Davutoğlu'ndan Alevi Kanaat Önderlerine Kahvaltı - Son Dakika
Politika

Davutoğlu'ndan Alevi Kanaat Önderlerine Kahvaltı

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Türkiye Cumhuriyeti devleti kimsenin şahsi, nesebi, mezhebi, ırki malı değildir.

22.08.2015 15:21
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Başbakan Ahmet Davutoğlu,  "Türkiye Cumhuriyeti devleti kimsenin şahsi, nesebi, mezhebi, ırki malı değildir. Türkiye Cumhuriyeti devleti, bütün vatandaşlarımızın eşit hakka sahip olduğu ve eşit bir şekilde de hak iddia ettiği, edebileceği, bunu da demokratik yollarla gösterebileceği bir ulu geleneğin son devletidir" dedi.

Başbakan Davutoğlu, Çankaya Köşkü'nde Alevi kanaat önderleriyle kahvaltıda bir araya geldi.

Burada yaptığı konuşmada, " PKK'nın, DAEŞ'in, DHKP-C'nin Müslümanları, Sünnileri, Alevileri, Kürtleri, Türkleri temsil edemeyeceğini" belirten Davutoğlu, "Müslümanları, Alevileri, Sünnileri, Türkleri, Kürtleri temsil eden Hacı Bektaş-ı Veli'nin Makalatı'dır, Hazreti Mevlana'nın Mesnevisi'dir, Ahmed-i Hani'nin Mem u Zini'dir ve daha niceleridir. Bazısı Alevi deyişidir, bazısı Kürtçe yazılmıştır, bazısı Türkçe deyiştir, bazısı Yunus Emre deyişidir, bazısı Feqiye Teyran ama hepsi bizim" diye konuştu.

"Sünni bir aile ortamında büyüyen biri olarak, hiçbir zaman, hiçbir Alevi dergahını ve Alevi canı, dostu farklı görmediğini" dile getiren Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sizlerin de (farklı) görmediğinizi biliyorum. Ama bir taraftan Madımak, hemen sonrasında Başbağlar ile bir hançer gibi bedenimizin, ruhumuzun ortasında yaralar açılmaya çalışıldı. Hep beraber buna karşı durmalıyız. Bugünlerde özellikle buna ihtiyacımız var. Gelin, kim şiddet uyguluyorsa ona karşı duralım. Şu topraklarda o kadim kültürü yaşatabilmek için ne gerekiyorsa yapalım. Çok basit, çocukça diyebileceğim bazı tepkisel tutumlarla geleneklerin kökü değişmez. Saz, söz, şiir, türkü, ney hepsi bizim."

Davutoğlu, geleneğin bazen türkülerde bile korunmasında zorluk çekilen dönemler yaşandığını belirterek, bunların aşılması gerektiğini söyledi.

-"Geleneğin korunması için ne gerekiyorsa yapmaya hazırız"

Alevi, Bektaşi geleneğinin korunması için ne gerekiyorsa yapmaya hazır olduklarını vurgulayan Davutoğlu, Hacı Bektaş-ı Veli'de ve Tunceli'de kutsal mekanlar, dergahlar ve ocakların yollarının yapılması, tamir edilmesi için ödenek ayrıldığını ve bunların büyük ölçüde gerçekleştirildiğini kaydetti.

Türkiye'nin demokratik hukuk devleti olduğunun altını çizen Davutoğlu, "Hiçbir vatandaş arasında ayrım gözetilmesini mazur göremeyiz. Devlet vatandaşlarına kimlik sormaz. Kimlik, vatandaşların kendileriyle tanımlanır ve devlet o kimliklere saygı gösterir. Onlara hak ve özgürlükleri konusunda eşit davranır" ifadesini kullandı.

Devletin vatandaşlık kimliği etrafında bütün vatandaşları kucaklayıcı bir anlayışı yerleştirmesi gerektiğini dile getiren Davutoğlu, "Biz, 'Çözüm Süreci' derken tam da bunu kastediyorduk" dedi.

Davutoğlu, bir anne-babanın hapishaneye gittiğinde oğluyla anadiliyle konuşamadığı bir ülkenin, insanlık onuruna ve vatandaşlık bilincine sahip olmadığını düşündükleri için bunu değiştirdiklerini belirtti.

-"Nedir dillerle olan mücadelemiz?"

Dün gazileri ziyaret ettiğini anlatan Davutoğlu, Şırnaklı geçici köy korucusu ve Suruçlu askerin ailelerini aradığını söyledi.

Davutoğlu, "Geçici köy korucusunun eşi Türkçe bilmiyordu ama bu ülke için eşi gazi olmuştu. Kısa birkaç Kürtçe ifadeyle ona selam verdim telefonda. Allah aşkına, bu dillerin hepsi güzel değil mi? Nedir dillerle olan mücadelemiz? Nedir örfler ile kültürlerle olan mücadelemiz? Ama nedir, 'şu şehirler, şu köyler, şu yaylalar Kürtlerindir, şu da Türklerindir' diye bu ülkeyi bölmek kimin haddinedir, kimin menfaatinedir, kimin hesabınadır?"

Irak'taki şehirlerle ilgili "Kürt, Arap, Türkmen, Şii şehri" diye ayrımlar yapıldığına işaret eden Davutoğlu, "Biz buna karşı hangi kökenden gelirsek gelelim, 'bu ülkedeki şehirlerin hepsi bizimdir' diyebilmeliyiz. Toros dağları ne kadar benimse Cudi, Tendürek, Ağrı, Hakkari dağları da o kadar benimdir. Hakkari'nin eteğinde büyümüş bir Kürt yiğidi için Hakkari dağları veya Cudi ne kadar onunsa, Ilgaz da onundur, Istrancalar da onundur. Birileri şunu diyorsa 'şu dağlar, şu yaylalar, şu şehirler bize, diğerleri size ait', biz ve siz diyenler birlikte bir biz oluşturamaz. Biz, biz dediğimizde bu toprakların her santimetrekaresinde yaşayan her bir vatandaşımızı, kardeşimizi, canımızı, dostumuzu, mihmanımızı, musahibimizi kastediyoruz. İşte onun için, bugünlerde her zeminde ve her yerde insan onurunu ayağa kaldırmak durumundayız."

"Her türlü saygıya layık şekilde hak ettiği yolda yürümeye devam edecek"

Kim olursa olsun, insan onuruna karşı bir şey söylediğinde ona karşı durulması, insan onurunu kim koruyorsa onunla el ele verilmesi gerektiğini belirten Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Yine aynı şekilde geleneğimizi kim bozmak istiyorsa, geleneklerimizden gelen kadim kültürümüzü, irfanımızı kim dönüştürmek ve başka bir yapıya getirmek istiyorsa ister bunu modernleşme adına yapsın, ister ideoloji adına, ister karşı gruplar adına, ona da karşı durmamız lazım.

Hiçbir Sünni, Alevilere dönüp, 'Sen şöyle Sünni olmalısın' diyemeyeceği gibi hiçbir şu veya bu ideoloji mensubu da Alevilere dönüp 'Ali'siz Alevilik inşa edeceğiz' diyemez. Hepsi bu geleneğe karşıdır. Alevilik kendi tarihi zemini içinde her türlü saygıya, ihtirama layık şekilde hak ettiği yolda yürümeye devam edecek."

-"El ele verdik mi biliniz ki akitler hayrolur"

Başbakan Davutoğlu, "El ele, el Hakk'a" sözü kadar birliktelik felsefesini ortaya koyan ikinci bir söz olmadığını belirterek, "Üzerine kitaplar, ciltler yazılır ama o kelam taşı gediğine, irfanı zihnimize, muhabbetti gönlümüze yerleştiriyor" dedi. Başbakan Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Türkiye Cumhuriyeti devleti, kimsenin şahsi, nesebi, mezhebi, ırki malı değildir. Türkiye Cumhuriyeti devleti, bütün vatandaşlarımızın eşit hakka sahip olduğu ve eşit bir şekilde de hak iddia ettiği, edebileceği, bunu da demokratik yollarla gösterebileceği bir ulu geleneğin son devletidir. Türkiye Cumhuriyeti'nin hem o kadim geleneğimizin bugüne yansıyan ve insanlara irfan dersi gibi sunacak adalet arayışını sürdüren bir devlet hem de çağdaş ilkelere, evrensel değerlere dayanan bir hukuk devleti olma niteliğini koruyacağız. Bugünlerde ülkemize dönük olarak DEAŞ, PKK, DHKP-C veya değişik formlarda gelen terör saldırılarına karşı sizlerin ve bütün vatandaşlarımızın omuz omuza el ele vereceğine inanıyorum. Biz el ele verdik mi biliniz ki akitler hayrolur, hayırlar fetholur, şerler defolur. Sonra da 'el ele, el Hakk'a' deriz."

Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik ile Başbakanlık Başmüşaviri Hatem Ete'nin de hazır bulunduğu kahvaltıya, Celal Abbas Derneği'nden Bilal Erdoğan, Kureyşan Ocağı'ndan Kadir Bulut, Sultan Süceattin Dergahı'ndan Mehmet Demirtaş, Hubyar Ocağı'ndan Mustafa Temel, Derviş Cemal Ocağı'ndan Zeynel Demir ve Hıdır Doğan, Baba Mansur Ocağı'ndan Hızır Nebi Düzgün, Ayşe Acar, Hüseyin Yıldız ve Kazım Yaman, Celal Abbas Ocağı'ndan Fethi Erdoğan, Güvenç Abdal Ocağı'ndan Hasan Meşeli, Hacı Bektaş Veli Vakfı'ndan Dinçer Türkmen ve Zeynel Koç, Sarı Saltuk Ocağı'ndan da Ali Ekber Yurt katıldı.

(Bitti)

Kaynak: AA

Son Dakika Politika Davutoğlu'ndan Alevi Kanaat Önderlerine Kahvaltı - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement