Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, hane halkının ve devletin bilançosunun sağlam olduğunu belirterek, "Reel sektörün bilançosuna ilişkin bazı soru işaretleri olsa da Türkiye ekonomisinin makroekonomik temelleri sağlam" dedi.
Şimşek, Marmara Grubu Vakfı tarafından gerçekleştirilen 17. Avrasya Ekonomi Zirvesi'nde, bankacılık sektörünün aktif kalitesinin yüksek olduğunu, problemli kredilerin toplam kredilere oranının yüzde 2,7-2,8 civarında olduğunu, bunun son gelişmelerle belki bir miktar artabileceğini kaydetti.
Ancak sermaye yeterlilik oranı Basel III bile dikkate alınsa uluslararası gerekliliklerin neredeyse 2 katı olduğunu vurgulayan Şimşek, "Yani bankacılık sektörü büyük bir şok bile yaşasa, ki öyle bir şok öngörmüyoruz, sermaye yeterlilik oranı itibariyle çok iyi bir noktada. Zaten biz sürekli stres testlerini yapıyoruz" dedi.
Hane halkının borcunun sadece Türk Lirasi cinsinden olduğunu belirten Şimşek, 2007'den bu yana Türkiye'de 4,7 milyon vatandaşa iş bulunduğunu, bunun rekor düzeyde olduğunu söyledi.
Hane halkının borcunun milli gelire oranının Avro Bölgesi ortalamasının 3'te biri düzeyinde olduğu bilgisini veren Şimşek, "Onun için hane halkının bilançosu sağlam, devletin bilançosu sağlam. Reel sektörün bilançosuna ilişkin bazı soru işaretleri olsa da ben inanıyorum ki, aslında resim göründüğü kadar kötü değil. Dolayısıyla aslında Türkiye ekonomisinin makroekonomik temelleri sağlam" dedi.
Şimşek, Türkiye nasıl 2008-2009 krizini güçlü bir şekilde aştıysa, Fed'in parasal sıkılaştırmasını ve yurt içindeki birtakım gelişmeleri de güçlü bir performansla aşacağına inandığını kaydetti.
Yapısal reformlar hakkında bilgi veren Şimşek, burada önemli olan hususun Türkiye'nin katma değer zincirinde yukarı çıkması, sermaye piyasalarını derinleştirmesi, kayıt dışı ekonomi ile mücadele ve altyapının iyileştirilmesi olduğunu dile getirdi.
Türkiye'nin katma değer zincirinde arzuladığı yerde olmadığını vurgulayan Şimşek, bu nedenle Türkiye'nin Ar-Ge'ye büyük önem verdiğini, Ar-Ge harcamalarının milli gelire oranının 2'ye katlandığını, ama bu rakamı bir daha ikiye katlamayı umut ettiklerini söyledi.
Ar-Ge konusunda çok ciddi teşvikler verdiklerinin altını çizen Şimşek, "Bir şirket Türkiye'de 1 dolar Ar-Ge'ye harcasa, 2 dolara kadar destek veriyoruz. Hatta çok büyük ölçekte ise 2 dolar 25 cent, yani yüzde 225 düzeyinde destek veriyoruz" şeklinde konuştu.
Türkiye'nin sermaye piyasalarının gelişmesinde çok mesafe katettiğini ama daha katedilecek mesafe olduğuna dikkati çeken Şimşek, sözlerine şöyle devam etti:
"Türkiye olarak biz gerekli olan bütün tedbirleri alıyoruz. Yani özel emeklilik fonlarından tutun, melek yatırımcıdan, girişimci sermaye fonundan… Türkiye çok hızlı bir şekilde sermaye piyasalarının geliştirilmesi ve derinleştirilmesi noktasında önemli adımlar atıyor. Mesela 18 yaşını aşan her Türk vatandaşı 100 lira tasarruf yaparsa, biz kendilerine 25 lira veriyoruz. Bu muazzam bir teşvik ve bunun sayesinde katılımcı sayısı yüzde 30'un üzerinde arttı bir yılda, yönetilen miktar da yüzde 25 civarında arttı.
Kayıt dışı ekonomi ile ilgili de önemli mesafeler kat ettik. Kayıt dışı ekonomi Türkiye'nin en büyük problemlerinden bir tanesi. Ama Türkiye hızlı bir şekilde mesafe katediyor. Avusturya'daki bir ekibin yaptığı çalışmaya göre, Türkiye kayıt dışılığı en hızlı azaltan ülkelerden bir tanesi. Ama şu anda AB ortalamasına göre iyi bir durumda değiliz. Ama ben inanıyorum ki önümüzdeki yıllarda AB ortalamasını da yakalarız. Yani kayıt dışı ekonominin büyüklüğü yüzde 26,5, AB'de yüzde 18 civarı… Biz onu yakalayacağımızı ümit ediyoruz."
"Türkiye'nin demokratik standartlarını iyileştirmesi çok önemli"
Bakan Şimşek, Türkiye'nin gerek karayollarına, gerek demiryollarına, gerekse havayollarına inanılmaz düzeyde yatırım yaptığını ve arayı kapattığını söyledi.
Enerjide dışa bağımlılığın azaltılmasının çok önemli olduğunu aktaran Şimşek, "Ve tabii ki Türkiye'nin demokratik standartlarını iyileştirmesi çok önemli" dedi.
Örgün eğitim ve yaygın eğitim birlikte düşünülürse Türkiye nüfusunun yüzde 39'unun öğrenci olduğu bilgisini veren Şimşek, AB'de bu oranın yüzde 22 olduğunu kaydetti.
Bütçenin yüzde 18'ini, vergi gelirlerinin de yüzde 23'ünü eğitime harcadıklarının altını çizen Şimşek, bu oranın 10 yıl önce yüzde 9 civarında olduğunu dile getirdi.
Şimşek, Türkiye'nin şu anda kaynaklarının büyük bir kısmını eğitime harcadığına dikkati çekti.
"İşgücü piyasası maalesef bizim fazla mesafe katedemediğimiz bir alan, başarısız olduğumuz bir alandır" diyen Şimşek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ama işgücü piyasasının esnekliğinin artırılmasına ilişkin reformlarımız hazır. İnşallah yakın dönemde olmasa da, 2015'in ortasından itibaren güçlü bir şekilde bu reformlar uygulanacaktır ve işgücüne katılım oranı özellikle son yıllarda artmaya başladı. Özellikle kadınlar arasında işgücüne katılım oranının artması büyük bir sevinç. Üniversite mezunu kadınlar arasında işgücüne katılım oranı yüzde 70'leri aşıyor ve şu anda üniversite eğitiminde okula erişim oranı yüzde 92'lere ulaştı. 2002 yılında her 100 erkek öğrenci başına 91 kız öğrenci vardı. Şu anda her 100 erkek öğrenci başına 102 tane kız öğrenci var.
Türkiye kişi başına gelirde 10 bin doları aştı ama bunu ortalama 6,5 yıllık eğitim ile aştı. Yani Türkiye'de 25 yaş üstü nüfus ortaokul terk bir nüfustur. Halbuki OECD ülkelerinin ortalaması 11,5 yıl. İşte zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılması, okul öncesi eğitimle birlikte 13-14 yıla çıkması aslında önümüzdeki 30-40 yılda Türkiye'nin geleceğinin çok parlak olduğunu, bu reformların çok işe yarayacağını göreceksiniz."
"Türkiye'nin daha fazla şeffaflaşması, daha çok reform yapması olmazsa olmazımızdır"
Şimşek, Türkiye'nin enerji faturasının son yıllarda 60 milyar dolara çıktığını belirterek, "Ama ben inanıyorum ki şu anda yaptığımız yatırımlarla bu problemi de aşacağız" dedi.
Şu anda inşa halinde olan elektrik üretim tesislerinin yüzde 75'inin yenilenebilir enerji tesisi olduğunu belirten Şimşek, gelecek 5-7 yıl içerisinde yenilenebilir enerjinin toplam enerji içerisindeki payının yüzde 46-47'lere kadar ulaşabileceğini söyledi.
Güneş enerjisi ile birlikte nükleerin de devreye girmesiyle Türkiye'nin enerji darboğazını aşabileceğine inandığını aktaran Şimşek, o zaman Türkiye'nin büyüme performansının, cari açık problemi çözüleceği için çok farklı bir noktada olacağını dile getirdi.
Uzun vadeye bakıldığı zaman Türkiye'nin sabit fiyatlarla kişi başına milli gelirini son 10 yılda yüzde 45 civarında artırdığını bildiren Şimşek, satın alma gücü paritesi ile bakılırsa ikiye katladığını kaydetti.
Şayet cari dolar kuru ile bakılırsa 3 katlık bir artışın söz konusu olduğunun altını çizen Şimşek, "Türkiye Batının gelişmiş ülkeleri ile arayı kapatmıştır. Çok az ve öz söylüyorum, bizim için en önemli referans noktası AB'dir. Satın alma gücü paritesiyle 2002 yılında Türkiye'nin kişi başına milli geliri AB ortalamasının yüzde 37'siydi. Geçen sene, bu tahmin tabii ki, geçen seneyi biz baz alırsak muhtemelen yüzde 59 civarında ulaşmıştır. Yani Türkiye dünyanın en gelişmiş bölgesi AB ile arayı, kişi başına milli gelirde satın alma gücü paritesiyle çok hızlı bir şekilde kapatmaktadır ve bu süreç devam edecektir. Uzun vadede bunu belirleyecek en önemli faktör kurumların kalitesidir, demografik yapı ve verimliliktir" şeklinde konuştu.
Kurumların kalitesini AB uyum süreciyle artırdıklarına işaret eden Şimşek, yaptıkları reform ve yatırımlar ile verimliliğin de arttığını ifade etti.
Türkiye'nin geleceğinin parlak olduğunu vurgulayan Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Global rekabet gücü endeksine baktığınız zaman Türkiye 2005 yılında 117 ülke arasında 71. sırada. Yani rekabet gücü zayıf olan ülkelerden birisi. Halbuki Türkiye geçen sene 148 ülke arasında 44. sıraya yükseldi. Yani rekabet gücü yüksek yüzde 30'luk dilimdeyiz. Yolsuzluk algı endeksinde Türkiye 2002'de 102 ülke arasında 65. sırada, yani yolsuzluk algısının çok yüksek olduğu bir ülke. Geçen sene 177 ülke arasında 53. sıraya yükseldi. Bütün BRIC ülkelerinden, diğer gelişmekte olan ülkelerin önündeyiz.
Dünya Bankası İş Yapma Kolaylığı Endeksi'nde de ilerleme var. Arzuladığımız noktada değiliz. Ne rekabet gücünde ne yolsuzluk algı endeksinde ne de iş yapma kolaylığı endeksinde Türkiye arzuladığı noktada değil. Yani daha çok mesafe kat etmemiz lazım. Bizim daha çok ilerlememiz lazım, buralar bize yakışmıyor. Ama şunu da kabul edelim, Türkiye'de son günlerdeki tartışmalara rağmen, son 10 yıl içerisinde büyük bir değişim ve dönüşüm yaşamıştır, çok önemli mesafe kat etmiştir, bunu da görmemezlikten gelmeyelim. Ama Türkiye'nin daha fazla şeffaflaşması, daha çok reform yapması olmazsa olmazımızdır. Bunu açık ve net olarak ifade edeyim."
Bakan Şimşek, bütün gelişmeleri uluslararası yatırımcıların fark ettiğini belirterek, "Türkiye'de faaliyet gösteren uluslararası sermayeli şirket sayısı 10 yıl içerisinde 3 bin 200'den 36 bin 500'e çıktı" dedi.
Türkiye'nin birçok kalp krizi geçirdiğini anlatan Şimşek, şunları kaydetti:
"1994'te kalp krizi geçirmiş, 2001'de kalp krizi geçirmiş, yani parasal anlamda kalp krizi. Şu anda da belki böyle tanımlayabilirsiniz. Ama şunu açık ve net olarak söyleyeyim; trend yukarı doğrudur. Yani Türkiye'ye güvenen, Türkiye'ye inanan, Türkiye'ye yatırım yapanlar bütün bu iniş çıkışlara rağmen, uzun vadede kazançlı çıkmışlardır. Ben gelecekte bunun değişmeyeceği kanısındayım."
- İstanbul
Son Dakika › Ekonomi › Maliye Bakanı Şimşek Açıklaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?