yana konuyorsa; bu bir algı operasyonudur, yanıltmacadır, aldatmacadır. Doğru, orada teröristler öldü. Bunların bilgisi de bizim elimizde. Ne kadar hasar verdiğimizi de biliyoruz. Çünkü, sürpriz, şok ve çok etkin bir operasyon yaptı bütün silahlı kuvvetlerimiz."

Gerek DAEŞ, gerek PKK gerekse DHKP-C'ye karşı yürütülen faaliyetlerde yer alan güvenlik birimlerine teşekkür eden Davutoğlu, son derece iyi koordine edilmiş müthiş bir mücadele sergilendiğini söyledi. Davutoğlu, "Eğer, o tabutların hesabı sorulacaksa, Ceylanpınar'da iki polisimizi gece yarısı şehit edenler versinler. Eğer, çatışmasızlık niye bitti? diye söyleniyorsa 7 Haziran'dan bu yana 281 eylemi yapan PKK'lılara, tır yakanlara, hamileye yardım için giden hasta ebeyi, şoförü kaçıranlara sorsunlar. Buralar, kamu düzeninin ayaklar altına alındığı, başka ülkelerin topraklarının kaderine benzemez Türkiye" dedi.

Her türlü tedbirin alındığını ve alınacağını vurgulayan Davutoğlu, demokrasinin ve özgürlüklerin korunmaya devam edeceğini bildirdi. Davutoğlu, "Ama dün ve bugün de Gazi Mahallesi'nde istismara sebebiyet verdiler. Bunu ifade etmek isterim. Valimiz ile her an temas halindeydik. Oradaki Cemevi dedeleriyle de valimiz temas halindeydi" açıklamasında bulundu. Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Bütün Alevi vatandaşlarımızın, Sünni vatandaşlarımız gibi dini vecibelerini istedikleri gibi yerine getirmeleri haklarıdır. Buna birisi dokunacak olursa, karşısında bizi bulur. Ama bir cenaze merasiminde silahlı gösterisi yapılıyorsa; bu Aleviliğe de Sünniliğe de karşıdır, Müslümanlığa da Hıristiyanlığa da aykırıdır.

Bir yerde eğer yüzler kapatılıyorsa, taşlar atılıyorsa, bu en fazla o cenaze merasimine saygısızlıktır. Orada, özellikle Cem Evi'ndeki dedenin ve oradaki yetkililerin soğuk kanlı tutumu dolayısıyla da teşekkür ediyorum. Kimse artık İstanbul'da ve Türkiye'nin herhangi bir yerinde silahlı gösteri yapma imkanı bulamayacak, yüzünü kapatan gösteri yapma imkanı bulamayacak. Bütün vatandaşlarımızın hakkına, hukukuna saygı gösterilecek. Ama kesinlikle gayri meşru hiçbir faaliyete de izin verilmeyecek."

(Sürecek)

Kaynak: AA

Son Dakika Politika Başbakan Davutoğlu Canlı Yayında - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement