Türkiye, TSK Yanımızda Olmasaydı Nerede Olacaktık Biz?" (1)
Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) Rumların baskı ve zulmüne son vermek amacıyla düzenlediği Kıbrıs Barış Harekatı'nın üzerinden 44 yıl geçmesine rağmen Kıbrıslı Türkler, yaşadıklarını dün gibi hatırlıyor.
MURAT DEMİRCİ - Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) Rumların baskı ve zulmüne son vermek amacıyla düzenlediği Kıbrıs Barış Harekatı'nın üzerinden 44 yıl geçmesine rağmen Kıbrıslı Türkler, yaşadıklarını dün gibi hatırlıyor.
Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) mücahidi Özcan Özcanhan, AA muhabirine Kıbrıs Barış Harekatı sırasında Kıbrıslı Türklerin verdiği mücadeleyi anlattı.
Röportaj sırasında duygulu anlar yaşayan Özcanhan, 1963'te Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kurulduğunu ancak Rumların anlaşmaya uymayarak 21 Aralık 1963'te silahlı saldırı başlattığını anımsattı.
Silahlı saldırıların başlaması üzerine TMT'ye katıldığını belirten Özcanhan, ana vatandan gelen subayların da katkılarıyla Kıbrıslı Türklerin direnişinin kontrol altına alındığını ifade etti.
"2 kez esir düştüm"
Direniş sırasında 2 kez Rumlara esir düştüğünü ve işkence gördüğünü anlatan Özcanhan, TSK'nın kendisini Rumların elinden kurtardığını söyledi.
1963'te başlayan ve 1964'ün Ağustos ayına kadar süren Erenköy direnişi esnasında Yüzbaşı Pilot Cengiz Topel'in Kıbrıs Türk halkına yardıma geldiğini, Rum hedeflerini vurduktan sonra havalanırken uçağının isabet aldığını ifade eden Özcanhan, "Şehit Yüzbaşı Pilot Cengiz Topel uçağından atladı ama yanlış yere koşmaya başladı. Rumların eline geçti. Bin bir işkenceyle öldürdüler. Kızılhaç ve Barış Gücü ile naaşını almaya gittik. Morgda Topel'in işkence ile öldürüldüğü tespit edildi." diye konuştu.
Özcanhan, 1974'te Yunanistan'daki albayların Enosis'i (Kıbrıs'ın Yunanistan'a ilhakı) gerçekleştirmek için Makarios'a karşı darbe düzenlediğini hatırlatarak, 15 Temmuz 1974'te sabah saatlerinde çatışmaların başladığını kaydetti.
Özcanhan, o günleri şöyle anlattı:
"Mevzilerimizi kum torbalarıyla takviyeye başladık. İki yere de beton mevzi döktük. Hazırlandık bekliyoruz. Ankara'daki haberleri takip ediyoruz. Kıbrıs Cumhuriyeti ortadan kalktı. Yunanistan kesip biçiyor. Türkiye garantör ülke olarak uluslararası anlaşmalara dayanarak müdahale etti. Asker gemilere bindi. Heyecan, panik, halk korku içinde. Bir çarşaf verdiler elime. Bir tarafı turuncu bir tarafı mavi. Türk uçakları gelirse turuncuyu çevirecektik bizi vurmasınlar diye, Yunan uçakları gelirse mavi tarafını çevirmemizi emrettiler. Mücahitlerde moral sıfır. Rumlar bekledim de gelmedi şarkısı çalarlardı bize. Güneş yeni doğarken gözlerimiz devamlı kuzeyde. Baktım gökyüzünde hareket halinde nokta parladı. Geldiler, geldiler. Bunlar Türk savaş uçakları. Sarıldık, öpüştük, ağlamaya başladık. Bizde coşku ve sevinç gözyaşları oldu. Paraşütle arka arkaya atlamaya başladılar. Helalleşenler, ağlaşanlar, öpüşenler."
Özcanhan, harekatın ardından Rum Milli Muhafız Ordusunun Kıbrıs Türk tarafına ateş etmeye başladığına dikkati çekerek, mücahitlerin yerlerinden bir santimetre bile ayrılmadığını kaydetti.
"Yaşanan olayların, Kıbrıs Türk halkına ders olması gerekir"
Yaşanan olayların Kıbrıs Türk halkına ders olması gerektiğine, gençlere anlatılması gerektiğine işaret eden Özcanhan, "Çok şeyler verdik biz bunu elde edebilmek için buna sahip çıkalım. Ankara, Türkiye hükümetleri, TSK yanımızda olmasaydı, bize her türlü desteği vermeseydi nerede olacaktık biz?" ifadelerini kullandı.
Özcanhan, bir mücahit olarak yaşananları elinin geldiğince anlatmasına karşın bazı Kıbrıslı Türk gençlerinin buna kulak asmadığından yakındı.
Rumların saldırılarında babası şehit düşen Serkan Çakır da o dönem Baf bölgesinde yaşayan Kıbrıslı Türklerin çok mağdur olduğunu, Rumların katliam yapmak için 1974'te her taraftan saldırıya geçtiğini anlattı.
Babasının kendisini kucağına alarak vasiyetini söylediğini dile getiren Çakır, "Babam bana 'Bugün şehit olursam mezar taşımı yapmadan gitmeyiniz. Mezar taşıma Allah Türk'ü korusun, Vatan sağ olsun yazın' dedi." ifadelerini kullandı.
Çakır, Rumların Çek silahlarıyla evlerinin kapılarını kurşunladıklarını belirterek, babasının "kadınlara ve çocuklara dokunmayın vuracaksanız beni vurun." diyerek Rum askerlerine göğsünü gerdiğini kaydetti.
Çakır, Rumların 4 el ateş ederek babasını öldürdüğünü anımsattı ve şunları söyledi:
"Anneme 'Babamı vurdular' diye bağırmaya başladım. Annem beni yatak odasına doğru çekiştirdi. Ben babama koştum, sarıldım. Babam kanlar içindeydi. Bana eliyle kaç işareti yapıyordu ve şehadet getiriyordu. Babam o sırada ansızın başını çevirerek, amcama 'çocuklarım sana emanet' dedi. Rumlar daha sonra amcama da ateş ettiler amcam yere düştü. Yerde amcama bir şarjör daha boşalttılar." diye anlattı.
Mahalledeki komşularından birçoğunun da aynı şekilde Rumlar tarafından katledildiğini dile getiren Çakır, yardım etmeye çalışanların da ayaklarından vurulduğunu ifade etti.
"BM yetkilileri, seyretmekle yetindi"
Serkan Çakır, Birleşmiş Milletler (BM) yetkililerinin yaşananları seyretmekle yetindiğini belirterek, Rumların kalanları da otobüslere doldurarak takas için kamplara götürdüğünü söyledi.
TSK'nın adaya gelmesiyle Rumların elinden kurtulduklarını kaydeden Çakır, "TSK'dan da Türkiye Cumhuriyeti'nden de Allah razı olsun, Allah başımızdan eksik etmesin." ifadelerini kullandı.
TSK, Kıbrıs'ı Yunanistan'a bağlamak isteyen Yunan askeri cuntasına karşı Zürih ve Londra antlaşmalarına dayanarak garantör devlet sıfatıyla 20 Temmuz 1974'te Kıbrıs Barış Harekatı'nı başlatmıştı. Türkiye, BMGK'nin çağrısı üzerine 22 Temmuz saat 17.00'den itibaren harekata son vermiş, ABD ve İngiltere aracılığıyla Türkiye ile Yunanistan arasında ateşkes anlaşmasına varılmıştı. Harekatta 3 gün içinde 57 şehit verilmiş, 184 asker yaralanmıştı. Yunanistan'da kurulan sivil yönetimin ardından 25 Temmuz 1974'te Kıbrıs barış görüşmeleri Cenevre'de başlamıştı.
Rumların ateşkesi ihlal etmesi üzerine 14 Ağustos'ta ikinci harekat başlamış ve Türk askerleri Lefkoşa'ya girmişti. Harekatın başarıyla sonuçlanmasının ardından barış ve refaha kavuşan adada 13 Şubat 1975'te Kıbrıs Türk Federe Devleti kurulmuş, devlet başkanlığına Rauf Denktaş getirilmişti. 15 Kasım 1983'te Mecliste alınan kararla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurulmuştu.