Bağımsızlığın 30. Yıl Dönümünde Kıbrıs Gazileri Anlatıyor
Tankçı İsmail Su: "Biz Kıbrıs'a barışı getirmek için gittik" Tank şoförü Ahmet Uslu: "Ekmek bulamadığımız günler halen aklımda. Bugün çöpe atılmış ekmekleri gördükçe o dönemi hatırlıyorum" ...
VELİ GÜRGAH - MEHMET EMİN GÜRBÜZ - ZAFER GÖDER - MERVE TOPUZ - KKTC'nin 30. kuruluş yıl dönümünde, Barış Harekatı'na katılan Kıbrıs gazileri o günleri anlattı.
1974 Barış Harekatı'nda önemli yere sahip Mersin'de yaşayan Kıbrıs gazileri, elde edilen zaferde Türk askerinin inançla verdiği mücadelenin önemini dile getirdi. Törenlerde kalpaklarını ve madalyalarını takarak, ilerlemiş yaşlarına rağmen alanlarda yerlerini alan gaziler, "Yaşadıklarımız, anlattıklarımızın yanında hiç kalır" dedi.
Tankçı İsmail Su (60), 1974 Kıbrıs Barış Harekatı'nda yaşadıklarını anlatırken, Ada'ya sadece barış için gittiklerini vurguladı.
Harekattan bir gün önce Mersin Limanı'ndan Kıbrıs'a hareket ettiklerini belirten Su, zorluklara ve yokluklara rağmen inançla zafere ulaştıklarını söyledi.
Çıkarmanın ardından Girne'den mücahitlerin yardımıyla boğazı geçerek Beşparmak Dağları'na ulaştıklarını ifade eden Su, "Tankları kamufle ederek geceleri ilerledik. Gece onlar bizim bayrağımızı indiriyor, sağı solu yakıyorlardı. Gündüz de biz tekrar alıp bayrağımızı dikiyorduk. Bu olay 3 kez tekrarlandı. En son Türk bayrağını çekip, Yunan bayrağını indirdiğimiz anı hiç unutamam. Arkadaşlarımla birbirimize sarılıp, bunu kutladık" dedi.
Kıbrıs'ta 40 gün kaldığını vurgulayan Su, şöyle konuştu:
"Sıcak yemek, yatak görmedik, ayağımdan botu hiç çıkarmadım. Çok zaiyat verdik. Allah kimseye savaşı göstermesin. Kıbrıs'a Türkiye Cumhuriyeti askeri olarak oradaki vatandaşlarımızın namusunu ve toprağını korumak için gittik. Çok şükür Allah bize yardım etti. Bayrağımızı orada dalgalandırdık. Biz Kıbrıs'a barışı getirmek için gittik. Lefkoşa'yı aldığımızda bir tane Rum kalmamıştı. Daha sonra geldiler. Bir ülkenin başkenti alındığında o ülke elden gitmiştir ama bizim amacımız sadece barış getirmekti."
"Çöpe atılmış ekmekleri gördükçe o dönemi hatırlıyorum"
Tank şoförü Ahmet Uslu da (60), harekata Erzurum'dan katıldığını söyledi. Sabaha karşı Ada'ya vardıklarında gemilerin kıyıya yanaşamadığını, bu nedenle motorlarla karaya çıktılarını anlatan Uslu, "Orada 28. Tümen Keşif Bölüğüne katıldık. Lefkoşa'nın oradan doğuya geçtik. Uçaklar bombardımana başladı. Sabaha karşı çatıştık" diye konuştu.
Ateşkes olduğunda Köprüköyü civarında bulunduklarını ve aç kaldıklarını belirten Uslu, "Tankların malzeme ambarlarına keçiboynuzu doldurduk. Bir süre onunla idare ettik. Akşamları haşlanmış tavuk geliyordu ancak ekmek olmadığı için asker hastalandı. Ekmek bulamadığımız günler halen aklımda. Bugün çöpe atılmış ekmekleri gördükçe o dönemi hatırlıyorum" dedi.
"Üzerimize adeta yağmur gibi top ve havan mermisi geliyordu"
Gazi Saadettin Özmen ise (61), Girne'ye çıktıklarında Beşparmak Dağları'ndan üzerlerine adeta yağmur gibi top ve havan mermisi geldiğini söyledi.
Buna rağmen ateşin üzerine gittiklerini, mayınlı arazilerden geçtiklerini anlatan Özmen, "50. Piyade Alay Komutanı İbrahim Karaoğlanoğlu orada şehit oldu. O kadar kurşun yağıyordu ki mermilerden dolayı ağaçlar delik deşik oluyordu. Alayköy'de hareket halindeyken yaşlı bir Rum çifti yakaladık. Korkuyorlardı ama biz savaş kurallarına riayet ederek öldürmedik, esir aldık" diye konuştu.
"Rumlar İngiliz üslerinden ateş ediyordu"
Tank nişancısı Hayrettin Şahan da Ankara Gösteri Tatbikat Alayı'ndayken 19 Temmuz'da Mersin'den Kıbrıs'a hareket ettiklerini söyledi.
Ertesi gün sonra Girne'ye çıktıklarında her tarafın ateş altında olduğunu belirten Şahan, bir iki gün çarpıştıktan sonra Beşparmak Dağları'nda mevzilendiklerini anlattı.
Değirmenlik'ten Gazimağusa istikametine düşmanla çarpışarak gittiklerini, bulundukları yerdeki Rum muhafız alayını yok etmeleri yönünde emir geldiğini belirten Şahan, şöyle devam etti:
"Sabaha kadar süren çatışma sonunda Rumları teslim aldık. Maraş bölgesindeki Derinye cephesine geçerek mevzilendik ancak yine ateş altında kaldık. Sabaha kadar çarpışarak 20 kilometre içeri girdik. Gelen emir üzerine yeniden geriye çekilerek Derinye cephesinde mevzilendik. Gıdamız bitince iki gün aç kaldık. Bu sürere keçiboynuzu ile idare ettik. Mücahitler yardım etti. Değirmenlik'i alarak geçtik ancak Rumlar biz geçerken, saklanmışlar. Arkamızdan gelen piyade taburu rahat şekilde gelirken, çıkan çatışmada çok şehit verdik."
Çatışma sırasında İngiliz üslerinden Rumlar'ın kendilerine ateş ettiğini anlatan Şahan, "Komutanlarımız 'Ya onları bize teslim edin ya da size ateş ederiz' deyince teslim edilen Rumları biz de Barış Gücü askerlerine verdik" diye konuştu.
Bolu
Emekli Binbaşı Ahmet Yamaner ise harekata üsteğmen rütbesi ile katıldığını, Kıbrıslı Türklerin kendilerini coşkuyla karşıladığını söyledi.
Harekat boyunca geçtikleri Türk köylerinde ilgi gördüklerini dile getiren Yamaner, şunları anlattı:
"Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayı'nda Ağır Silah Bölüğü Tanksavar Komutanı olarak görev yaptım. Kara, deniz ve hava harekatını birlikte yaptık. Beraber koordine edilen bu harekatın ilk mermisini ben attım diyebilirim. Karşımızda bin kişilik Yunan alayı vardı ve tankı, topu, zırhlı araçları, kısacası herşeyleri mavcuttu. Bizim en ağır silahımız 4 cip üzerindeki hafif toplardı. Savaş esnasında cephane kıtlığı da vardı. Paraşütle atılan cephaneler Rum ve Yunanlılar tarafından havan mermisi ile tahrip ediliyordu. Kurtarma imkanımız olmuyordu. Buna rağmen büyük zayiat beklerken, çok düşük zayiatla bölgelerimizi ele geçirdik ve Türk bayrağını diktik. Bu başarımız kitaplara konu oldu. 'Kıbrıs Destanı' diye bir kitap basmışlar. Kitapta, 'Yaman'ın Topları' diye bizim kazandığımız başarıya yer vermişler."
Yabancı gazetecilerin, Türk askerinin başarısını "hayretle karşıladıklarını" ifade ettikleri aktaran Yamaner, "Türk askerinin cesareti, kahramanlığı, gözünü kırpmadan düşmanın üzerine yürümesi, başarılı olmamızı sağladı. Barış harekatını izleyen yabancı gazeteciler, başarımızdan dolayı hayretler içinde kaldıklarını ifade etti. Biz çok büyük zayiat beklerken çok düşük zayiat verdik. Şehit sayımız 450-500 civarındaydı. Karşı tarafın ise 3 bin 500 civarında kaybı vardı" diye konuştu.
Esir alınan askerlere insanca yaklaştıklarını anlatan Yamaner, "Kıbrıs'ta çok kanlı muharebeler yapılmış, silahımız, gücümüz olmadığı için çok katliam yapmışlar. Muratağa, Sandallar ve Atlılar köylerinde çukur kazıp, Türkleri canlı canlı gömmüşler. Biz bunları harpten sonra gördük. İnsanın tüyleri diken diken oluyor" dedi.
Sivas
Kıbrıs Barış Harekatı'na katılan Sivaslı gaziler Nihat Erenler ile Nebi Karademir de o günleri hala unutamıyor.
Evli ve 4 çocuk babası Erenler, Kıbrıs'ta 4 ay kaldığını, harekattan yara almadan kurtulduğunu ancak birçok arkadaşını şehit verdiğini söyledi.
Kayseri'de askerlik yaparken harekata katılacağını öğrendiğini dile getiren Erenler, hazırlıkları tamamladıktan sonra yola çıkmadan yanlarına gelen imamın dua ettiğini, şehitlik, gazilik mertebelerinin yüceliğinden bahsettiğini aktardı.
Erenler, Kayseri'den 20 Temmuz 1974'de sabah yola çıktıklarını, paraşütçü komando olarak harekata katıldığını anlatarak, "Biz uçaktan atladığımızda Rumların harekat alarmı çaldı. Atladıktan sonra Girne ve Lefkoşa'dan atılan havan topları bizi dövüyordu. Kendimizi korumak için mevzi aradık ve herkes uçaksavarını, havan toplarını konuşlandırdı. İndiğimiz Gönyeli, cehennem yerine döndü" diye konuştu.
Listeye yazdığı hemşehrisi yanında şehit oldu
Savaşın ortasına düştüklerini ve diğer uçaklardan atlayan arkadaşlarının çoğunun şehit olduğunu kaydeden Erenler, Kayseri'de ismini sonradan aceleyle listeye yazdığı arkadaşının harekatın ilk anlarında yanında şehit düştüğünü belirtti.
Yıllar geçmesine rağmen bu olayı unutamadığını anlatan Erenler, "Kendi elimle listenin en sonuna yazdığım hemşehrim, ilk harekatta şehit düştü. Bundan ağır bir şey olamaz. Hiçbir şey yapamadık, onu orada bırakmak zorunda kaldık" dedi.
"Şehit olduğum haberi gitmiş"
Erenler, harekat sürerken ailesine şehit olduğu haberi gittiğini belirterek, "Kıbrıs'tan geldikten sonra eve döndüğümde annem beni gördüğüne inanamadı ve bana ancak bir hafta sonra alışabildi" diye konuştu.
Evli ve 4 çocuk babası gazi Nebi Karademir (60) ise Gaziantep'te askerlik yaparken nöbet tuttuğu sırada harekata katılacaklarını öğrendiğini ve Mersin'den Kıbrıs'a gemiyle hareket ettiklerini söyledi.
Marşlar eşliğinde yolculuk yaptıklarını aktaran Karademir, Ada'ya yaklaştıklarında gemiden inmeden üzerlerine ateş açıldığını belirtti.
Rum askerlerini esir aldıklarını, Girne'de 3 gün savaştıklarını ifade eden Karademir, İzmirli bir arkadaşının başından vurulduğu anı hala unutamadığını söyledi. - Adana