'Oğlumun Kemiklerini Arıyorum' Diyen Anne Ağlattı
Akil İnsanlar Heyeti Doğu Anadolu grubu Bingöl'de sivil toplum örgütleriyle bir araya geldi.
Akil İnsanlar Heyeti Doğu Anadolu grubu Bingöl'de sivil toplum örgütleriyle bir araya geldiği toplantıya 12 Eylül darbesinde gözaltına alınan oğlunun öldürüldüğünü belirten Fatma Morsümbül'ün "Oğlum 18 yaşındaydı, bir gözü görmüyordu, karıncayı dahi incitmemişti. 12 Eylül'ün ikinci haftasında almışlardı, işkence ederek öldürdükten sonra Genç İlçesi tarafına götürmüşler. Ben oğlumun kemiklerini arıyorum" sözleri damgasını vurdu. Morsümbül'ün anlattıkları dinleyen heyet üyesi Sibel Eraslan, gözyaşlarını tutamadı.
Akil İnsanlar Heyeti Doğu Anadolu grubu, temaslarını bugün Bingöl'de sürdürdü. Heyet üyeleri, kentteki sivil toplum örgütleri, kanaat önderleri ve vatandaşlarla bir araya geldi. Heyet Başkanı Can Paker, barış sürecinin başarılı olması için toplantıya katılanların neler söyleyeceğinin önemli olduğunu belirterek, "Nerede tereddütleriniz var, nerede sualleriniz var. Bizim Ankara'da bu işin siyasetine karar verenlere hangi konuları götürmemizi istersiniz?" diye sordu.
ÖCALAN'I GÖNDEREN ÖZÜR DİLESİN
Toplantıya katılanlar, çözüm sürecine destek verdiklerini dile getirdi. Bazı vatandaşlar ise yaşanan süreçte Müslümanların zulüm gördüğünü Kuran kursu dersi verenlerin cezaevlerine atıldıklarını söyleyerek, devletin özür dilemesini istedi.
Özür dilenmesinin istenmesi üzerine Bingöl Korucu Ailelerini Koruma Derneği Başkanı Ali Haydar Yener, "Barış kavga eden kişiler arsında olur. Ben burada bir kavga görmüyorum. Şimdi diyorlar ki, devlet özür dilesin. Öcalan'ı bu bölgeye gönderen kim ise tespit edilip onların bu bölgedeki Kürt halkından özür dilemesi gerekiyor. Kürt halkını birbirine kırdıran kim ise onun özür dilemesi gerekir. Barış olacak ise PKK ile Öcalan ile olmamalı, bölge halkı ile olmalı. Bölgeye istihdam yapılmadan barış yapılıyor denilmesi inandırıcı değildir, doğru değildir" dedi. Yener, PKK'nın şu an Suriye'de kendisine görev verildiğini ve Batılı devletler tarafından Suriye'ye gönderildiğini iddia etti.
KÜRT DEĞİL, PKK SORUNU VAR
Bingöl Şehit Aileleri Derneği İkinci Başkanı Ziya Yener, kendisinin gazi olduğunu belirterek, "Şimdi burada herkes konuşuyor. Kürdistan diyor, devlet özür dilesin diyorlar. Özür dileyecek biri varsa o da PKK terörüdür, gelsin Kürt halkından da özür dilesin. Çünkü 30 yıldır Kürt gençlerini kandırıp dağa kaldıran, Kürt kızlarına yaptıklarını burada söylemeye dilim varmıyor. Kürtlerin haysiyeti ile şerefiyle oynayan PKK terörüdür, çıksın gelsin özür dilesin. Asırlardır bu coğrafyada yaşıyoruz. Kürt sorunu diye bir sorun yoktur, PKK sorunu vardır. Masanın bir ucunda hükümet, bir ucunda terör örgütü var. Silahlarını alıp Kandil'e gidiyorlar, bir kısmı da Suriye'ye gidiyor. Ben buradan hükümete ve siz akil insanlara soruyorum. Bunların tekrar dönmeyeceğine ve silahların ebediyen susacağına garanti verebiliyor musunuz?" dedi.
"ADIM ATTIĞIMDA OĞLUMUN KEMİKLERİNE BASTIĞIMI SANIYORUM"
Cumartesi Annesi olduğunu söyleyen Fatma Morsümbül, barışa karşı olanları kınadığını belirterek, "Ben iki yavrumu bu pis, bu rantçı savaşta kaybetmiş bir anneyim. Tüm barış anneleri adına konuşuyorum, biz yandık tüm anneler yandı. Polis anneleri, asker anneleri, gerilla anneleri nerdesiniz? Neden sesinizi çıkarmıyorsunuz? İllaki barış, birkaç yıl önce barış olsaydı Roboski'yi yaşamayacaktık. O kadar asker, o kadar gerilla ölmeyecekti. Neden asker ölsün, gerilla ölsün, başkaları rant kazansın. Barış olsun, benim oğlumun kemiklerini versin. Ben Bingöl'de geziyorum, sanıyorum kendi oğlumun kemiklerine basıyorum. Oğlumu bir gece aldılar sabaha kadar işkencede öldürdüler. Oğlum 18 yaşındaydı, bir gözü görmüyordu, karıncayı dahi incitmemişti. 12 Eylül'ün ikinci haftasında almışlardı, işkence ederek öldürdükten sonra Genç İlçesi tarafına götürmüşler. Ben oğlumun kemiklerini arıyorum" dedi.
ERASLAN AĞLADI
Fatma Morsümbül'ün konuşması sırasında heyet üyesi Sibel Eraslan, gözyaşlarına tutamayarak ağladı.
Heyet başkanı Can Paker, Türkiye'yi son yıllara kadar atanmışların yönettiğini belirterek, "Bugüne kadar yaşadığımız ender bir olgunlukla karşılandık. Çeşitli fikirler aynı çatı altında bir birinin sabırla dinledi. Umarım Türkiye'nin her yeri Bingöl'ü örnek alır. Türkiye'de devlet kuruluşundan itibaren 85 yıllık bir süre askerler ve bürokratlar tarafından yönetildi. Halkın seçtiği temsilciler 1950 yılından sonra siyasi partiler olsa da, siyasi partiler siyasete karar veremediler. Son zamanlara kadar atanmışlar Türkiye'yi yönetti. Tüm siyasete atanmışlar karar verdi. Seçilmişlerin iktidar olmaya başlamaları son seneler içersindedir. Biz bu barış sürecine seçilmişlerin ağırlığının atanmışlara göre çok arttığı için ancak girebiliyoruz. Şunu unutmayın, eski devlet şekli kalaydı bu barış süreci başlayamazdı. Türkiye 85 yıl askerler ve atanmışlar tarafından yönetilirken hepimizi iki tehlikeden koruduklarını söylüyorlardı. Onların varlık nedeni iki sorundu, bölücülük ve irticaydı. Yani bir mesele Kürtler, ikinci mesele Müslümanlar bu 85 yıl sürdü" dedi.
Heyet üyesi Sibel Eraslan, gözyaşları arasında konuşmasını yaptı. Eraslan, "Biz buraya sizleri dinlemeye geldik. Konuşamıyorum, keşke sizin buradaki seslerinizi kaydediyoruz, keşke götürebilseydim. Sizin yüzlerinizi, dağlarınızı da alıp Ankara'ya götürmek isterdim. İnşallah bu süreci heba etmeyelim, tabi bizlerinde gayret göstermesi lazım. Bingöl halkı inançla direndi, hepimize örnek alacak bir cesaret sergilediniz. Hem 82 anayasasında, hem 2010 referandumunda Bingöl mertliğiyle bütün Türkiye'ye örnek oldu. Şimdi bizde bu cesaret örneğini, yeni bir aşamayla toplumsal barış için, toplumsal selamet için inşallah taşımakla iletmekle görevliyiz" dedi.
Heyet üyesi Zübeyde Teker, toplumda anneler kadar her kesimin acı çektiğini belirterek, "Bu toplum içersinde Kürtler, Aleviler, İslamcılar herkes acı çekiyor. Allah'ın yarattığı bütün kullar kendi kimlikleri ile 90 yıldır ağır bir biçimde ödeyerek devam ettiler, böylesi bir süreç oldu. Ama bir noktaya geldik, mücadele ettik, tüm kesimler mücadele ettiler. Ama şu ayrıntının da bilinmesini istiyorum, en çokta mücadeleyi Kürtler etti" dedi.
Heyet üyesi Abdurrahman Kurt, Bingöl'de yaptıkları toplantının olumlu geçtiğini ifade ederek, Erzincan'da yapılan toplantıda konuşmacıların müdahale ettiklerini söyledi. Kurt, "Bu kadar acıdan sonra bu kadar gözyaşından sonra, sizler bizleri dinledikten sonra sizler teşekkür ediyorum. Türkiye'nin geleceğinin bundan örnek almasını istiyoruz. Biz daha yolun başındayız. Bu yolun başında yaptığımız şey çatışmaları durdurup omuz omuza bir şeyler yapmak istiyoruz. Bu sürecin çatışma noktasında muhatabı devlettir ve örgüttür, çatışmayı bunlar yapıyor. Ama demokrasi açısından hepimiz bu sürecin muhataplarıyız" dedi.
AÖ,ŞG(GG/AAA) - Bingöl